Yukarıdaki ve bir paragraf alttaki adam kim sizce? Ya da şöyle sorayım meslekleri ne olabilir? Kasap, manav, tornacı, mimar, sporcu....Sallayın istediğiniz kadar ama
bu adamlar Hollanda Sosyal Güvenlik Bakanı Piet Hein Donner (tam ismiyle "Minister Of Social Affairs") ve Hollanda Adalet Bakanı E.M.H. Hirsch Ballin. Peki bisikletle gittikleri yerler neresi? Misal alttaki Adalet Bakanı Ballin'in kapıdaki görevliye teslim ettiği bina. Zorlamayayım kraliçenin Den Haag'daki sarayı. Üstte Piet Hein Donner'ın geldiği yer ise parlemento binası. Dalga geçiyor gibi gelebilirim ama daha önce birkaç kez resimlerini gördüğün hadiseyi dün canlı canlı haber bültenlerinde görünce Smith Wesson'ı dayadım alnıma. Dün kraliçe Beatrix tüm bakanları sarayında toplantıya çağırdı. Başbakan Jan Peter Balkenende ve birkaç bakan araba ile ulaştı saraya.
Onun dışındaki bakanların bir kısmı bisikletle bir kısmı da yürüyerek (!) saraya geldiler. Daha önce Hollanda'da işe bisikletle giden banka müdürü, iş damı, öğretmen ya da şöyle diyeyim her meslekten insan görmüştüm ama milletvekilleri ve bakanlar....bana biraz fazla. Sonradan eşimden geçtiğimiz Ramazan'da iftar çadırına davet edilen bir bayan belediye başkanının çadıra bisikletle gittiğini öğrendim.....koruma tarafına hiç girmiyorum, kötü konuşurum.
Şimdi televizyon ekranına bakarken ve eşimi dinlerken sadece dönen tekerlekleri, seleleri, bisiklet zincirlerini ve üzerlerinde arz-ı endam eyleyen pardesülü, takım elbiseli adamları değil binlerce kilometre ötede geride bıraktığım ülkeyi de düşündüm. Bakan arabaları, kortejler, kortejlerde meydana gelen kazalar, etrafında motorsikletler, ihlal edilen kurallar, felç olan araç trafiği. İftar çadırına hiç girmeyeyim. Bilirsiniz herhangi bir bürokratın iftar çadırına gelmesi demek sofraya korumalar için 4 tane tabak daha atılması demektir.
Hollanda bisiklet geleneğini yıllardır sürdüren hatta Avrupa'da bu geleneğe en bağlı ülke. Zaten ülkenin tipik ulaşım aracı "bisiklet" olarak geçiyor. Üniversite öğrencisinden akademisyene, çiçekçisinden kraliyet ailelerine (aşağıda kraliçe Beatrix annesi Juliana ile görülüyor), 3 yaşındaki çocuktan 80 yaşındaki emekliye kadar herkes uzak yolculuklara çıkmadıkça bisiklet ile yolculuk ediyor. Ülkenin her şehrinde en büyüğü istasyon yakınlarında olmak üzere muhtelif yerlerde dev bisiklet parkları var. Şehir için yollarda % 90 oranında bisikletliler için ayrılmış bölümler var. Trafik ışıkları 3 taraflı. Yayalar, otomobiller ve bisikletliler için. Şehir içinde araba kullanırken ender trafik ışığının olmadığı yelerde bisikletlilere öncelik vermek zorundasınız. Bu geleneğe sonuna kadar sahip çıkıyorlar ve toplu organizasyonlar, aktiviteler düzenleyerek ölmesine izin vermiyorlar. Şükür ki ülkeye dışarıdan gelen göçmenler de buna ayak uyduruyor. Bu aktivitenin vücut sağlığına, fazla kiloları vermeye ve diğer fiziksel yararlarına değinmiyorum bile, çoğunuz biliyorsunuz. Hala ekmek almak için 500 metre uzaklıktaki markete araba ile giden Türkler var tabi, olmaz mı? Hollanda'daki bakkala araba ile gidiyor, Türkiye'deki iftar çadırına da kortejle. Zaten bisiklete binmek de iktidarsızlık yapıyormuş canım. Türküz di mi?
8 yorum:
Hessen'deki ilk günlerimde kırmızı bisiklet yollarından yürürken bir çok kez çarpılmanın eşiğinden döndüm.
Neyse ki, Alman bisikletlilerine alışmışken (ki fakülte dekanı dahil bisiklet kullanırlardı) bir Hollanda kaçamağı yapalım dedik. Amsterdam'ı ilk gördüğüm anda "bu manyaklık" dedim, o derece. Ama göz alışınca ve bisikletlerin trafikte kendilerine ait bir düzeni olduğunu görünce, küfürlerle zil çalan güzel Dutch bayanlara o kadar da kızmıyorsunuz.
Bu bisiklet yolları İtalya'da da vardı. Ama onlara ayrılan şeritler, söz gelimi dar bir sokağa ya da bir dönemece geldiğinde bitiyordu, zaten adamlar vespaya bağlanmışlar fazlasını beklememek gerekir.
Balkenende arabayla gidiyormuş ama eski başbakanlardan Wim Kok hep bisikletle giderdi meclise ve kraliçenin elini öpmeye.
Birkac yildir Almanya gibi bir bisiklet ulkesinde yasiyor olmama ragmen Amsterdam'a ilk gittigimde agzim acik kalmisti.. Hele ki arabayla gittiyseniz isiniz zor. Ozellikle sehir merkezinde cok cok dikkatli olmak gerek bisikletlileri ezmemek icin, zira cogu yerde gecis ustunlukleri var ve bunu kullanmaktan cekinmiyorlar.. Ulkemizde boyle bir kulturun yerlesmesi imkansiz olmasa bile cok zor gozukuyor.
1- Bisiklet kullanimindaki artis sehrin engebeliligiyle ters orantili. Sehirlerimizin cogu oldukca engebeli
2- Kulturumuzden kaynaklanan bir rahata duskunluk ve luks hayranligi var. Araba gibi araclar, cogu zaman statu belirleyen amac olmus durumda. Bisiklet ise gunluk hayatin bir parcasi degil, cocukluk hayallerimizle sinirli kalmis.
3- Ulkemiz Almanya-Hollanda gibi yerlere kiyasla guvenli degil. Bir bakanin bisiklete binmesi vahim sonuclar dogurabilir. (bkz. bisiklet ustundeki basbakana yazarkasa atilmasi :) )
4- Ulkemizde yuksek kademeli insanlar, bulunduklari konumu bir gorev degil, hak olarak goruyor. Bu yuzden Hollandali bakan ise bisikletle gider. Cunku nasil gittiginin onemi yoktur. Bizimkisi ise "makamina" her turlu kurali cigneyerek, korumalar esliginde, hizmet etmesi gereken insanlarin hayatlarini daha da zorlastirarak gider. Cunku bu O'na taninmis bir haktir.
5- son resim cok basarili olmus..
elmayla armutu karşılaştırmışsınız bu sefer. her uygulama her kültüre uymaz.
son resimdeki burhan altıntop mudur acep :D
Eskişehir'in eniştesi Kemal Abi'nin fotoğrafı harika olmuş. Fırat abi senden bir de ülkemizdeki futbol ve siyaset ile ilgili bir inceleme isteyebilir miyim?
Saygıdeğer Uçan Hollandalı,
Kendisinin de bakan olduğunu sandığım yukardaki adsız arkadaş ve diğer adsız arkadaşların yorumlarını yayınlayarak kültürümüzün vazgeçilmez unsurlarından olan sansürü kullanmadığınız için sonsuz teşekkürler.
Yıllar önce babamın çalıştığı demiryolu fabrikasının girişinde dikine asılı onlarca bisikleti görmüş insanım. Bisiklet ve kültür olayını öne sürmüş ya arkadaş bayıldım doğrusu!
Hollandalilar nedense kendini begenmis diye bilinirler (ozellikle Filaman diyarinda, ama onlar aptal zaten). Halbuki ben ömrü hayatimda Hollandalilar kadar süse, satafata önem vermeyen, mutevazi bir halk görmedim. (istisnalar kaideyi bozmaz)
Bu Türk ve Hollandali bakanlar arasindaki fark beni de hep düsündürtmüstür; güzel tespit.
("mülk allahindir" sözünün sahibi degil miydi su en alttaki arkadas?)
Yorum Gönder