23 Ocak 2009 Cuma

KURU TAVUKÇU RİBERY

















Dün Galatasaray'ın eski yöneticilerinden Fatih Gökşen Radyospor'a bir demeç verdi. Aynen yayınlıyoruz.

Radyospor’a konuşan Gökşen, transferi için Fransa’ya ayak bastıklarında karşılaştığı tabloyu şöyle anlattı: "Daha transferi bitmemişti, bavulları ve eşiyle birlikte bizi hava alanında bekliyordu. Ben apar topar kaçırdım onu, Adnan Öztürk, biz İstanbul’a geldikten sonra işlemleri bitirdi. O an üzerindeki kıyafetleri, Lüksemburg hava alanında kuru tavuğu yiyişi, gözümün önünden gitmiyor. Citroen C4 hediye etmiştim Ribery’e. O an görmeniz lazımdı... Je t’aime je t’aime(seni seviyorum) diye diye boynuma sarıldı. Şimdi Ferrari’leri Porshe’leri beğenmiyor.

Tarih 15 Haziran 2005

NTV’ye konuşan Ribery’nin menajeri Heiderscheid, “Ribery, Marsilya ile bonservis bedeli olmadan anlaştı. Çünkü, Galatasaray’a geldiğinden beri sadece prim aldı. Hiç maaş almadı ve kontratında 3 ay maaş almadığı takdirde fesholacağına dair madde vardı. Biz Galatasaray kulübü yöneticileriyle görüşmeye çalıştık. Uyarılarımızı hiç dikkate almadılar, bize hiç saygı göstermediler. Ribery 13 Haziran’da kontratını feshedince ödeme yapmaya çalıştılar ama çok geçti. Galatasaray kulübü yetkilileri medyaya tersini açıklıyor olabilir ama Ribery durup dururken kontratını feshetmedi. Dosyamız FIFA’da. FIFA bu konuya birkaç gün içinde açıklık getirecektir ama dosyamızın çok sağlam olduğuna inanıyoruz. Hiçbir şüphemiz yok” dedi.

Türk futbolunun müthiş yönetici demeçlerinden birisi daha. İki açıdan akıllara zarar. Birincisi demecin arkasındaki felsefe. O da şudur. Amiyane tabirle "bakın dün ağzı kokuyordu, şimdi adam oldu bizi beğenmiyor". Gökşen bütün futbolcuların babasını Kaka'nın babası gibi milyoner sanıyor büyük bir ihtimal (hoş onu bildiğinden emin değilim ya). Diego Armando Maradona denen adam 7 kardeşiyle 1 odada yaşayarak büyümüş, küçükken lağım çukuruna düşerek ölümden kurtulmuş bir adam. Ailesiyle Afrika ülkelerinin iç savaşlarında, sığınma kamplarında 3 gün karnı aç geçiren adamlar var. Lomano Tresor Lua-Lua gibi, eski Arsenal'li Lauren gibi. Bu adamların şimdi Ferrari'ye binme hakkı yok mu? Yöneticilik yeteneği derin karakter tahlilleri yapma yetkisini de veriyor demek ki.

İkinci nokta da şu. Felsefesinin dışında pratikteki sonucu. Ribery'nin menajeri Heiderschid'in görüşünü o yüzden koydum zaten. C4 hediye etmiş Fatih Gökşen. Peki parasını alamadığı bilinen Ribery'nin o ödenmeyen 3 aylık maaşı ne kadardır sizce. 100.000 euro, 200.000 euro. Citroen C4'ün 2005 yılındaki fiyatını tam hatırlamıyorum. 23-24.000 YTL civarında olmalı. 14-15.000 euro civarı yapıyor. İnsanın "adama C4 hediye edeceğinize 100 bin euro maaşını ödeseydiniz" diyesi geliyor. Tabi bir de Türk futbol tarihinin en büyük yönetim hatalarından bir tanesini, kulübe getirdiği ve götürdükleri açısından sırlama yapılsa belki en tepede yer alacak olanı yaratmış yönetimin aktörlerinden birisinin böyle bir hadise üzerine hala konuşabilmesi de takdire şayan. Ben Fatih Gökşen'in yerinde olsam Ribery dendiğinde ortamdan kaçarım. Marsilya dünya tarihinin en kârlı transferini yaptı sayesinde Galatasaray'ın. Bedavaya al, 30 milyon euroya sat. Çalıntı malın bu kadar kazancı oluyor zaten. Ama zaten Ribery'i de bizden çaldılar canım.....

7 yorum:

varol döken dedi ki...

ya o bu şu o değil de, bu ne çirkin bir açıklamadır ya... bir futbolcu derneğinin olup bunu kınaması (kınama yerine kına gönderme bence daha süper olur ya) gerekir... tabi bizde her şey insanın kendi başına gelince anlamlanacağı için öyle bir dernek de kınama da savunma da olmaz... arif erdem derneği çıkar bizden çıka çıka...

hakikaten çok ama çok aşağılık bir açıklama... fatih gökşen bey, annesinin kordon boyunda ferrari ile mi dolaşıyormuş sormak lazım!

Adsız dedi ki...

çok guzel bir yazı olmuş eklemekte fayda var shabani nonda'nın zamanında köle pazarında satılmışlığı var.

pclion dedi ki...

Cidden, daha fazla nasıl alçalabilirler sorusunu sormaktan imtina eder oldum artık. Bir susun arkadaş, bir halt yediniz, ciğerimizi dağladınız ama yeter artık! Birisi çıkar TV'de bilir kişi triplerinde atıp tutar, birisi yediği tavuğa takar. Ne karaktersiz insanlarmışsınız siz...

SAFÆ dedi ki...

Ribery'yi Galatasaray'da oynarken hiç C4'le görmedim, taş gibi F-430 da biniyordu. F-16 da alsın Airbus A380 de...

jose dedi ki...

Adnan baskan ve Haldun Ustunel olsaydı emınım Rıbery konusunda Galatasarayımızın zararı en az sevıyelerde olurdu..

Radical Media dedi ki...

bu tarz açıklamalar dezenformasyon amaçlı G.Saray'ın bir takım yöneticilerin ve menejerlerin kazanç kapısı olduğunu kundaktaki bebeler bile biliyor.ceremesini de hepimize çektiriyorlar.saldıracaklara en baştan bülent akın , ali lukunku ve samsunlu serkan'ın transfer hikayelerini incelemelerini öneririm. yetmeyenler spear , m'penza ve horvath kimdir , kaça satılmıştır adlı konulardan devam edebilirler. daha da yetmedi diyene kamera reklam derim . hala merak eden varsa da mesaj atsın msn den ekliyeyim.

Adsız dedi ki...

Galatasaray sanki Ribery'yi sokaktan buldu aldı. Adam zaten Fransa 1.ligi'nde oynuyordu. Giyecek doğru düzgün kıyafeti yoktu, yemek bulduğunda deli gibi yiyordu falan demeleri saçmalık

Buna benzer bir açıklama daha yapmıştı zamanında Canaydın. Fransa'ya Ribery'yi ikna etmeye gittiklerinde, yedi sülale ufak bir evde oturuyorlarmış, 'küçümsemek için söylemiyorum' diye de ilave etmişti