"Derbi" adı üstünde. Bu kelime kullanılınca bu 2 takımın form durumu, futbolcularının kalitesi, ligdeki durumları, tarihi, Avrupa'daki gidişleri hepsini bir kenara bırakacaksınız. Her derbi kendi içinde diğerinden bağımsız olarak incelenmesi gereken bir maç. Şili'de ki Colo Colo taraftarı ve futbolcusu için Cobreloa maçı asla Universidad de Chile maçı kadar önemli olamaz. Zira Cobreloa, Calama kentinin takımıdır, oraya senede 1 kez gidecektir. Ama U.de Chile Santiago takımıdır kendisi gibi. İşte, markette, mahallede mutlaka birisine rastlayacaktır o takımı tutan. Galatasaray'lı olarak kaybettiğimizde takımımızın mağlup olmasına üzüldüğümüz kadar ertesi gün "Fenerbahçe'li dostların takılmalarıyla mı uğraşacağız" şimdi diye düşünmez miyiz? Derbi taraftar kültürünün, o ülkedeki futbolun tadı tuzu olmazsa olmazı ve futbolu hala futbolun ruhunun içinde tutan şeylerden biri belki de en önemlisi ve Merseyside da bunların en başında geleni.
Bizim moda deyimimizdir ya "böyle golleri yiyen takım dünyada kalmadı" diye. 87. dakikada
Liverpool'ın yediği gol öyle bir gol işte. Tim Cahill ceza sahası içinde Reina'nın dibinde dikiliyor, yanında Martin Skrtel var ama onu tutayım mı tutmayayım mı diye kararsız. Zira bir de kendisi orada durursa Reina'nın görüş açısı iyice yok olacak. Uzakta durmayı tercih ediyor. Zaten Cahill'in önünde de Sami Hyypia Joleon Lescott'u kontrol ediyor. Ancak Avustralyalı tam frikik atılacakken Eric Cartman'ın ortama sinsice süzülmesi gibi Hyppia ve Lescott'un önüne geçiyor süratle, tabi o aralıktan sadece bir adam geçeceğinden Skrtel olayı anladığında top Reina'nın ağlarında oluyor çoktan. Maçı Setanta Sports'dan sunan bizim emektar John Motson karşılaşma boyunca Everton'ın her duran topunda "
bu takım ligin duran toptan en çok gol atan takımı" diyip durdu. 87'de en sonunda golü attırdı. Anadolu çocuğu felsefesi ile konuşursak Everton puanı sonuna kadar haketmişti zaten. Defans hattı müthiş oynadı Everton'da. Keane, Torres ve Kuyt kendilerine atılan her uzun topta tepelerinde bir Everton'lı buldular ve maviler ilk toplara müdahalede inanılmaz bir konsantrasyonla oynadılar. Bu kilidi Gerrard gibi bir oyuncunu açabilirdi zaten. Golden 30 saniye önce Everton rakip kalede Anichebe'nin buldozer misali taşıdığı topla gole yaklaşmıştı. David Moyes'in bu maçtaki profilini 2008 UEFA finalinde Dick Advocaat'ın profiline çok benzettim. O maçta da Advocaat maça tam konsantre onbirini durum 91. dakikada 2-0 olana kadar korumuş ve 90 dakika boyunca hiç oyuncu değiştirmemişti. Moyes de belki de bu derece görevini yerine getiren takımdan bir tek dişli ayırmak istemedi ve karşılaşmayı başladığı onbirle bitirdi. Hoş ben durum 1-0 olduğunda en az 2 değişiklik yapardım ya onun yerinde olsam, tercih meselesi. Momentumu bozmamayı tercih etti Moyes ve kupa maçı için hafif bir korku bıraktı Anfield'da. Zira Liverpool biliyor ki hafta sonu aynı skoru alırsa Goodison Park'a gitmek var. Tabi Rafael Benitez'in hücum yapmaya çok da istekli olmayan Everton'a karşı önce 23 dakika kala Robbie Keane'i sonra da Fernando Torres'i kenara alıp 2 tane son vuruşçu olmayan oyuncuyu sahaya sürmesi ve takımı acaip derecede "striker"sız bırakması da önemli. Kupa maçı çok daha zevkli olacaktır. Son notum da Tim Cahill için. Birbirine yakın özellikli oyunculardan kurulu bu takımın üzerindeki sos gibi Avustralyalı. Mikel Arteta ile birlikte Premier Lig'in en "underrated" oyuncuları olmayı sürdürüyorlar. Ertem Şener deyimiyle "çölde bir vaha".
7 yorum:
arteta da cahill de bence süper oyuncular... hakkaten neden sıçrama yapamıyorlar yıllardır?
bu arada hafta sonu lig var, sonra yine mi kupa?
Liverpool biraz daha agir bassa da macin hakki beraberlikti. Everton takim savunmasi nasil yapilir gosterdi. Iki takim da muthis konsantre oynadi. Derbiye yakisan hirs vardi. Belki cok top kaybi yaptilar ama iki takim da mucadeleden odun vermedi.
Yalniz Torres'in ilk yarida kacirdigi golu mahalle macinda kacirani doverler. Biraz formsuzdu ve kafasi tam olarak macta degildi gibi geldi bana. 87. deki o golu yediren defansi da doverler o ayri.
Liverpool her kitlenen macta Gerrard'in ayagina bakiyor. Buyuk oynamak ve sampiyonluk kovalamak icin yaraticiliklari konusunda birseyler yapmalilar. Umarim ikinci yari bu duzelir fakat ote yandan da Man Utd her aralik-mart arasinda oldugu gibi 5. vitese takti sanirim..
John Motson EPL'e ayri bir hava katiyor sanki..
gerrard'ın golden sonraki sevinci macı ne kadar ciddiye aldıklarını gösteriyordu bence..
hocam bu arada aaron lescott değil joleon lescott eger ondan bahsediyorsan:d
cahill için görünmezlik iksiri buldu, görünmez adam diyorlar...
göremedi sktrel de..
Martin Skrtel maç boyunca rezaletti.Ayrıca sonradan giren Benayoun un da yaptığı faul davetiye gibiydi pozisyon bulamayan takıma süper yerde duran top vermek.
Zaten everton da forvet olara bir tek anichebe kalmıştı başka gol şansları geriye cahill kalmıştı
liverpool bunuda becerdi
puanları dağıta dağıta man utd ı havaya soktular işleri çok zor
evet, son dakikalarda puanı bıraktık, rafa'nın açıklamaları, stoke beraberliği ve united'ın inanılmaz formu sonrasında everton galibiyeti tam ihtiyacımız olan şeydi aslında. şimdi işimiz biraz daha zorlaştı, zaten momentumu lehine çevirmiş olan united şimdi iyice gazını aldı ve puan üstünlüğünü de ele geçirdi.
cahill yıllardır çok beğendiğim bir adamdır, savunması sağlam bir takım olan everton'da da çok kilit bir rolde. hem forvete çok iyi sızıyor, hem de hücumu da iyi yönlendiriyor. ama daha üst level takımlara gitmesine de gerek yok gibi geliyor bana. bu noktada da bir liverpool'lu olarak itiraf etmeliyim ki, everton'ın yıllardır istiktarlı biçimde "beşinci büyük" oluşuna takdirim var ve en kritik parçalarından birisini kaybederlerse onlar için iyi olmaz. ne biçim liverpool'luyum lan ben de :)
arteta hala everton'da ve hala milli takımda da yok..
http://heryolroma.blogspot.com/2008/12/mikel-arteta.html
Yorum Gönder