19 Ocak 2009 Pazartesi
TAKSİMSPOR
Taksimspor adını sporseverler genelde tek bir kişi üzerinden bilirler. Lefter Küçükandonyadis. 22 yaşnda Fenerbahçe'ye transfer olmadan önce oynadığı ve altyapısından yetiştiği kulüptür Taksimspor. Hikayesini kapsamlı biçimde ele almak lazım.
1926'da İstanbul'daki Ermeni cemaatinin üyeleri tarafından "Nor Şişli" adlı spor kulübü kurulur. Kulüp kısa zamanda futbol şubesini geliştirerek sadece mahalli liglerde değil Balkanlardaki rakipleri ile oynadığı maçlarla da kendisinden söz ettirir. Bisiklet, tenis, basketbol ve atletizm dallarında da önemli başarılar kazanan kulüp 1940 yılında 20 sınıf azınlığın (arasında askerlik görevini de yapmış olanlar olmak üzere) askere çağırıldığı "20 Kura Askerlik" uygulaması ile sporcularının da askere çağırılması sonucu faaliyet gösteremez ve kapanır. O yıllarda zor günler geçiren bir başka kulüp daha vardır. Güneş diye bilinen ve Galatasaray kulübünden ayrılan, Yusuf Ziya Öniş'in başını çektiği 25 kişilik bir grubun kurduğu Ateş Güneş takımı. Takım 1935-39 arası İstanbul Ligi'nde faaliyet göstermiş ve 1937-38 sezonunda fırtına gibi esmiştir. Ancak 1938-39 sezonunun sonunda tüm şubelerini kapatarak ani bir kararla ligden çekilmiştir. Yine İstanbul'da Ermeni vatandaşlarca kurulan ve bu azınlığın üyelerinin oynadığı Esayan Kulübü 1940 yılında kapanan diğer 2 kulüple birleşir. Böylece Nos Şişli, Güneş ve Esayan kulüplerinin birleşmesi sonucu aynı yıl Taksimspor kurulur. 1941-42 döneminde 1. Lig'e kabul edilir. Sarı kırmızılı renkli kulübün, yukarıdaki resimde de görülen formasındaki güneş işareti de "Ateş Güneş" takımından gelmektedir. Bu arada belirtelim 1946 yılında Taksimspor'dan ayrılan Arsak Geruhan liderliğindeki bir diğer ekip, bugün hala faaliyet gösteren Şişlispor kulübünü kurdular.
Takımın kurucu-oyuncularından Garbis İstanbulyan (Tenekeci Garbis) Türk milli takımı formasını giymiş isimlerdendir ki sadece Ermeni değil Türk vatandaşları da forma giymektedir. 1956-57 sezonunda Taksimspor amatör kümede şampiyon oldu. 1966-67 sezonunda Mardiros Turan başkanlığında mahalli küme şampiyonu olarak 2.lige yükseldi ama izleyen sezon 2. lig Beyaz Grup'ta, 38 maçta 5 galibiyet, 10 beraberlik, 23 yenilgiyle sonuncu olarak küme düştü. Bu sezon takımın teknik direktörlüğünü, kurucularından Garbis İstanbulyan (İstanbulluoğlu) yapmıştır. Aynen bugün gibi o dönemde de azınlıkların karşılaştığı sıkıntıları yaşayan bir kulüptü Taksimspor. Örneğin 1969 yılı Fotospor gazetesinin Spor-Toto tahmin bölümünde "1969 tarihli bir Fotospor dergisinin Spor - Toto yorumunda Taksimspor için açıkça " azınlık takımı oldukları için hakemler canlarına okuyor, ihtimal verirken gözönünde bulundurun " şeklinde ve benzeri ifadeler bulunmaktaydı*. Kulüp bugün hala amatör kümede mücadele ediyor ve yetmişli yıllarda Sarıyer forması giymiş ve takımın kaptanlığını yapmış olan olan Garo Hamamcıyan'ın başkanlığında mücadelesini sürdürüyor. Takımda Ermeni asıllı Türk vatandaşları ile birlikte Türk futbolcuları forma giyiyorlar.
Türk milli takımında son yıllarda Ermeni azınlığın temsilcilerinin forma giymesine pek rastlanmadı. Can Arat bu isimlerin arasındaki son örnek. 4 kez A milli takım forması giyen Fenerbahçe'li oyuncu. 2 ülke toplumu arasındaki çekişmeler benzer örneklerin çıkmasına engel olabiliyor. Taksimspor'un Türk basınının son kez gündemine gelişi 2007 Ocak ayında Hrant Dink'in öldürülmesi üzerine Feriköy Stadı'nda oynadığı Kadırgaspor maçına beyaz formalarla çıkmasıyla oldu. Aynı maçta Kadırgaspor da sahaya siyah formalarıyla çıktılar. Dink gençlik yılarında Taksimspor'un bizzat formasını giymişti ve yayın yönetmeni olduğu Agos Gazetesi'nde Taksimspor'u yakından takip eden bir isimdi. Taksimspor azınlıkların ve Türk toplumunun karşılıklı anlayış içinde yaşayabileceğinin en güzel örneklerinden birisi olarak varlığını sürdürüyor. Eskisi kadar güçlü olmasa da.
*Katkıları için Şükrü Demiray'a çok teşekkürler
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 yorum:
Muhteşem konu , daha da muhteşem yazı. ellerinize sağlık .
Formalar 10 numara :)
Taksimspor mu?? Ama bu resmen benim takimim!
Henüz CM'in olmadigi yillar, yas 10-11 (12 mi yoksa?), elimde defter ve kalem, kendi kendime hayali bir Türkiye ligi ve bu ligde top kosturacak hayali bir takim yaratiyorum: Istanbul'un en gözde semtini mekan tutmus Taksimspor!
Önüne geleni ezip geçiyor, boyuna sampiyon oluyordu hatta. Evet, kabul, kendi kendime propaganda yapiyordum bir nevi. Hatta biraz daha zorlasak 'mastürbasyon' da diyebiliriz belki.
Söz konusu defteri tozlu rafindan indirmek farz oldu artik.
Konumuzla alakasi? Pek yok sanki. Kusura bakmayin.
@dutchman
kulüp binası nerede? gideyim başvurayım ya, evimiz de taksimde zati:)
çok güzel post, çok güzel günler... bunları kaybettirenlere, bu mozaiği (ehuhehe mozaik dedim hayatımda ilk defa) bozanlara yazıklar olsun!
Yorum Gönder