Haftasonunu çalışarak geçirince, pazartesiyi de uyuyarak geçiriyorsunuz doğal olarak. Öyle olunca da yazı bugüne sarkıyor. Gerçi bu haftasonu pek "haftasonu" gibi değildi benim için ama olsun, maçlar oynandı biz bir iki tanesini izledik; sonra özetleri izledik; aksi gibi benim izlemediğim haftada çok acayip şeyler oldu. E yazalım birkaç bir şey bari.
* Cuma akşamı Kuranyi'nin Dortmund'a attığı golü cumartesi milliyet'in sitesinden izledim. Fırat beğenmedi, ama bence 10 numara gol. Yılın golü listesini zorlar.
* Antep'in yabancılarına nazar değdirdik. Beto o golü nasıl kaçırmış? Mustafa Denizli de haftalar ilerledikçe kendini buluyor. Az değil 7-8 senedir ortalarda yoktu Türkiye'de. Bıraktığı yerdeki hırsını yüzünde görmek güzel bence. Futbolcuları motive etme anlamında yetenekli olduğunu belirtmek gerekli. 26. haftayı bekliyoruz.
* Trabzon kaybetmiş, Fenerbahçe maça çıkıyor. Ben bir fırsatını bulup maç için kaçabilmişim işten. Köprü trafiği yok diye sevinirken, çevreyolu trafiği 15 dakika gecikmeli ulaştırıyor bizi yerimize. Golle merhaba diyoruz ev ahalisine. Zaten sonrasında da kaydadeğer bir şey olmuyor. Nişan nedeniyle maçı izleyemeyen tayfa arayıp durumu soruyor. Cevap net aslında: "Bu sene izlediğin en kötü Fenerbahçe'yi hatırla, en pozisyonsuz, en iğrenç maçı aklına getir. Evet ondan daha kötüyüz."
* Mustafa Pektemek. Lige iyi başlamıştı. İşler onun için iyi gidiyordu, ama ayağı kırılınca her şey rafa kalktı. Ben bu yılı kapattığını düşünüyordum, ama çabuk dönmüş. Maçın en iyi adamlarından birisiydi. Gözlerimiz üzerinde, daha iyi performanslar bekliyoruz kendisinden.
* Soner Aydoğdu. Football Manager oynarken dikkatimi çekmişti ilk. 1991 doğumlu, daha 18'inde yani. Gençlerbirliği'nde Kasım'dan beri şans bulmaya başladı - Evet yine Samet Aybaba parmağı var bu işte. Fenerbahçe maçında da çok etkiliydi. Sol ayağını harika kullanıyor ve yaşının çok üstünde futbol oynuyor. Umarım kendini geliştirerek ilerlemeye devam eder.
* De la Pena'nın geri dönüşü de güzel oldu arkadaş. Özellikle ikinci goldeki vuruşa ne demeli. Dönüşümlü yayından da ilk yarıda 6-1'i duyduğumuzda keyfimiz yerine gelmişti. Bu ikinci yarıda gol atamama'ya bir çare lazım ama. Geçen hafta Fenerbahçe(57'den sonra diye değiştirelim bunu), bu hafta Real Madrid. Şaka maka fark 7'ye indi ve Barcelona Madrid'e gelecek. İşler karışır, ben söyleyeyim.
* Pazar öğlen saatlerinde Sivas liderliği perçinleniş, biz yine çok uzaktık gelişmelerden. Yalnız hakem gerçekten biraz abartmamış mı? Özellikle eski Esesli Faruk'un eliyle süpürmesini görmemek ne öyle yahu?
* Galatasaray-Kocaelispor maçı tipik bir "Cimbom evinde farklı kazandı" maçıydı. Öyle olmadı. Kaçan bir penaltının Galatasaray'ın sezonunu değiştireceğini kim tahmin edebilirdi ki. Baros o penaltıyı atsa maç muhtemelen Galatasaray lehine sonuçlanırdı. Şimdi ise antrenmanda takımın başına Bülent Korkmaz çıkıyor. Umarım kaptanın kaderi de, böyle bir sezonda çarçur edilen Oğuz Çetin'inkine benzemez.
* Dün her yerde Taner Gülleri'yi gördük. Lig bu yüzden güzel işte, böyle tatlara ihtiyacımız var. Sene başından beri, takımı defalarca alt üst olmuşken efendi gibi mücadele eden adam; sezonun mükafatını bundan daha iyi alamazdı herhalde. Bizim Uğur'la konuşurken yorumu netti: "Adamın finishing'i 20". Taner Gülleri de kral olsun, Zafer Biryol ve Okan Yılmaz'ın yaşadığı zirveyi o da yaşasın.
* "Haftanın videolig'den mutlaka izlenmesi gerekenleri": Hacettepeli Lika'nın Premier Lig'i aratmayan golü; Belediyeli İskender'in golünde Olimpiyat Stadı'ndaki "rüzgar"ın harika asisti; Hacıoğlu'nın kaval kemiği aşırtması.
* Haftanın olayı: Lig tarihi böyle rezillik görmedi herhalde. Haftaya Galatasaray, Fenerbahçe'nin önünde averajla önde çıkar. Hafta sonunda ikisi de yenilmiştir, ama Fenerbahçe üste çıkmıştır; daha az fark yediği için.
* Alttaki takımlarda da hareketlenme başladı. 10. takımla 18. takım arasında sadece 11 puanlık bir fark var. Daha da ilerleyelim, 16. sıradaki Ankaragücü, 10. Belediye'nin 4 puan gerisinde. Geçen hafta kesin düşer dediğimiz Hacettepe Ankaraspor'u yendi, kolay iş değil. Önümüzdeki birkaç hafta, ya bu son çırpınışları devirip tuş eder, ya da son haftalarda kimin düşeceği belli olmayan bir mücadele görürüz. Üst taraf zaten darmaduman.
İstediğimiz, böyle bir sezon değil miydi aslında?
3 yorum:
benim yılın golü için adayım şehmuz'un kupada galatasaray'a attığı goldür :)
Demek ki rüzgar panelleri bir işe yaramamış Olimpiyat Stadı için.
Sivas'ta yaşanan Süleyman Abay faciası da Sivas'ın acar Mecnur başkanıyla artık bir 5. büyük olduğunu göstermiştir. Futbol camiamıza cümleten hayırlı olsun!
Ntvspor'daki Gol programında inanılmaz goller vardı bu hafta.
Özellikle St.Ettienne'den Matuidi'nin golü muhteşem..
Yorum Gönder