Aynı ülke içindeki tribün gruplarının bir araya gelerek karşılıklı işbirliği içinde oldukları bir takım örnekler var Türkiye'de. Özellikle Anadolu kulüplerinin tribün grupları zaman zaman birilerinin maçlarına da iştirak ediyorlar. Ancak ülkede tribünleri şekillendiren yönetmelik ve yasalara ortak bir tavır koymalarını çok sık göremiyoruz. Üç büyük kulübün tribün grupları birbirleri ile uğraşmaktan ve rekabetten bu tür işbirliklerine çok fazla fırsat bulamıyorlar. Onlar bir araya gelse dahi Anadolu ile bütünleşmeleri zor oluyor. Yani gözle görülür bir kopukluk var. Bu anlamda Hırvatistan'dan güzel bir örnek var karşımızda. Ülkedeki 9 tribün grubu bir araya gelerek "Anti-Holigan Yasası" ile ilgili ve yasayı eleştiren bir bildiri yayınladılar.
Ülkede futbol stadyumlarındaki şiddetle mücadele etmek için 2003 yılında çıkartılan Anti-holigan yasası 6 yılda üçüncü kez değişime uğradı. Bunun üzerine önde gelen 9 tribün grubu, Armada(Rijeka), Bad Blue Boys (Dinamo Zagreb), Demoni (NK Cakovec), Funcuti (HNK Sibenik), Kohorta (NK Medimurje), Torcida (Hajduk Split), Tornado (NK Zadar), White Stone (NK Varteks), temsilcileri bir araya gelerek yeni kanunun ultra felsefesi ile uyuşmadığını belirttiler. Hırvat hükümeti bu kanunun oluşturulması için yapılan ilk görüşmelerde uzlaşma sağlanan metinden farklı bir kanunu meclise teklif edince ultralar kazan kaldırdı elbet. Teklif şu an Hırvat meclisinde ve Hırvat tribün gruplarının koordinatörü Thomas Bauer'in açıklamasına göre meclisten geçerse işin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne kadar götürülme durumu var. Burada önemli bir nokta var.
Kanunun oluşturulması sırasında başbakan yardımcısı Đurđa Adlešić, emniyet müdürlüğü ve Adalet Bakanlığı üyeleri ultralarla bizzat görüştüler. Yani kanun teklifi beraber hazırlandı, hatta teklifi masaya getiren ve tribün şiddetini düzenleyen bir yasa için ilk adımı atan tribün grupları olmuştu. Muhalefet şerhi koydukları kanunun bazı maddeleri cidden düşündürücü. Örneğin bazı önemli deplasman maçları öncesi, olay çıkarmaya meyilli şahısların pasaportuna peşinen el koyma hakkı yetkisi yer alıyor kanunda. Bu insan haklarına düpedüz aykırı bir madde. Ayrıca kanun emniyet güçlerine de elde güçlü kanıtlar olmasa bile taraftarlara ceza vermeyi öneriyor. Şu anda Hırvatistan'da 107 taraftarın stadlara girmesi yasak ve davaları devam ediyor. Maç sırasında takılan maskelerin yasaklanması, maç öncesi 1 biradan fazla içen taraftarların stada girişinin yasaklanması (bunu nasıl ölçecekler bilmiyorum) gibi maddeleri de var kanunun.
Hırvat tribünlerinin kanun teklifi daha geçmeden yani testi kırılmadan koydukları tepki önemli. Bizde biliyorsunuz kanun geçip uygulanmaya başladığında ve içimizden birisinin bu kanunla canı yandığında tepki gösterilir ama iş işten geçmiştir, zaten "bize dokunmayan yılanlar" basmıştır ortalığı. Ayrıca hükümetin 2 numaralı adamının (sonradan sözünden dönse de) ve Adalet Bakanlığı'nın tribün grupları ile ortak hareket etmesi de önemli bir nokta. Bizde genelde biliyorsunuz kanunlar tepeden inme ve tebaaya zorla kabul ettirilme şeklindedir.
Hırvat tribünlerinin bu tepkisi ultras felsefesi açısından önemli bir noktaya işaret ediyor.
1 yorum:
Split ve Zagreb şehirlerinin nile ortak hareket ettiğini görünce gözlerim yaşardı.
Aslında birde Slav asıllı ülkelerin liglerinde tribünlerdeki aşırı milliyetçi yaklaşım hakkında bir şeyler okuyabilsek çok şık olacak.
Yorum Gönder