Bazen, insanların duvarlara karaladıkları şeylere bakarak onlar hakkında bazı şeyler söylersiniz. İşte bu Arjantin'in Rosario kentinde olan şeydir. Arjantinlilerin söyleyecek çok şeyleri vardır ve bütün bunları söylemekten utanmazlar; veya duvarlara boyamaktan...Ancak Rosariolular'da farklı birşey vardır. Ve bu farklılık, bloklar halindeki apartman binaları ve çok şık mimarisiyle nehrin kıyısında yatan, üzerine ağaçların gölgelerinin düştüğü bu şehirde rastgele sıralanmış cadde görüntülerinden hemen ayırt edilebilir.Rosario'da futbol din gibidir. Ama aynı zamanda çok daha ilham verici, ruhani ve arındırıcıdır da. Bundan dolayı buradaki politik grafitilerde her zaman El Más Grande'ye yani "Her Şeyin En Yücesi"ne ve şehrin en eski futbol takımı olan Rosario Central'e saygılar sunan referanslar buluruz.Zengin tarihini futboldaki rekabetinden alan ve bununla beslenen bir şehir Rosario. Takımın tarihi de Rosario halkının sürekli gelişen tutkularını açıklıyor.
1889 yılının Noel arifesinde, zamanın demiryolu işçileri "Central Argentine Railway" adıyla bu futbol kulübünü kurdu. Daha sonra takım 1925 yılında bir koloni takımı olmaktan kurtularak ulusallaştı. İngilizler'in sahip olduğu demiryolu ile direkt ilişkiler kesilerek, kendi yönetici kadroları kuruldu ve kendi anaparaları üzerinde yükselmeye başlayıp isimi de Spanish Club Atlético Rosario Central olarak değiştirildi. Tahıl ve sığır etlerini kırsal ovalardan Rosario'nun limanına ihraç edilmek üzere taşıyan demiryolu, eskiden bir nakliye aracı olarak işliyordu. 20. yüzyılın başlarında Arjantin ve Latin Amerika'yı popülizm dalgası, kamusallaşma ve ulusallaşma düşüncelerinin sarmasından çok önce takımın bağımsızlığını kazanması, devrimci olmak henüz moda olmamışken, Central'e devrimci özelliğini kazandırmıştı bile. Newell's Old Boys'un kurucusu İngiltere doğumlu Isaac Newells, bir Rosario özel okulunun müdürüydü. Canallas (hergeleler) diye anılan Centralistas'ın tarihi geçmişi düşünülünce, Old Boys'a göre çok daha mütevazi kökleri var diyebiliyoruz.
Bugünlerde Central, dünyanın en önemli futbol ülkelerinden biri olan Arjantin'in birinci liginde, güçlü takımlara karşı mücadele eden bir takım görünümünde. Onları farklı kılan şey ise taraftarları. Binlerce kilometre uzağa, binlerce kişiyle çekinmeden gidip seslerini duyuruyorlar. Arjantin'de bir futbol yılı 19'ar maçın yapıldığı, Apertura (açılış) ve Clasura (kapanış) olmak üzere 2 sezondan oluşuyor. Klasik olarak galibiyette 3 puan, beraberlikte 1 puan alınıyor. Her sezon sonunda, en çok puanı toplayan takım sezon şampiyonu oluyor. Alınan puanlar uluslararası turnuvalara katılabilecek olan takımları da belirliyor. 1971'de Newells'a karşı oynanan maçta, Central, övünmekten daha fazlasını hak ediyordu. Bu aynı zamanda, ilk lig şampiyonluğunun kazanılmasıyla pekiştirilen bir zaferdi. Poy'un, golü adeta yaratıp topu Newell's ağlarıyla buluşturduğu ana kadar maç 0-0'da kilitlenmişti. "Poy'un havada sallanan akrobasisi" denilen bu uçan kafası, Central'e 1-0'lık zaferi de getirdi. Gol sayesinde OCAL (Central'in bir düzineden fazla ülkeye yayılmış, en bilinen fan kulübü), mantıksız olduğuna bakmaksızın bu mirastan yararlanabilecekleri hiçbir fırsatı kaçırmadı. Golden yıllar sonra, Newell's'in o maçtaki savunma oyuncusu José De Rienzo, apandistinden rahatsızlandı. Ameliyatı yapan Canalla'lı doktor, ameliyat sonrası bu apandisti bir kavanoza koyup OCAL'a verdi. Onlar da bunu geçici olarak kurulan müzelerinde sergilediler. OCAL aynı zamanda her yıl 19 Aralık'ta Rosario'da Poy'un bu anıtsal golünü yeniden canlandırıyor. Hatta birkaç yıl önce OCAL, yayılmacı görevlerine yaraşır bir şekilde bu uçan kafayı yurtdışına bile taşıdı. Golün yıldönümü artık her sene farklı bir ülkede kutlanıyor. Central - Newell's rekabetinin birçok klasikleşmiş anı var. Ama hiçbir gol veya hiçbir zafer, Poy'un uçan kafası kadar tatlı olamadı.
Canallas (Central taraftarlarına verilen ad), Newell's takımını beceriksiz bir ikinci takım, işletmeye ve aşağılamaya hedef bir kulüp olarak kabul ediyor. Newell's ise birçok Canallas'ın kendilerine bir anlamda aşağılayıcı bir ifadeyle "diğer takım" olarak seslenmesine rağmen İngilizce ismini korudu. Ayrıca, kendi sahaları olan, (ve Canallas'ın cüzzamlı diyerek dalga geçtiği) şehir parkının içindeki bir stadyumda maçlarını yapıyor. Eğer Newell's'ın takma adı "the leper" (cüzzamlı) yeterince kötü olmasaydı, Canallas takımın uzaklığını ve soğuk tavırlarını tanımlamak için muhtemelen penguenler ve pechofrios (taş kalpler) gibi takma adları kullanırdı. Çünkü Canallas bu gibi yaratıcı ve rakibini ezen, yakıştırmalarıyla da meşhur ve bununla övünüyor.
Canalla'nın en kutsal mekanları, takımın doğduğu yer olan demiryolu istasyonu ve takımın maçlarını yaptığı El Gigante stadyumudur. Sahada ay parlar. Takımın sarı ve mavi renkleriyle bezenmiş El Gigante bir mücevher ve tapınaktır. 90 dakikalık maçların dengesi için, Central durmaksızın inançla şarkılar ve ilahiler söyler. Gol olduğunda ise stadyum adeta tutuşur. Üst tribünlerden havai fişeklerin, maytapların ve işaret fişeklerinin fırlatıldığı, tribünlerin parladığı görülür ve parti başlar...
Bu yazı bir Rosario Central taraftarı tarafından Nisan 2005 Hayatım Futbol dergisi için kaleme alınmıştır
1 yorum:
harika yazi.. Central'li taraftara yazdigi icin, size de yayinladiginiz icin tesekkurler..
Yorum Gönder