12 Şubat 2009 Perşembe

KIM JONG-IL GELİYOR



















Hangi yazıydı hatırlamıyorum, hazırlık maçları ile ilgili bir laf etmiştim, 1970'in Brezilyası ile 1986'nın Arjantin'i özel maç için San Siro'da karşılaşsa, diğer kanalda da İskoç 3. ligi mücadelesi olsa İskoçya'yı tercih ederim diye. Çok ekstrem örnek tabi ama benim bu hazırlık maçları ile ilgili oynayanın dışında kimsenin zevk almadığı yönünde bir düşüncem var. Futbol dışında bir amaç söz konusu olduğunda bir nebze katlanılabilir. İşte yıllarca birbirine düşman 2 ülke karşılaşır oturup "a ne olacak" diye izlersin. Ama bunun dışında hele Avrupa'da liglerin artık kader haftalarına girildiği anlarda İspanya-İngiltere maçını izlemek de Almanya-Norveç maçını izlemek de bana keyif vermiyor. Almanya maçında bir ara Mesut'a top geldi oraya dikkat ettim sadece. Kendinizi koyun o adamların yerine. Sezonun son haftalarında performansınızı artırıp alınacak iyi bir sonucun kahramanı olmak varken özel maçta sakatlanma pahasına kaç tane hareket yaparsınız ki. O maçlarda alınan skorlar neyin işaretidir ya da. Ben ömrümde izlediğim ve zevk aldığım tek bir özel maç hatırlıyorum o da St. Denis Stadı'nın açılış maçında Fransa'nın İspanya'yı 1-0 mağlup etiği maçtır ki o maçta Fransa'nın Dünya Kupası'nı kazanacağı çok açık derecede belli oluyordu. Bunun dışında zevk alamıyorum, ne geride olan takımın zaman konusunda acele eden tavırları var, ne bir tatlı sert futbol var herkes rahat, futbolu futbol yapan saha dışı etkenlerin hiçbirisi yok. Adı üzerinde "hazırlık". Üniversite hazırlıktaki lakayıt halimle 4 yıllık üniversite döneminde bir tarafımdan akan teri karşılaştırsan Çamlıca Tepesi ile Everest karşılaştırması gibi olur. Bu bana özgü bir özellik, bu maçlara büyük önem verenlere saygım var belirteyim. Tabi yarışma maçlarına bir lafım yok. O yüzden de dün Dünya Kupası elemelerine odaklandım. Özellikle Asya ve CONCACAF elemelerine.

Asya'da dün 2 final grubunda toplam 4 maç oynandı ve maçların yarısına gelindi. Benim için gecenin skoru Kuzey Kore'nin Suudi Arabistan'ı tepeleyerek Güney Kore'nin ardında ikinci sıraya oturması. Birleşik Arap Emirlikleri havluyu attı diyebiliriz. 1 puanla son sıradalar. 1 Nisan'da Seul'daki Güney Kore-Kuzey Kore maçı grubun kaderini belirleyecektir. Tabi 17 Haziran'daki grubun son maçı Suudi Arabistan-Kuzey Kore maçının da önemi var. İran ilginç şekilde üçüncülükte. İlk grupta da Özbekistan için artık rüya bitti denilebilir. Maksim Shatskikh kariyerini hiçbir dünya kupası görmeden bitirecek. Dün Bahreyn'e kendi evlerinde 90+5'te yedikleri golle 1-0 mağlup oldular ve son sıraya demir attılar. Bahreyn bu sonuçla 4 puana yükseldi ama bu grupta Japonya ve Avustralya rahatlıkla ilk 2 sırayı alıp finallere gidecekler. Her iki grubun üçüncüsü kendi aralarında bir maç yapacak ve bu maöın galibi Okyanusya elemelerininbirincisi Yeni Zelanda ile oynayacak. Dolayısı ile üçüncü olan takımların da halen önemli bir şansı var.

CONCACAF'ta ise final gurubu başladı. Sven Goran-Eriksson'un işleri hiç iyi gitmiyor. Michael Bradley'in 2 golü ile ABD'ye mağlup oldular. Kosta Rika'da Honduras'ı aynı skorla mağlup etti. Trinindad ve El Salvador ise yenişemediler. Burada tarife belli. İlk 3 sırayı alan takımlar Güney Afrika biletini alacaklar. Dördüncü takım ise Güney Amerika elemelerinin beşinci takımıyla play-off mücadelesi yapacak. 28 Mart'taki Meksika-Kosta Rika maçı Eriksson'un Meksika'daki son maçı olabilir söylemedi demeyin. Zira hzırlık maçlarındaki kötü sonuçların ardından bir debu darbe İsveçli üzerindeki tartışmaları artıracaktır.

Bu arada hazır Asya ve CONCACAF'ı konuşurken dünya kupasında Kuzey Kore, İran, ABD, Venezuela grubu nasıl olurdu diye düşümüyor değilim, söyleyeyim. Artık maçlar bitebilir miydi orasını siz düşünün. Al sana hakiki ölüm grubu. Kuzey Kore devlet başkanı Kim-Jong-Il ellerini ovuşturuyordur.

4 yorum:

Noat Samisa dedi ki...

Shin-young diyorlar, Bursa'nın golünü Rok attı diyorlar, adını söyleyemeyip Koreli bile diyorlar; bari sen yapma Dutchman. :) Kim Jong-il olacak, ilk tire olunca ''Japon musun sen?'' sorusu kadar tepki kötü oluyor, hem de karışıyor.

Ki Sung-yueng dün ne yaptıysa tehlike oldu.Muhteşem oynadı yine, Park'ın golündeki serbest vuruşta da şutu atan oydu.Geçen günlerde Antalya'daydılar takımca.Çok utangaçmış saha dışında; Şenol Güneş fikrini soruyorum, söylemiyor diyordu. :)

40 metreden attığı bir şut vardı yine; ara pasları, sol ayağıyla kullandığı kornerler...Daha ne yapsın bu genç adam?Bu performans bayağı bir aşıyor oraları, sanıyorum Man United'ın bu sezonki Seul ziyaretinde formayı giyer.Bonservisi de en fazla 3 milyon dolar civarındadır.Yeom Ki-hun geçen sezon Seongnam'ı yarı final dışına gönderen performansı ile milli takıma yükselmiş, geçenlerde de WBA'e idmana gelmiş ama beğenmemişler.Shin Young-Rok bu hafta da Sivas'a atarsa daha gür sesle söylemek gerekecek bu oyuncuların adını.

Kuzey'in golünü atan Mun İk-guk, takımın yarısı gibi Kuzey Ligi'nin ideolojik isim taşıyan takımı 04/25'te forma giyiyor.Kuzey-Güney Kore arasındaki gruptaki ilk maç 1-1 bitmişti; Kim Jong-il'in fantezisinin kurbanı olunabilir eğer Seul'de Güney kazanırsa.''Pyongyang'a gelecekseniz ulusal marşınız stadda çalınmayacak, bayrağınız göndere çekilmeyecek.'' dedi Kim Jong-il, tabii Güney tarafı bunu kabul etmedi.FİFA'yı soktular devreye, e yani Ban Ki-moon var BM genel sekreteri, kolay mı öyle ayar vermek?FİFA da maçı Çin'e, Shangai'a aldı; maç da 1-1 bitti.Futbolda tarihlerinin en iyi döneminde oldukları iddia ediliyor, Seul'de sürpriz ihtimali düşük olsa da Kim Jong-il ve onun kafa yapısındaki diğerleri olmasa belki de liderdiler.

Flying Dutchman dedi ki...

@SamisA

biraz özel olacak ama burada bizim bir Koreli bayan arkadaş var. Yapayım mı aranızı :))

Bu ne Uzakdoğu aşkıdır arkadaş :))

Noat Samisa dedi ki...

Ahahaa :)

Yok kalsın, ben bulacağım bir tane.Öyle oraya-buraya gelmişlerden değil, özkaynağından.

Çetin Cem dedi ki...

bir tane unutulmaz hazırlık maçı da ben söyleyeyim, ya 98, ya da 99'dan. hollanda-belçika. o da halı saha tadı verse de büyük maçtı.