2 Şubat 2009 Pazartesi

KIŞLANIN GÖLGESİNDE KÖKLERE DÖNÜŞ



















Eski topraklar ana yurduna geri döndü. Gorky ve benimi için böyle bir tanımlama sanırım yanlış olmaz. Zira valide ve pederi doğma büyüme, kendisi de 1979-85 yılları arası Kapıağası tayfasındandır. Bana geldiğimizde de 1992-95 yılları arasında ikame etmiş bulunuyoruz. Bilenler için Kışla tarafındaki bölüm. Bu şekilde İnönü de maç anlatır gibi oldu gerçi.

Ne zamandır içimizde ukteydi eski mekanı ziyaret etmek. Selimiye’yi, Üsküdar Anadolu’yu o toprak sahada tel örgülerin arkasından beleş online vaziyetinde yad etmek. Araştırdık ettik. Hepimiz için Selimiye’nin uygun bir maçını bulduk nihayet. Gorky, Barad ve Forzabiran üçlüsü olarak her ne kadar zirve iddiası olmamasına rağmen maça gitmeye karar verdik. Zirve umurumuzda değildi. Sevinmek için sevmedik sonuçta. (Barad-dur)




















Kısa bir telefon trafiği sonrası, Selimiye stadı girişinde buluştuk. Ben son olarak bu stada bir tanıdığımızın top oynadığı Dikilitaş’ın maçını izlemeye gelmiştim. Tabi o yıllarda soğuk savaş hala devam ediyordu. 2 TL tutarındaki biletimizi alıp, cepte forzabrian’ın tedarik ettiği çekirdek poşetleri eşliğinde tribündeki yerimizi aldık. Herkes İnönü’den bahseder ama gördük ki Selimiye stadının da eşsiz bir kışla ve deniz manzarası var.

Sahanın ve tribünlerin bu yeni halini görünce duygulanmamak elde değildi. Soğuk içimize işlerken bir yandan ısınan futbolcuları izliyoruz. (Gorky)




















Ankara 19 Mayıs ya da Kasımpaşa Stadları’ndan yakınen bildiğimiz suni çim mevzusu, burada daha çok halı sahayı andıran bir görüntü sunsa da bizlere yemyeşil zemin üzerinde salınan her iki takım oyuncuları bünyedeki motivasyonu sağlıyor nitekim. Maçın ilk düdüğüyle 3’lü ya da omuz omuza yerine yoğun “çıt çıt” sesleri hakim bizim gruba. İlk 10 dakikada Selimiyespor’un daha iyi takım olduğu, golü aradığı, 10 numaranın kumaşının iyi olduğu ama şımarıklılığının ağır bastığı, sağ kanattan bindirmelerin yoğun olduğu, Batı Trakya’nın pivot forvet tadındaki 11 numarasıyla bir şeyler yapmaya çalıştığı yorumları çekirdek kabuklarıyla birlikte ağızlardan fışkıran anekdotlar oluyor. İlk yarının ortalarında Selimiyespor golü bulurken, maç topunun bir pozisyon önce turuncu bir başka topla değiştirilmesi, bizim için devre sonuna kadar geyik yapmak için yeterli bir kriter aynı zamanda. 10 numaranın hazırladığı ancak pozisyonu tamamlayan şandelin direği bulduğu 2. gol denemesiyle devre kapanıyor.

























2. devre ise Selimiyespor’un kaçırdığı 2-3 net gol pozisyonunun dışında tam bir orta saha mücadelesi şeklinde son buluyor. Zaten biz de fazlasıyla üşüdüğümüz için bitse de gitsek moduna geçiyoruz. Tabii Barad-dur’un Selimiyespor adına sıklıkla vurgu yaptığı “valla bizim takımdan iyi oynuyorlar” tekerlemesini de bu devrenin notlarına ilave etmekte fayda var. Tribünlerden ayrılırken, deplasman takımının stad önünde bekleyen otobüse üzerlerini değiştirmeden doluşmaları bir amatör lig maçına geldiğimizi sonuna kadar bize hatırlatıyor haliyle. Stad çıkışında gözümüze çarpan uyarı tabelasını biraz gülerek biraz da “Başkan dedi ki Alaattin Metin” abimizin kulaklarını çınlatarak fotoğraflayıp tatil gününün kalanına bırakıveriyoruz kendimizi. (forzabrian)






















by Barad-dur, forzabrian, Gorky

7 yorum:

sekerse tehlike dedi ki...

maç kaç kaç bitti abi 0- 0 mı

LeFoot dedi ki...

ellerinize sağlık... çok güzel bir yazı olmuş. Ankara da 19 Mayıs Stadyumuna doğru yürürken stadın yanında amatör maçların oynandığı sahaların tellerine dayanıp izlediğim maçlar aklıma geldi. Buralar gibi, oralarda da çekirdek temel gıda maddesidir.

Adsız dedi ki...

@ sekerse tehlike

1-0 mağlup ettik Batı Trakya'yı

Turgay Keskin dedi ki...

Yalnız maçı seyrederken ağ çok rahatsız edici. Saha içi fotoğraflarınıza da engel olmuş biraz..

Deplasman takımının üzerini değiştirmeden oradan ayrılmaları ise çok güzel bir ayrıntı olmuş, eski günleri hatırlattı bana..

Eline sağlık..

müşkülpesent dedi ki...

bu sahada çektiğim güzel manzaralı maç fotoğrafları vardı onları bulabilirsem linklerim buraya, orta sahasında kraterle oynadığımız yıllardan sonra bu hali baya güzel gözüküyo tribünden

Ahmet Bozada dedi ki...

8 sene zeynep-kamil'de oturmus biri olarak ic gecirdim bu yaziyi okurken. ayaklariniza saglik :)

arnawut dedi ki...

o bölgeyi hiç bilmediğimden tarifinizden bişey anlamadım ama resimlerden çıkarabildiğim kadarıyla, amatör futbolculuk dönemlerinde 2 kere İncirliBostan'la maç yaptığımız stad bu. Bu stadta yapıyo değil mi İncirli Bostan maçlarını? O zamanlar tel örgü ve üstü kapalı bir tribün yoktu tabi. Suni çim vardı sadece..