10 Şubat 2009 Salı

MİLAN RAPAİC

















Bir televizyon kanalı, gece yarısı son dakika haberi. Rapaic Fener’de diyor. Bir yıl önce Juventus ve Milan’ın talip olduğunu gazetelerden takip ettiğimiz Rapaic bu galiba. Klasik transfer sonrası tebessümü haddini aşmış, zıplıyorum evde.

İlk haftalar, Rapa geçen yıldan kalan sakatlığınin etkisinde, oynayamıyor. Klasik homurdanmalar. Sakat adam niye alındı, Fener’de yine transfer faciası, paralar çöpe mi gitti? Rapaic o ayki maaşını almayacağını ilan ediyor, haketmedim diyor.. Rapaic gönüllerde..

Çaykur Rizespor maçı. Takım yeni kurulmuş, kronik sorunlar, gol atamıyoruz. Souleymanou yıldızlaşmış, Rapaic oyuna giriyor. Frikik kullanıyoruz. Yanımdaki arkadaşa söylüyorum, "fotoğraf makinası olacaktı ki şimdi", tam cephesindeyiz pozisyonun. Goool, 1-0 alıyoruz.. Rapaic sahada.

Kötü giden takımda yükseliyor, Adana’da harika bir gol atıyor. Ama kötü sonuç üzerine Denizli’nin açıklamaları var: Denizlispor maçında Fenerbahçe en iyi futbolunu oynayacak. Sahnede Balic-Rapaic-Anderson üçlüsü. İkinci yarının ilk 10 dakikasında 3 gol geliyor. Sonrasında Ankaragücü ve Trabzon maçlarının asist kralı Rapaic. Rapaic şovuna başlıyor..

İçeride Rapaic hep çok iyi, dışarıda da genelde Revivo'yla beraber oynuyorlar, takım düşe kalka gidiyor ama o hep elinden gelenin en iyisini yapıyor. Sağda oynuyor, solda oynuyor.. Ara sıra küsüp hakeme bağırıyor, o hep bildiğimiz hareketini yapıyor, iki kolunu da arkaya doğru kaldırıp hakeme başkaldırıyor. Sevimli itirazlar. Sonra haylaz çocuklar gibi çaktırmadan tekrar dönüyor oyuna, rakibin içinden geçiyor, bir şeyler yapıyor, ediyor; 3 dakikada 90 dakikayı çıkarıyor gibi gözüküyor. Rapaic’i izlemek bir zevk.

Takım şampiyonluğa gidiyor, Adana maçında çok iyi bir golü var. Onun kadar iyi penaltı atanını görmedim bugüne kadar. Ruh halini hiç belli etmeyen donuk bakışlarının ardında futbolu deli gibi seven bir çocuk var, tek sorun çabuk küsmesi. Galatasaray kupa maçından sonra deli gibi seviniyor misal. Hep alçakgönüllü.. Rol yapmıyor, gözlerinden anlayabiliyorsunuz. Tembelliği herkesi cezbediyor, aslında bütün taraftarlar onda kendi halı saha futbolunu görüyor biraz.. Kızsalar da yeri ayrı kalplerinde, çünkü haftaya bir halı saha maçları daha var..

Meşhur maçı.. "Hata var, hata var Rapaic ve 3-2". "Solda Rapaic, içeride Andersson, orta Uçe ve gool Uçe ve gool". "Rapaic birer birer sıyrıldı rakiplerinden, Rapaic karşı karşıya, aşırtma bir vuruş ve gooool, Rapaic atıyor 4 oluyor, Rapaic atıyor 4 oluyor.." Haylaz haylaz seviniyor yine. Galatasaray maçındaki muazzam 2. golün hazırlayıcısı da o.. Ayrıca o maçta 1-0 öndeyken 2. gole rahatça gidebilirken topu taca atan da o. Son numarasını Samsun’da yapıyor, Baidoo’nun içinden geçiyor, şampiyonuz. Hayatının en skorer yıllarından birini geçiriyor.. Uzun zamandır özlediği şampiyonluğa kavuşmuş.. Gözleri parlıyor, Faik Çetiner’in programında yine de en sevimlisi o.. Johnson’ın kısık sesiyle dalga geçiyor.. O soğuk görünüşünün ardındaki nedir?

Bir sonraki sezon.. İlk hafta komik bir şekilde gözünden sakatlanıyor, haftalarca ortada yok. Avrupa kupası maçlarında pek oynayamıyor, oynasa da iyi değil. Yine tembelliği tutmuş.. Takım kötü gidiyor. Dedikodular had safhada. Meşhur Aziz Yıldırım görüşmesi, başkanın onun önüne Marlboro attığı söyleniyor.. O yine bildiğimiz gibi, aklına esiyor oynuyor, bazen ortalarda göremiyorsunuz.. Ama varsa yoksa Rap Rap Rapaic..

İkinci yari Lorant’ın gelişiyle yedek kulübesini mesken ediniyor. Kendisine iş düştüğünde hiç gürültü yapmadan çıkıyor ortaya, yapabildiğini yapıyor, topla boğuşuyor, rakibiyle asla.. Sinsice ceza sahasına girip kornerden gelen topa ön çizgiden füze gibi vurduğu şutu hatırlıyorsunuz değil mi? Ben o kalenin arkasındaydım. Unutamayacağım anlardan biridir.. Düşe kalka sezonu bitiriyor. İlk sezonun sonunda sıkça dile getirilen şey yine gündemde, ayrılacağı söyleniyor. Ama kalıyor. Kimse gitmemesinden pişman değil gibi. Varlığı insana bir huzur veriyor sanki..

İzleyen sezonun ilk yarısı da pek yok ortalarda. Yine çağrılırsa çıkıyor oynuyor, yedek kaldım diye sızlanmıyor sağda solda. Ömer Karabacak anlatıyor, ‘Temmuz ayı, güneş gözlüklü, arka cebinde bir paket marlboro, gömlekli İtalyan tipli bir adam geldi. O sıralar çok geliyor menajerler kulübe. Onlardan biri sandık. Sonra öğrendik ki Rapaic'miş.. Hadi canım dedik. Birkaç hafta sonra beraber antrenmandaydık..’

Sene 2003. Yılın ilk karı yağmış. Antrenman Samandıra’daki zeminin berbatlığı yüzünden Dereağzı’na alınmış. İşimiz var, gittik.. Antrenmanı izliyoruz. Daha birkaç hafta öncesindeki bir olayı anlatıyor iş arkadaşım. Rapaic’in menejeri geliyor Türkiye’ye. Uzun uzun sohbet ediyorlar. Rapaic’in bir şeylerden rahatsız olduğunu ve kendisini Türkiye’ye çağırdığını anlatıyor. Hatta elinde birçok oyuncunun da olduğunu söylüyor. Materazzi de bunlardan birisi, istesinler yarın getireyim diye de iddia ediyor. Onu konuşuyoruz. Sahada Rapaic yine bildiğimiz gibi, bir pozisyonda pas alamıyor, söylene söylene dönüyor geri. İkimiz birbirimize bakıyoruz. Seviyoruz bu adamı..

Diyorum ya çok garip bir şey. Bir sıcaklık var onda, yüzünde bir şeyler var belki. Dünya Kupası’nda sırf onun için İtalya’nın yenilişine sevinmişiz. Devre arasında ısınırken attığı şutları bile izlerdi bu taraftar, yerinden oynamazdı pek çoğu. Devre arasında alkışı kaç statta duyarsınız ki, ya da hiç devre arasında binlerce kişi "aaah" çekti mi direkten dönen bir topa.Tadını tam olarak alamadığımız oyuncuların arasına eklendi Rapaic. Seni istesek de unutamayacağız çünkü 2001 şampiyonluğu için hazırlanmış her karede arkası dönük, yüzünü saklayan birisi var. Biz onun sen olduğunu biliyoruz!

by tunchay

14 yorum:

Adsız dedi ki...

Ne guzel yazmissin :)

varol döken dedi ki...

milan rapaic, haim revivo, kennet anderson...

tuncay şanlı, aziz pierre, alex...

bu üçlüleri banttan izledikçe gözlerim doluyor, çok fena oluyorum...

rapaic hakkaten taraftarın kalbinde bak hakkaten diyorum...

Ser dedi ki...

cok guzel yazi.. bu adam anlatilmaz yasanir. nedeni de bilinmez dediginiz gibi. ne olursa olsun takimda bulundugu sure boyunca en sevdigim adamdi. belki de tribunlerde gercek anlamda agladigim "O" macin kahramani oldugu icin..

Adsız dedi ki...

İçim bi tuhaf oldu ya,unutulmaz diyorum

Eline sağlık hocam.

Ferman

Turgay Keskin dedi ki...

''Sabah kalkınca kola ve hahveyi eksik etmez, sigarasını da unutmazdı'' diye okumuştum bir kaç yerde. Ama gerçekten çok yetenekli olduğunu düşündüğüm bir oyuncuydu Rapaic. Ağır gibi gözükmesine rağmen rahatça adam geçişi, faullerde yere düşmeden hakeme faul olduğunu anlatma çabası ve o sol ayağıyla unutulmayan bir adamdı.

Türkiye'de attığı en güzel golünde Adanaspor'a attığı aşırtma olduğunu söylemişti, çok güzeldi..

LeFoot dedi ki...

Fenerbaçenin girdiği şu çıkmazda aslında geçmişten çok güzel bir ipucu vermişsin. Savaşmıyor denilen Rapaic'in, sadece Antep maçındaki mücadelesi, attığı 4. goldeki o görüntüyü düşünmek bile, aslında şu anki takımın en büyük probleminin ne olduğunu anlatıyor sanki.

Çubuklu çok yakışıyordu Rapaic'e çok!

zenmaster dedi ki...

o 4. gol... ahh ah. hatırladıkça yine yüzümde saçma sapan bir tebessüm beliriyor.

ne güzel adamdın rapaiç

alperensaylar dedi ki...

o formayı şimdi kazım'ın giyiyor olması ne kadar ironik. yılmayan, vazgeçmeyen bir 8 numara ve ipodlu 8 numara. rapaiç'e de 8 numaraya da ayıp o adamın o formayı giymesi.

le foot'un dediği gibi herşey ortada sanırım...

Adsız dedi ki...

o 4. golden sonra hüngür hüngür ağladığımı hatırlıyorum sevinçten.hayatımda bir daha o kadar içten ağladığımı da bilmem.

bir de fabio luciano vardı ki ah ulan luci ah ulan luci...

oğlum olsun adını fabio luciano koyucam hem valla hem billa..

arada bir alex gibi rapaic gibi anderson gibi luciano gibi pierre gibi adamları buluyoruz da şimdi ne oldu josico'lar maldonado'lar geliyor.kezman guiza sanki 3.sınıf hollywood korku filmleri başrol oyuncuları gibi bilmiyorum.

acep diyorum bizim başkan hani geçen divan da biriyle dalaşıyordu. o dayı gitti diye mi böyle oldu?

SAFÆ dedi ki...

@ tunchay

bu galatasaray'lı kardeşine bile özlettin rapaiç'i çok güzel yazı eline sağlık.

Tuncay Yavuz dedi ki...

yıllar önce, rapaic giderken yazmiştim bu yazıyı. tepkilere bakılırsa iyi olmuş hatırlattığımız.

olayın bir takımın futbolcusuna yapılan methiyelerden ziyade, gösterişsiz ama içten oynayan oyunculara duyulan özlem olarak anlanması beni daha çok mutlu etti. Rapaicler, Noumalar, Lucianolar, Hagiler, Mondragonlar artsa keşke. Yabancı transfer edilirken, kasetlere gol sevinçlerini, kavga çıktığında nasıl bir tepki gösterdiğini de ekleseler. Uche tekrar dönse futbola, Ünal yine bıyıklarını uzatıp sahaya inse..

varol döken dedi ki...

her şeye tamam da ünal geri dönmesin, hele o bıyıklarını hiç uzatmasın:)

Raziel dedi ki...

Benim için de Rapaić unutlmayanlar arasındadır. Özellikle şutları ve ortaları müthişti..

Antu'nun yaptığı klip izlemek isteyen olursa:
http://www.youtube.com/watch?v=u6sBoRkGfaw

Adsız dedi ki...

milan,milan,milan rapaiiiiçç rapaiç,rapaiç,milan rapaiiiiçç herşey için saol rapi