13 Şubat 2009 Cuma
RAFLARI BOŞ KALMIŞ EFSANE 11
Aslında böyle bir onbiri yapmak zor. Kariyeri boyunca hep göz önünde olmuş, kendi mevkisinin en iyisi olarak bilinmiş ve bireysel anlamda bir çok övgü ve ödül almış, ancak takım başarısında ne kulüp bazında ne milli takım bazında hatırı sayılır başarılara imza atamamış isimler. Aşağıdaki isimlerin içinde hiçbir şey kazanamamış futbolcular azınlıkta. Ama genel olarak kulüp bazında herhangi uluslararası kupa kazanamamış, üst düzey liglerde ya hiç şampiyon olamamış ya da tek tük başarısı bulunan, milli takım düzeyinde de hiç bir takım başarısının parçası olamamış isimler. Listeyi yapmak cidden zor zira bazen milli takımda hiç bir uluslararası turnuva göremeyen isimler kulüp takımlarında çok başarılı olabiliyor. Ryan Gigs gibi. Veyahut kulübüyle çok büyük işlere imza atmamış adamlar milli takımı ile efsane olabiliyor. Garrincha gibi. O yüzden biraz zamanımı aldı. Listenin formasyonu 3-5-2 şeklinde. Gerçi zorunlu olarak bir forveti orta sahaya kaydırmak zorunda kaldım.
Rinat Dasayev (K): Doğu blokunun oyucularının kaderidir bir ölçüde. Ülke rejiminin baskısı sebebiyle yurt dışına çıkış kanallarının kapalı olması. Dasayev de yurt dışına çıkıp Sevilla'ya gittiğinde 31 yaşındaydı. Sovyetler Birliği'nde 5 şampiyonluğu var. Ancak dünyanın gelmiş geçmiş en iyi kalecilerinden birisinin ne bir Avrupa Kupası, ne bir Avrupa Şampiyonluğu ne bir Dünya Kupası derecesi var.
Elias Figueroa (D): Bugün Şili futbolunun gelmiş geçmiş en iyi futbolcusu olarak biliniyor. 60'lı ve 70'li yıllarda elde ettiği 2 Uruguay ve 2 Brezilya Ligi şampiyonluğu dışında bir ülkenin gelmiş geçmiş en iyi futbolcusu için rafı boş denilebilir. 3 Dünya Kupası gördü. Kariyeri boyunca kıtadan çıkmamış olmasının da bu listede olmasında etkisi büyük.
Domingos Antonino Da Guia (D): Dünyada teknik kapasitesi yüksek defans oyuncusu kavramını 1930'ların sonunda literatüre ilk sokan oyunculardan. Ülkenin gelmiş geçmiş en iyi defans oyuncularından birisi olarak biliniyor. Ancak 1 Arjantin ve 1 Uruguay Ligi şampiyonluğu dışında hanede hatırı sayılır bir artısı yok.
Paul McGrath (D): McGrath'ın futbolculuk döneminin son bölümüne tanık oldum şahsen. İrlanda'nın 1990 ve 1994 Dünya Kupalarındaki defansının belkemiğiydi ama kendi de açıkladığı gibi alkole o kadar düşkündü ki maçlara alkollü çıktığı oluyordu. Alex Ferguson Manchester United'ın başına geldiği ilk yıl onu takımdan uzaklaştırmayı kafasına koymuştu. McGrath döneminin en sağlam defans oyucularından birisi sayılmasına rağmen 2 yerel kupa ile kariyerini tamamladı.
Zizinho (M): Pele onun için "gördüğüm en iyi futbolcu" der. 1950 Dünya Kupası finalinde Alcides Ghiggia 200.000 kişiyi Maracana Stadı'nda göz yaşlarına boğan golü attığında sahada yıkılmış futbolculardan biridir. Kariyerinde Flamengo ile 3 eyalet şampiyonluğu var, o kadar.
Carlos Valderrama (M): Sarı Gullit deniyordu onun için. Ama kariyeri Gullit'in elde ettiği başarıların onda birine dahi sahne olamadı. Kolombiya milli takımıyla zaten bir yere gelemedi. Kısa süren Avrupa macerasında ise Montpellier'le kazandığı Fransa Kupası dışında hiçbir başarısı yok. 2 tane de Kolombiya Ligi Şampiyonluğu. "El Pibe" kaldırdığı kupalardan çok saçlarıyla anılmaya mahkum oldu hep.
Michael Ballack (M): Kariyeri devam eden tek adam. Meşhur ikinciliklerin adamı. Tamam 4 tane Bundesliga şampiyonluğu var ama 11 ikinciliği ve 3 adet de üçüncülüğü var kulüp takımları ve milli takım dahil. Bayern Münih ile şampiyonluk kazanmak bir Alman futbolcunun çok da fazla övüneceği bir şey olmamalı diye düşünüyorum. Ben bilmem Borges bilir.
Magico Gonzalez (M): İşte benim için listenin en talihsiz 2 adamından birisi. Kaderi aynen George Best ve Giggs gibi yanlış ülkede doğması. El Salvador'lu. Ömrümde gördüğüm en iyi 2-3 top cambazından birisi. İlginç şekilde onu Özer Hurmacı'ya benzetiyorum. Özer de kariyerini ufak çaplı takımlarda geçirirse Magico gibi "büyük oyuncuydu ama...." efsanesinin parçası olacak. Videoyu izleyin derim. Bu adamın müzesinde doğru dürüst tek bir kupa olmaması reva mıdır?
Matthew LeTissier (M): İngiltere'nin en saygı duyulan hücuma dönük oyuncularından birisiydi LeTissier.17 yıl boyunca Southampton'da oynadı. Kariyerinde kullandığı 48 penaltının 47'sini gole çevirdi. Milan ve Chelsea'den teklifler almasına rağmen kulübünden kopmadı. Eğer oynadığı takım Manchester United olsaydı bugün müzesinde 10 tane madalya vardı. Ama gerçekte 1 tane bile yok.
Uwe Seeler (F): Nasıl bir şanssızlık onunki bilmiyorum. Tüm kariyerini Hamburg'ta geçirdi ve sadece 1 Lig Şampiyonluğu ve 1 Alman Kupası var. 72 kez milli oldu. Ama 1954'te kazanılan Dünya Kupası'ndan 3 ay sonra başlayıp 1972'de kazanılan Avrupa Şampiyonluğu'ndan 2 yıl önce biten 17 yıllık bir kariyerde hiç bir kupa kaldıramadı. 43 gol attı v 10 yıl boyunca Batı Almanların kaptanlığını yaptı. Kupa/kariyer oranı en düşük adamlardan
Alan Shearer (F): Futbola isyanım var bu adamın yüzünden. Filippo İnzaghi denen beleşçinin müzesinde 2 Lig şampiyonluğu 2 Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu 2 Süper Kupa 1 Dünya Kulüpler Şampiyonluğu varken Alan Shearer gibi bir adamın müzesinde sadece 1 Premier Lig şampiyonluğu olması ve başka hiçbir birincilik madalyasının olmamasını futbolun adaletsizliğinden başka şeyle açıklayacak adam varsa gelsin buyursun. Adamı her hafta Match Of The Day'de izlerken bile içim hüzünleniyor "gel şimdi Galatasaray'da oyna Alan 2-3 kupa alırsın" demek geliyor.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
14 yorum:
Senden kaleye van Breukelen'i koymanı bekliyodum abi,ama Dasayev de olmuş.
Adamın 6 lig şampiyonluğu, 1 Şampiyon Kulüpler Şampiyonluğu, Hollanda ile 1 Avrupa Şampiyonluğu var yahu...daha ne olsun..
domingos nereliydi?
Brezilya
julen guerrero da matthew le tissier ekolünden girebilir listeye. zaten bu listenin ve tam tersinin (çok başarı kazanma anlamında, hak etmediklerini düşündüğümden değil) tüm kariyerini aynı takımda geçiren adamlara işaret etmesi beklenebilir.
abe lenstra da bir heerenveen efsanesi belki o da gidebillirdi oraya
Magico harbi top sihirbazıymış ha
Dasayev kalede iyi olmuş gerçekten büyük kaleciydi bence de ve dediğin gibi sadece ülkesindeki kupalarla yetinmek zorunda kaldı. En büyük başarısına EURO 88'de yaklaştı ama orada da Van Basten izin vermedi. Ben o zaman 11 yaşında ve her sokak maçında kaleye geçip kendisine Dasayev diyen biri olarak çok üzülmüştüm (Dutchman sevinmiştir:)) ama o topta çıkarılamazdı be güzel goldu gerçekten...
Güzel bir liste olmuş tebrikler. Shearer ile Inzaghi kıyaslaman çok güzel olmuş Fırat abi. Bu listenin bir de tam tersini yani çok düz yeteneksiz olup da çok büyük başarılar kazanmış adamlarla bir 11 ilginç olur.
Bu arada Magico Gonzales de canavarmış. Büyük bir ligde nasl oynardı acaba merak ettim. Adamda Hızlanma, Çeviklik, Hız, Dribbling, Teknik 20 FM tabiri ile. Ama geniş alancı belli...
Kendimi düzeltiyorum Gonzalez abimiz zaten yıllarca İspanya'da takılmış ve ortalama değerlere ulaşmış..
Gheorghe Hagide yazılabılırdı bu lısteye eger 1996da yolu bu ülkeye düşmeseydi belkide.
Mágico González'i sadece duymuştum, hiç araştırıp izlemeyi düşünmediğimden kelli ne denli yanlış bir hareket yapmışız çıktı ortaya. Hani klişe tabir ama bu kadar top yakışmaz bir adamın ayağına.
Le Tissier nam-ı diğer "Le God"ı anmışken izlemeyen arkadaşlara şöyle bir videoyu göndermek istedim naçizane.
http://www.youtube.com/watch?v=pfpP3zOfEPs
Büyük takımların gözdesi olan, bir ara hemen her ay ayın golünü atmayı beceren southampton uşağına selam olsun.
Güzel bir liste olmuş. Benim de aklıma bazı isimler geliyor.Anladığım kadarıyla, oynadıkları ligler ve kulüpler dolayısıyla önemli kupalar kazanamamış isimleri belirtmişsiniz. Roma ile yaşadığı şampiyonluk dışında önemli bir başarısı olmayan Batistuta da olabilirdi listede.(Geniş bir listede adı bulunabilecekler; Signori, Gascoigne...)
Yorum Gönder