17 Şubat 2009 Salı

STARS WILL SHINE

























Hayat mefhumumu kaybetmiş gibiyim. Gündelik telaşlar içerisinde akıp giden bir zaman, gerçekleşememiş hayaller, hayalleşememiş gerçekler, aniden beliren ihtiyaçlar, altüst olan planlar. Bir yerde yanlış yapıyoruz ama nerde? Belki de salt doğru ya da yanlış bir hayat olmayışından kaynaklanıyor bu kafa karışıklığı. Yanlış mı yapıyoruz onu bile anlayamıyoruz. Dutchman evleneli bir yıl olmuş. Tebrikler, nice bol kahkahalı seneler. Uzaktan uzağa takip ettiğim, onun farklı bir ülkeye yeni bir hayata hazırlanışı daha dün gibi. Ondan kısa bir süre öncesinde benim de deneyimlediğim benzer ısınma egzersizleri hayata dair.

Geçen zaman ve hayat üzerine beylik laflar ediyoruz. Atılan imzayla zamanın ayağını gaza dayayışını aklımız almıyor. Diyorum ki ne planlar yaptik. Hayatı bir cetvel gibi önümüze koyduk. İlk iki santimini 3-4 arasındaki planlara hazırlanarak 3-4 arasını 5. ve 6. santimetreler arasındaki koşuya zemin oluşturarak itinayla çizdik. Hayatın her santimetresini bir sonrakine hazırlanacak şekilde milimetrelere bolduk. Ama bak olmuyor işte ben daha sıfır noktasından önceki boş taraftayım. Yoksa cetvel mi yanlış. Şu mühendislerin mimarların kullandığı acaip şekilli bir cetvel mi işimizi görürdü acaba Joe'ya bir danışsak desem... "En iyisi kısa planlar yapmak. Sonra kafayı yememek için" diyor. Plansız hayatı koyvermek de olmaz diyorum. Nasıl olacak bu iş? Yine lafı adamı kadim dostu Noel Gallagher'a bagliyor bizim cabbar editor. Hepimizi tembel ilan ediyor yüzümüze yüzümüze. As long as there's a bed beneath, stars will shine imiş... Sonra da kendi vurucu lafını yapıştırıyor. Yaz Bloga! Peki.

Lafı, hayatın daha doğrusu evlilikle değişen hayatın bize dayadıklarına getiriyorum. Anne, baba, bilumum arkadaş ve tanıdık çevrenin hoşbeş sırasında satır aralarında empoze ettiği kurallara. Üzerimize yüklenen gestuslara. Ev almak, akabinde çocuk yapmak mesela... Sıra şaşmayacak! Örnek anne-baba olmak, vatana millete hayırlı evlatlar yetiştirmek hatta ve hatta en az 3 çocuk yapmak!? Savuşturuyor konuyu Dutchman haklı olarak. Konu hala bizi aşar seviyede anlaşılan. Ev konusu ise tehlikeli bir mecra. Hatta ev işi evlilikten sonrasına bile bırakılmamalı ananelerimize göre. Kimse eski bir eve önümüzdeki 10 yıl boyunca 1 maaş yatırıp kıt kanaat geçinmenin ve o 10 yıl sonunda kelepire çıkan evin hesabını tutmayı kendine yediremeyince başkasına yükleniyor semer. Ne güzel dünya.

Velhasıl hayat bütün karmaşıklığıyla akıp gidiyor mu desek. Ya da biz mi karmaşıklaştırıyoruz. Anlaşamadık. Aptal onu biz de anladık basitliğine indirgememiz gerekiyor belki de, hayata tutunabilmek adına….

Anlaşamayınca yine araya futbol giriyor. Benim, Paok'lu manyaklar bir site yapmış dememle beraber…


by mafalda

9 yorum:

allworldfree dedi ki...

ne kadar plan yapsakta hayat bir kaos ve düsüncelerimizi, işlerimizi sevgilerimizi degistirecek baska insanlar var. bir bireyiz ama toplumuz ne yazık ki bazen. döte saplak yasasakta tıkanıyorsun, boguluyorsun..

dedigin gibi kafana göre yasasanda cevrendeki insanlar;yaslı-genc farketmez; birer etiketle geziyorlar. her olayda nah diye yapıstırıyorlar alnına. o kadar kurallar silsilesi hazırlamıslar ki t.c anayasasının düsünce kanunları bile yanında pok yemis.

ama suclu neneler dedeler de degil. öyle bir din (ve getirdigi ö(r)f(fff) ve adetler ) baskısıyla büyütülüyoruz (hatta gencligimiz gidiyor) ki işte baslangıc bu. insanlar tapsın günese aya veya bir tanrıya ama bogmasınlar bizi.

hadi insanları gectim. biz büyürken kendimizi bulabiliyormuyuz? bulmaya calıstık diyelim tam olarak kurtulabilirmiyiz arka plandaki kalıplardan?

Joe Jonese Atesdagli dedi ki...

Seda seni msn zımbırtısında göremedim o yüzden buraya yazayım.

Biraz konu dışı olacak ama ben evlilik kurumuna!? karşı bir insanım. Bu, ne "böyle kötü bir dünyaya bir çocuk getirmek istemiyorum kanka" zırvası ne de " Benim yaşamım çok serbest bir stilde, bir insana bağlanamam" ağlaklığında. Evlilik bir kabile geleneğidir, evet bence öyle.

Arkadaşlarım var burda tribün eskicisi. Bakıyorum şöyle bir bunlara çaktırtmadan. Hepsinin belli ve kendine has yaşam tarzları varken evlenince hepsi tek bir prototip olmuş haldeler. Ne kötü ne iyi, yadırgamıyorum. Lakin gelgelelim ben bu çakalların her halinden anlarım, mutlu değiller. [dur dur daha yazacağım]

Joe Jonese Atesdagli dedi ki...

Şimdi ortada şöyle bir durum var. Evliliğin belli bir dönemi [herhangi bir kapalı anlatım yapyayayım] sevişme dönemi olarak geçerken, diğer evreleri çocuk yaptık büyütelim dönemine tekabül ediyor. Belli bir dönem sonra bir bakıyorsun zaman geçmiş, çocuklar büyümüş.

Benim babam asi ruhluydu. Evle pek ilgilenmezdi, eve de takımı arkasından koşuşturmakdan dolayı çok uğramazdı. Eğer bu evlilik kurumuna!? saygısı olsa yine aynı şeyleri yapar mıydı? yanıtını bilmiyorum.

Birgün fırsatını bulup, baba evli olmaktan dolayı mutlu musun diye sorduğumda yüzündeki ifadeyi hiç unutmam. Yüzündeki ifade mutlu değilim ama çocuklarım olduğu için mutluyum gibisindendi.

Joe Jonese Atesdagli dedi ki...

Evliğin kronolojisinde böyle bir yapılanma var. Çiftler bir on yıl sonra artık kendilerine tahammül edemeyecekken kendilerini çocuklarına adayıp "benim hayatım zaten bitti bari çocuğumu iyi yetiştireyim" minvalinde bir ruh haline bürünüyor.

E durum böyle olunca ortaya on numara bir paradoks çıkıyor. Ben çocuğuma böyle diyeceğim,çocuğum çocuğuna böyle diyecek.

Bu sahici bir oluşum değil. İnandırıcı değil. Evlenince hayata bakışım değişti birader zırvaları hele hiç sahici değil. Bu yüzden evlilik benim nezdimde yıllardır ayakta kalan bir tarikatdır.

Joe Jonese Atesdagli dedi ki...

Sahici olmayan bir düşünsel oluş ise günümüz kapitalist döngüsünde insanları daha çok kendi kendineyken mutlu olabilecek nitelikleri tüketip nicelik oluşturmasıdır. Yani ben bir toprak ağası değilim ki erkek çocuğum olsun ağalık sistemi devam etsin. Ben dünyada yaşayan ve kurulmuş sisteme hizmet eden zavallı bir adamım. Sende öylesin, o da öyle.

Ama, bu kurulmuş sistemde yaşlandığım zaman bana bakma güvencesi verebilecek bir devlet sistemine sahip oluşum içinde isem "Evlilik zamanı gelince eşlerin birbirinin bezini değiştirmesidir" gibisinden son derece ağlak, Behçet necatigil şiirlerinden çıkma çorum çayırı kokan donelerin iaindırıcılığında değildir.

Joe Jonese Atesdagli dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Joe Jonese Atesdagli dedi ki...

Ha keza ben ilerleyen günlerde 32 yaşına gireceğim. Kendime onlarca kez sordum " bak aslında evlilik iyidir, neden evlenmiyorum ki?" diye. İnsanın kendi sorduğu soruya cevap vermsi mantıklı değil. Çünkü genelde sorular bilinmezlikle tahminlerin oluşturduğu düzlemde cevaplanıyor.

Ama kendi kendime "Evlilik filmlerde resmedilen gibi değil Joe bırak böyle düşünmeyi" dedim, onlarca kez.

Kim bilir, işte bahsettiğin o cetvelin ölçülerini kendime yediremedim, o dayatılmış ölçünün bir çizgisi olmak istemedim.

Üstelik ölçü biriminin insanlar tarafından oluşturulduğunu bilerek...

Frapppedaki dedi ki...

Joe bahsettigim evlilik coktan niteligini yitirdi bile. Tek fark bizim buralara biraz yavas geliyor boyle seyler. Belki bir jenerasyon sonrasi bunlari tartismayacak bile. Sahsim adina resmi nikahin, sartlari iyilestirmek disinda bir getirisi yok. Mesela EU vizesi. Bana sorarsan anne-baba akraba dirdirindan guzelce siyrilmak da artisi. Zaten mutlulugun ya da sevginin tukendigi yerde mahkemelere kosturuyor insanlar kimse kimseyi eskisi gibi yadirgamiyor. O yuzden fazla buyutulecek birsey degil. Ayrica biz daha Fransa seviyesinde degiliz. Aileler anadolunun bagrindan kopup gelince gercekci olmak zorundasin. Azili bir hedonist degilsen, sevdigin insanlar mutsuzken kendi mutlulugun eksik kalmaz mi. Onemli olan birlikteligim, atar gecerim su boktan imzayi diyorsun nedir yani. Benim isi karmasiklastiranlaraydi tepkim. Ayrica planlar guzeldir eger sen gercekten istersen. Hayal edersen. Cocuk yapmaktan ya da ev almaktan bahsetmiyorum. Bunlar basit dayatmalar. Marsilya`ya yerleselim demek de bir hayal. Sevdigim isi yapacagim demek mesela. Santimler ona gore ayarlanmisti ama tutmadi.

Uzatmayayim. Teoride yazdiklarina katiliyorum. Bunlar yazarken insana degisik bir de haz verir. Ama uygulamak icin erken. Baban konusunda ne diyebilirim. Eger evlilik kurumuna karsiysan onun dayattigi klasik ebeveyn tipine sadik kalmayan, bir takimin pesinde kosarken mutlu olabilen bir adama da saygi duymak lazimdi belki.

Cok fazla bizden postlar bunlar. Msn`i de acmiyosun ki aksam aksam..

varol döken dedi ki...

evlilik, vitrinde gördüğün malı başka kimse kapmasın diye önceden ayırmaktır...

evlilik, esnaf lokantasına her akşam para bayılmaktan kurtulmaktır...

evlilik, her gün başka birini bulamama sebeplerini bir çeyiz sandığına sığdırmaktır...

evlilik, girişi bedava olan dünyanın en keyifli sosyal kulübüne katılmaktır...

evlilik, spa salonlarıdır, aşçılık kurslarıdır, tamirat çantasıdır, güvenlik alarmıdır, alışveriş torbasıdır...

evlilik, tek perdelik yalnızlık gösterisini, locadan izlemektir...

evlilik, dünyanın en kapsamlı ve en az aylık ödemeli sigortasıdır...

evlilik çok şeydir, çoğu zaman güzel bir şeydir ama ne yazık ki acı da olsa aslolan yalnızlıktır...