Maç trafiği denen şey kupaların ve şampiyonlukların kazanılmasındaki önemli etkenlerden bir tanesi. Meşhur söylem vardır "Türk futbolcusu 3 günde bir maçı kaldıramıyor" şeklinde. Bu klişenin arkasında ne kastedildiği önemli. İşin kondisyon tarafına mı dikkat çekiyoruz yoksa sık trafiğin Türk takımlarının başarısına olumsuz anlamda etki ettiği mi? Gerçi bu iki faktör birbiriyle doğru orantılı. Kondisyon eksikliği beraberinde başarısızlığı da getiriyor zaten.
Türk milli takımının eleme maçlarında sıkça karşımıza çıkan cumartesi-çarşamba fikstüründeki karşılaşmaların her ikisini de kazanması bu fikstüre geçildikten 5-6 yıl sonra ancak gerçekleşebilmişti. Ancak belirtelim bu, aşırıya kaçtığında sadece Türklere özgü bir zaffiyet olmaktan çıkıyor. Aslında dünya futbolunda bu işi başarabilen tek bir takım var yıllardır. Manchester United. Onlar dahi zaman zaman zorlanabiliyorlar ama en azından bu sene müthiş bir performans ortaya koydular. Bu konu son olarak Tottenham hocası Harry Redknapp tarafından gündeme getirildi. 19 Şubat-7 Mart maratonunun bitirdiklerinde 17 günde 6 maç oynamış olacak Tottenham, yani 2 maç arasındaki ortalama süre 3 gün bile değil. İtiraf edelim biraz yüklenme olmuş. Bunun üzerine The Guardian enfes bir araştırma yapmış ki buraya taşıyalım dedim. Bu yoğun trafiğin yarattığı sıkıntılaırn Türkiye'ye özgü olmadığının da kanıtı.
En yakın örnek geçtiğimiz yıldan. Geçen yıl Glasgow Rangers sezon sonu yaklaştığında İskoç Premier Ligi, UEFA Kupası, İskoç Kupası ve İskoç Lig Kupası'nın tümünde son metrelere kadar gelmişti.
1-24 Mart arası 24 günde 9 maç oynadılar. Sonuçta da bu 4 yarışmanın en önemli ikisini kaybettiler. Ligi ezeli rakip Celtic'e, UEFA Kupası'nı da Zenit'e kaptırdılar. Lig Kupası ve İskoç Kupası'nı ise finalde Dundee United ve Queen of South'u mağlup ederek kazandılar. 1991-92 sezonunda
Manchester United 8 günde 4 maç oynadı ve bu süreçten sadece 1 puan çıkarabildiler. 1996-97 sezonunun son 4 maçını yine 8 günden oynadılar ve ilk üçünde berabere kalarak 6 puan toplayabildiler ama bu şampiyon olmalarına yetti.
Daha beterini ister misiniz? Arsenal 1961 Paskalya tatili döneminde 4 günde tam 3 maça çıktı. Önce cuma günü Londra'da Fulham deplasmanına gittiler, ertesi gün Bolton deplasmanına çıktılar, pazartesi günü de Highbury'de Fulham'ı konuk ettiler. Ama bu Arsenal'in son maratonu olmadı. 1980 yılında FA Cup'ta henüz penaltı atışları statüsüne geçilmemişken ve beraberlik halinde maçlar üçüncü maça kadar uzuyorken yarı finalde Arsenal ve Liverpool 3 kez karşı karşıya geldi ki o sırada Arsenal Avrupa Kupa Galipleri Kupası'nda da mücadele ediyordu ve yarı finalde rakibir Juventus'tu.
Bu nedenle 5 Nisan-5 Mayıs arası tam 12 maça çıktılar. Üstelik bu 12 maçın 12 Nisan-5 Mayıs arasındaki üstüste 8 maçı deplasmandaydı. Buna rağmen yarı finalleri geçseler de finallerde West Ham United ve Valencia'ya mağlup oldular.Arsenal'in bu trafiği 1992-93 sezonunda da 15 günde oynadıkları 6 maçta karşılarına çıkmıştı.
Yukarıdaki araştırma aslında dünya futbolunda da fikstür sıkışıklığının çok fazla iyi sonuçlar vermediğini veya bu periyod içinde ya da hemen sonrasında takımları ciddi ölçüde yıprattığı. Tabi bahsettiğimiz ligin Premier Ligi olduğunu gözden kaçırmamak gerekiyor.
1 yorum:
The Knowledge'ın kitabı da çıkmış.7 pound ama shipping falan amaann.
Yorum Gönder