4 Mart 2009 Çarşamba
KULÜBEDE KALABALIK
Kulübede oturan ikinci adamların öneminden sürekli bahsediyoruz. Çoğu zaman teknik direktörlerin sahada herhangi bir nedenle göremedikleri bir noktaya dikkat çekerek onların arkasında çok güvenilir bir stepne olarak yer alırlar ki bazen bu adamların kararları ve önerileri bir futbol takımının kaderini değiştirebilir. Bununla ilgili çok hoş bir anektod vereyim. 1976 Avrupa Şampiyonası'nda Federal Almanya, Yugoslavya önünde maçın son bölümüne 2-0 mağlup girmiştir ve Helmut Schön maçı çevirecek her türlü aktik hamleye rağmen oyun maç Yugoslavların lehine bitecek gibi görünmektedir. Schön bir süre sonra soru dolu gözlerle yardımcısı Jupp Derwall'e bakmaya başlar, adeta ondan yardım beklemektedir. Derwall birden kulübede oturan, Bundesliga'nın golkralı olmuş ama milli takımda tecrübesi olmayan 22 yaşındaki Dieter Müller'i hatırlar ve Schön'e "Dieter Müller'i niye kadroya aldık ki biz" diye fısıldar. Schön bir anda yerinden zıplar hemen Müller'e gidip oyuna girmesini emreder, Müller ısınıp oyuna girer ve önce Flohe'nin ardından 1 gol atıp maçı uzatmaya götürür, sonra da uzatmada 2 gol daha atarak hat-trickle Federal Almanya'yı bir üst tura taşır. Schön maç sonrası bu taktik değişiklik başarısı için kendisine koşan gazetecilere "Dieter Müller'i oyuna almamı bana Jupp Derwall söyledi" der. İşte böyle bazen öyle anlar gelir ki dünyanın en önemli, en büyük hocaları bile kulübede bir adamı unutacak noktaya bile gelirler. Daha önce de belirttik Sir Alex Ferguson bu sezon başı Carlos Queiroz Portekiz milli takımının başına geçtiğinde "ben tek başına bu işi götüremem" diyerek Mike Phelan'ı yanındaki koltuğa oturttu. Dünyanın en büyük hocaları bunu yaparken Euro 2008'de Fatih Terim'in yanında bu yetenekte bir hoca olabilseydi belki de Cristiano Ronaldo sahadayken Arda Turan'ı 90 dakika yedekte oturtması konusunda onu uyaracak bir adam çıkardı. Maalesef bizim bu ikinci adamlara karşı bir antipatimiz var. Teknik adamlar onları bir süre sonra tahtlarına oturacak Osmanlı şehzadesi gibi görüyorlar.
Bu işin kantarını da tabi kaçırmamak lazım. 2 teknik adamın aynı anda görev yaptığı İsveç milli takımını biliyorum. Lars Lagerback tek başına görevi devralmadan önce uzun bir süre Tommy Söderberg'le ortak olarak görevi yürütmüştü. 2 makul bir sayı. Ama belli ki bu sayı artacak. Brezilya'dan gelen haberler bu yönde en azından. Brezilya Paulista Şampiyonası Serie B'de mücadele eden yerel takımlardan Grêmio Recreativo Barueri teknik direktörlük görevinE Aralık ayından beri 3 adamla devam ediyordu. Toninho Moura, Diego Cerri ve Luis Carlos Goiano. Bu maceranın fikir kalabalığı yarattığının farkına vardılar ki dün itibarı ile göreve tek başına Estevam Soares'i getirdiler. Böylece dünya tarihinin ilk ve tek 3 teknik adamlı kulübü de bu unvanı kaybetmiş oldu. Geçtiğimiz yıl Galatasaray Karl-Heinz Feldkamp'I görevden aldıKTAN sonra birkaç maç basın mensuplarının önüne Cevat Güler, Nezih Ali Boloğlu ve Burak Dilmen'den oluşan bir trio çıkmıştı. Sonradan bu görüntünün hafiften absürd olduğunu anlayıp Cevat Güler'i yetkili olarak belirlediler. Brezilya'dan bu işin resmi olanının pek işe yaramadığı belirtileri gelse de fiili olarak Türkiye'de pek fena sonuç vermediğini itiraf etmek lazım.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
Bizdeki (FB) Cesar Mendiondo için de klübe geldiğinde benzer yorumlar yapılıp geleceğinin çok parlak olduğu konuşuluyordu. Umarım şu ana kadar Dede'ye sözünü geçiremediğinden kötü gidiyoruzdur yok bi de O'na sözünü geçirdiği hali buysa vay halimize...
bir insan o surata (aragones) bakarak geleceğini nasıl parlatabilir allahaşkına...
flying dutchman'ın yüksek müsaadesi ve blogdan özür dileyerek:
sıfatına sıçam!
Yorum Gönder