9 Mart 2009 Pazartesi

FRANSA'DA NELER OLUYOR?




















Yılların klişesidir;
Ligue 1′in heyecansız olduğu, maçlarda güzel futbol oynanmadığı, az golün atıldığı… Birçokları Ligue 1 ‘de bir maçı 90 dakika bile izlemeden bu tanımlamaları hemen yapıştırır Ligue 1′e… Son yedi yıldır Lyon bu durumu desteklercesine ligi tekeline almıştır. Almanya’daki Bayern Münih modelini başarıyla uygularlar. Zaten Avrupa’nın yetiştirici ligi olan Fransa’da, sezon içinde parlayan birçok futbolcunun Avrupa’da üst düzey bir takımdan önceki durağı Lyon olur. Böylece Lyon, ligte sivrilen takımları zayıflatır, kendi daha da güçlenir. Lyon’da parlayanlar ise Avrupa’nın zengin kulüplerine büyük paralara satılır ve Lyon ekonomik olarak daha da güçlenir. Ekonomik gücü sayesinde Lyon yine en iyi bildiği Ligue 1′e bir göz atar. Lille, Nice, Rennes gibi takımların sivrilen oyuncularını bire alır ve elinde parlattıktan sonra beşe satar… ve bu düzen böyle sürüp gider… -di.( böyle olmasını umuyorum.)

Lyon bu sezon planlamasını da, geçmiş senelerden farklı yapmamıştı. Geçen sezon Lyon’u şampiyon yapan ancak Avrupa’da başarısız olan Alain Perrin teknik direktörlük görevinden alınmıştı. Lyon’un teknik direktör değiştirmek konusunda çekincesi yoktu. Çünkü geçmiş yıllar, teknik direktörlerini değiştirseler bile -her türlü- şampiyon olduklarını gösteriyordu. Futbolcu transferlerindeki politikayı uyguladılar. Lille’in başarılı hocası Claude Puel takımın başına getirildi. Yetmedi… Lille’in önemli oyuncusu Jean Makoun da transfer edildi. Geçmiş yıllarda da istikrarlı bir şekilde Lille talan edilmişti. A. Kader Keita, Mathieu Bodmer ve Eric Abidal Lille’den transfer edilmişti. Böylece 2000′li yılların başında ilk üçe oynayan Lille giderayak 7.-8. sıra takımına dönüştürülmüştü.

Lyon sezona iyi de başlamıştı. Herkes yine şampiyon olacaklarından emindi. Mesela 14. hafta sonunda Lyon en yakın rakibi Marsilya’nın 7 puan önündeydi. Lyon da herşey yolunda gidiyor gibiydi ligin ilk aylarında… Ancak Aralık ayı ve yeni yılla birlikte Lyon arka arkaya puan kayıpları yaşamaya başladı. Hafta 16-22 aralığında Lyon kendi sahasında oynadığı 4 maçtada sahadan beraberlikle ayrılarak Stade Gerland’ta oynamanın avantajını kullanamamıştı.

Lyon geçen yıllardan farklı olarak kazanmak konusunda bir istikrar yakalayamazken, arkasındaki rakipler konusunda da aynı istikrarsız tablo yaşandı. Ligin başlarında Lyon’un takipçisi Marsilya iken, Marsilya da yaşanan sakatlıklar yüzünden ara ara ligdeki ikincilik koltuğuna Toulouse, Nice ve Rennes oturdu. Ligin devre arasına gelindiğinde de kış ayları ile birlikte çok yüksek bir form grafiği yakalayan Bordeaux ikincilik koltuğundaydı. 19. hafta sonunda Lyon 38, Bordeaux 35 puandaydı. Bordeaux o haftalarda öyle bir futbol oynuyordu ki, ben dahil birçok kişi Laurent Blanc yönetimindeki Bordeaux’un ezberi bozabileceğine inanmıştı.

Bordeaux üst düzey performansını çok uzun süre götürememişti. 22. haftaya geldiğimizde Bordeaux’ta inanılmaz bir düşüş başlamıştı. 22. haftadan bu yana Bordeaux ligte sadece geçen haftaki Lorient maçında 3 puan almıştı. Geçen hafta Bordeaux Lorient karşısında Chamakh’ın tek golüyle galip gelmişti. Hafta 22-27 aralığında Bordeaux, ligte oynadığı 6 karşılaşmadan tek galibiyet, 3 beraberlik ve 2 mağlubiyet alarak, 6 maçta 6 puan toplamış oldu ve dolayısıyla zirveden uzaklaştı. Bordeaux’da bunlar yaşanırken Paris Saint Germain yükseliyordu.

Paul Le Guen yönetimindeki Paris Saint Germain 20. haftadaki 4-0 ‘lık Bordeaux yenilgisinden bu yana sadece 25. haftada Grenoble deplasmanından beraberlikle ayrıldı. 6 haftalık periyotta alınan 5 galibiyet PSG’yi gün itibariyle, 53 puanlı Lyon’un bir puan arkasında ikincilik pozisyonuna taşıdı. PSG son haftalarda, tıpkı Aralık ayındaki Bordeaux gibi oynuyor. Bol gollü galibiyetler, sahadaki iyi futbol PSG tribünlerini de heyecanlandırmış durumda. Aslında Lyon taraftarları dışındakilerin neredeyse tamamı, Fransa da Lyon dışındaki bir takımın şampiyon olmasını istiyor. Ama bir takıma odaklanmak sezon başından beri mümkün olmadı. Benim gibi Lyon olmasında, kim olursa olsun şampiyon diyecek noktaya gelenler ise, sürü psikolojisi ile hareket etmek zorunda kalıyor. Sezon başında hepimiz Marsilyalıydık, sonra Bordeaux ‘lu olduk, şimdi PSG’liyiz. Bakalım kalan 9 haftada akibetimiz ne olacak?

Fransa yıllar yılı farklı takımların şampiyon olabildiği bir lige sahipti. Nantes, Reims, Saint Etienne, Monaco, Auxerre, Lens gibi takımların Ligue 1′de şampiyonlukları vardı. Avrupadaki hiçbir üst düzey ligte olmadığı kadar farklı takımlar şampiyon olabilmişti Fransa’da. Son 7 yıldır da Lyon ambargosu var. Bu durumdan birçoğumuz sıkıldık belki ama ekonomik kaynaklarını çok doğru kullanan bir Lyon ile mücadele etmek çok zor diğerleri için. Bu yıl yaşananlar ise, yarışmanın doğal sonuncu olarak nitelendirilebilir. Ama sezon sonunda Lyon’u yine şampiyonluk koltuğunda görebiliriz. Zira, şu an Lyon’un en yakın rakibi PSG, çok geniş bir kadroya sahip değil ve takıma kısa dönemde başarı yakalamak için Guily, Makalele gibi yaşı ilerlemiş oyuncular transfer edildi sezon başında. Onların ve Hourau’nun performansı PSG açısından ilerki haftalarda belirleyici olacaktır. Benim durumumu sorarsanız? Uzaktan da olsa şimdilik Supras Auteil arasında kendime uygun bir yer buldum ve bekliyorum…

Son yılların en çekişmeli lig mücadelesini izliyoruz Fransa’da… Birinci Lyon ile yedinci Lille arasında sadece 7 puanlık fark var. 7 puan aralığında 7 takım… Ligin bitmesine de daha 11 hafta var. Senaryonun mutlu sonla bitmesini istiyor, bekliyor ve diliyorum…

by LeFoot

9 yorum:

rıza yaşar dedi ki...

Le Foot;
27. hafta noktalandı ve toplam 38 hafta ar. yani geriye 9 hafta değil 11 hafta kalıyor.

Adsız dedi ki...

Yazın güzel olmuş her zamanki gibi ama bir şeyi söylemeden geçemeyeceğim;

Böylece 2000′li yılların başında ilk üçe oynayan Lille giderayak 7.-8. sıra takımına dönüştürülmüştü.

demişsin. Buraya katılmıyorum. Lyon'un Lille'den alınan oyunculara ödediği paralarla Lille ilk üçe girecek kadro kuramadıysa kendi beceriksizlikleri. Çünkü hiç de ucuza satmıyorlar Lyon'a bu topçuları.

Adsız dedi ki...

Ligue1 hakketten cok keyfsiz bi lig ama aynen Portekiz Bwin Liga gibi..

Ferman

Flying Dutchman dedi ki...

Ferman nesi keyifsiz yahu, bana keyifli bir lig söylesene Premier Lig'de 10 puan, Serie A'da bir o kadar puan, İspanya'da 6 puan...Bundesliga bir de Fransa Ligi var...takımların kadrosundaki yıldızlara değil çekişmeye bakacaksın.

Hoş bence de oyun kalitesi çok üst düzey değildir ama eski havasına bürünmesi için fırsat yılı bu yıl

Adsız dedi ki...

Oyun kalitesi bakımından söylemiştim.

Kanal A da yayınlanan hemen her maçı takip etmeye çalışıyorum tamam çekişme ve mücadele gücü yüksek ama bir güzel hareket veya bir gol görmek için 90 dakika o kör dövüşünü izlemek haliyle televizyon başında insanı sıkıyor.

Bu sezonun en unutulmaz maçı Monaco-Bordeaux maçıdır bana göre..

Ayrıca Rennes ve Briand da özel takibimde :)

Ferman

LeFoot dedi ki...

@ rıza yaşar
evet haklısın :) 11 hafta var. matematiğim hep kötü olmuştur zaten. teşekkür ederim düzelttiğin için...

@ chao grey

lille, lyon'a sattığı oyunculardan büyük paralar kazandı. yerine de sürekli kadroda parlayan oyuncuları oldu. mesela bu sezon bastos, cabaye ve hazard çok dikkat çekiyorlar. ancak gidenin yerine aynı kalitede birisini bulmak mümkün olmuyor bazen. futbolun matematiği bu kadar kolay değil sanki. yani mesela real madrid o kadar parası olmasına rağmen yıllarca makalele gibisini aradı ;)

@ Ferman
neye göre keyifsiz buluyorsun ligue 1'i? oynanan futbol mu? çekişme mi? gol sayısı mı? ligdeki yıldız oyuncular mı?

Adsız dedi ki...

İbrahim;

Banane abicim bulsunlar Aulas gibi bir başkan :D

Adsız dedi ki...

@Le Foot yukarıda yazdım ama bi örnek vereyim daha kolay anlaşılır neden keyifsiz bulduğum

Dün akşam oynanan St.Etienne*Nantes maçı örneğin o kadar hızlı başladı ki maç ilk yarı ortasında 2-1 oldu hemen actım pc den maçı keyfli bi maç olacak diye düşünürek.Düşünüyorum bi yanda Gomis bi yanda Klasnic ancaakk maç 2-1 bitti ve ben 60 dk. kör dövüşü izledim cidden.Naval-Benfica maçı da benzerdi izlediysen şayet Benfica dk 3 de 1-0 öne geçti pozisyona bile girmeden uzaktan şutla ve yemin ederim Benficanın ilk pozisyonu 57. dk.da geldi.Bi ara topla oynama Naval %78 Benfica %22 ama Navalın da 1 tane bile poziyonu olmaz mı yok işte !

Şimdi ben bu 2 ligde isterse 5 takım liderlik mücadelesin de 1 er puanla dizilse oynanan oyundan zevk almadıkça o mücadelenin anlamını göremiyorum.

Bunlar benim fikirlerim ama doğru ama yanlış ben karşılıklı pozisyonların,kıran kırana mücadele olsa da estetiğin öne çıktığı Hollanda,İspanya ve İngiltere futbolunu beğeniyorum.

TV başında 90 dk. anlamsız itiş kakış ilgimi cekmiyor yani.

Ferman

LeFoot dedi ki...

@ ferman
aynı anda yorum yazmışız. Senin ikinci yorumunu da sonradan okudum o yüzden. anladım ne demek istediğini.

Bakış açına saygı duyuyorum zaten. Sadece tam olarak neden heyecansız bulduğunu öğrenmek istemiştim.

İngiltere, Hollanda ve İspanya da daha göze hoş gelen bir futbol oynanıyor, doğrudur. Ancak işte bazen futbolun golün dışında kalan tarafıda zevklidir. Özellikle ortasahadaki mücadeleyi izlemekten zevk alırım zaman zaman ya da atağa kalkarken gerçekleştirilen güzel paslaşmaları. Fransa da da oyunun kalbi sayılabilecek pozisyon olan ortasahanın oyuncuları neredeyse tüm takımlarda üst düzeydedir. Onların mücadeleleri göze hoş gelebilir mesela.

Genç yetenekler ise, bambaşka bir ilgi alanı tabi :)

Bu sezonki şampiyonluk yarışıda herşeyin tuzu biberi oldu sanki...