Milli maçlar yüzünden liglere ara verilir, bizim notlara verilmez. En nihayetinde bir haftasonu yaşandı, içinde futbol olan. Ama biz bu haftasonu notlarına biraz erkenden başlayacağız. Çünkü haftasonunu harika geçirmeye yol açan bir gelişmeyle kapandı perşembe akşamı. Başlayalım:
* Tam işten çıkmak üzereyim, posta kutusuna düşen bir e-posta, UEFA'dan.
Sayın Tuncay Yavuz, Roma'daki finale iki bilet ayarladık size, buyrun gelin yazıyor. O an timsah yürüyüşü yapasım geliyor tabi. Nasıl gelmesin sonunda şans yüzüme gülmüş, bir başvuru sonucu kura çekiminde kazanmışım. Adeta kendimden geçtim. Neyse sonrasında uçak biletini de aldık. Finalde Roma'dayız. Duble final yapan birkaç kişiden biri olacağım kısmetse yani. Platini, Şenes bi de ben!
* Keyifli haberin üzerine kendimi ödüllendirdim cuma günü. Öğlen Tatbak'ta nefis lahmacun, akşam Garaj'da nefis iskender. Bunların yazılarını bilahare yazalım, lahmacunun ısırılmış resmi var!
* Cumartesi maç izleme organizasyonunu ise bir "Yemekteyiz" olayına çevirdik. Gaza geldim yani. Hava da güzel düştüm yola, Dükkan'dan et aldım, Beşiktaş pazarından alışveriş yaptım(Yalnız anneme yıllar sonra hak verdim. Çocukken elimden tutup beni zorla pazara götürdüğünde ve onlarca dakika zaman harcadığında çok kızardım. Haklıymış, kafa karıştırıyor bu pazarlar kardeşim. O değil de, asıl fiyatlara hakim olamamak rahatsız etti beni. Roka'ya 1.5, Kiraz Domates'e 4 lira verdim, kazık mı yedim acaba?), marketten içkileri ayarladım geldim eve. Haydari ve patlıcan salatasının tarifini bulmuştum, onları yaptım. Toros Salatası'nın tarifini değil de içindekilerini bulmuştum, yorumladım güzel oldu. Kısır için yanlış bulgur almışız, onu iptal etmek durumunda kaldık. Ha bir de kabak tatlısı yaptım, o da güzel oldu bak. Kurduk masayı televizyonun karşısına, İngiltere-Slovakya maçı eşliğinde yedik yemeğimizi.
* İngiltere hiç zorlanmadan yendi sanki. O sırada et falan pişiriyordum, tam konsantre olamadım. Rooney'nin kafa golünü beğendim en çok, bir de İngiltere'nin yeni formalarını!
* Bizim maç başladı en sonunda. Özde 2-1 yeniliriz dedi maçtan evvel, ben ise yok, alırız bu maçı havasındaydım. Diğerlerinden yorum gelmedi. Maçın başları da beni doğruluyordu aslında. Tam beklediğim gibi, sistemsizliği motivasyonla etkiye çeviren takım, rakibin üstüne çöktü. Onların en iyi silahı olan kısa pasları biz yaptık ilk 20-25 dakika. Aslında epey etkili ataklar da yakaladık ama, ah o son vuruşlar. İkinci yarı ise uykuya geçiş kısmı. O saatte maç izlemeye alışamayan ülke gibi takım da uyuklamaya başladı. İspanya'nın zaten sevdiği işler, bir duran topla da kilidi açınca, iyice gevşedi maç. Yine de buradan beklentilerin çok üstünde top oynayan savunmamıza şapka çıkaralım. Emre Aşık, ekstra bir alkışı hakediyor.
* Maçın iki sorusu: Semih niye çıktı? Sabri niye girdi?
* Bitti mi, bitmedi. Arjantin-Venezuela maçına geçti sonra kameralar, biz de şaraptan Tanqueray'a geçtik. İlk yarıda beklenen gol zor geldi ama, özellikle son dakikalarda Arjantin'in yaptıkları, 2010'da dünyanın destekleyeceği takımın kim olacağı sorusuna cevaptı.
* Tabi bir önceki gece uzun olunca, pazar da geç başlıyor. Ama bugün farklı, oy vermek lazım. Sandığımızın başı fazla kalabalık değil, atıyoruz oyumuzu. Katılım yüksek, listedeki imzalara bakılırsa.
* Havanın güzelliğinden faydalanıp sokakta yapıyoruz akşamı. Eve geldiğimizde ise NTV'nin seçim şovuyla karşılaşıyoruz resmen. Akşama en hazır kanal onlar. Verileri sunuş olsun, konukların kalitesi olsun en iyiler. Bir de sitelerine bakıyorum ki iş orada zaten bitiyor. Sayelerinde Eskişehir'i, Odunpazarı ve Tepebaşı'nı, Beşiktaş'ı, Adana'yı dakika dakika takip edebiliyorum.
* Sonuçları beni en çok ilgilendiren yarış Eskişehir Büyükşehir'de. Şehir harbiden Eskişehir'miş yahu. Yüzde 52'yle 3. hakkı veriyorlar, -Eskişehir'de bilinen lakabıyla- "hoca"ya.
* Neden en çok Eskişehir ilgilendiriyor? Beşiktaş'ta İsmail Ünal rakipsiz zaten, problem yok; Büyükşehir'de ise gönül Mehmet Bekaroğlu'nun kazanmasını istese de, şansı pek yok. Topbaş favori. Eh öyle de oluyor.
* Haydi bir de seçimler konusunda tespit yapayım. Herkes AKP şöyle kaybetti, CHP böyle kazandı diye konuşuyor gördüğüm kadarıyla. Aslına bakarsanız alınması gereken mesaj net. Pekçokları AKP'nin ANAP'ın yerini aldığını ve muhafazakar bir partiden ziyade merkez sağ partisi olarak boy göstereceklerini iddia ediyordu. Sonuçlar buna cevap oldu. CHP'nin oy yükselttiği pek çok yerde eski sonuçlarla karşılaştırma yapınca görülüyor ki biten merkez sağ olayı CHP'ye kaymış. Beşiktaş, Bakırköy, Kadıköy en önemli örnekler. Beşiktaş'ta AKP üstelik eski Anap il başkanı Sibel Çarmıklı'yı aday gösterdi, ama 2004'e göre sadece 3 puanlık bir yükseliş gerçekleştirebildiler. İstanbul Büyükşehir'de de CHP alabileceğinin maksimumunu aldı bence. Kazanabilmesinin tek yolu MHP'nin daha güçlü bir aday çıkarabilmesi olabilirdi. Ya da merkez sağdan daha kuvvetli bir aday çıkması iyi bir alternatif olurdu. Görülüyor ki büyükşehirde Kılıçdaroğlu'na karşı muhafazakar kanat, hem Saadet'ten, hem de milli görüşten feda etmiş. Bunu söyleyebilmek için Ankara'ya da bakmak yetiyor. Orada da Mansur Yavaş'ın böldüğü sağ oylar Karayalçın'ı yarışın içine sokabildi.
* Dün yine NTV'de birisi söyledi şu muhafazakar yaklaşım durumunu. Saadet Partisi'ndeki ciddi toparlanma, Akparti'nin muhafazakar çizgiden uzaklaşmasıyla alakalı mı gerçekten? Ya da soruyu şöyle soralım, bu oyları daha fazla kaybetmemek için Akparti yine dini söylemlere girebilir mi?
* Neyse herkes konuşuyor zaten, biz de daha fazla konuşmayalım. Sonuçlar vatana millete hayırlı olsun. Naçizane uyarım, başta da dediğim gibi; seçimin sonuçlarını doğru çıkarsın partiler ve özellikle halkımız. Bence "kişiler"i seçme yolunda önemli bir sınavdı bu seçim. "Ceket koysak seçilir" mantığına tepkiler sevindirici.
* O seçim programı arasında Ekvador-Brezilya maçını da izledik. Yazık oldu Ekvador'a resmen. Ne pozisyonlar yakaladılar, ne goller kaçırdılar. En sonunda Brezilya bir tane saçma sapan gol atıp işi götürmeye kalktı. Neyse ki son dakikada bu sefer "oldu" da Ekvador bir puanı bari alabildi. Brezilya, Ekvador'da bugüne kadar hiç galip gelememiş hatta hiç gol atamamıştı, spikerin söylediğine göre. Gol attılar ama yine galip gelemediler.
* Çarşambayı bekliyoruz, İspanya'yı yenmek gerek. Çünkü artık inanılmaz başarılar yakalamaktan ziyade, kupaların müdavimi mertebesine erişip sabit kalmamız gerekiyor. Haydi hayırlısı..
by tunchay
5 yorum:
Haydari ve patlıcan salatasının tarifini bulmuştum, onları yaptım. Toros Salatası'nın tarifini değil de içindekilerini bulmuştum, yorumladım güzel oldu. Kısır için yanlış bulgur almışız, onu iptal etmek durumunda kaldık. Ha bir de kabak tatlısı yaptım, o da güzel oldu bak
not: bu satırların sahibi yazar kardeşimiz bekardır efendim.....
yurt çapına salınız bu satırları...
evi olsun, maaşı olsun, sigortası olsun esra hanım.
tunchay sen namet şarküterinin yolunu bulmuş olabilir misin? :)
bu arada nedir abi şu dükkan'dan alınma et olayı, bu dükkan şu çiğ t-bone steak satılan dükkan mı? yeri armutlu'da mı? fiyatları nedir ne değildir?
bu arada ben hala beyoğlu'nun şoku içindeyim, gece 2 gibi huzurla uyudum, oranlar % 37 e 33 tü, bir gecede darbe mi oldu, gökten nur gibi ılımlı islam mı indi bilmiyorum ama sabaha yine misbah demircan, misvak olsa çiğnenmez... hadi siyasi görüşümüzü bir yana koyalım ama beyoğlu'nun içine etti adam ya! üzüldüm...
çalıntı değil alınteri!
dükkan'ın etleri güzel hakikaten. t-bone falan ayrı da, işlenmiş etleri(hamburger, sosis, sucuk, vs) de değişik ve lezzetli. fiyatlar yüksek, eve alındığında nispeten daha iyi. armutlu'dan sonra iki yer daha açtılar. biri teşvikiye bostan sokak'ta. Bir de bebeğe burgerci açtılar yeni.
sen bize tavuk ısmarla, ben de sana et pişiririm artık. dukkanistanbul.com siteleri de sanirim, hem çeşitleri hem fiyatları görebilirsin.
sitenin vedat milor'unun tavukları benden elbette ama joe ve şantiye tayfası red ale bar'dan kafaları çekip çekip gelirse topu atarız, yazacak tavuk da kalmaz, bu adam da aç kalacağı için yorum yazacak yerde kendisine ekstra işler arıyor olur:)
emeğine lafımız yok bu arada zaten hangi aklı başında insan kabak tatlısı yapar ki:) (kabaklı pasta gördü bu gözler gerçi buna da alışır...)
Yorum Gönder