A HARD DAY'S NIGHT

Madrid'e dönüş yolculuğunda Liverpool'ın efsane dörtlüsünün klasik şarkısı dinlenir herhalde. Aslında Frank De Bleeckere'in isminin daha fazla yer aldığı bir yazı olabilirdi ama maçın genel görünüşüne bakıldığında "bu maçı hakemler Liverpool'a hediye etti" demek, futbolun ruhuna ihanet olur. Real Madrid'le kedinin fareyle oynadığı gibi oynadı kırmızılar. Real Madrid'in kaleye ilk şutunu çektiği dakika 28. O ana kadar organize tek bir atakları yoktu. Maçın profili zaten ilk 5 dakikada kendini belli etti. 2 ve 4. dakikalar arasında Real Madrid kendi ceza sahasından çıkamadı ve Liverpool o bölümde üstüste 3 korner kullandı. Bu maçın bize gösterdiği bir başka gerçek var. Premier Lig ile Avrupa'daki diğer ligler arasında devasa bir fark oluşmuş durumda. Real Madrid'li tüm oyuncular topu ayaklarına her aldıklarında, hala La Liga'da Numancia'ya, Santander'e, Valencia'ya karşı oynar bir tavırdaydılar. Topu al, etrafına bak, sağa çek, olmadı sola çek, pas ver...Tabi bunu yaparken Liverpool'lı 4 oyuncu başlarına üşüştü gece boyunca ve o tempoyla da boğdular Real Madrid'i. Madrid cephesinde ayakta kaldı diyebileceğimiz tek bir adam yok. Belki Marcelo ve Diarra diğerlerinden fazla aktif göründü diyebiliriz o kadar. Babel ve Kuijt oldukça vasat oynamalarına rağmen Real Madrid'in 2 kanadı zerre kadar çalışmadı. Mascherano'ya ayrı bir parantez açmak lazım. Sizi tam ikilemde bırakacak bir oyuncu. Kendi takımı 2-0 önde iken ve bir sarı kartı varken hakemi azarlayacak kadar kendini kaybedebilen bir adam. Bu huyu yüzünden İngiliz tabloid basınından "İngiltere'nin en Aptal Adamı" damgasını yemiş bir adam. Ama öte yandan öyle bir futbol oynuyor ki bir an bile sahada keyfini kaçırmayı istemezsiniz. 87. dakikada Dossena'ya verdiği asistten 30 saniye önce kendi ceza sahası köşesinde top kovalıyordu. Liverpool'da Torres'in arkasında deli gibi çalışan bir oyuncu topluluğu var. Alonso, Kuijt, Mascherano, Babel. Bu adamların hepsi rakibe yapışan, onu rahatsız eden, kaos yaratan adamlar. Rakipten ya topu çalıyorlar ya da rakip topu çaldırmasa bile o dövüşten fena şekilde hırpalanmış çıkıyor ve sonraki hareketi yapamıyor. Liverpool bir İngiliz takımı ile oynamadığı sürece finale kadar gelecektir. Real Madrid tarihinin en ağır Avrupa yenilgisini almadıysa hafta sonundaki Manchester United maçına dua etmeli.

Maçla ilgili bir kaç ilginç not düşelim. Dikkatimi çeken kameranın maçın sonlarında zoomladığı Jerzy Dudek oldu. 4 sene önce İstanbul'daki mucizenin baş mimarlarındandı. Şimdi Real kulübesinde. Kamera onu gösterdiğinde sahada ne olup bittiği umurunda değilmiş gibi bir havası vardı ve kendi kendine manikür yapıyordu. Maç onbirlerine dikkat. Liverpool'da Real Madrid'den daha fazla İspanyol vardı. Casillas, Ramos, Raul'a karşılık Reina, Arbeloa, Alonso ve Torres. Hakem hakkında söylenecek bir şey yok. İlk pozisyon için çok kesin konuşmamak lazım. Çok klişe ama ne yapayım doğru. Aynı hareketi Torres Liverpool ceza sahasında Pepe'ye yapsa penaltı çalınır mı? Hareket halinde olan bir oyuncuya, hele topa vurma hareketine girişmişse müdahale teşebbüsü bile o oyuncunun kimyasını bozar, Torres omzundan hafifçe aşağı çekti Pepe'yi. Ha Pepe de çok dengeli görülmedi söyleyeyim. Dediğim gibi ortada bir pozisyon. Ben de devam kararını verirdim söyleyeyim. Penaltı için söylenecek bir şey yok. Heinze'nin önünde olan Mascherano dahi ortalık ayağa kalkana kadar penaltı istemiyordu. Hoş o pozisyonda top omuza değil, kola çarpsa ne olur? Bu kadar kısa mesafede ve istem dışı bir harekete bu kadar net penaltı çalınması ilginç. Belçikalı sonraki dakikalarda ayarı kaçırdı zaten, Mascherano'ya gösterdiği kartın aslında Xabi Alonso'ya çıkması gerekiyordu.

İngilizler ikide iki yaptılar. Bu akşam dörtte dört yaparlarsa şöyle bir yorumum var ki birbirleriyle oynamadıkları takdirde yarı finalde 4 İngiliz takımı göreceğimiz şeklinde. Bayern'in 2 maçta attığı 12 gol neyin göstergesi bilemiyorum. Portekiz Ligi'nde liderin 4 puan gerisindeki takıma 12 gol sallayan Bayern Bundesliga'da liderin 5 puan gerisinde. Lider takım ise 3 ay önce Türkiye Ligi'nde zirveden 3 puan uzakta olan takıma mağlup olarak Avrupa'ya veda etmiş. Acaip diyeyim. Bayern 2 maç toplamında Şampiyonlar Ligi rekoru kırdı böylece (12-1). İki maçlı eşleşmelerde bugüne kadarki en büyük zafer Olympique Lyon'un 2005'te Werder Bremen'i Bremen'de 3-0, Lyon'da 7-2, toplamda 10-2 gibi bir skorla geçtiği maçlardı. Villarreal La Liga'yı boşverin ben Avrupa'da her zaman varım mesajını vermeye devam ediyor. Çeyrek finalde onlar için en iyi kura Bayern olur yine de. Hiddink de yola devam ediyor. İlk yenilgi ne zaman gelecek beklemedeyiz. Bu akşama gelince Fergie 2 gün önceden "Mourinho maçı penaltılara götürmeye (yani 0-0'a) oynayacak" şeklide demeçler verdi. Sonra da bu Mourinho'ya antipiatik diyorlar. Böyle bir demecin üzerine ben ilk 10 dakikada gol atsam, kulübeden çıkıp "al sana penaltı" hareketini yaparım kimse de antipatik diyemez.