Penaltı zor iş. Topun başına geldiğiniz anda zaten 1-0 yenik başlıyorsunuz mücadeleye. Zira olağan kabul edilen gol olması. Bugüne kadar penaltı kurtaramadığı için bir takımdan gönderilen ya da çok eleştirilen bir kaleci olmamıştır. Söz konusu kaleci zaten kötü bir kaleciyse ve bunun üzerine bir de penaltı başarısızlığı eklenirse eleştiri olabilir. Yıllar önce Ankara'da Gençlerbirliği ile Galatasaray arasında oynanan bir Türkiye Kupası maçında Hayrettin Demirbaş'ın 18-17 biten penaltıl vuruşlarının 16'sında iki dizinin üzerine çöküşü vardır. Maç sonrası "kısfmet" demiştir Hayrettin büyük ihtimal. Tabi zaten kaleciliği dillere destanken yine alay konusu olmuştur. Böyle esktrem durumlar olmadıkça kaleci rahattır penaltıda. Seri penaltı vuruşları sırasında örneğin, yukarıdaki absürd durumlar söz konusu olmadıkça, maçın kaybedilmesi halinde penaltıları kurtaramayan kaleciye değil, penaltıları kaçıran futbolcuya kızılır. Dolayısıyla kaleci rahattır, futbolcunun topu ağlara yollaması olağan, kaçırması olağan dışı iken kalecinin golü yemesi olağan, kurtarması olağan dışıdır. Sahanın en zor mevkisini kollayan yalnız adam kalecinin bana göre en güçlü olduğu an o penaltı vuruşudur. Ve evet bu bir sezgi ve tecrübe işidir. Bir kere topa bakarak hareketlenmeniz size çok fazla zaman kaybettirecektir, bu yüzden de kalecilerin hemen hepsi penaltı vuruşlarından önce hareketlenmeye başlarlar, kurtarmak için oyuncunun topa gelişindeki ayak hareketleri, yüz mimikleri, vücudunun aldığı şekli iyi analiz etmek önemlidir. Bu da dediğim gibi tecrübe ve biraz da sonradan kazanılmayan, doğuştan gelen altıncı hisle kazanılır.
Mükemmel penaltılarda var tabi. Kalecinin ne yaparsa yapsın kurtarmasının çok zor olduğu. Benim için bu penaltının en güzel örneği
Andreas Brehme'nin 1990 Dünya Kupası finalinde attığı penaltıdır. Bir kere top ilk olarak kalenin arka tarafındaki ağlarla değil, direk tarafındaki yan ağlarla buluşmuştur. Dolayısıyla nerede ise ulaşılması en zor noktaya ve yerden atmıştır topu. Bu nedenle de aslında vurduktan hemen sonra top yerde bir kere sekmiş olmasına rağmen tam köşeye, havalanmadan gitmiş,
penaltı kurtarma profesörü Goycochea hem köşeye atlamak hem de, vücudunu yere doğru yönlendirmek zorunda kalmış, doğal olarak da köşeyi yine doğru tahmin etmesine rağmen topa yetişememiştir. Tabi burada Goycochea'yı da kutlamak lazım, vücut hareketinden Brehme daha topa gelmeden yine doğru köşeye doğru hareketlendiğini görüyoruz. Harry Kewell'ın son Hamburg maçında attığı penaltının da iyi bir penaltı olduğunu söylemek mümkün. Hareket halindeki bir kaleci için en zor nokta olan kalenin tam ortası ve üst direğin hemen altı.
Liverpool'daki John Moores Üniversitesi'ndeki mühendisler, geniş bir veri tabanını önlerine alıp mükemmel penaltı vuruşunun formülünü ortaya çıkarmaya çalışmışlar. Ortaya çıkan sonuç şu: Toptan gerilirken atmanız gereken adım maksimum 5 veya 6. Gerildiğiniz anda ve vuruşu yaparken topa 20-30 derecelik bir açınız olması ve topun hızının en az 104 kilometre olması gerekiyor. Topun kale çizgisinin geçtiği yer ise iki yan direkten herhangi birisi ile üst düreğin 50 santimetre uzaklıktan kesiştiği yer. Resim zaten her şeyi anlatıyor. Ha şunu söyleyeyim, bunun ortaya çıkarılması için mühendis olmaya gerek yok. Zaten topu oraya 105 kilometre hızla vurabilirseniz sadece penaltı değil nerede ise her frikikiniz de gol olabilir. Bence kalecilerin kurtarabilmesi için genel-geçer bir formül bulsalar daha mantıklı olacaktır. Vuruş anında hakemin görmeyeceği kadar öne çıkmak, futbolcu topa gelirken kaç adım sonra vücudunu hareketlendirmek, geliş açısına göre hangi köşeye atlamak gerektiği gibi.
Buna benzer bir çalışmayı Schalke 04 1997 UEFA Kupası finalinde Inter ile oynadıkları maçta yapmış ve Jens Lehmann Alman yetkililerin de desteği ile maçın penaltılara kalma ihtimaline karşı, Inter'li oyuncuların bundan önceki maçlarda nasıl penaltı attıklarını inceleyerek çalışmıştı. Sonuçta iki ayağı da 1-0 biten maçın sonunda
San Siro'daki penaltılarda Zamorano'nun penaltısını kurtarmış, Aron Winter de topu dışarı atınca kupayı Gelsenkirchen'e getirmişti.
14 yorum:
topa bakarak hareketlenmenin zaman kaybettirdigi bir gercek ve dogru olabilir. ancak sunu da belirtmek gerekir ki herkes mukemmel penalti atmiyor. bu nedenle ben kalecinin rastgele atlamasindansa topa bakarak atlamasindan yanayim. boylece mukemmel olmayan o penalti vuruslarina karsi daha basarili yeda sansli oldugunu dusunuyorum. en azindan birkac tanesini rahatlikla kurtarabilir biraz da dedigin gibi tecrubeyle. yani sonucta gol yemesi sorun olmadigi icin bakarak atladiinda yetisemese yada hatta yerinden kimildayamasa dahi sorun olmayacaktir. ki bir de vurus yapan futbolcuyu suzen kaleciler oldugu gibi, kaleciyi suzup vurus yapan futbolcu sayisi da az degildir. alex i ornek verebiliriz cogunlukla kalecinin ilk tepkisine gore penalti atmistir ve super ligde kacirdigi penalti sayisi 2-3 tur en fazla. yani kalecinin bakmadan atlamaya niyetlenmesi ve bunu belli etmesi vurusu yapan futbolcu icinde avantaj olusturabilir.
ben kaleci olsam kesinlikle oyle yapardim. en iyi ihtimalle 5 penalti atisindan 3 tanesi mukemmel olsa (ki bu bile yuksek bi oran) 2 tanesini kurtarirdim :)
Yalniz su 1990 finalinde Brehme o penaltiyi neden sag ayagiyla atmistir bunu bilen var midir? Bu adam yillarin sol bekidir. benim bildigim klasik sol ayaklilar gibi diger ayak sadece yurumek icin kullanilir. Kaleciyi yaniltmak icin mi yapti, nedir yillardir merak eder dururum.
Ahh Hayrettin abi ahh,gelmedi senin gibi bi kaleci daha Galatasarayın başına,hoş fazla farketmiyor kaleci olup olmaması ama senin kalbimizde ki yerin apayrıdır yav :D:D
Ferman
@Figueres
Sebebini bilmiyorum; ama Dünya Kupası Finali'nde kullanmadığı ayakla penaltı atan Brehme 1 numaradır demek için girmiştim yorumlara, gerçekten inanılmaz.
***
Hayrettin Gencler maçında rakibi korkutmayı başaramamıştır. Gelen herkes kale boşmuş gibi, daha doğrusu ortasında direk varmış gibi güvenle vurmuş ve kimsenin ayağı titremediği için hiçbiri kaçırmamıştır. Aynısı GS nin o maçtaki penaltıları için de geçerli.
Oysa ondan yıllar evvel BJK ile bir kupa maçında, 118. dakikada yediğimiz golle penaltılara kalmış, bu arada bu gol sırasında da Hayrettin ciddi şekilde sakatlanmıştır. Plonjon ihtimali olmamasına rağmen kalesinde güvenle durmuş, Rıza'nın ilk penaltıyı yan direğe vurmasının ardından GS penaltıları 5-4 kazanmıştır. Benim için, ve çoğu için en unutulmaz penaltı atışları Kopenhag'dakilerdi. Onu geçersek, Sami Yen'de 8-7, Aygun'un kacirdigi Fener maci var.
Bir de, vuruştan önce destek ayağınızı yere koyduktan sonra topa vurmak için gereken süre ne kadar uzun olursa, yay gibi gerilmiş kalecinin dayanamayıp bir tarafa atlaması o kadar olasıdır. Ben max. değil, min. 5 adım gerilmek gerektiğine inanıyorum.
Topa hız vermek için topa sert vurmak yerine (yön konusunda sapmayı arttırır) topa belli bir hızda gelerek vücudun momentiyle o hızı vermek, daha kontrollü ve düzgün bir vuruş (ve yine hızlı) sağlayacaktır.
Nouma'nın penaltısı ne takımları yakmıştı.
asduhasudhuasduashd
neyse.
alex penaltı atarken genelde rahat oldugumu söyleyebilirim hatta maçı izleyen birçok kişi bak abi bu köşeye atıcak diyor ama kalecide köşeyi tahmin etmesine ragmen topu çıkaramıyor.böyle hafif seke seke gelişi vardır onun topa dogru ama sürekli kaleciyede bakar ve çok sık olmasada vuruş anında zaman zaman vuruş yapacağı köşeyi o anda değiştirebiliyor.Seviyorum bu adamı:)
alex çok iyi penaltı atar evet doğru..
bi de hırvatistan maçını saymazsak rüştü'nün fb'de oynarken trabzon maçında hiç bi iddiamızın olmadığı sene son dakikada hami'nin penaltısını kurtarmışlığı vardır onun dışında ben bırakın kurtarmayı doğru köşeye atladığını hatırlamam...
Benim en beğendiğim penaltı, Zidane'nın Euro 2000'de uzatmada Portekiz'e attığı penaltı..
http://www.dailymotion.com/relevance/search/zidane+penalty/video/x11ri7_zidane-penalty_events
Mustafa.
Meksika 1986'da Socrates'in vuruşu tarif edilen yere gidiyordu yanılmıyorsam. Ama Fransızların beğenilmeyen kalecisi çıkartmıştı. Bats mıydı neydi adı. Geçmiş zaman, bilemedim şimdi.
bunun belli bir formülü yok ama sanırım en garantisi yerden köşeye giden toplar. çünkü kalecinin erişmesinin (90dan çıkarmayı saymazsak) en uzun zaman alacağı yer. 90a atma çabasıysa ufak bir açı sapmasıyla topun tribünlere gitmesine bile yol açabilir. ama kendine güvenen denesin tabii.
gerilme konusunda ise benim tercihim ve görüşüm mümkün mertebe gerilmemektir, tabii biraz bileğe güvenmek lazım ki penaltı atan adam da güvensin bir zahmet:)
bir yerde okumuştum ve izlediklerime dayanarak da katılırım ki sol ayaklı bir oyuncunun etkili bir şekilde penaltı gönderebileceği yer daha az. ilginç ama gerçek simetri yok solaklar ve sağlaklar arasında. bir de penaltı sağlam pisburun işi genelde, solakların daha etkili olduğu vuruş stiline pek uymuyor.
son olarak duran topta savunmanın konsantrasyonunun dağılması daha kolaydır ve kıvamında beklemek de penaltıcının kaleciyi alt etmesine yarayabilir.
penaltı ile ilgili şöyle bir çalışma vardı vakt-i zamanında;
http://topcambazi.blogspot.com/2008/12/penaltda-kaleci-psikolojisi.html
Beckham başarsaydı devrimci olacaktı başaramadı alay konusu oldu
Robaggio, yazi super gercekten. ve benim tezimi de destekler nitelikte :)
Yorum Gönder