Hollanda'da taraftarlarla kulüp arasındaki ilişkilerin ne kadar birbirine yakın olduğuyla ilgili bir çok yazı yazdık burada. Kulüp yöneticileri, teknik adamlar sık sık taraftar gruplarıyla ve bu grupların sözcüleriyle toplantılar düzenliyorlar. Bunun en son örneği geçtiğimiz ay
Ajax'lı taraftar grupları ile Ajax yönetimi ve Marco Van Basten'in bir araya gelişiydi. Kulüpler taraftarlarına büyük önem veriyorlar ve onları sadece ceplerinden para almak için bir kaynak olarak değil, gerektiğinde fikirlerinden ve tavsiyelerinden yararlanabilecekleri birer insan grubu olarak görüyorlar. Anlayacağınız amiyane tabirle "adam yerine koyuyorlar" onları. Tabi taraftarlar da bunun karşılığında kendilerine düşen sorumluluğu yerine getiriyorlar. Bu nedenle öyle hikayeler çıkıyor ki bazen, aklımız almıyor ya da "aynı gezegende mi yaşıyoruz?" diye ekrana bakakalıyorum. Son örneği NEC Nijmegen taraftarlarından geldi. Sorumluluk, kulübe olan saygı gibi kavramların nasıl ifade edildiğiyle alakalı bir örnek. Spor olsun diye anlatıyorum tabi...
NEC Uefa Kupası 3. turunda Hamburg ile eşleşti biliyorsunuz. İlk maçı Hollanda'da 3-0, ikincisini de Hamburg'da 1-0 kaybedip elendiler. İçerideki maçta NEC tribünlerinden atılan bir madde Slovenya'lı hakem Darko Ceferin'in başına isabet etti.
UEFA disiplin kurulu 50.000 euro ceza verdi NEC kulübüne. Peki taraftarlar ne yaptı? NEC Taraftarlar Birliği üyeleri"bu madde tribünlerden sahaya atılmış bir cisimdir, dolayısıyla kulübün bu hadisede hiçbir suçu yoktur" diyerek
50.000 euroyu aralarında, sadece bu iş için açılmış bir banka hesabında topladılar ve kulübe verdiler. Kulüp de taraftarlardan gelen bu rakamı UEFA'ya ödedi. Nasıl iyi mi? Nasıl bir sıfat koyalım bu arkadaşlara...Enayi, salak, aptal...Dışarıdan bakınca böyle geliyor değil mi? Bana da cezanın verilmesine sebep olan aksiyonu yapan insanların suçu üzerine alıp sorumluluğu kabullenme erdemi olarak geliyor. Türkün aklına şu gelecektir tabi, "Hırsızın hiç mi suçu yok demek ki iyi arama yapılmıyor". Evet doğru, Hollanda güvenlik elemanları maçlara girerken sizi "İyi günler" diye karşılayıp üstünkörü çok göze batacak cisimleri saptayacak şekilde arayıp "iyi seyirler" diyerek tribüne gönderiyor. İnsan gibi davranıyor yani, insana, örneğin ayakkabıyı çıkartmıyor ya da elinizdeki fotoğraf makinesinin "pillerini alayım", ya da discman'deki cd'yi "şu kutuya at" demiyor. Taraftarlar da kendilerine insan gibi davranan kulübe karşı, yaptıkları hatanın sorumluluğunu üstleniyorlar. Bu bir karşılıklı saygı ve mesuliyet bilinci. Dediğim gibi spor olsun diye anlatıyorum....
Son notumu aktarayım. Bu olayı ilk önce blog yazarı
Canarino'ya aktardım. "Aman bunu yazma Aziz okursa her cezayı bize iteler" dedi...Kendisine sesleniyorum, bileklik paraları çıkmış olur kardeşim, bir yardımınız dokunur, öyle bedava taraftarlık yok.
3 yorum:
Ayrıca bu kulübün ismi "Nek Naymeyggghhın" diye telaffuz edilir. Hollandalı bir arkadaşım var, oradan biliyorum :))))
Şu takım logoları için de taraftarıyla oturup konuşsun derim. Renkleri göze çok hoş geliyor ama o iki kuş birbirlerine darılmışlar da aynı anda 'barışın' telkinine 'ya bırak allasen' şeklinde tepki göstermiş gibi duruyorlar :)
Hahahahaha..
Absurdman, hakkaten de doğru tespit ha.. İki kuş dönmüşler arkalarını ve kollarını sallayarak "bırak abi ya" der gibi duruyorlar.. Hahahahaha.. Süper tespit :)
Yorum Gönder