12 Mart 2009 Perşembe

KANGURU VİZYONU


İlk yarı bittiğinde maçı izleyen Galatasaraylılara sorsanız herhalde maçı "kaç-0" kazanacakları üzerine uzun bir nutuk çekerlerdi. Şahsen ben de aynı psikolojideydim. İlk yarının ortaya çıkardığı tek bir gerçek vardı ki Galatasaray Salı günü 6 milyon euro gibi bir kârın altına imzayı atmıştı. İkinci yarının ilk dakikası Lale Devri gibi geçen ilk yarıyı kabusa döndürdü. Önce bir gol ardından Emre'nin bana göre haklı atılışı ardından Hamburg'un 10 dakika boyunca yüklenişi ve bir de bu hengamede kenarda yaşadığımız Lincoln hadisesi. Bülent Korkmaz'ın yüzü o hadiseden sonra bir 4-5 dakika düzelemedi. Teknik direktörlük hayatının ilk ciddi maç içi krizini yaşıyordu ve sahada da büyük problemler vardı. Böyle durumlarda cesur hamleler yapanlara futbol ilahları tarih boyunca yardım etmiştir. Harry Kewell geldi stopere. Vizyon denen bir özellik vardır futbolcularda. Bu her takımda birkaç oyuncuda bulunur, Harry Kewell bu özelliğe Galatasaray kadrosunda en fazla sahip olan oyuncu. Sakin yapısı, kariyerinin başından beri Premier Lig gibi profesyonelliğin had safhada olduğu bir ligde oynamış olması, futbol zekası. Geldi stopere ve takımı 40 dakika civarı idare etti. Bu kararı ben teknik direktörlük zaafı olarak nitelemiyorum. Diyorum ya bazen öyle şartlar oluşur ki kimsenin düşünmediğini yapmak zorunda kalırsınız. Dino Zoff Euro 2000 yarı finalinde Zambrotta atıldığında makine Hollanda'yı durdurmak için Alessandro Del Piero'yu sağ beke çekmişti. Penaltılarla finale çıktılar. Bu karar ve Kewell'ın oraya çekilmesinden hareketle Meira hamlesini eleştirmek pek tasvip ettiğim bir davranış değil. Galatasaray ve Meira birbirine uymayan 2 taraftı. Bu Meira'nın kötü oyuncu olmasından kaynaklanmıyor. Nasıl Henry zamanında Juventus'a uymadıysa, nasıl Keane Liverpool'a uymadıysa Meira da Galatasaray'a uyamadı. Yollar ayrıldı, iki tarafa da yararlı olacaktır. Maç başı en az 2 bireysel hata, aynı sayıda yerleşme hatası yapan bir adamın bu akşam yokluğunun hissedildiğini düşünmüyorum.

Cassio Lincoln, Michael Skibbe görevden alındığından beri "dert ortağımı yolladınız, ben bu takımda kalmak istemiyorum" diye bağırıyor. Maç sonrası yaptığı "orta sahayı tutmalıydık, numaramı görünce bu yüzden sinirlendim" açıklaması işin bahanesi. 20 yaşında yurt dışına okumaya gidiyorsunuz, 2 yıl sonra köyünüze dönüyorsunuz, tam maceralarınızı anlatırken köy muhtarı gelip "kalk oradan ihtiyar heyeti başkanı konuşacak" diyor. Ne tepki verirseniz Lincoln de onu verdi işte. Lincoln için "kalitesi, istikrarsız, sakat oyuncu" diye gönderildiği Almanya'ya her dönüşü bir tür "geri döndüm şovu". Bülent Korkmaz bu şovunu kısa kesti Brezilyalı'nın. O an sahadan çıkması muhtemel 3 adam vardı. Nonda, Lincoln veya Kewell. Nonda'nın çıkması demek Galatasaray topu ileri vurduğunda (kötü oynasa da) en azından 1 defans adamını meşgul edecek bir adamın çıkması ve takımın forvetsiz kalması demekti. Kewell hakkında ise sonradan gördük ki Korkmaz'ın başka planları vardı. Lincoln değişikliğini beğenmeyebilirsiniz, ama hoca tercihlerine bu tür durumlarda saygı göstermek gerekir. Ben değişikliği son derece yerinde buldum, Hamburg hiç rahatsız edilmeden sağlı sollu gelmeye başlamıştı ve orada "topu kapıp bana atsınlar ben de oynayayım" diye bekleyen bir adam yerine "topu kapayım ve birine atayım" felsefesinde olan bir adama ihtiyaç vardı. Ha bütün bunların hepsi bir yana Korkmaz'ın hocalık kariyerinin en yanlış değişikliği olsa da bir futbolcu sahadan çıkarken kenardaki hocasına ismiyle hitap edip heyheylenemez. Bülent'in yanyana forma giydiği nerede ise aynı yaştaki Emre Aşık bile ona böyle hitap etmiyor. İşin özür tarafını bilemem ama Lincoln'ün Bülent'le birlikte birbiriyle çok iyi anlaşan Feldkamp-Polat ikilisine de kendini affettirmek zrounda. Özellikle Kalli'nin eline "disiplin" anlamında önemli bir koz geçti. Eski öğrencisi Bülent'i de yanına alıp Lincoln'ün sezon sonu Bundesliga biletini keseceklerini düşünüyorum. Mehmet Güven'e gelince. Güven'in kariyerinin başından beri çalıştığı 4 hoca, Gerets, Feldkamp, Skibbe, Bülent Korkmaz ondan yararlanmayı düşündüler. Top tekniğinin yüksek olmadığını, oyun yönlendirme yeteneğinin düşük olduğuna katılıyorum. Ama bazen bu tür bozan adamlara maç içerisinde ihtiyaç vardır. Manchester United orta sahasında Darren Fletcher ve Michael Carrick oynuyor birçok maçta. Lincoln-Ayhan ikilisinin yerine kariyerlerinde her kupadan bir tane bulunan bu 2 adamı Galatasaray orta sahasına almamıza kaç Galatasaraylı razı olur?

Sarı kırmızılıların ikinci yarının başındaki 10 dakikalık kabustan sonra maçın temposunu giderek düşürüp maçın sonunu iyi getirmeleri takdire şayan. Kalede görülen tehlikeler doğal. Deplasmanda 40 dakika 10 kişi oynayan bir takımın kalesinde görebileceği tehlikeler bunlar. Morgan De Sanctis, Galatasaray kariyerinin en iyi maçını oynadı diyebiliriz. En azından ilk kez bir önemli maçta boşa çıkmadı buna da şükür. Harry Kewell için söyleyecekleri yukarıda söyledik. Sabri'nin Jansen'e kale çizgisinde yaptığı şarjdan sonra Macar hakem Kassai'ye gelip yaptığı "bizim Sabri hobbit, Jansen fasulye sırığı" savunması gecenin harika enstantanesi. O da bir vizyon göstergesi işte. Ağızdan salyalar saçarak hakemin üzerine koşarak yapılan itirazdan daha fazla etki yarattığı kesin. Bu tür futbolcular çok kötü oynasalar bile sahadaki varlıkları ile takım arkadaşlarına ve taraftarlara güven verirler. Avustralyalı'nın UEFA Kupası sürecinde böyle bir performans sergilemesi büyük şans.

Rövanş maçında Martin Jol nasıl gelecek bilmiyoruz. Olic bu sefer yedek beklemeyebilir. Bu akşam görülen Galatasaray'ın hücumda biraz daha yaratıcı ve net hareketler yapması gerektiği. Savunma tarafında bir sıkıntı yaşayacağımız sanmıyorum. En azından bu sezon Galatasaray'ın yaşadığı doğal sıkıntılardan daha fazlasını. Bekleyip göreceğiz. Gecenin önemli notu Metalist Kharkiv'in 6 maç sonra gol yemesi. Dinamo Kiev'e 1-0 mağlup oldular. En son 1-0 mağlup olduklarında rövanşta ne yaptıkları düşünülürse Dinamo rövanşa pek rahat çıkmayacaktır.

Son notumuz: Gecenin harala gürelesinde unutmayalım, Hasan Şaş sahalara döndü.

14 yorum:

turhanatakan dedi ki...

kaptan bülent ile ilgili eleştirilere ben de katılmıyorum. ilk yarıyı iyi bir oyun ve sonuçla kapıyorsunuz, ister istemez kafanızda birtakım değişiklikler var. ardından erken bir gol ve takımın tek gerçek stoperinin atılışı geliyor. orda artık farklı ve hızlı düşünmek, garip birşeyler yapmak gerekebiliyor. herhangi bir maçta oyuncu çıkarıp kewell'ı sokup, stoperde oynatmak ya da rövanşa stoperim yok kewell orda oynar demekle aynı şey değil bu. oyunun kritik bir anında hiçbiri stoper olmayan oyunculardan birini oraya çekmek ya da genç semih'i oyuna sürmek arasında bir tercih. kaptan bülent kewell'ı geriye çekmeyi tercih etti.

ayrıca sahada kalan hangi oyuncuyu oraya çekse o oyuncunun ortadaki mücadelesini kaybedecelti. o yüzden barış'ın yerine zaten kondisyonu daha kötü olan kewell'ın savunmada durması mantıksız gelmiyor bana. yine de çözemediğim bir agatha christie romanının sonunda katil belli olunca, vay anasını demek böyleymiş demek gibi bir durum. yani o anda aklıma gelen birşeyden ziyade sonradan daha mantıklı gelen bir hamle.

lincoln konusundaysa zaten oyunun en kötü 75. dakikasında falan çıkacaktı diye düşünüyorum. bu sebepten onu oyunda tutmak mı yoksa savaşır diye mehmet güven'i oyuna sokmak mı denirse arada kalırım. ama her ne kadar çok kötü oynamış olsa da nonda yerine lincoln'ü çıkarmak yine de mantıklı. çünkü ne yazık ki kötü bir nonda'dan bile daha lüks lincoln böylesi maçlarda.

son olarak emre aşık'ın atılması ile kanser edici dakikalar yaşadık ve rövanşta bir stoperimiz daha yok. ama öbür taraftan belki de petric skoru 2-1 yapacak ve ardından daha kötü bir sonuçla maç bitebilecekti. galatasaray özelinde buna benzer çok avrupa kupası maçı izledim ve 10 kişi savaşarak 40 dakikayı 1-1 ile tamamlamak ilginçtir ama sanırım daha yüksek olasılıktı.

Borges dedi ki...
Bu yorum yazar tarafından silindi.
julien sorel dedi ki...

kewell'ın sabri'yi "bizim oğlan zati bu kadar bi şey" diyerek savunduğu an herhalde cimbom'a ne kadar adapte olduğunun göstergesi. seviyoruz seni deli oğlan, iyi ki varsın...

(kaynağıyla beraber) resmi için:

http://img140.imageshack.us/img140/6444/harrysabri.png

http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?id=15720152

Noat Samisa dedi ki...

Kewell'ın Leeds günlerinin başında bir süre sol bek oynamışlığı vardır.Bence de bu konu maçtan önce istişare edildi ve Kewell'ın bu vasfının bilinmesi ya da Kewell'ın uyarısı sayesinde bu hamle yapıldı.Hamburg'un kenar oyuncularının topu taşıyacak vasıfta olmaması, olan Pitroipa'nın da ilk denemesinde çuvallamasıyla ortayı iyi kapayan Galatasaray orta sahası, Hamburg'u çapraz şandellere zorladı.Bu da Kewell-Balta ikilisinin yüksek toplar harici zorlanmasını engelledi.Lincoln-Güven değişikliğinin maç içerisinde gelişen olaylar neticesinde -çizgiden çıkan top- yansıması vardır ama sadece tercihtir bana göre.Nonda-Güven değişikliği yapsa ya da daha fantastiği, o an benim aklıma gelen Nonda-Arda yer değişimi ile Sabri'yi de sağ öne alarak son dakikalarda Martin Jol'e Alex Silva'yı oyundan alma şansı da verilmeyebilirdi.Ama bir hamle yapılması zorunluydu, orası kesin.Diğerleri varsayım tabii, hiçbir şeyi ispatı ya da değerlendirmesi değil.

Ha bir de Carrick ve Fletcher'ı Türkiye'de değişemeyeceğim futbolcu yoktur. :)

Adsız dedi ki...

o son not olarak belirtilen ufak cümle bu takımın önümüzdeki 2-2.5 aylık performansının tespitinde inanılmaz önemde olacaktır...hasan için bruce bruce dan gelsin o zaman:"welcome home,it's been too long,we missed you..." :)

Yasin dedi ki...

Mehmet Güven gençlerimiz içinde top tekniği en yüksek oyunculardan. Ciddi bir özgüven problemi var ve bu da performansını etkiliyor. Sahada ya da tribünde bir fırça, tepki geldi mi eli ayağı dolaşıyor. Aynısı Mehmet Topal'da da vardı ama atlattı. Ancak Güven'in aynı performansa yükselebileceğine inanmıyorum. Bir defa fazla defansif görevler alıyor ve fizik direnci sanıldığı kadar iyi değil.
Lincoln'u ise sezon sonuna kadar idare edip göndermek lazım. 20. dakikada çıkmayı haketmişti, çıkarkan verdiği tepkiliere hiç kızmıyorum futbolda olur bunlar ama sahadaki tavırları çok antipatik, 1-0 dan hemen önce gereksiz bir çalım denedi ve kaybettiği topta hızlı atak yedik, 1-1 oldu.
Bay Y.

K. A. dedi ki...

Noat Samisa "ya da Kewell'ın uyarısı sayesinde bu hamle yapıldı" demiş. gözden kaçan bir detayı belirtmek isterim. emre aşık kırmızı kart görünce baraja geçen kewell ben ben diye göğsüne vurdu çırpınırcasına. kendisi geçmek istedi stopere.

Fuzzy Logic dedi ki...

Lincoln'e herkez sallayip duruyor ama soyle bir gercek var ki golde Lincolnun inanilmaz akilli bir sekilde takimi ataga cikarisi var. Arda Lincoln'den aldigi pasi kullanilabilecek en kötü sekilde kullandi. Topu aldiktan sonra cok yavas davrandi ve Lincoln'e pasi inanilmaz kötü verdi halbuki daha once lincoln'e yuvarlasa Lincoln Hamburg yari sahasinda tek basinaydi. Ulen Arda yedin pozisyonu derken top ayhanin onune dustu.

SİYAH ULAN! dedi ki...

maçı izleyemedim ama özetlerden anladığım kadarıyla kırmızı karta kadar fena bir oyun oynamamış gs, 10 kişi kaldıktan sonra da skoru korumaya çalışarak oynaması gayet doğal. bülent korkmaz'ın kewell'ı stopere çekmesini de mantıklı bir karar olarak görüyorum; zira takım içinde oyun zekası ve sezgileri en kuvvetli olan oyunculardan biri ve genç takımda daha önce bu mevkide görev almış. o atmosferde semihi oyuna almak hem gs hem oyuncu için büyük bir kumar olurdu. sami yen'de kontrollü bir oyunla çeyrek final vizesi gelecektir diye düşünüyorum..

Adsız dedi ki...

süper yazı olmuş hocam
10 kişi kalana kadar lincoln iyi oynuyor gözüksede ikili mücadelelerde gene hep yerde idi zaten kaptrırdığı top bizi 10 kişi bıraktı. çıkması gereken kişi lincoln dü. Tepkisini bülent hoca maç anındaki haline verse iyi olur yeni bir lincoln krizine bu takımın artık tahammülü yok.
Mehmet Güven bir çok kişi beğenmesede dediğiniz gibi bozan oyunculardan ve her takımda bu tip oyunculara ihtiyaç vardır.
Kewell ise artık kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir karakter galatasaraylılar için.Antu da bile fenerlilerin ciddi anlamda saygı duyduğu bir adam.
Ali Samiyende kaos futboluna dönmezsek bu tur bizim olcak.

varol döken dedi ki...

harry kewell sevilmez mi ya, bize gol atsın yine severim...

galatasaray a gelmeden önceki açıklaması yeter (leeds maçında olanlarla ilgili)

Minero dedi ki...

Günün gazetesinde Kewell'ın genç takımda stoper oynadığı ve hoca ile maçtan önce durumu konuştukları yazıyor. Ben en çok hakemin buz gibi golü vermemesine bir de Olic'in devre arasında İstanbul takımına transferi kesinleşmiş Anadolu takımı oyuncusu havası sezmem oldu...

hagibaba dedi ki...

zaten emre sana göre haklı atılmasaydı şaşardım:D

Metonet dedi ki...

lincoln yerine nondayı alıp karanı sokacaktı kazanıp dönecektik.madem kewell stoper oynayabiliyodu. hamburg maçın sonunda 2 defansa dönmüştü yine de gol atamadı.