Malum, basketbolda gündem yoğun. TBL ve NBA'de play-off'lar yaklaşıyor, NCAA'de şampiyon belli oldu, TBBL'de play-off'lar başlayalı yaklaşık 2-3 hafta oluyor, Eurocup'un sahibi belli oldu, Euroleague'de final-four yolcuları belli, Bayanlar Euroleague'de yolun sonu geldi, Galatasaray perşembe günü final serisinin ikinci maçına çıkıyor... Kısaca özetlersek durum böyle, ki bunların hepsini teker teker açmaya kalktığımızda blog, basketbol blog'una döneceğinden her şeyi bir arada harmanlayacağımız "Basketbol Günlüğü" serisini başlatmanın uygun olacağını düşündük. Bu yazı serisinde bazen aralar çok kısa, bazen de çok uzun olabilir; zira dediğimiz gibi tamamen gündemin yoğunluğu etkili olacak bu yazıların ne kadar sık olacağında. Tabii yine araştırma, inceleme, en iyi 10 yazıları vs. ayrı bir şekilde devam edecek. Bu seri bir nevi başımız sıkıştığında kullanacağımız bir kapı olacak. Gündem dışında geçmişten tarihi bilgiler, ilginç haberler ve renkli konular da işlemeyi düşünüyoruz, belirtelim...
* Fast Break, 6. Adam, Pivot, NBA Türkiye derken son kalemiz Slam de elden gitti. Fanatik Basket gazetesi kapanalı zaten epey oluyor, ki onun da en son hali bilindiği gibi içler acısıydı... Türkiye'de dergicilik zor, spor dergiciliği daha da zor. İnternette FourFourTwo, Slam veya diğer spor dergileriyle ilgili yorumları okuyorum, 10 yorumun 9'u posterin boyutundan şikayet ediyor, ne bekliyoruz ki bu ortamda?... Galatasaray'ın Bordeaux'yu 4-3 mağlup ettiği gün bir minibüsün yanına Bülent Korkmaz'ın resmini koyup "Kalkıyo, kalkıyo, Kadıköy kalkıyo" diyip 420 bin satan Fotomaç ve türevleri varken, ne gerek var saatlerce emek harcanmış dergilere, değil mi? Sürünsünler 5-10 bin adetlik tirajlarında gezinirken...
* Türk Telekom garip takım. Yıllardır bu kadar yatırım, bu kadar transfer yapıp bu kadar aşama kaydedemeyen başka bir takım yoktur sanırım. Pazartesi günü Efes Pilsen karşısında darmadağın olan Telekom'un coach'u Ercüment Sunter, savunmaya dair yapılan eleştirilere cevap verirken, "biz zaten hiçbir zaman sert savunma yapan bir takım olmadık ki" diyor. En büyük sorumlu apaçık ortada değil mi?
* NCAA'de şampiyon North Carolina. Avrupa'da gece maçı izlemeye kalkan insanlar pek memnun kalmadı tabii tablodan. Zira maç başlar başlamaz 15-20 sayıya çıkardı farkı tecrübeli olan taraf, uykulu gözlere de yeniden sıcak yatağın yolu gözüktü. Michigan State biraz daha direnebilseydi güzel olacaktı elbet ama böyle takımların, bu denli farklardan, üstelik zorluk ve stres seviyesi üst seviyede olan maçlarda bir geri dönüşe imza atabilmesi zor. North Carolina 2009 Draftleri'ne Ty Lawson, Tyler Hansbrough, Wayne Ellington gibi oyuncular hediye edecek. Hansbrough'un ünü benim takip ettiğim kadarıyla Lawson'dan daha fazla ama normal sezondaki Duke maçında Lawson'ın bana izlettirdiği efsane performans dolayısıyla, onun kariyerinin gelişimini Hansbrough'ya göre daha fazla merak eder oldum.
* Eurocup'a da değinelim kısaca. Hafta sonu oynanan final-eight mücadelerinden sonra Lietuvos Rytas şampiyonluğunu ilan etti. Normal sezon içinde Eurosport 2 maçları canlı yayınlamıştı ama final-eight maçlarını vereceklerini düşünmemiştim hiç. Dolayısıyla ilk günün tamamını kaçırdım. Neyse ki, yarı final maçlarına zaplarken denk gelip, ondan sonrasını izleyebildim. Yarı finallerden sonra Khimki'yi favori olarak görüyordum ben final maçında ama Rytas yanılttı tahminimi. Khimki kadro kalitesi ve maddiyat bakımından daha iyi durumdaydı Rytas'a karşı ama coach tercihleri damgasını vurdu finale. 3. periyodun sonlarına doğru 10-15 sayı civarında bir farkla öndeydi Khimki, oralarda bir başladı seriye Rytas, son çeyreğin ortalarına kadar devam etti. Benim en son sayabildiğim kadarıyla 15-0 olmuştu o seri. Rytas'ın bu "comeback"ine dur diyemeyen ve son 3 dakikada maç onca hataya rağmen kafa kafaya iken Palacio'yu kenarı çekip Ponkrashov'u oyuna süren coach Scariolo hesabı nasıl verir Rus medyasına ve kulübün üst makamlarına, bilinmez. Ama maç sonu yaptığı "kondüsyon eksikliği" yorumuyla Bülent Korkmaz'ı hatırlattı bana. Neyse... Iurbentia Bilbao için de söylenmesi gereken şeyler var, unutmadık elbette; onlardan daha geniş bir biçimde, ayrı bir yazıda bahsetmek planlarımız arasında.
* Euroleague'de son yarı finalist bu akşam belli olacak Barça-TAU maçıyla birlikte. Saha ve seyirci avantajıyla Barça bir adam önde diyeceğim ama diyemiyorum, zira iki takım da birbirlerinden birer maç aldılar deplasmanda. Seride izleyebildiğim 2 maçı da TAU'nun kazanması ve özellikle ilk maçta Barça'nın döküntü savunması da etkili bu düşüncemde. Bu seri, maçlar başlamadan önce en ortada olan seri olarak gözüküyordu, gidişatı da aynen o şekilde oldu, sonu da öyle olacak diye tahmin ediyorum, umuyorum... Diğer yandan CSKA'nın pek zorlanmayacağını zaten öngörmüştüm ama 3-0 gibi çok net bir skor da beklemiyordum açıkçası, yine en büyük favori olacaklar tartışmasız bir şekilde Berlin'de. Siena-Pana serisinden hiç maç izleyemedim ne yazık ki, Siena'dan böyle bir şey beklemiyordum demekle yetiniyorum o yüzden. Geçen seneye göre daha kötü durumdalar, anlıyoruz ama serinin en kilit maçında, evinde 25-30 sayı fark yemek neyin nesidir? Real Madrid-Olympiacos serisi için diyebileceğim, Louis Bullock'a yazık olduğudur. Çok iyi performanslar koydu ortaya, Berlin'de olmayı en çok hak eden oyunculardan biriydi kesinlikle.
* Türk basketbolunu ucundan da olsa takip edenler, TBL Stat'ı biliyorlardır mutlaka. Gayet temiz, net ve basit bir TBL arşivini barındırıyor site içinde. Son derece sade bir site olduğundan, bilgiye ulaşmak gayet kolay ama ortada ufak (!) bir sorun var: Federasyon bu siteye istatistikleri kullanmak için izin vermiyor. Sebebi belirsiz... Susuyorum, zira başka bir başlığı ve upuzun paragrafları hak ediyorlar kendileri...
* Petar Naumoski ve Efes Pilsen hücumu hala devam ediyor. O efsanevi kalıba dair değişen tek şey takımın adı... İtalya 4. Ligi takımlarından Derthone Basket'te, 41 yaşında da olsa oynamaya devam ediyor. Hem de ne oynamak! 30 sayı ortalama tutturmuş o yaşında, nasıl bıraktıysak öyle... Bu arada oynadığı takımın bir resmi sitesi de mevcut. "Elalemin 4. ligdeki takımının bile sitesi var, bir de bize bak, niye böyle?" sorusunun cevabını da burada irdeleyip, Nauomoski'nin yerini işgal etmek istemiyorum açıkçası... Oynadığı takım ligi namağlup bir şekilde lider bitirmiş. Petar son maçta 31 sayıyı görmüş. Ayrıca arşivi karıştırırken rastgeldim, Şubat ayında Verbania Eagles ile oynanan maçta 47 sayıyı göndermiş, ellerine sağlık ustam...
by Russell
5 yorum:
PAO-Olympiakos cok enteresan olacak. Basin simdiden iki tarafa da fena gaz veriyor orda bi meydan muharebesi kacinilmaz artik.
Louis Bullock kendi kasındı son macta fark 3 sayı iken son hucumu o kadar kotu kullandı ki, tum salondan oehhh die bi ses cıktı:). 10 saniye var daha sen koştura koştura rakip sahaya geç üç kişinin arasından 3lük at..bloğu yer elenirsin...Şampiyon olympiakara olur
barca tau maçı yarın..yani persembe gunu oynanacak.. çok merak ettıgım bır maç, ama kızlarımızın finali hepsınden daha önemli...)
evet, düzeltme için teşekkürler. tarihler ilk açıklandığında çarşamba diye kalmış aklımda, emin olduğum için hiç bakmamıştım. lakin galatasaray'ın finali sebebiyle kaçacak maç.
6. Adamın son dönemlerinde dergide çalışmış biri olarak piyasada hiç bir derginin kalmamış olması beni çok üzüyor. Tamam 4-5 dergilik bir piyasa yok şu an için ama 2010 bu kadar yakınken 2 dergiyi kaldırabilecek durumda olmamız gerekir diye düşünüyordum.
Yorum Gönder