21 Nisan 2009 Salı

HAFTASONU NOTLARI - 12



Lanet olasıca hırsızlar, benim evi uğrak nokta bellediler artık yahu. Son 3 ayda üçüncü deneme ikisi başarılı. Hayır, kilide verdiğim paraya yazık. Evde alacak bir şey yok zaten. Pahada ağır yükte hafif eşya bulundurmuyorum evde, 2004-2005'teki deneyimlerden sonra. Kabus gibi başladı haftasonu, ama elimizden geldiğince iyiye çevirmeye çalıştık. Dutchman'in Umut Sarıkaya'dan aşırdığı deyimiyle TRT2 gibi adam bile oldum zaman zaman. Neyse biz dönelim esas konulara:

* Cuma akşamı geldik evin kapısı açık. Daha bir gün önce evi temizletmiştim halbuki. Ayakkabısını çıkarmadan basmıştır bir de hayvan! Polisi çağırdım da, parmak izi aldırmadım yine. Feci bir şey o yahu, evi hırsızdan daha çok batırıyor. Polis yine bol bol nasihat verdi. "Bu İsrail kilidine iyi diyorlardı lan, onu da kırmışlar baksana" dedi hatta. Hee abi dedim. Bu sefer 70 liralık degil 10 liralık kilitlerden aldım. Ne farkediyor ki zaten?

* Yine perşembeye dönelim. Axe Blogger'lara bir etkinlik düzenlemişti, davet ettiler bizim tüm yazarları da. Ama dünyanın dört bir tarafında yaşayan blog yazarları uçak bileti bulamadıklarından (yalan tabi) etkinliğe katılamadılar. Temsilen biz katıldık. Ancak benim de 21:30'a sinema biletim olunca kısa bir katılım oldu. Katılımın da pek yüksek olduğu söylenemezdi açıkçası. Türkiye'deki bloggerlar sosyal hayata inmeye pek hazır değil galiba. O değil de, bir numara vardı 0 532 757 22 93, yanında da not "Ara beni, Aslı". Aradık. Gayet şuh bir bayan çıktı karşımıza, tabi kayıttan. Ne dediğini söylemeyelim isteyen arasın. 2 gündür, onun aramasıyla uyanıyoruz güne, güzel oluyor.

* Biz bu işlerle uğraşırken Trabzonspor haftayı karlı açmış. Yattara'nın bu kadar uzun zamandır Trabzonspor kadrosunda tutulmasının esbab-ı mucibesi bu işte. Açılış golünün benzerini atabilecek kaç tane adam var ki Turkcell Süper Lig'de? Trabzon üçle haftayı açarken üstündeki ikilinin ikişer bırakacağını bilmiyordu tabi. Muhtemelen pazar akşamı daha çok sevinmişlerdir, cumakinden.

* Trabzon'a birinci iyi haber Konya'dan geldi. Memleketin çocuklarından Giray Bulak'ın takımı Sivasspor'a çelmeyi basmış. Sivas'ı da bu sonuçla büyük hüzün basmış. Ama Pazar akşamı onlar da derin bir oh çekenlerdendi, bu bir gerçek.

* Öğlen güneşi görünce biz dışarılardaydık tabi. Eminönü, Sirkeci, Karaköy, Beyoğlu.. Maç saatinde Merih'teki yerimizi aldık, ilk yarıyı Erman hocayla birlikte izledik. Tabi yan masadaydı, o başka. Yalnız gürültülü denilebilecek bir meyhanede, maçı pür dikkat izlemesi, gözlerini ayırmaması ilginç geldi bize. Devre bitiminde de mekandan ayrılıp, Lig TV stüdyolarına doğru yol aldı galiba.

* Bu sene sonunda, hakkında hiçbir şey hatırlamadığımız Fenerbahçe deplasman maçı anketi yapmayı düşünüyorum. Her biri birinden daha kötü geçiyor ve hangi maçta ne olduğunu hatırlamıyoruz bile. 8 mağlubiyet olmuş, 7'si deplasmanda. 14 maçta 7 mağlubiyet yani, ve oynanmayan Beşiktaş, Trabzon maçları var. Harika.

* Biz yine bir yerinden sonra muhabbete dalmışız zaten. Eski deplasman anıları, öğrencilik yılları, çekilen çileler, eski şampiyonluklar. Sonra gel de izle sahadaki berbat oyunu. Ama Mehmet Çakır'ın hakkını yemeyelim, iyi vurdu.

* O maç bitti Chelsea'nin Arsenal'i devirdiğini gördük televizyonda. 1 hafta içinde ikinci rakibi ikinci önemli kupadan devirmek. Önemli bir adım Chelsea adına.

* Sonra da Inter'in psikolojikman tur atabileceği maçta Juve'yi sıkıştırmasını izledik. Inter'in golü tam bir "kontratak nasıl yapılır" örneği. Yalnız farkı arttırmayı beceremeyince, bizim hesabı ödeyip kalktığımız sıralarda golü yediler 10 kişilik Juve'den. Ama bitime 6 hafta kala puan farkı hala 10. 2-3 haftaya resmi tur da atılır İtalya sokaklarında.

* Hava pazar da şahaneydi İstanbul'da. Nargileyi öğrendiğim yer olan Çorlulu'da akşamı yaptık. Beşiktaş bayram yeri gibiydi biz oraya doğru giderken. Şampiyonluk havası var sokaklarda, bakalım sonuna kadar gidebilecek mi?

* Galatasaray Olimpiyat'tan tek golle çıkmış. Lincoln-Ümit Karan iddiası cidden komik. Galatasaray öyle bir takım ki, buradan şampiyon olsa da kimse şaşırmaz. E öyle olunca da bir ümit var tabi sevenlerinde. Kim mümkün değil diyebilir ki?

* Antalya Kayseri'yi 2-1'le geçmiş de, ilk golden sonra Djehoua'nın uzun uzun ne anlatmak istediğini araştırdım bulamadım. Bitti mitti yapıyordu ne bitti acaba? Mahsun bir hali vardı, başka ülkeye mi gidecek anlamadım? Bilen varsa söylesin bari, çok merak ettim.

* Eskişehir de Ankara'da takılmış, küme düşme potasına iyiden iyiye girmiş. Kocaeli bu hafta da kaybedince umutlarını epey azalttı. 10. Antalya ile 16. Belediye arasında 5 puanlık bir fark var. Herkes düşebilir. Klişe cümleyle bitirelim: Artık her maç final!



* Beşiktaş-Bursa maçı da bir acayip olmuş. İki tarafın da kaçırdığı net pozisyonlar. Toraman'ın kırmızısı. Haftaya Eskişehir'de El Saka, Beşiktaş'ta Toraman yok (Yanlış bilgi, Toraman cezasını haftaiçi kupada tamamlıyor. Teşekkürler Erdal). Değişik işler. Bilet ayarlayabilirsek, izleyelim maçı, oradayız haftasonu.

* Nike da bana gıcıklık olsun diye halı saha ligi başlatıyor herhalde. Pazartesi-Salı maçlarını aylardır tempolu bir şekilde sürdüren bendeniz, iki üç hafta önceki maçta kendi kendimi sakatladım. Gerçi maçta da anlamamıştım, geldim uyudum, sabah uyandım üzerine basamıyorum. Neyse yırtmamışız allahtan esnetmişiz diz iç yan bağlarını. Birkaç haftalık dinlenmenin ardından sahalara döneceğiz. Katılımcılar büyük ihtimalle şahane gençler, süper takımlar olacaktır ama derseniz ki bir bloglar takımı kuralım, ben varım. Dutchman de iyi bilir beni, az süründürmedik kendisini. Düz koşulara başladım zaten, turnuva başlangıcına yetişirim. Hem katılınca TFF'nin verdiği HIF(Herkes İçin Futbol) lisansımız da olacakmış. Hadi beyler, klavye başında sallamakla olmaz bu iş, sahaya inelim. Blogta açtığınız izleyici kutusundakilerin de maçlara gelmelerini şart tutarız, al sana taraftar!

* Pazar 8th Wonderland diye bir film izledim, filmde hikaye internette bir dünya kurulması ve bu dünyanın gitgide sanal bir ülke haline gelmesi, dünyaya kafa tutması üzerine. Ya fikir iyi güzel de arkadaşım - spoiler burası - siteyi çökertmek için sunucuları patlatmanıza ne gerek var. Dibine kadar gitmişsin sunucunun network kablosunu çekip bitirsene işi töbe töbe.

* Kanal A'yla haftasonunu kapattık. Bordeaux-Lyon maçının son yarım saatini yakaladım. Bordeaux farkı ikiye çıkaramadığına pişman olabilirdi, ama olmadı neyse ki. Fransa'daki tekelin sonu göründü. Bitime 6 hafta var Marsilya 64, Bordeaux 62, Lyon 60, PSG 59. Bu hafta Lyon-PSG oynuyor. Lyon'un Şampiyonlar Ligi kaybetme riski bile var. Marsilya da Lille deplasmanında, kritik bir hafta. Ama en kritik maç ise 16 Mayıs haftasındaki Marsilya-Lyon maçı herhalde.

Bu hafta ne çok yazacak şey varmış. Son yaklaşıyor, ışıkları görmeye başlayalım!

10 yorum:

ealturk dedi ki...

besiktas'da toraman ankarasporla oynanacak olan kupa macında cezasını cekicek dolayısıyla eskisehir macında oynayacaktır.

Tuncay Yavuz dedi ki...

dogru atlamışız bunu, düzeltelim yazıda da hemen.

EsEs dedi ki...

pazar günü bjk maçımıza buyrun gelin tribünümüze,sizi aramızda görmek isteriz.harika şovlara hazırlanıyoruz :=)

julien sorel dedi ki...

öncelikle geçmiş olsun, inşallah tekrarlanmaz...

gelelim antalyalı tosun'un yaptığı hareketlere. sanırım kendisi "artık üzülmeyin takım kümede kalacak, ağlamak yok, bitti" gibi bir mesaj göndermek istedi tribüne. tabi ben de uydurmuş olabilirim :)

Sinan Yılmaz dedi ki...

Doğru tahmin Cino, tam olarak onu demek istemiş.

varol döken dedi ki...

madde madde gidelim...

1- önce geçmiş olsun, seninki yine ayakkabı basmış, öğrencilik günlerinde arkadaşın evine giren arkadaş afedersiniz kapının önüne s.çm.ıştı... artık s.çarım böyle evin içine çalınacak bir şey yok mu yoksa hem soyarım hem s.çarım mı onu bilemiyorum:) tekrar geçmiş olsun çok...

2- video oyunu gibi olmuşuz bu hafta sonu, ben karaköy'e inerken sen merih'e akıyormuşsun ki az gitmediğim yer değil, çorlulu'ya 40 kişi çökmüşlüğümüz var zamanında 40 kişi gitmezken, öyle eskidir orayla bağımız...

ama sanırım en komiği aynı partideymişiz, belki sen çıktığında biz girmişizdir belki...aceto, pennearabiata, ben bir de bir jantçı/tekerlerkçi blogger (bu hikayeyi sana bilahare anlatırım:) o kızlar bizi aramıyor muydu abi, günlerdir boşuna mı bekliyorum ben, numaramı bilgisayarın altına koymuştum:) bu arada kapıdaki axe kızına işte bu da meşhur ali blogger, ilk blogu iskoçyadaki bir çiftlikte dedesi kurdu diye tanıştıran da benim:)

3- en önemli madde bu sanırım... halı saha takımına ben varım, hoş pek iyi oynadığım söylenemez sadece kazanana kadar sahada kalırım... bunun ayrıntılarını konuşalım seninle... ben bilemiyorum nike ın olayını tam olarak...

fenerbahçe maçını rakı balığa tercih ettim, 70lik aragones i izleyeceğime bir 70 lik içtim, daha ne diyim...

Tuncay Yavuz dedi ki...

1- ha bi de s.çsınlar yani bunu tavsiye ediyosun arkadaşlara, sagol varol kardeşim :D

2 - sene 99 işte bizim tanışmamızda, vay be.
partide aynı saatlerde bulunmamisizdir büyük ihimalle. 21:20'ydi ben çıktığımda, ortada da pek tanidik kimse yoktu, en azından pennearabiata'yı tanırdım :D

abi numara olayı da şu. önce sen kızı arayacaksın, kaçta uyanmak istedigini söyleyeceksin ki, o da her ssabah seni arayacak.

3 - halı saha cok onemli gerçekten. attigim maillere cevap versen, yapariz organizasyonu.

varol döken dedi ki...

ben maillere gözüm kapalı bile cevap veririm hatta bende mail cevap fazlası var, inanmazsan hollandalıya sor:)

efess dedi ki...

Djehoua, Antalyaspor küme düşse taraftarın ağlıyacağını mı sanıyor?
yok öyle bişey..burası Türkiye..burda taraftar sadece kazanırken var,kaybederken genelde küfür,kavga,tesisleri basma falan olur..kimse oturup ağlamaz..sıkmasın canını o kadar

kutay dedi ki...

hırsızın girdiği eve s.çması bir hırsız geleneğidir.. şımdı bunu diyince benı hırsız sanacaksınız ama öyle hakıkaten...
hatta bazıları buzdolabından yemek yer, sonra salona halleder.. bazıları abartıp not yazarlar ev sahıbıne: şimdi b.ku yedin işte..

neyse tekrar geçmiş olsun....