27 Nisan 2009 Pazartesi

HAFTASONU NOTLARI - 13



23 Nisan'ın açtığı haftasonunu da geçirdik. Bitime 5 hafta kala adaylar birer birer eleniyor. Tepede iki takım kaldı, ikisi de şampiyonluğa aç! Alt taraf hala karışık. Heyecanlı mayıs geliyor, sıkı durun!

* 23 Nisan'ı bağlayıp Eskişehir'e gittik. Haftasonu sıkı bir maç olması da isabet oldu bir yandan. Perşembe cumayı yatarak geçirdik. Bu arada bayram dedik, onunla açalım. Yeğenlerin gösteri videolarını izledik. Bir tanesi 13 yaşında kız. Köy ortaokulunda okuyor. Eğlence olarak Hadise'nin dümtek şarkısıyla dans gösterisi yapmışlar. Erotikle çocukların seveceği dans arasındaki ince çizgi nedir? İlkokul birdekiler ise Damat Halay'ı yapmışlar. Tabi hepsi son derece yeteneksiz, tanıdık olsa izlenmeyecek cinsten. Şeyi düşündüm, bu işler bile yurdum erkeklerinin dans konusundaki medeni cesaretlerine katkıda bulunamıyorsa, iş hakikaten zor demektir. Ya da aksine bu feci gösteriler mi bizi hayata küstürüyor, araştırılsın.

* Eskiden eve uydu, dijitürk falan bağlatmak 2-3 gün sürerdi. Eskişehir'deki eve dsmart bağlayalım dedik, 15 dakika satın alma sürdü. Biz eve gitmeden teknik servis geldi, çatıya anteni taktı. Toplamda 1 saat içinde bağlantı hazırdı yani. Şaşırdım, ama sonra Karabük-Adana maçının son 10 dakikasını izledim kendime geldim. Bir de Supersport şahane bir kanal yahu. Yalnız hep aynı maçları tekrar tekrar vermeleri hasta etti. ESPN Classic'i de dsmart'ın en iyi kanalı ilan ediyorum, başka işe yarar hiçbir ekstra kanal yok çünkü.

* Mondi reklamları durdurulsun.

* Sivasspor formasını İstiklal Caddesi'ndeki Adidas mağazasında gördüm. O formayı İstanbul'da oraya koydurabilmek bile başarıdır, mağazayı bilen bilir. Alt katta tüm NBA takımı formaları, üst katta Chelsea, Liverpool, Milan, Real Madrid, Fenerbahçe, Galatasaray ve Sivas. Geçen yıl dereyi aşma maçlarını kaybetmişlerdi. Bu yıl o maçları da kazanarak yüzüp yüzüp kuyruğuna kadar geldiler. 5 maçta 10-12 puan Sivas'ı şampiyon yapar diyorum, ve bunu hakikaten istiyorum.

* Hala tesadüf diyen var mı Sivasspor'un haline? Attıkları gollerin çoğu ne olacağı planlanarak yapılmış işler. Sağbek ve solbekini en çok çalıştıran takım açık ara Sivas'tır bu sezon. Onun yanında Sezer, Musa gibi adamların katkısını da yadsıyamayız. Haftaya Antep'ten üç puanla dönerse, iş artık son derece ciddi olacaktır. Nefesleri yetecek mi göreceğiz.

* Fenerbahçe için ne diyelim ki artık? Bitse de gitsek moduna herkes. Biz televizyonda izledik bu sefer. Statta izlesek de heralde kansere bir adım daha yaklaşırdık en fazla. Barda izlerken, birasıdır fıstığıdır nefes alıyoruz en azından. Ne olduğu anlaşılmaz oyunlara bir örnek daha ve yılın en kötü maçına aday bir maç daha. Ankaragücü için altın 3 puan. Belki de sene başında hesap tahtasına kafadan sıfır diye yazılan ilk maçtan hem de. Selçuk'un tepkisi yuhalandı epey bir süre de, kafasını eğip taraftara yalakalanan futbolcu mu tercih edersiniz gerçekten?

* Çok uzatmak istemiyorum Fenerbahçe mevzuunu, pazara geçelim hemen. Şahane bir öğlen maçı izleyeceğim, evden çıkıp stada yürüyerek gitme güzelliğini yaşıyorum. İyi de ortam pek güzel değil gibi, herhalde geç kaldığımdan olacak. Yarım saat kala içerideyim, oturacak yer de buluyoruz. Zaten hala gişede bir hareket olmasından biletlerin tükenmediğini anlıyoruz. Normal tabi, krizin ortasında hem de ay sonunda biletler 50-100-200 lira! Hava güzel başlıyor, hafiften kapıyor. Eskişehir havasıdır biliriz, neyse ki tedarikliyiz. Sonra maç sırasınca kararıyor kararıyor kararıyor, en sonunda patlıyor. Şunu da biliriz, yağdı mı da iyi yağar burada nisan yağmuru. Yağıyor, ıslanıyoruz.

* Maça gelelim. Koreografinin altında başlıyoruz maça. Ne Eskişehir, ne Beşiktaş ne yaptığını bilerek oynuyor. Paldır küldür geçen bir 45 dakika. İşin ilginci iki takımın da maçı koparabilecek kadar net pozisyonları var. Beşiktaş'ın hücumu iyi, savunması felaket. Eskişehir'de orta saha dirençli, hücum beceriksiz. Bir de üstüne Engin'le Youla kavgaya tutuşunca, tribünler de sinirleniyor. Devreye giderken, Youla-Engin elele çağrısına da uzaktan el çırparak cevap veriyor ikili. İçeride de biri kenara alınıyor, yazık oluyor.

* Neyse ki Engin'in yerine giren Serdar oyuna biraz hareket getiriyor. İkinci yarının ilk 20 dakikası top Eses'te ama ortada pozisyon yok. Tam bir deplasman golü, bir anlık hata ara pasta Bobo topu alıp kaleyi buluyor. Sonrası zaten karman çorman. Eskişehir sözde yükleniyor, ama elde pozisyon yok. Gerisi ise Yusuf mucizesi. Gözlerimin önünde iki adamın içinden geçip, topu Holosko'nun ayağına çarptırarak golü atıyor (Yusuf'a yazılsın bu gol!).

* Eskişehir taraftarı tehditle bitiriyor maçı. Bu takım düşerse kötü niyetleri var. Düşmesin Eses yahu, daha neler!

* Aşağıda nefes alan yoktu bu hafta, Ankaragücü dışında. Belediye olmadık 3 puanı bıraktı Ankara'da. Denizli Bursa'ya, Antalya Kocaeli'ne kaybetti. En karlı gözüken Konya. Kayseri'den alınan bir puan da iyidir bu kıtlıkta. Haftaya Denizli-Eses özellikle Denizli'nin finali.

* Galatasaray'la Ankaraspor son 3 sezondur seyircisiz oynuyormuş, ne şans. Galatasaraylı taraftarlar 3 senedir Gökçek'in takımını göremiyor demek ki. İzlemedim maçı, yoldaydım o sıra; ama herkes Bülent Korkmaz'a yükleniyor, fatura ona mı kesilecek?

* Bucaspor BankAsya 1. Lig'e hoşgeldi. İzmir takımları orada buluşuyor, artık biri de süperlige gelsin.

* İngiltere'de acayip maçlar oynanmaya devam ediyor. ManU, 2-0'dan 10 dakikada maçı çevirmiş. Liverpool takipte. Orada da son viraj heyecanlı geçeceğe benziyor. En rahat dediğimiz İtalya'da bile iş karışabilir. 5 hafta kala 7 puan var, olmaz diye bir şey yok. Barcelona beraberliği son dakikalarda kurtardı, haftasonu Bernabeu'da belli olacak oranın rengi. Real kazanırsa son 4 haftaya bir puan farkla girecekler. Almanya zaten allak bullak. 5 hafta kala ilk 5 arasında 3 puan fark olur mu yahu? Fransa'da geçen hafta da dediğimiz gibi kaderi belirleyecek maç Marsilya-Lyon arasında oynanacak. Veledrome'da olmak var o maçta!

* Kim ne derse desin enteresan bir sezon yaşıyoruz dünya futbolunda. Yıl sonunda pek çok "büyük" geçinen takım (Lyon, Bayern, Milan, Fenerbahçe, Galatasaray, Werder Bremen, Valencia, Roma, vs) şapkasını önüne koyup düşünecek!

Nisan'ı da bitirdik, artık son demindeyiz işin!

by tunchay

10 yorum:

Adsız dedi ki...

Mondi hakkaten iğrenç bi reklammış. o ne yav öyle:)

EsEs dedi ki...

abi tribünde her zaman süperdik. bi ara baktım çarşı bırakmış bizi izliyodu maçın başında :=)) sevdan bit ateş son derece romantik maç oldu ah bi de kazansaydık:))
ayrıca kızılcıklı tribününde maçın son 5 dksında çıkan hafif çapta sözlü sataşmalar hoş olmadı sakinleştirecem diye imanım gevredi.

Adsız dedi ki...

işin gücün sivası övmek beşiktaşı yermek dimi senin. fenerlisin ya bu yolda her yol mübah sana zaten. şöyle bir blogda senin gibi adamlara nie izin verirler. biliyorum bu yorum yayınlanmaz ama belki doğruyu görüp yayınlanırsa herkes farkına varsın bu durumun. bu tuncay denen adam burda değil antuda falan yazsın beşiktaş düşmanlığını orda göstersin. sivas ilk kez açık takıma karşı 2 organize yaptı diye hemen chelsea ilan etmişsin. beşiktaşın ilk yarı pozisyonu ikinci yarıdan daha fazla ama sözde bir de maçı staddan izlemişsin. sana şu blogda yer verenler utansın ne diim. senin gibi adamlara söz söylemek gerekmez bile bunun için.

Flying Dutchman dedi ki...

@sarı çizmeli mehmet ağa

türkçeni düzelt, haddini bil, 2 organize yaptı dediğin takımın tüm maçını izle, okuduklarını anlamaya çalış, ha sonra bir de doğru anla, blog politikasını bize bırak, sana hitap edeceğimiz bir isim veya nick belirle ki ondan sonra yazdıklarını oturup konuşalım

o zamana kadar bize utanmayı salık verecek ne yetki ne de hadde sahipsin...bizden alacağın en "ciddi" cevap bu olacaktır aksi halde

tunchay dedi ki...

İnsan üzülüyor. Niye böyleyiz biz? Niye bizim gibi düşünmeyen birini hemen yaftalama ihtiyacı hissediyoruz. Niye herkes birilerine düşman olmalı?

beni ne kadar tanıyorsun, yazdıklarımı ne kadar okuyorsun? Sırf Beşiktaş'ı övmedim diye düşman mı olmam gerek gerçekten? 13 haftadır yazıyoruz bu notları. O dönemde de Sivas'ı övüp Fenerbahçe'yi yeriyorduk, bu mantıkla Fenerbahçe düşmanı da olmalıyım sanırım? Kısmen de Galatasaray düşmanı belki. Trabzon'u yakan da benim zaten.

Birşeyleri açıklamaya çalışmak bile gereksiz. Tahmin ediyorum ki gençsin - hatta umarım öylesindir! Hayatta sadece Beşiktaşlılar ve Beşiktaş düşmanları olmayacak. Bu oyunun adı futbol. Bunu herkes izliyor ve herkes kafasına göre yorumluyor. Bu yüzden güzel, bu yüzden seviyoruz zaten.

Hepimizi yıllardır ya fanatik yazarlara ya da Hıncalcı nefrete alıştırdılar. Böyle olunca da herkesi aynı pencereden görüyoruz, herkes bir tarafta, herkes nefret dolu, herkes düşman! Değil yahu. Rahatlatın kendinizi.

Buraya yazıyoruz ki, düşüncelerimiz uçup gitmesin, bir yerlerde kalsın. Kimin şampiyon olacağı neyi değiştirecek ki? Gelecek sene de, öbür sene de, ömrümüz yettiği sürece bu oyunu izlemeye devam edeceğiz. Ne kazandırır ki nefret bize, hepimize?

Adsız dedi ki...

Bu blogta bile şu tip yorumları okumak ne kadar acı verici.
Kaldı ki, tunchay dahil, diğer tüm yazarları büyük bir zevkle takip ederken, renklerin önemi kalmamışken, benim, senin, onun zihniyetini kırdığımızı hissederken, tüm bunlardan bihaber birisi çıkıp bir yorum yapıyor.
Neyse ki zevkle takip ettiğimiz bu blog yazarları, yine kendilerine yakışanı yaparak en güzel cevabı veriyorlar.
Her zaman ki gibi süpersiniz arkadaşlar, dutchman in bir sonraki postta bahsettiği kriz yönetimini ne kadar iyi bildiği burdan da anlaşılıyor zaten. (: Klavyenize sağlık...

Adsız dedi ki...

isim belirtmem lazımmış falan geçicen o işleri hollandalı. ne oldu söylediklerimin doğruluğunu kabul etmek yerine bunlara mı takıldın. senin gibi 3-5 adamı toplamışsın işte tvdeki adamlar gibi sağa sola ahkam kesiyorsunuz. o söylediğiniz hıncaldan falan ne farkınız hiç. futboldan anlıyoruz diyorsunuz sıkınca konu bulamayınca helvadır pastadır o konulara giriyorsunuz çünkü çapınız o. şu blogda adam gibi yazan varsa o da joedur gerisi fasa fiso. kendinize bi ego tatmin etme yeri açmışsınız sanal masturbasyon yapıyorsunuz. bana haddimi bildirmeye senin "çapın" yetmez. tuncay efendi tabi feneri yerden yere vuracaksın çünkü durumu ortada ama beşiktaşa aynı şekilde davranamazsın arada dağlar kadar fark ama tutuştu işte bir yerleriniz. bırakın bu modernlik ayaklarını ayrımcılık neden ayaklarını, burda böyle konuşarak forumlarda ağzınızdan salyalar aka aka beşiktaşa çarşıya küfürler yağdıran adamlardan farksızsınız. bu tamamen gerçek olan yorumlarımdan rahatsız olanlar varsa da gitsinler pamuk prenses yedi cüceleri falan izlesinler onlar için daha yararlı.

Flying Dutchman dedi ki...

fat thorten'e selam

varol döken dedi ki...

bu adsız mondi reklamında kızına sorular soran babaya benziyor... sanal seks yaparken mastürbasyonu duydum sanal mastürbasyonu bilemedim, helva için doğru adres bu blog değil zaten mahmut tuncer show, adam gibi yazamayanlar için blogger kursu açtım ben sen canını sıkma, hepsi yakında öğrenecek ama adam olamayanlar için kursumuz yok bi zahmet onu da sen öğreniver...

konu bulamıyorlarsa pasta yesinler! (adsız kraliçe)

Adsız dedi ki...

Zoruna gidiyorsa okuma, git forumlarda yap klayve delikanlılığını o zaman adsız kişilik....

Bizide pamuk prenses ve yedi cücelerimizle başbaşa bırak (: