6 Nisan 2009 Pazartesi

MVP...MVP...MVP...



Quicken Loans Arena, Staples Center, American Airlines Arena salonlarında "MVP, MVP, MVP!" sesleri yankılandı bu sezon çokça. İstedikleri, takımlarının yıldızlarının (Wade, Kobe, James) bu ödülle onore edilmesiydi. Tabii bu tezahüratın tiye alındığı zamanlar da olmuyor değil. Geçen yıl play-off finallerinin son maçında Celtics artık şampiyonluğu garantileyince serbest atış çizgisine giden Glen Davis bile taraftarlarından MVP tezahüratlarını duymuştu. Bizim ilgi ve alakamız ciddi olanlar kategorisinde olan LeBron James, Kobe Bryant ve Dwyane Wade ile. Bu üçlünün yanında Dwight Howard ve Chris Paul isimlerini de sayanlar var ama tabii o iki seçenek pek mümkün görünmüyor...

MVP adaylarını değerlendirirken aldığınız kriterler önemli. NBA organizasyonunun bu seçimde takım başarısını ön planda tuttuğunu artık sağır sultan bile biliyor. Kobe'nin 35 sayı ortalama yakaladığı sezonda dahi sırf takım başarısı denen şeyden dolayı MVP ödülünü alamadığını hatırlarsak eğer, MVP ödülündeki adayların hangi takımlarda oynadığı, takımlarının ne durumda olduğu bu açıdan çok mühim bir hale geliyor. Gerçi o sezon takım başarısı diyerek suyunu çıkarmışlardı olayın, hak ettiği bir ödülü vermemişlerdi Kobe'ye, o ayrı... Bu açıdan bakıldığında LeBron ve Kobe, Wade'e nazaran birkaç adım daha önde. Zaten Wade'in bu yarışın içine girmesini sağlayan sebepler takım başarısından ziyade başka şeyler. Amerikanlar, comeback hikayelerini ilahlaştırmaya bayılır. Wade'in ki de bir nebze comeback hikayesi. Geçen yıl sakatlıklardan dolayı sezonun önemli bir kısmında oynayamamıştı; oynadığı maçların çoğuna da sakat sakat çıktığı söylentileri dolaşıyordu etrafta. Bu ağır sakatlığın ardından hiçbir zaman eskisi kadar sağlıklı dönemeyeceği de dillerdeydi, ama Wade önce Pekin'de takımının en iyisi olarak altın madalyaya uzandı, ardından geçen seneyi 15 galibiyetle tamamlayan ve adeta yerlerde sürünen takımını rahat bir şekilde play-off'a sokmayı başardı, üstüne sıra hesapları yapmaya başladı. Bireysel olarak gösterdiği performans ve her Miami maçının olduğu gece sunduğu basketbol resitaliyle sezon içinde LeBron ile birlikte en popüler oyuncu haline geldi. Sakat etiketiyle geçirdiği bir yılın ardından bu yıl yalnızca 2 maç kaçırarak Miami'de Chalmers ile harika bir backcourt yarattı. Ligin şu an sayı kralı ve Chalmers ile birlikte ligin en skorer 2. guard ikilisini oluşturuyorlar. Yine aynı şekilde Chalmers ile birlikte ligin en çok top çalan guard ikilisiler. Asist kategorisinde de 8. sırada yer alıyor ve 30.24 PER ortamasıyla LeBron'un arkasından ligdeki en iyi 2. isim konumunda...

MVP yarışında takımlarının başarısıyla ön plana çıkan iki oyuncudan daha önde gözükeni LeBron. Cleveland'da LeBron'ın rolü, Lakers'ta Kobe'nin rolüne göre biraz daha değerli. Zira Lakers'ın kadrosu Cleveland'a göre çok daha geniş ve çok daha opsiyonlu. Cleveland'dan LeBron'u çıkarttığımızda görülecek hasar, Lakers'tan Kobe'yi çıkarttığımızda görülecek hasara göre daha fazla olacaktır. Cleveland kesinlikle Gasol seviyesinde bir uzuna sahip değil örnek vermek gerekirse. Mo Williams ve Big Z (Ilgauskas) sağlam parçalar olsalar da; LeBron'suz bir Cleveland'da daha parlak performanslar ortaya koymaları zor. Vujacic, Gasol, Fisher ve Odom gibi parçalarla (Bynum'ı da sakat olduğu için saymıyorum ayrıca) Lakers bu anlamda daha sağlam gözüken taraf ve bench derinliği, Cleveland'a göre çok daha fazla. Hal böyle olunca, neredeyse saha içindeki tüm organizasyonlarını LeBron'ın üstlendiği Cleveland'ın 61-15'lik dereceyle oturduğu lig 1. liği koltuğu ve LeBron'ın 28-8-7 gibi insanüstü, triple-double ortalamalarına yakın tutturduğu istatistikleri çok daha fazla göz kamaştırıyor, takdir ediliyor Kobe'ye göre. PER sıralamasında 31.52 ile açık ara ligin en iyisi, ki sayı istatistiği dışında ribaunt ve asist alanlarında yakaladığı ortalamalar büyük alkışı hak ediyor. NBA tarihinde sezonu triple-double ortalamalarıyla bitiren tek bir oyuncu var, o da Oscar Robertson. Günümüz şartları da göz önüne alındığında yaptığı işler çok daha değerli hale geliyor...

Son olarak yerel seçimlerde partilere göre oy dağılımı grafiği gibilerinden bir şeyler yapalım. Umut Sarıkaya'nın belirttiği gibi gerçekten çok zevkli...

%75 LeBron James
%15 Dwyane Wade
%10 Kobe Bryant

Teknolojik eksiklikler sebebiyle bizimkisi biraz yavan kaldı, idare ediverin artık. Ayrıca sizin de MVP adaylarınızı yorum bölümüne bekliyoruz...

Not: Yazının içinde PER PER deyip durduk, bilmeyenler olabilir. Şöyle detaylı, Türkçe anlatımlı bir yazı verelim yardımcı olması açısından...

by Russell

8 yorum:

Adsız dedi ki...

- lakers ve cleveland kadroları arasındaki takım faktörü, 65 puanlık fark mı sağlayacak?!

- wade, kobe ve lebron'un bir adım arkasındaysa nasıl kobe'den daha şanslı diyorsun?

- per çok yetersiz formül, hollinger'a espn içinde bile karşı çıkan bir sürü insan var yıllardır. hollinger'a göre şu an zaten lebron'un per'i > jordan

- luke walton cleveland'da süre alabilir mi, la'ın ben wallace gibi bi pota altı savunmacısı var mı? vujacic'in pavlovic'ten ne fazlası var? la'ın gardları toplamı bir mo eder mi? kısacası kadrolar öyle çok farklı falan değil.

Flying Dutchman dedi ki...

adsız arkadaşa hitaben

yorumları dünya yuvarlaktır diyen Galile'yi Engizisyon Mahkemesi'nde sorgular gibi değil daha bir uzlaşmacı şekilde yaparsak , yapıcı bir muhabbet oluşur gibime geliyor...

varol döken dedi ki...

galile yuvarlaktır! aha ne olcek şimdi duçmin efendi?

:)

Russell dedi ki...

@adsız

- burada demek istediğini tam olarak anlayamadım, açarsan bir cevap verebilirim.

- aslında yazının sonunda yazacaktım onu, yazmam da gerekirdi ama unutmuşum, şimdi söyleyeyim madem. ödülün wade'e gitme olasılığının kobe ve lebron'a oranla daha az olası görüyorum ama wade'e özel bir sempati beslediğimden dolayı orada biraz daha duygusal yüzdeler verdim..

- per'in eksikleri falan var, bunlar zaten bilinen şeyler ama gayet güzel, faydalanabilecek bir nimet. ki zaten yazıda da per'le bir şey kanıtlamaya çalışmadım, sadece bilgi vermesi açısından yazdım onları.

- lakers bench'ine sadece walton olarak mı bakıyoruz? ariza başlı başına büyük bir faktör mesela. ayrıca vujacic bu sezon formsuz geçen seneye göre, doğrudur ama pavlovic'ten fazlası olarak formunu yakaladığında çok daha iyi bir şutör olduğunu söyleyebilirim örnek vermek gerekirse. ben wallace hücum anlamında abartısız 0 bir oyuncu, savunmada da detroit senelerindeki kadar mükemmel değil, iyi bir savunma silahı tabii hala ama karşı tarafta bynum, gasol gibi pota altı oyuncularıyla kıyaslanamaz dahi. tabii sadece hücum veya savunma olarak değil de; genel tabloya bakarsak... bana göre lakers kadrosu sadece cleveland'dan değil ligdeki tüm takımlardan daha iyi. kobe'ye çıkardığımızda bile fisher-vujacic-odom-gasol-bynum gibi bir 5 oluşturabiliyoruz ki hiç de fena değil. tabii kobe çok büyük etken ve çok çok önemli lakers için ama anlatmak istediğim o değil zaten...

ayrıca "adsız" rumuzu altında değil de; belli bir profille yazarsanız, biz de kime hitap ettiğimizi bilirsek çok daha iyi olur kanımca.

Russell dedi ki...

bu arada sanırım "65 puanlık fark" derken lebron'un %75'i ile kobe'nin %10'u arasındaki farkı kast ettin. aldığım kıstas ve farkı yaratan tek başına takım kaliteleri değil tabii. bireysel performans artı takımların durumlarını ve hatta oyuncuların saha içindeki rollerini katıp öyle bir tablo oluşturdum kafamda..

gry dedi ki...

bu 3lüden sevdiğimiz vatandaş wade olsa da mvp lebron olacak gibi..

onur karakose dedi ki...

lebronu pek sevmem ama mvp odulunu anasinin ak sutu kadar hak etti... 15-20 senedir nba'i takip ederim; bu, gordugum en iyi performans diyebilirim (shaq'in dominant seneleri de dahil).

tathar dedi ki...

öncelikle hoş geldin, benim tahminimde lebron'un çok rahat bir şekilde alacağı her ne kadar gönlümden wade geçsede...