4 Nisan 2009 Cumartesi

NBA'DE SEZONUN EN İYİ 10 ÇAYLAĞI


Amerikalı vatandaşların çoğunun NBA'in normal sezonu yerine, NCAA'yi izlemeyi tercih ettiği hemen hemen herkes tarafından bilinen bir şey. Gerek NBA'in normal sezonunda oynanan basketbolun üst seviyelerde olmaması, gerekse NCAA'de boy gösteren pırlanta gibi çocukların insanlar üzerinde ilgi uyandırması en önemli sebepler olarak öne çıkıyor bu tercihte... Türkiye'de deli gibi NBA takip edilir, NCAA'den çoğu insanın haberi dahi yoktur. Lakin geçen yıl 24'ün final-four maçlarını yayınlaması, bu sene NTV Spor'un normal sezonun sonlarına doğru bu ligin yayın haklarını alması gibi girişimlerle az çok tanınmaya ve izlenmeye başladı Türkiye'de NCAA. İyi derecede bir ilgi de çekti, bu nedenle önümüzdeki senelerde de bir aksilik olmazsa NCAA'yi izlemeye devam edeceğimizi düşünüyorum. Her neyse, asıl konu bu değil tabii... Amerika kıtasında ilgi büyük oranda NCAA'ye kaysa da; belli bir kitle NBA'yi takip etmeye devam ediyor yine. İki önemli neden var zira. İlki; Dwight Howard, LeBron James, Chris Paul ve Kobe Bryant gibi superstar'ların ara ara abartarak izleyenlere harika bir basketbol ziyafeti sunmaları. Diğeri ise; bu büyük arenaya henüz adımını atan NCAA çıkışlı, 20 yaş civarındaki tıfıl çocuklar. Yani çaylaklar... Üst sıralardan seçilen oyunculardan hep bir Jordan, Kobe, Kidd, Shaq olmaları beklenir ama hemen hemen hiçbiri o seviyeye çıkamaz, çıkanlar da zaten 10 yıl sonra lige yeni giren oyuncular için bir örnek olurlar... Giriş faslını daha fazla uzatmadan listemize geçelim...

10- Mario Chalmers: Şüphesiz draftın en keyifli olaylarından biri de 2. turdan seçilip beklenmedik bir şekilde patlama yapan oyunculardır. Mario Chalmers bu yıl bu başlık altındaki tartışmasız en iyi örnek. Miami'nin 2. sıradan draft ettiği Michael Beasley de yılın en büyük balonlarından olunca gösterdiği performans daha da fazla değer kazandı. Kansas çıkışlı olan Chalmers, NBA'ye girmeden önce 2008'de Kansas Jayhawks ile NCAA şampiyonluğu yaşamıştı, ki final maçında attığı son saniye üçlüğüyle şampiyonluğu getiren isim ta kendisiydi. 34. sıradan Minnesota tarafından draft edildi, daha sonra takasla Miami'nin yolunu tuttu. Yaz döneminde Miami'nin en sorunlu bölgesi point guard olarak gösteriliyordu, eh dolayısıyla en sorunlu oyuncu olarak da Chalmers... Lakin sergilediği performansla Miami'nin en değerli oyuncularından biri haline geldi. Çok ekstra işler yapmıyor veya takımı taşımıyor elbette. Zaten Wade'in olduğu bir yerde takımı taşıması gibi bir şey söz konusu dahi olamaz. Oyun kurucu olarak da oynamıyor tam olarak. Yaptığı iki iyi şey var, bu da fazlasıyla yetiyor Miami'ye. Wade'in içeriye ettiği penetrelerle hallaç pamuğu gibi dağılan savunma dört bir yandan açıklar veriyor, Wade yayın gerisindeki Chalmers'ı görüyor, o da çoğunlukla boş şutlarda cezayı kesiyor. Maç başına 2 top çalmayla oynuyor, ki Wade ile birlikte ligin en çok top çalan guard ikilisiler. 5 asistlik ortalaması da küçümsenecek bir rakam değil. Devamlılığı ve istikrarlığı arka planda kalsa da; onu bu kadar değerli yapan en önemli özellikler belki de. Şu ana kadar 75 maçın hepsinde ilk 5 başladı, büyük bir terslik olmazsa sezonu da bu şekilde tamamlayacak...

9- D.J. Augustin: Baştan söyleyeyim, Charlotte'u bu yıl fazla izleyemedim, dolayısıyla D.J. Augustin ile ilgili de çok fazla bilgim yok. Bir kezliğine kısaca geçelim. Draft'te 9. sıradan draft edildi, kısa ve pırpır bir guard, ortalama 25 dakika süre almasına rağmen 11-12 sayılık bir ortalama yakalamış durumda, bu sayı ortalamasını %45 ile üçlük atarak yakalaması da dikkat çekici bir detay. Ocak-Şubat ayları arasında yaşadığı 1 aylık sakatlıktan sonra son dönemde biraz daha fazla toparladı kendisini. İzlediğim birkaç maçından anlayabildiğim kadarıyla çok büyük potansiyele ve yeteneğe sahip olmasa da; iyi bir rol oyuncusu, iyi bir tamamlayıcı veya iyi bir 3., 4. adam olabilecek vasıfta bir oyuncu...

8- Eric Gordon: Lige yeni giren oyuncuların sahip olduğu potansiyel ve yetenek kadar hangi takıma gittikleri de büyük önem teşkil ediyor gösterecekleri performans açısından. Tamam zaten üst sıralarda seçilen oyuncular ligin altındaki ve kendilerini gösterebilecekleri takımlar tarafından seçiliyorlar varolan sistem sebebiyle ama yine de önemli bir nokta bu. Mesela ilk sıradan seçilen Rose'un oynadığı Chicago'da Rose dışında insiyatif alabilecek pek çok oyuncu var ama Gordon için bu pek geçerli değil. Clippers'taki sakatların çokluğu ve bu sakat oyuncuların tamamının takımın kilit isimleri olmaları takım içindeki genç oyuncuların performanslarında etkili oldu. Eric Gordon'ın takımda birinci skor opsiyonu olduğu az maç izlemedik. Haliyle sayı istatistiklerine de yansıdı bu. Aralık ayının ortasında çıkışa geçti, hala da tutturduğu belli bir çizgiyi koruyor. Baron Davis'in dönüşü de onu hiç etkilemedi, onla birlikte oluşturuyorlar guard rotasyonunu zira. Penetresi harika, stresli dakikalarda bu yaşına rağmen sorumluluk almaktan çekinmiyor, fena da bir şutu yok, daha ne olsun?

7- Rudy Fernandez: Geçen sene Joventut Badalona'da oynarken Galatasaray maçında çektiği klasik İspanyol numaraları ile fena sinirini bozmuştu ekran başındakilerin ve benim. Sadece Galatasaray maçına da özel değildi bu durum, diğer maçlarda da dikkat çekiyordu yaptıklarıyla ama NBA'de hemen hemen hiç başvurmuyor bu yöntemlere, üstüne bir de smaç yarışmasının mazlumu durumuna düşmesiyle epey sempati topladı. Açık söyleyeyim, ben de kendisine karşı nötrüm şu an, hatta hafiften sevmeye de başladım. Portland onu getirirken binbir zorluk çekmişti, üstelik muhtemelen bu kadar iyi katkı vereceğini de tahmin etmiyorlardı ama çabalarının karşılığını almak onları sevindirmiş olsa gerek. Avrupa'daki Fernandez'den daha farklı, çok yönlü bir oyuncu profili çiziyor oynadığı basketbolla. Badolana'da genellikle skorer yapısıyla öne çıkan bir isimdi, Portland'da ise tam bir görev adamı haline geldi. Saha içinde ne gerekirse yapıyor kısacası. Üç sayı çizgisinin Avrupa'dan daha geride olması sebebiyle sıkıntı yaşayabileceği de dile getiriliyordu ama o konuda da pek fena değil. Sezon genelindeki yüzdesi %39, ki maç başına da 5 tane kullanıyor, az buz bir rakam değil.

6- Marc Gasol: Memphis bu sene tam bir çaylak yuvası, Gasol de bunların bir parçası. Geçen sezon ortalığı karıştıran Pau Gasol takasında hakları Lakers tarafından alınmıştı, harika bir çaylak senesi geçirdi. İspanya milli takımında dahi kardeş kontenjanından oynadığı savunuluyor, ileride iyi bir oyuncu olamayacağından bahsediliyordu. Açıkçası Avrupa'da çok fazla ön plana çıkan bir oyuncu da olmadı ama NBA'de atladığı seviye gerçekten takdir edilesi. 12 sayı-7 ribauntluk ortalamalarının yanında %53'lük bir şut isabeti yakalaması, ne kadar seçerek şut kullandığının net bir göstergesi. Son dönemde performansını daha da arttırdı. Mesela mart ayının başında art arda oynanan 3 maçta 22 sayı-12 ribauntla, double-double ortalamaları tutturmayı başardı. Memphis'in geleceğinde en değerli parçalardan biri olacağı kesin.



5- Kevin Love: Draftte Minnesota 3. sıradan O.J Mayo'yu, Memphis 5. sıradan Kevin Love'ı seçmişti. Draft gecesi Minnesota GM'i Kevin McHale içinde başka oyuncuların da bulunduğu bir paketle takas etti Mayo'yu(bu pakette Mike Miller'ı da kapmayı başarmıştı Minnesota). Eleştirilebilir bir tercih McHale'ın tercihi, eleştiriliyor da zaten. Love'un performansından yana kimsenin bir şikayeti yok, O.J Mayo da harikalar yaratmadı ama Mayo oynadığı basketbolla superstar hamuru olduğunu gösterdi en azından. Şahsen ben de Mayo'nun 3-5 yıl sonra ligin en önemli oyuncularından biri olacağını düşünüyorum. Lakin bu tartışmaların arasında Love'ın performansı gözden kaçmamalı, 11 sayı-9 ribaunt ortalamaları tutturdu. Ayrıca aldığı ribauntların 3.4'ünün hücum ribaundu olması dikkat çekici bir detay. Sezon başlarında daha kötüydü, Al Jefferson'ın sezonu kapatmasıyla süreleri arttı, Minnesota'nın pota altındaki ilk opsiyonu haline geldi. Büyük bir potansiyel değil ama her zaman iyi bir takımın iyi bir parçası, güvenilir bir oyuncusu olacağını ortaya koydu...

4- Russell Westbrook: 4. sıra seçimi olduğu göz önüne alındığında oynadığı basketbol gayet tatmin edici. Yukarıda Marc Gasol için söylediğimiz onun için de geçerli. İddiası olmayan, yeni yapılanan ve genç oyunculardan kurulu bir takımda kafası rahat bir şekilde oynuyor. Genç oyuncular için en önemli olan şey de bu zaten. Zayıf takımlarda stres altında olmadıkları için nispeten rahat bir ortamda oyunlarını oynuyorlar, lige alışma yıllarını kendilerini geliştirmeye çalışarak geçiriyorlar. Westbrook'a geri dönersek... Ortalamaları bir çaylak için çok çok iyi. 15 sayı, 5 ribaund, 5 asist. İnsiyatif almayı seven bir oyuncu olması güzel ama maç başına 3.4 top kaybı gerçekten çok fazla. Kullandığı top sayısını azaltarak (maç başına 14 şut atıyor) ve biraz daha topun değerini bilerek oynayarak bu rakamı daha aza indirgeyebilir, indirgemesi lazım...

3- O.J Mayo: Draftteki açık ara en popüler isim. Daha bu yaşta çok sayıda özel fana ve hayrana sahip olması bunun bir kanıtı. Ayrıca bana göre bu draft özelinde, gelecekteki en sağlam superstar adayı, ki buna Rose'u da dahil ediyorum ben. Bu yılın çaylakları arasında 18 sayı ortalamasıyla en skorer oyuncu. Her yerde skorer kimliğiyle ön plana çıkan bir oyuncu için sürpriz değil bu. Sezonu 20 sayının üstünde bir ortalamayla bitirmesi bekleniyordu ama mart ayında büyük düşüş yaşadı. Mart ayındaki sayı ortalaması 15, ama daha da ilginci sezon genelinde %87 ile kullandığı serbest atışlarda %47'lere kadar düşmesi. Artık Shaq'ın bile %47 ile serbest atış kullanmadığını belirterek, bir an önce toparlamasını diliyoruz kendisinden...

2- Brook Lopez: Bu sırayı fazlasıyla hak ediyor. Zira bir 10. sıra seçimi ve daha da önemlisi oynadığı takımda Devin Harris ve Vince Carter gibi topa hükmetmeyi seven isimler olmasına rağmen bu denli ön plana çıkmayı başarabildi. Ne yalan söyleyeyim, draftte bu kadar arka sıralara düşmesini yadırgamıştım, bu nedenle onu seçmeyen takımlara oynadığı basketbolla verdiği mesaj beni ziyadesiyle mutlu etti. İkili oyunlardan iyi ekmek çıkaran, rakip takımlar için korkutucu bir blok tehditi oluşturup (1.8 blok ortalaması), ribaundlarda da gayet etkili olan ama aynı zamanda Dywane Wade'den de blok yemeyi başarabilen bir oyuncu Lopez...

1- Derrick Rose: Listeye başlarken aklımda tek soru işareti olmayan sıraydı 1. sıra. Zira fazlasıyla hak ediyor böyle listelerde ilk sırada yer almayı Rose. Draftten önce Chicago'nun onun yerine Beasley'i seçebileceği söylentileri çıkmıştı, eğer öyle bir seçim yapmış olsalar sanırım kafalarını taşlara, duvarlara ve bilimum yerlere vururlardı. Guard bolluğunun yaşandığı Chicago'da en fazla öne çıkan isimlerden biri oldu. Egoların tavan yaptığı yaşlarda olmasına rağmen topu paylaşmayı ve asist yapmayı, skor üretmeye oranla çok daha fazla ön planda tutuyor. Yaptığı penetreler inanılmaz etkili, ki bunda çok atletik olan ve çok iyi zıplayan bir oyuncu olmasının büyük payı var. Oyunundaki en önemli sıkıntı şimdilik şutu olarak gözüküyor. Özellikle üç sayılarda çok zayıf ama şut belli bir noktaya kadar çalışırak getirilebilecek bir özellik olduğundan an itibariyle çok fazla problem edilmemesi gerekiyor bana göre. Bundan daha önemlisi saha içi iletişimi zayıf ve takım arkadaşlarıyla hemen hemen hiç konuşmuyor. Hakan Şükür gibi her yaptığı yanlışta arkadaşlarını alkışlasın, sürekli anlamsız bir şekilde baş parmağıyla arkadaşlarını onaylasın ve onlara durmadan bir şeyler anlatsın demiyorum tabii ama bu kadar sakinlik bünyeye zararlı...

Mansiyon ödülü:NBA TV sağolsun, bu sene bol bol Philadelphia maçı izleme şansı bulduk. Özellike Marreese Speights'ın oynadığı basketbol mest etti beni. Her maçında çıkıp tıkır tıkır topunu oynayıp sadece işini ve ona verilen görevi yapan bir oyuncu profili oluşturdu benim gözümde. Maç başına ortalama 15 dakika almasından dolayı ortalamaları da çok dikkat çekici değil, ilk 10'a koyduklarım arasından çıkaracak kimseyi de bulamadığım için kafamdan böyle bir ödül uydurmak zorunda kaldım, zira Speights'tan bahsetmeden duramazdım...

Benjamin Button ödülü: Yaşını küçültmüşsün diyeceğim de, bu kadar olmaz be Oden...

Not: Yukarıdaki resimdeki masum bakışlarına kanmayın bu arada. Buyrun efendim, bu da diğer yüzü.....

by Russell

10 yorum:

Ömer dedi ki...

Brook Lopez dogru zamanda dogru yerde olmanin oneminin kanitidir. Kardesine bakinca, kendisi ne kadar sukretse yeridir.

Adsız dedi ki...

oden ilk on çaylak arasına giremedi yani

mcD dedi ki...

Ve işte basketbol :) Hoşgeldin russell,bizim ligden de birşeyler bekliyoruz

Russell dedi ki...

@adsız

oden'ın aslında yerden yere vurulduğu kadar kötü bir çaylak sezonu geçirdiğini düşünmüyorum. yaşadığı onca sakatlığın ardından ocak ayında da yükselişe geçmişti ama orada da bir sakatlık yaşaması ve o sakatlıktan eskisi kadar iyi dönememesi liste dışında kalmasına sebep oldu. eğer listeye girseydi de son sıralardan girecekti zaten.

Saban dedi ki...

Eric Gordon'un, Gasol'un mevcut olduğu yerde, Kevin Love 5. olmamalı.
Ayrıca Micheal Beasley'in adının geçmemesi de ilginç.

. dedi ki...

@russell

güzel inceleme olmuş, tebrikler. ama d-wade'in -özellikle oynadığı pozisyona nazaran- çok iyi bir blokçu olduğunu düşünüyorum. brook lopez'e biraz haksızlık olmuş :)

Russell dedi ki...

@Saban

kevin love ve marc gasol'un sıralarında pek bir sıkıntı yok bana göre, belki yerleri değişebilirdi ama ondan daha önemlisi gordon'u biraz üstlere koymayı düşünüyordum. lakin oynadığı takım dönem dönem kötünün de kötüsü olduğundan, skor olarak ara sıra ilk başvurulan adam olmasından istatistikleri de biraz kabardı, onun için 8. sıraya yerleştirdim.

beasley de iki gram savunma yapabilseydi girerdi vallahi. :) istatistik olarak baz alırsak zaten girmesi gerekirdi ama genel oyun tarzında çok büyük eksiklikler var bana göre, bu yüzden almamayı tercih ettim.

@just weeping

d-wade gerçekten çok iyi blokçu dediğin gibi ama karşıdaki adam brook lopez olunca, bu kadar da olmasın dedirtiyor insana. :)

Adsız dedi ki...

eurocup final8 yazısı yazarsanız sevinirim. tam zamanı. peşine birde euroleague final four yazısı olursa güzel olur.

İzmir dedi ki...

rose tabiki üstün gibi gözüküyo fakat mayonun ilerleyen yıllarda süper yıldız adayı oldugunu düşünüyorum rose,lopez arasından birine veya 2sine verbilirler bu yıl..
ve bu akşam ncaa finali var arkadaşlar kaçırmayın orda izlediginiz 2-3 oyuncu draft listesinin üstlerinde yer alacaktır..

Adsız dedi ki...

Courtney Lee nin adi bu listelerde nedense hic yer almiyor. Adam Orlando da saglam dakika aliyor, super savunma yapiyor, dis sut tehdidi de var ama hic bir listede gormedim. Herkes iyi oyuncu diyor ama bence top 10 de olmasi lazimdi. 8.4 sayi 2.3 ribaunt 1.2 asist Orlando gibi basa guresen bir takimda hic de fena istatistikler degil. Fernandez disindaki oyuncular genelde ligin zayif ekiplerinde oynuyorlar. Istatistikleri ve aldiklari sure bu nedenle daha yuksek olabilir ama takim basarisi nasil all-star seciminde goz onune aliniyorsa caylaklar icinde de alinabilir.