30 Nisan 2009 Perşembe
YILDIZ ARTIK O KADAR KIZIL DEĞİL
Aslında Sırbistan Ligi'nde bu hafta şampiyonluğunu ilan eden Partizan dolayısıyla bir şekilde o taraflara el atmayı düşünüyorduk ama haftanın gidişinden dolayı bir türlü sıra gelmedi. Ancak dün ülkedengelen haberler artık Sırbistan'da neler olduğuna ufaktan değinmemiz gerektiğini bize hatırlattı. Önce şampiyonluktan haber verelim. Partizan geçtiğimiz cumartesi OFK Belgrad'ı kendievinde 4-1 mağlup ederek ligin bitimine 5 hafta kala puan farkını 18 puanda tuttu ve üstüste ikinci şampiyonluğunu ilan etti. Belirtelim bu Karadağ'dan ayrıldıktan sonra kurulan yepyeni Sırbistan Ligi'nin de zaten üçüncü sezonu. Partizan son iki da zirvede bitirmiş oldu böylece. Ayrılmadna önceki Sırbistan-Karadağ Ligi'nde 8, Yugoslavya döneminde de 11 şampiyonluğu var Partizan'ın ki bu toplamda 21 şampiyonluk demek. Takımın başında, 2007 yılının sonlarında Sırbistan Olimpik Milli Takımı'nı çalıştırmak için görevden ayrılan Miroslav Đukić'in (1993-94 La Liga'nın son haftasında kaçırdığı penaltı ileDeportivo'yu şampiyonluktan eden adam) yerine gelen Slavisa Jokanovic var. Jokanovic de uzun yıllar La Liga'da top koşturmuş eski bir futbolcu. Görevi devraldıktan sonra geçtiğimiz yıl Partizan'a Sırbistan'da duble yaşattı. Ardından bu sene şampiyonluğu 18 puan farkla haftalar öncesinden ilan ettiler ve kupada da yarı finaldeler. Jokanovic 2008 yılının sonunda kazandığı "Yılın Teknik Direktörü" ödülünü takım 2008-09 Şampiyonlar Ligi 3. ön eleme turunda Fenerbahçe'ye elenince geri çevirdi. Takımın en büyük kozları 2010 Ocak ayında Manchester United saflarına katılacak 17 yaşındaki Adem Ljajic ve orta sahada oynayan Brezilya'lı Juca. Takım Fenerbahçe maçlarında son 3-4 sezondaki Partizan profilinden biraz daha iyi bir görüntü çizmişti. 2009-10 Şampiyonlar Ligi elemelerinden gruplara kalma ihtimalinin geçtiğimiz yıllara oranla daha iyi olduğunu düşünüyorum. Tabi iyi de bir kura çekmeleri lazım.
Yugoslavya parçalandıktan sonra düzenlenen 17 sezonda (son ikisi Sırbistan olarak) kupa sadece 1 kez Partizan ve aşağıda bahsedeceğimiz ezeli rakibi Red Star'a gitmedi. O da 1997-98 sezonunda şampiyon olan FK Obilic sayesinde (ilginç hikayesini yakında anlatacağız). Ama o da Belgrad takımıydı. Yani şampiyonluk Yugoslavya parçalandığından beri Belgrad dışına çıkmıyor. Çıktığı son yıl parçalanma öncesi 1988-89 sezonunda Yugoslavya Ligi'nde şampiyon olan FK Vojvodina sayesinde oldu. 20 yıldır sadece Belgrad'lılar seviniyor anlayacağınız.
Belgrad'ın kızıl tarafına gelelim. Red Star Belgrade ya da Crvena zvezda.Aslında Yugoslavya parçalandıktan sonraki dönemde Partizan'ın bir hayli gerisinde kalmalarına karşın hala toplamda 25 şampiyonlukla öndeler. Ancak tabi onları çocukluğumuzun efsanesi yapan 1990-91'de Bari'de kaldırdıkları Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası. Dünya futbol tarihinin en güzel kadrolarından birisidir o gün kupayı kaldıran kadro. Stevan Stojanovic, Miodrag Belodedici, Illia Najdoski, Refik Sabanadzovic, Slobodan Marovic; Vladimir Jugovic, Sinisa Mihajlovic, Robert Prosinecki, Dragisa Binic; Dejan Savicevic, Darko Pancev. Bu takımın anlaşılmaz biçimde bir isim karizması vardır her dilde. Kızılyıldız, Crvena Zvezda, Red Star Belgrade, Stella Rossa....böyle gider. Ancak dün kulüpten yapılan açıklama bir süredir kötü giden kulübün artık maddi anlamda dibe vurduğunu gösteriyor.
Dün yapılan açıklamaile kulüp yönetimi istifasını verdi ve kulübü bir konsorsiyuma devretti. Yönetimin 23 milyon euroluk bir kredi borcu bulunuyor çeşitli kurum ve şahıslara. Aylardır futbolcu maaşlarının ödenmediği yetmiyormuş gibi bir kulüp için çok acı verici şeyler gelişmeye başladı. Kızılyıldız kulüp binasındaki telefon hatları ve su hizmeti faturaları ödeyecek paraları olmadığı için kesildi. Kulüp geçen hafta Javor Ivanjica deplasmanına otelde kalacak paraları olmadığı için maç günü otobüsle gitti. Kulüp binaısndaki büfeler kapandı. Tüm yönetimden sadece 3 kişi 8 Hazirana kadar görevde kalacak ve yeni başkan seilene kadar kulübü idare edecekler. Kulüp işler maddi anlamda iyi giderken hem içeride hem dışarıda da kötü performans gösteriyor. Bu sezon başı UEFA ön elemesinde Avrupa defterini kapattılar ve üstüste 17. kez Avrupa'dan erken olarak evlerine döndüler. Zaten 17 sene öncesinde de dağılmadan önceki o efsane kadro vardı. Taraftarlar kulübün bu durumu için uzun süredir protesto gösterileri düzenliyorlardı ki bu protestolar özellikle orta saha oyuncusu Mirnes Sisic kirasını bile ödeyemeyecek ve evine ayıracak yemek parası bile bulamayacak duruma gelince ayyuka çıktı. Bu el değişikliğinin bir rahatlama getireceğini düşünüyorlar.Beni düşündüren ise kulübün bu durumda iken henüz Ağustos ayında stadyuma alttan ısıtma sistemi döşemesi ve antrenman tesislerini ışıklandırmadan çimlerek adar yenilemesi. Ayranı yok içmeye derler ya o hesap. Marie Antoinette yaşasaydı iyi başkan olurdu bunlara. Ekmek bulamazken pasta yiyorlar. Takımda eski Fenerbahçe'li Nikola Lazetic de forma giyiyor belirtelim.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
Enteresan bir şekilde Belgrad'da gerek daha çok tutulan, gerekse varlığı şehrin dört bir yanında daha fazla olan takım Kızılyıldız'dır.
Şehrin dört bir yanında Crvena Zvezda Fan Shop'ları varken Partizan'ın 1-2 taneden fazla yoktur.
Crvena Zvezda orijinal formaları Türkiye'dekiler fiyatınayken, Partizan formaları yarısı üçte biri rayicindedir.
Bir de ordayken derbi gününe denk gelmiştik tesadüfen, ana baba günü şeklinde fanatikler dökülürler ve karşılaştıkları takdirde kavgaya girişirler.
Bildiğim kadarıyla son iki sezon dışında Kızılyıldız biraz daha önde gidiyordu ama...
Kızılyıldız, Marsilya ile şampiyonluk maçına çıktığnda ben 8 yaşındaydım. Bu maç benim 1990 dünya kupası ile birlikte avrupa ve dünya futbolu ile ilgili en eski hatıralarımdandır.
Ben herhalde o maç döneminde 2. sınıftaydım ve bir arkadaşım ile iddiaya girmiştik. Ben kızılyıldız'ı, o Marsilya'yı destekliyordu ve o zamanın parasıyla 500 lirasına(galiba 2 simit parasıydı)iddiaya tutuştuk. Penaltı atışlarılarıyla benim tuttuğum Kızılyıldız kazanmıştı.Eğer arkadaşım Taner de bu yazıyı okuduysa hatılayacaktır.Ona da selamlar.
Yorum Gönder