30 Nisan 2009 Perşembe

TOP 10 TÜRK DÜĞÜNÜ KLİŞESİ

























Hubble Bubble'ın karı-koca yaratıcısının düğün fotoğrafını görünce uzun süredir blog kadrosuyla ara ara konuştuğumuz şu Türk düğünü klişelerini bir sıralayayım dedim. Yanlış anlaşılmasın onların düğününde aşağıdakiler olmamıştır sanırım. Ya da umarım ne diyeyim. Zaten kendileri gelip raporu verirler. İtiraf edeyim düğünlerden nefret ederim. Kendi düğünüm de dahil olmak üzere. Bu nefretimin sebebi evlilik müessesesine duyduğum nefretten değil, o müesseseye ayak basış esnasındaki hengamede olanlardır. Bu yüzden elimde olsa kendi düğünüme bile gitmezdim o derece. Eşim de çok şükür aynı fikirde olunca olabildiğince klasik anlayıştan kaçmaya çalıştık. Davetli sayısını minimumda tutuk, aşağıdaki 8 numaralı maddeyi yapmadık(gitme hemen aşağı bekle), çocuk sayısı 3'ü geçmiyordu ve birkaç farklı fikiri daha uyguladık da ben cinnet geçirmedim. Ha tabi bu klişelere mahkum olan zavallı çiftlerde değildir suç, etrafındaki güruhun onları sürüklediği girdaba düşerler. Dutchman iyiydi de çevresi kötüydü hesabı. Zaten bunlar bir nevi düğün klişesi değil "düğün salonu" klişesi. Düğün salonu denen mekan bu dünyaya ait değildir bana sorarsanız. Piramitler yapılırken Mısırlılara yardım eden uzaylılar Türkiye'ye de Oya Dün Salonu'nu yapıp kaçmışlardır. Öyle bir mekandır düğün salonu. ABD nükleer başlıklı füze atsa fethedemez, Marilyn Manson gelse arınmak için Umre'ye gider o derece. Senede ortalama 2 düğüne gidiyorum, gülmek için. Neyse ki bir çok arkadaşımdan önce kendiminkini yaptım, onlarınkine gidip dalga geçeceğim günleri sabırsızlıkla bekliyorum. Okumayı kabul ediyor musunuz? İveeet hihihih....Bas bas bas bas bas bas.....

1-Nikah Şekeri Kontrgerillaları: 28 yaşındayım, Türk düğünlerinde dağıtılan şu nikah şekerlerinden düğün başına 1 taneden fazla yemiş değilim. Onu da sırf alışıldığı üzere bayat mı değil mi diye anlamak için yiyorum. Bu şekerlerden kendine, karısına, bacanaaaana, babasına, düğüne evlenenlerin ailesiyle kavgalı olduğu için gelemeyen komşusuna alma konusundaki ısrarcı adamla bir gün oturup konuşacağım. Zaten eskiden şimdiki gibi tasarımlar yoktu. Afedersiniz külotlu çorap gibi bir kumaşa sarılmış 4-5 tane beyaz fıstık. Bir de bunların müptelası çocukar var ki onlar hepten manyak. Bu nikah şekerlerinin tasarımı yüzünden düğünü iptal edip yüzüğü atanları biliyorum. Şeker ulan bu, plütonyum değil. Nikah şekerinin tasarımına bakıp insanların düğünü konusunda derecelendirme yapacak dangoz gelmesin zaten düğüne. "Ay Sevil'lerin düğünü de iyiydi ama neydi o şekerler öyle?" Neydi? Sen koltuk örtüsü gibi kıyafetle geliyorsun biz bir şey diyor muyuz? Aileler de bu eleştirilerden kaçmak için yazık, 2 günlerini verirler tasarıma. Yok açılan kutular, yok küçük çiçekler...Bir daha evlenirsem Sulugöz vereceğim kararımdır.

2-Limitsiz alkolün efendileri: Türk insanını gaza getirecek 2 cümle vardır 21. yüzyılda. "Mediamarkt açılıyormuş" ve "İçki limitsizmiş". Her ikisi de hastayı yatağından kaldırır, intiharın eşiğindeki adamı hayata döndürür, ağlayanı susturur. Bu iş düğünlerde daha da üst düzeydedir. Sırf limitsiz içki olduğu için düğüne giden bir dolu adam biliyorum. Zaten bu tipleri düğünün 5. dakikasından itibaren garsonun etrafında pervane olup "koç bizi ihmal etme ha" tavrından tanırsınız. Şu ana kadar içki servisinin yapıldığı 1 düğüne gitmek nasip oldu bana. Genelde Türk düğünlerinin resmi içkisi Yedigün'dür. Hatta Yedigün firmasının lisanslı çöpçatan servisleri olduğu ve bu yolla çiftleri evlendirdiği söylenilir. Bu gıda tüketicilerinin son taarruz alanı da düğün pastasıdır. Düğünlerde böyle bir güruh vardır. "Düğün pastasını yiyelim de öyle kalkarız."....."Aaaa düğün pastasını yemeden mi gidicez?"...Paris Ambassador Otel'de Balda kızartılmış Keçi Peynirli Milföy mü yiyorsun tırto? Bayat düğün pastası yahu. Yesen ne olur yemesen ne olur? Nasıl olsa haftaya başka düğüne gideceksin...

3-Sim Kadınları: İşte sevdiğim bir topluluk. Hiç unutmam liseden bir arkadaşımın düğününe gitmiştim. Düğünde aynı masada oturduğumuz kızı birine benzetiyorum ama çıkartamıyorum. 10 dakika sonra konuşunca bir baktım, kızla zamanında aynı sınıftaymışız. Daha doğrusu o kızın simsiz versiyonuyla. Düğünlerde özellikle evlenen kızın yamağı diyebileceğim, Hristiyanların nedime dediği, böyle düğün günü ayak işlerini yapan, Most Productions gibi sanki tüm salon ondan sorulurmuş gibi dolaşan, mavi penguen gibi giyinmiş, yüzünde 2 kilo rimel, fondöten, ruj ve göz kalemi yetmezmiş gibi bir de sim adı verilen tanecikler olan kızlar ortalarda dolaşırlar. Neden böyle giyinirler, o simler nedir anlamam. İnsanların zaten düğünlerde özellikle güzel görünme çabasını anlamıyorum. İnsanlığın başlangıcından beri düğünlerdeki "Saplar Masası"ndan kısmet çıkmamıştır anlayın artık. Ha zaten güzel görünmeye çalışırken Serena Williams'la Paris Hilton'un kırmasına dönerler o ayrı mesele. Bir de bunların kız arkadaşları evet deyince "bas bas ayağına bas bas hehehe ay bizimkisaaa önce bastııııaaaaa" çıkışları vardır ki...titreme geldi geçiyorum...

4- Çakma Ara Güler: Şipşak...Şipşak...Şipşak...3 poz 4 poz var mısın? Varım...Varım da sen niye varsın? Düğünlerde genellikle erkek tarafının ayarladığı ve düğündeki konukların fotoğraf makinelerine el koyan faşizan fotoğrafçılardan bahsediyorum. Sağolsun bizim fotoğrafçı kafa bir yaşıtımızdı ama adam çok enerjikti. Benim misal 100 kişilik davetli listesindeki insanların elini sıktığım 15o tane fotoğrafım var. 100 kere sıktığım elden 150 fotoğraf nasıl çıkarmış bilemiyorum. Zaten bu düğünlerdeki fotoğraf çekme merasimi de çok ünlüdür. İlk önce aile erkanı geçer, sonra 2. derece akrabalar, sonra komşular, sonra arkadaşının arkadaşı, en son da limitsiz içki için gelenler. Ben daha o düğün fotoğraflarında güzel çıkan bir damat ve gelin görmedim. Hepsinde stres had safhada, gürültüden kafa bir milyon, e genellikle kızda bir de bir kaç saat sonraki tabu yıkılışının stresi var zavallı zaten uçmuş. Hadi biz 100 kişiydik 1000 davetli düğünlerde ne yapsın zavallılar?....Dur bi de ben Hasan emmiyle tek çekineyim....Niye, akşam gerdeğe senle Hasan emmi mi girecek?...töbe...

5-Çocuk: Başka söze gerek var mı? Çocuk işte...Hem de düğün çocuğu...Nil timsahı ve engerek yılanından sonra dünyanın en tehlikeli üçüncü yaratığı. Bir gün pistte deli dana gibi koşarken yere düşüp ağlayan çocuğun hiç görülmediği bir düğün bulursam 1000 euro takacağım çifte andımdır. Ama biliyorum ömrüm yetmeyecek. Aslında suç bu çocukların anne babasındadır. Erkek çocuklara takım elbise, kız çocuklara gelinlik giydirirler ya, o anne babayı bulup kusana kadar gazı kaçmış RC Cola içirmek gelir içimden. Ulan çocuk daha 5 yaşında, sokakta şortla kontratağa çıkarken kolundan tutup düğüne getirmişsin, bir de takım elbisenin içine sokmak ne oluyor? Sonra da çocuklar sıkıntıdan kendilerini piste verip ya düşüyorlar ya da kaybolup ağlamaya başlıyorlar. Toplayan da ekseriyetle beyaz çorap ve siyah makosen ayakkabılı düğün türkücüsü oluyor. "Adın ne senin canıııım" "Merveeeeee üüüüüüü"...."Merve'nin annesi babası ayıp oluyor yov alsanıza çocuğunuzu gardaş"...şimdi bir türküyle devam edelim....Yakalarsam tık tık...

6-Saplar Masası: Rivayete göre Şövalye Lancelot yuvarlak masa şövalyelerine katılmadan önce Saplar Masası'nın bir üyesidir. Ancak üstüste 538 düğünde de gece boyunca mekandaki 20-25 yaş arası kızı kesip bir sonuç alamayınca soluğu Kamelot'da alır. Düğünlerde sevgilisi olmayan erkeklerin oturduğu saplar masasının bazı kriterleri vardır. Gri takım elbise, jöleli saç, beyaz gömleğin içine beyaz atlet, tuvalet boşluğunda sigara içmek, tuvalet çıkışlarında kızlar tuvaletini kesmek, ilk 3 saat boyunca ağır abi modunda takılıp hiçbir sonuç alamayınca son yarım saat oyun havasında göbek atmak...Bu masanın bir numaralı muhabbeti "şşşşş bak hele şu kim la?", "şşşş oğlum şu Halime yengenin kızı mı la", "şşşş Neslihan'ın kardeşi nasıl büyümüş laaa" türündedir ki sonuncunun tercümesi aslında tükürük bezlerinin çalışıp salya üretimine geçildiğidir. Yukarıdaki simli kadınlar ile saplar masasının elemanları gece boyunca bakışırlar. Sonuç...Sıfır da sıfır da sıfır da hep sıfııııır....Rüya Ersavcı'ya selam olsun...

7-Wedding Singer: Şimdi düğün şarkıcısı her zaman aynı isimli filmdeki Adam Sandler gibi olmuyor. Eğer "You Spin Me Round" bekliyorsanız avucunuzu yalayın, zira ortalama bir düğün şarkıcısının söyleyeceği en yaratıcı şarkı Ankara misketten ibarettir. Seni yerler yerler yerler, seni ham yapar bu deliler beni bastı cinler periler aboooo napçaz şimdi...Hiçbir şey olmaz döşeyelim abi....." Nasıl şarkı. Düğünlerde özellikle içkinin etkisiyle sahneye çıkıp düğün şarkıcısıyla muhattap olan, şarkı isteyen hatta hızını alamayıp söyleyen insanlar vardır.
Genelde bu adamlar ya gelinin dayısıdır ya damadın amcasıdır. Bunlar zaten geceye sarhoş gelirler, sarhoş devam edip, sarhoş bitirirler. Benim bu düğün şarkıcıları ile aram pek iyi değildir zaten. En son düğünde birisi gelip bana "nerelisin?" diye sordu Ben de ona "sence nereliyim?" dedim. "Tekirdağ" dedi. Önceki düğündeki şarkıcı da "Siirt" demişti. 2 sene önce de birisi "Rize" demişti...İşte vatanı kucaklama böyle olur

8-Takı merasimi: Gelinin amcasındaaaan 4 adet Trabzon burgu bilezik....Damadın eniştesindeeeen 200 euro ve 2 altın künye...Gelinin kızkardeşinden 100 euro ve altın vibratör...Yaaa burası Hollanda aslanım....Takı merasimi...Niye bağırıyorlar öyle takıyı takanları? Şahsi şovdan başka bir şey değil elbet. Damatla gelin için daha da işkence. Kusura bakmayın ama adam kilisede evleniyor, smokin bozulmuyor, gelinin elbisesi her daim yerinde, bizim çocuklar bir evleniyor, yakanın iki yanında merkez bankasının 15 rakamlı seri numaraları. Şimdi bir de o paraların takılması için bir şerit takıyorlar, aman ne büyük icat! Takı takma kuyruğunda durmak önemli bir iştir. Zamanlama çok önemli, çiftin yanına geldiğinde damadı ve gelini tebrik edip öpme, takıyı hangisine takacağını iyi seçme, takma, poz verme ve gitme...Bütün bunlar maksimum 4.83 saniyede yapılmalıdır. Zaten bu o derece zorlu bir iştir ki bu süreci bitirip şekerini alan adam ilk 2-3 saniye gideceği yönü seçemeden ortalarda anlamsızca dolaşır, sonra kendine gelir.

9-Düğün öncesi ritüel: Türk düğünlerinde uygulanan gelenekler var. Kızı alma, alırken kapı boşluğundan para atma, götürme, yolu kesene ve çocuklara zarf içinde para verme. Hayatımda bir kez buna alet oldum. Yaş 11-12 falandı. Ama doğruya doğru ben düğün arabasının yolunu kesmedim o benimkini kesti. Asfaltta 2 kişiyi ekarte etmişim, "atan galip" maçında gole gidiyorum, tak....Mutluyuz...Sen mutlusun da ben şu golü çaksam daha mutlu olucam be güzelim...Tabi çocuklar kaportaya hücum edince bir zarf da benim elime düştü. Hiç unutmam 1000 liraydı...Gidip Cino almıştım. Geri kalanını da ilk önünü kestiğim düğün arabasından aldım diye çerçeveletip astım eve, altına da vergilendirilmiş kazanç kutsaldır yazdım. Bir de arabaların önünde yazan 2 klişe laf var: "Mutluyuz" ya da "Evleniyoruz"...Oraya yazmasan anlamayacak mıyız evlendiğini?..."Aaaaa ben de Elmadağ'a trekkinge gidiyorsunuz sanmıştım o kıyafetlerle". Gülse Birsel'in "Hala Ciddiyim" kitabında bununla ilgili enfes bir önerisi var. Ön tarafa orijinal şeyler yazılabilir, misal: "Evleniyoruz, gelin doğal sarışın"...gibi...

10-Dans: İşte geldik zurnanın halay çektiği yere. Onca göbekli adamın oyun havasına girişmesini anlatmayacağım sadece 2 örnek vereceğim. Birisi..Halay...Stephen Hawking kara deliklerin sırrını çözmüş...Eee ne yapayım, Hawking'i herhangi bir Türk düğününde halayın ortasına koy, 10 dakika sonra halay başı kavgasına girişir. Halay Katrina veya Krill Kasırgasından daha güçlü bir doğa olayıdır. Ne zaman sizi arasına alır anlamazsınız, kâh halay başı olursunuz kâh halaydan koparsınız, hele bir de iki halayın birleşmesi vardır ki....işte o zaman Academy Award Winner George Clooney... Perfect Halay...İkincisi daha beter...İki kadının dansetmesi...Neden Allahım? Bu arada belirteyim küçük kızlardan bahsetmiyorum. Direk genç irisi olanlar. Hayır biliyorum Türk düğünü lezbiyen de değiller. Bir gün süreci baştan aşağı izleyeceğim. Nasıl kaldırıyorlar birbirlerini mesela. Dans ederken ne konuşuyorlar. Cidden muamma yardımcı olun...

by Barad-dur, forzabrian, Gorky, tunchay and FD

Klişe yayınlarından çıkan diğer eserler

Top 10 İğrenç Hollywood Polisiye Klişesi
Top 10 İğrenç Romantik Komedi Klişesi
Top 10 İğrenç Korku Filmi Klişesi
Top 10 İğrenç Felaket Filmi Klişesi
Top 10 İğrenç Dövüş Filmi Klişesi
Top 10 İğrenç Otobüs Klişesi
Top 10 İğrenç Türk Clubber Klişesi
Top 10 İğrenç Yılbaşı Klişesi
Top 10 İğrenç GS-FB Derbisi Klişesi
Top 10 İğrenç Öğrenci Modeli
Top 10 İğrenç Ofis Karakteri

17 yorum:

ziggytheking dedi ki...

"sokakta şortla kontratağa çıkarken kolundan tutup düğüne getirmişsin"

abi mahalle maçına çıkan 5 yaşındaki çocuğa kontratak yaptırdın ya alem adamsın :)

-olum kaleci yerinde değil yere yatıp kafayla atmazsan sayılmazzzz

DaesAgelmar dedi ki...

İşte inceleme budur. Devamını hareretle bekliyoruz. Birde Orta Asya'nın bozkırlarında bir arkadaşımız vardı. Veliefendi diyordu, yurdumun 3 önemli A'sından At diyordu. Ne oldu sahi?

Telif Hakkı dedi ki...

:) güzel bi inceleme yazısı olmuş

tryy dedi ki...

Düğün günü yaşanan iki feci olay:

Birincisi fotoğraf stüdyosu gerginliği. Damat bey elinizi şuraya koyun, gelin hanım şöyle bakın, hafif eğilin gibi komutlara uymak zorunda kalmak ve bunları daracık ve deli sıcak bir ortamda yapmak zorunda olmak.

Diğeri de gün içerisinde düğün aracı ile giderken yol kesen çocukları hoşnut etmek. Bu çocukların ne sonları geliyor ne de ellerine verilen zarfla mutlu oluyorlar.

Haa. Bir de gün boyunca açılmayan kapılar, kesmeyen bıçaklar vesaire için saçılan para var ki bir gün sonra adamın kafasını döndürebiliyor meblağ.

sporsever dedi ki...

Bu serilerin hepsini severek okuyordum fakat bu bir başka olmuş. Bu yazı bence efsane yazılarınızdan biri. Bir yazı ancak bu kadar güzel örneklerle anlatılabilir. Tebrik ederim. Çok keyifliydi.

İsmail Çatık dedi ki...

pistte çocuk düşmeyen düğün sahiplerine benden de 1000 euro... Birde takısını takan adamın afallaması nasıl bir tespittir:)) düğün arabasının arkasına ''bu gece herşey belediyeden onaylı'' yazmayı düşünüyorum... ha bu arada kız kıza dans olayını fazla kurcalama, bunu araştıranların hiçbiri geri dönmedi büyük lanet!! =))

CaRtMaNtR dedi ki...

ben plakaya ayvayı yedik yazan insan gördüm. onca zamandırda hala takdir ediyorum bu nedenden dolayı :D

çubuk makarna dedi ki...

takı merasimini pit-stop'a benzetmişsin :)

@ziggytheking
mahalle maçlarında hep kontratak var zaten. organize atak ne zaman görülmüş :)

gökhan dedi ki...

"elimde olsa kendi düğünüme bile gitmezdim o derece. Eşim de çok şükür aynı fikirde olunca olabildiğince klasik anlayıştan kaçmaya çalıştık."

allah anneme de böyle bir gelin nasip etsin...:)

Fabio Luciano dedi ki...

rc kola :))))

abi harikasın ne diyeyim sana.şu top 10'lar birike birike 5 sene içinde best seller kitap olmazsa ne olayım.

juventino dedi ki...

hahahaha gülmekten öldük be abiler:)

benim gördüğüm bir de şey var oğlum kalk oyna diye ısrar eden ebeveynler. mümkün olsa kendi düğünümde de oynamayacağım. o derece nefret ediyorum oynamaktan:) eşim olacak şanssız kişiyle dansımı eder sonra izdivaya çekilirim. ne bu işkence:D

oneblood dedi ki...

bir düğüne sırf akrabası diye zorla giden adamın dramını yazsaydın kendimizi okusaydık orda :D ama o tamamen başlı başına bir sosyal tespit konusu olur :D

Adsız dedi ki...

sulugözü tuttum :))

tubik dedi ki...

Öncelikle şunu söyleyeyim, borç yiğidin kamçısıdır derler, şu pistte çocuk düşmeyen düğünün sahibi olarak 1000'likleri toplayalım.. Hesap numarasını uygun bir ortamda veririm...

Düğünün tek bir çocuk misafiri vardı o da bizzat gelin yani ben tarafından davet edilmiş olup yeterince cool bir çocuktu. Annesi "gel seni gelinin odasına götüriim" dediğinde gitmeyi reddederek "nasılsa ben de gelin olcam, gerek yok" demiş bir tiptir.

Diğer klişelere bakacak olursak bizim uyguladığımız bir tanesi var ki o da "kız almak" merasimidir, sadece zurnacı ve davulcu çağırılmış olmasına rağmen ekibin üçüncüsü olan köçek de ortamda peydah olunca ekip başkanı olan zurnacı "abi köçek de çok üzüldü o da geldi abi" diyerek durumu izah etmiştir. Köçek en son yatağımda olağanca gülümsemesiyle zıplıyordu.. Ayrıca davulcuyla eş zamanlı eve çıkmak isteyen eşim, asansör bekleyen Bursa'dan gelmiş amcamı tanımadığından "Amca bi dakka ya ben çıkıcam, kız almaya gidiyorum sen bir dur" diyerek azarlamış ve yorgunluktan bitmiş insanları asansöre bindirmemiştir. Evde karşılaştığında şoka girmiş o ayrı..

Fotoğrafçıyı usta bir hamleyle ekarte edip kendi arkadaşımızı devreye soktuk ve o korkunç fotoğrafları almak zorunda kalmadık ancak ne çektiğimi ben bilirim. Balayına gidemeden mahkum yolu beklemeye başlıyodum az daha o fotoğrafçı yüzünden... Bir resim başına 8 TL istenir mi arkadaş yaa!

Takı törenini basit bir keseyle, wedding singer sorunsalını da "Serdar Ortaç çalmaması" ültimatomuyla bir DJ ile hallettikten sonra görünümünde klişe, özünde fantastik bir düğün çıkarttık ortaya ki tadından yenmedi...

Burada eksik olan bir klişeyi belirtmek istiyorum özellikle:

ÖPÜŞMEK!

Masa masa gezilip herkesle tek tek öpüşülür mü kardeşim ya... Biz masaları gezmeyi bıraktığımızda limitsiz alkol insanları pilot olmuşlardı bile...Evlenecek çiftlere tavsiyem "yapmayın etmeyin evladım" olur...

Ha bir de düğüne başlamadan önce gelini sakinleştirmek için 1 şişe şarap içirtmeyin, sonra "15 dakika oynadım kalanında hep misafirlerle ben ilgilendim" diyerek hatırlamadığı kısımlar yüzünden damada trip atmasın...


Çocukluğumun düğünlerine gittim sayenizde.. Yine olsa yine giderim, ama yapar mıyım, o ayrı...

alengir dedi ki...

Düğün Tv diye kanal var be abi daha ne olsun,sun,sun,sun(alacakaranlık ekosu)!

Ahmet Bozada dedi ki...

@dutchman

"elimde olsa kendi düğünüme gitmem, o derece". yıllardır çevreme hep aynısını söyler dururum, henüz evlenmediğime göre de belki gerçekleştirme şansım bile vardır. :)

varol döken dedi ki...

sıcak sıcak berlin alman türkleri düğününden, bomanti düğün salonundan gelmiş biri olarak izlenimlerim:

1- alman türkleri biz türklere göre düğünü sondan başlatıyor... ulan içki içmeden, yemek yemeden halaya mı çıkılır. hay halayına!

2- alman türk çocukları, iki kültür yani çiftetelli ve rap arasında kaldığından yerlerde yuvarlanırken parmaklarını şıklatıyorlar, çok acayip...

3- meşhur insanlar var orada, deliroman sami, boksör ali abi, parlak neco, fatma girik nebahat... hikayeleri çift taraflı olduğundan buradan daha renkli...

4- yavrummm sen istanbul'dan mı geldin, ahhh canımmm... hayır 20 sene önce olsa anlayacağım, zordu bu işler ama sene olmuş 2009, bilet olmuş 90 euro, bankaya da koyarsan 900 euro basar gidersin oya düğün salonuna gider gibi bomanti'ye, bu heyecan diye, bu kendimi bir bok yapmış gibi hissettirmek niye...

5- yedigün'ün almanyadaki muadili evettt yine yedigün... bir dünya markasıyız diyince gülüyordun, ne olduuu?

6- camda karşılama... bu çok fena, aynı anda o kadar makyajı camda görünce bir daha düz bir surata bakmak istemiyorsun, hayatı hep makyajlı yaşayalım, forever meykup!

7- alman türklerinin evinde bizim evimizdeki perdelerden var ve evet onlar da bunları giyiyor:)

8- düğüne gelen yabancı olayı çok başka bir olay, ben anlatamayacağım çekirge oynayan 1.85'lik christiana'ı, aha bak titreme geldi çekirge gibi!

9- düğün salonunda sigara içmek yasak, bak bu şahane bir şey, burada ne zamandır salon görmedim, geldi mi buralara da bu akım?

10- halayla başladı, halayla bitti, halaybaşı burma burma yar yar yar yar daçmin amman, az gelince bizim oylar, seinfeld aman, blogda buldum seni, seinfeld e vermem seni, yoruma yazsam seni, utrecth te bulsam seni, oyyyyy...