21 Mayıs 2009 Perşembe

10+3=?



Aziz Yıldırım’ın Fenerbahçe kongresi öncesindeki seçim sloganı “10+3” bildiğiniz üzere. Geride kalan 10 yılın üzerine 3 yıl daha kulübü yönetmek istiyor Aziz Yıldırım. Kulübün yaşadağı ekonomik büyümeye bakıldığında , Aziz Yıldırım’ın bunu istemeye fazlasıyla hakkı olduğunu söylemek gerekiyor. Zaten Aziz Yıldırım ve mevcut Fenerbahçe yönetimi de sürekli bu “ekonomik gelişimi” gard olarak kullanıyorlar. Ancak kulübün yaşadığı bu dönüşümde Aziz Yıldırım yönetimlerinin hakkını verirken, gözden kaçırılmaması gerekenler de var. Açıkcası taraftarı olduğum Fenerbahçe hakkında yazmaktan hep uzak durmaya çalışmışımdır. Söz konusu olan Fenerbahçe olunca objektif olmanın zor olduğuna inanmışımdır. Ancak bu sezon gerek Aziz Yıldırım yönetiminin yaptığı hatalar, gerekse de Aragones’in futbol takımı yönetimi ve yönetim şekli, beni ve birçok taraftarı Fenerbahçe’nin bize yaşattığı heyecandan uzaklaştırdı. Açıkcası girdiğim durağan, heyecansız Fenerbahçeli ruhunda, bende dışardan bakabiliyorum.

Aziz Yıldırım’ın başkanlık koltuğunda 10 yılı aşkın sürede yaşanan ekonomik büyüme gerçekten çok etkileyici. Özellikle kulüp tesis anlamında az zamanda çok iş başarmış görünüyor. Aziz Yıldırımın burada yaptığı şey tam anlamıyla “Fenerbahçe Potansiyelini” doğru kullanmak olmuş. Bundan önceki yönetimlerde de bu taraftar olduğu yerdeydi. Ancak taraftara yön vermek ve potansiyeli kullanmak Aziz Yıldırım’ın başarısı oldu. Taraftarın profilini kulübün ihtiyacına yönelik bir biçime sokan yönetim, haliyle takıma ekonomik bir ivme kazandırdı.

Aziz Yıldırım döneminde yapılanlardan, bu yazı kapsamında bahsetmek gereksiz olacaktır. Zaten hepsi bildiğimiz ve sürekli tekrarlanan şeyler. Problemde burada doğuyor işte. Koyu harflerle yazılan kısım giderek dikkat edilmesi gereken bir tehlikeye dönüşüyor. Aziz Yıldırım ve yönetimi kulüp için yaptıklarını sürekli tekrarlayarak, hatırlatarak yapılanların arkasına sıkça sığınır oldu. Oysa bunların yapılmasına olanak tanıyan en az onlar kadar Fenerbahçe taraftarıdır. Medya patronlarıyla yapılan yemekte, görmüşsünüzdür. Büyük büyük afişlerde Aziz Yıldırım dönemine ait parasal rakamlar yazılmış ve böylece oradaki gazetecilerin tablodan etkilenmeleri amaçlanmıştır ve başarılı da olunmuştur. O gün o kahvaltıya girmeden önce Aziz Yıldırım yönetimini tenkit eden birçok medya patronu, çıkışta ağız değiştirmiştir. Aziz Yıldırım çok doğru bir zamanda, çok doğru bir hamle yapmıştır. Böylece kongre öncesi, üyelerin medyadan etkilenme ihtimallerini ortadan kaldırmıştır.

Ancak afişlerdeki etkileyici hatta biraz gösterişe kaça rakamlar arasında futbolda 10 yılda kazanılan 4 şampiyonluğu anlatan “10’da 4” ibaresi de olsaydı nasıl olurdu mesela? Yapılan ciddi hataların doğrularla bir kenara itilmesi Fenerbahçe için olumsuz bir politikadır. Defalarca mütevazilik yapıp, “Hatalıyız, kabul ediyoruz!” diye açıklama yapıpta, sonra hiçbir hamle yapmamak unutulmaması gereken hatalardır. Fenerbahçe yönetimi, devre arasına girildiğinde de bugünkünden farklı konuşmuyordu. Gereken yapılacaktı! Ancak hiç bir şey yapılmadı. Onlar hiçbirşey yapmazken takıma örneğin Ernst takviyesini yapan Beşiktaş bugün şampiyonluğa doğru ilerlemektedir. Fenerbahçe yönetimi ise bu takıma zerre kadar faydası olmayacağını bildikleri Maldonado’yu veyahut Josico’yu gönderme cesaretini dahi gösterememiştir. Sezon sonu geldiğinde de devre arasında söylediklerine benzer şöylemlerde bulunmaları ne kadar güvenilirdir?

Fenerbahçe için Aziz Yıldırım döneminde çok önemli bir dönüm noktası var. Denizli’de kaybedilen şampiyonluğun ardından, bir sonraki sene bu takım şampiyon olduysa da, hatta Avrupa’da gelen başarılar olsa da, bu takım kadro olarak gerilemiştir. Fenerbahçe’de hep gelen, gideni aratmıştır.Ciddi yönetimsel hatalar yapılmıştır.Yanlış yapılan işlerin cezası da bu yıl çekilmiştir.

Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe yönetimi ekonomik büyümenin yarattığı etkileyici rakamların arkasına sığınırken, bu rakamların ve bu potansiyelin bu tabloyu doğurmaması gerektiğini de ciddi bir şekilde göz önünde bulundurmalıdır. Deloitte’nin “ Futbol Para Ligi” raporunda ilk 20’de Avrupa'nın '5 Büyük' futbol ligi (İngiltere, Almanya, İspanya, İtalya, Fransa) dışında yer alan tek takım olan Fenerbahçe’nin Şampiyonlar liginde gruplardan çıkamayıp, bir de UEFA Kupasında yoluna devam edememiş olması anormal bir dengesizlik değil midir? Ya da mali olanakları bu kadar iyi seviyelere ulaşmış olan bir kulübün, transferde hala bu kadar plansız olması şaşırtıcı değilmidir?

Aziz Yıldırım yönetiminin performansının bu kadar düşmesindeki en büyük sebeplerden biri de rakipsiz olmalarıdır. Son 9 yılda Aziz Yıldırımın karşısına kongrelerde rakip çıkmamıştır. Önümüzdeki kongredeki rakiplerin de, Aziz Yıldırım’a rakip olamayacak nitelikte olmaları Fenerbahçe için olumsuz bir tablodur. Oysa başarısız geçirilen bütün bir sezon boyunca projeler üreterek Aziz Yıldırım yönetiminin karşısına çıkarak, onları kendi silahıyla vurmayı denemek varken Şadan Kalkavan önderliğindeki ekip, çıkıpta sadece kulüpte birliktelikliği sağlamaktan bahsetmiştir. Fenerbahçe yönetimine talip olacak kişilerin, bu kulübün potansiyelini kavramasında fayda vardır. Bu potansiyeli Aziz Yıldırım yönetiminden daha doğru kullanmak, birincil hedef olmalıdır ve bunu sağlamak için somut projeler üretilmelidir. Yoksa gerisi hikayedir!

Aziz Yıldırım’ın seçim sloganı “10+3” ‘e biraz daha değinmek gerekiyor. Aziz Yıldırım +3’lük kısımda üstüste şampiyonluk sözü veriyor. Bu oldukça altı boş bir vaatdir. Ayrıca gerçekçi de değildir. Henüz gelecek yılın Fenerbahçe teknik direktörü ve kadrosu belli değildir. Geçmiş yıllar da bu konuda güven vermemektedir. Özellikle transferde sürekli geç kalınmış olması ayrı bir olumsuzluktur. Hal böyleyken bu vaadi vermek, anlamsız değilmidir?

Fenerbahçe futbol şubesinde işlevsel bir sistem kurulmadıkça da, kalıcı başarılardan söz etmek mümkün olmayacaktır. Önümüzdeki dönemde birincil amaç bu olmalıdır. Fenerbahçe futbol takımı teknik direktörler üzerinde çalışan bir sisteme sahip olmalıdır. Bu sistem içerisinde altyapı faaliyetleri(ki bu çok önemli), futbolcu izleme komitesi gibi günlük gelişmelerden etkilenmemesi gereken politikalar ve sistemler oluşturmalıdır. Yoksa bu gidiş 3 yıl sonra “10+3+3” seçim sloganıyla karşımıza yeniden “hatalarını kabul eden” Aziz Yıldırım’ı çıkarabilir.

by LeFoot

7 yorum:

Sosyal_FB dedi ki...

Bir de "90 yılda yapılamayanları 10 yılda yaptık" lafı var ki bana kalırsa çok ama çok büyük bir ayıptır. "Tarihsel şartları göz ardı etmek" meselesinde bu kadar tavan yapılabilirdi. Helal olsun.

varol döken dedi ki...

hürriyet de gelişmeleri flying dutchman blogu ve yorumcularından takip ediyor:

bu 1 hafta önce bıraktığım yorum:

başkan: ali koç

genel menajer: pierre van hoojidonk

teknik direktör: martin jol (van basten de olabilir)

10 numara: wesley sneijder (van der vaart)

kaleci: alman

ön libero: engelaar

forvet: huntelaar

alt yapı: heerenveen sistemi

tribün: groningen sistemi

hayalimdeki fenerbahçe budur

bu da bugünkü hürriyet haberi:

Hollanda modeli gündemde

İlk iki isim Christoph Daum ile Galatasaray’ın da gözdesi olan Mircea Lucescu. Bu iki adaydan sonuç alınmadığı taktirde geçen yıl peşinden çok koşulan ancak Chelsea ile anlaşan Felipe Scolari gündeme gelecek. Başkan Yıldırım’ın, Brezilyalı hocanın menajerleriyle bağlantı halinde olduğu ve Scolari’yi Türkiye’ye getirmek için büyük çaba harcadığı biliniyor. Avrupa’nın birçok büyük kulübünden teklif alan ünlü teknik adam karar aşamasında. Yönetimin gündeminde ayrıca Van Basten-Hooijdonk veya Rijkaard-Hooijdonk modeli de var.

linki de şu:

http://www.hurriyet.com.tr/spor/futbol/11693611.asp

:)

varol döken dedi ki...

aziz yıldırım'ı bugüne kadar ne asmış ne de başıma tac etmiştim... her şeyi mantık çerçevesinde değerlendirmeye çalışıyor, bu sene inanılmaz fahiş hatalar yapacağını kabul ediyordum hatta adaylığını açıklarken söylediklerine kanar gibi olmuştum ta ki 3. Devre programına kadar...

ne yazık ki kendisini bitiren, kendi potansiyelinin altında ezilen ve kendisinden önce de varolan sonra da varolacak ve kendisinden çok çok ama çok büyük Fenerbahçe'yi de sürükleyen bir portreye dönüşüyor Aziz Yıldırım.

önümüzdeki 3 sene bundan büyük hüsranlar yaşayabiliriz, artık Türkiye ligi şampiyonluğu ile kandırabileceği bir taraftar kitlesi de yok, o kitleyi de kendisi yarattı...

hepsinden kötüsü alternatifinin Şadan Kalkavan olması, belki de en çok buna güveniyordur...

yaptıkları gerçekten büyüktür, Fenerbahçe'yi düşündüğü kadar söz verdiği kadar önemli bir aşamaya getirmiş, yüzmüş yüzmüş, kuyruğuna sıçmıştır!

temizlemesi zor olacak, kahverengi lekeleri!

mcD dedi ki...

Benim dediğimde;slogan 10+3 değil 10-20 olmalıdır. Ama aklı olana tabiki yoksa +3 şampiyonluk vaadiyle anca şampiyonluk deyince gözleri emre belözoğlunu bile görmeyen zerzevatları kandırabilirsin!
20 yıl önceki 103 gollü sezonumuzu saygıyla ANIYORUM!

Pads dedi ki...

Aziz Yıldırım 11 yıl 3 ay'dır Fenerbahçe başkanı:) Sunumun ne kadar alelacele, gündem değiştirmeye(Kupa finali) yönelik olduğunun göstergesidir bu. Eğer kupa kazanılsaydı toplantı yine yapılacaktı ama böyle bir sunumla PR faaliyetine ihtiyaç duymadan açıklanırdı herhalde adaylığı.

Ancak kim ne derse desin, Aziz Yıldırım'ın katkıları inkar edilemez. Şu an diğer büyüklerin en büyük korkusu Fenerbahçe'nin sportif başarı istikrarı kazanması. Bu az daha gerçek olacaktı, fırsat Denizli'de kaçtı. Gözünü hırs bürümüş ve en ufak mağlubiyete ve başarısızlığa bile tahammülü olmayan Yıldırım o kaçan şampiyonluk sonunda da fevri davranarak binayı yeniden inşa etmeye girişti. Geçen sene asma katı yıkıp yeniden yapmaya kalkıştı. Şimdi ise inşaat çöktü ve enkazın altında kaldı.

Kendi de artık son bir şansı olduğunu biliyor. Daha fazla paralar saçacak, daha agresif olacak ve adımlarını daha da fevri atacaktır bundan sonra.

alperensaylar dedi ki...

aziz yıldırım takımın gelecek sezonki resmi maçlarının temmuzda başlayacağından habersiz galiba.

Ömer Şahin dedi ki...

mi'leri ayırsaymışız keşke.