2003-04 Premier Lig sezonunun son haftasında Fulham Bolton Wanderers'ı kendi evinde 2-0 mağlup ettiğinde eğer üçüncü golü atabilse ligi sekizinci sırada bitirecek ve bu, kulübün tarihindeki gelmiş geçmiş en iyi lig derecesi olacaktı. Ha 2-0 bitti ve dokuzuncu olmalarına rağmen o koltuk da aynı unvanı korudu. Futbolunun son döneminde Jean Tigana'nın Fulham'ında futbolcu olan Chris Coleman, Tigana'dan bir sezon önce bitime 5 hafta kala aldığı görevi izleyen sezonda kulüp tarihinin en iyi noktasına ulaştırmıştı. O günden bu yana geçene 5 sezonda bir daha o noktaya ulaşamadı Al-Fayed'in takımı. Yerine gelen Lawrie Sanchez'in dönemi 1 yıldan az sürdü. 2007 Aralık ayında göreve gelen Roy Hodgson ise takımın kötü giden talihini döndürdü. Geçtiğimiz sezonun son 5 haftasında 4 galibiyet aldılar. Ligin son maçlarının bitimine 14 dakika kala Championship'e düşmüş durumdaydılar ama Diomansy Kamara'nın üstüste şapkadan çıkardığı tavşanlarla mucizevi biçimde ligde kalmayı başardılar. Hodgson bu başarının üstüne sağlam bir takım kurdu bu sene. Ligin bitimine 2 hafta kala yedinci sıradalar. Eğer yerlerini korurlarsa ya da en fazla bir sıra düşerlerse kulüp tarihinin en iyi derecesini elde edecekler. Antrenman sahası Oscar'lı Chariots of Fire filmlerinin çekimlerinin yapıldığı Motspur Park'ın yanında bulunan kulüp bugünlerde tarihinin en iyi dönemlerini yaşıyor.
Benim burada Hodgson'ın ortaya çıkardığı tablo sebebiyle not düşmek istediğim bir durum var. Blogda Jean Tigana ve Fulham dönemi ile ilgili öne sürdüğüm bazı görüşler bazı okuyucular tarafından muhalefet görüyor. Tabi son derece saygı duyduğum görüşler bunlar. Ancak şu noktada hem onlara farklı bir açıdan baktırmak hem de aslında fikirlerini almak için şöyle bir tabloyu ortaya koymak gerekiyor. Roy Hodgson'ın bugünkü kadrosuyla Tigana'nın elindeki kadro arasında gözle görülür bir kalite farkı var. Hodgson'ın kadrosundaki en şöhretli futbolcu Inter'den kiralanan Olivier Dacourt. Bobby Zamora, Kamara, Zoltan Gera, Aaron Hughes, Simon Davies, Clint Dempsey ve Erik Nevland da kadronun diğer önde gelen isimleri. Ancak bu topluluk hiçbir şekilde rakipte korku yaratan, ismi duyulduğunda etki bırakabilen ve biraz sonra aşağıdaki kadroda vereceğimiz topluluktan daha kaliteli değil bana göre. Tigana'nın takımı küme düşme hattına yaklaştırması ile görevden alındığı (zaten sezon sonu kontratı yenilenmeyecekti) 2002-03 sezonunda kadroda Edwin Van der Sar, Steve Finnan, 2002 Dünya Kupası'nda altın dönemini yaşayan Junichi Inamoto, 11 milyon poundluk Steve Marlet, Steed Malbranque, Louis Saha, Luis Boa Morte, Facundo Sava, Martin Djetou, Pierre Wome gibi adamlar bulunuyordu. Tigana Fulham'da bulunduğu dönemde takımı 101 puanla Championship'ten Premier Lig'e taşıdıktan sonra ilk önce 13. sırayı aldı daha sonra da 2002-03 sezonunun 32. haftasında Blackburn'e kendi evlerinde 4-0 yenildikleri maçta görevi bıraktı ve takım ligi 14. sırada bitirdi. Blog kadrosundan Le Foot ve Tuncay'ın görüşlerini aldım farklı bir bakış açısı olarak. Onlar Tigana'nın Louis Saha'yı Premier Lig'e getirmesi, Henry ve Trezeguet'yi ortaya çıkaran adam olması, yukarıda saydığımız 2002-03 görevindeki kadronun elemanlarının daha sonra hep daha prestijli takımlara gitmesini ve Fransız'ın tarzı olan bir teknik adam olmasını artıları olarak saydılar. Ama ortada bir gerçek var, bu kadro Premier Lig'de küme düşme korkusu yaşayacak bir kadro olmamalıydı ve Fulham görevini bir şanssızlık olarak nitelemek çok iyimserlik oluyor. Jean Tigana'nın değerlendirilmesinde insanların onun (hiç küçümsemediğim ve takdir ettiğim) futbol dışı hayırsever karakterinin de bu "overrated" tarafında etkili olduğunu düşünüyorum. Ama futbol sahası bambaşka bir alan.
Bu arada Tigana'nın ipini çeken 4-0'lık Blackburn Rovers maçının gollerine baktığımda da tebessüm etmiyor değilim. Dunn 37 pen, Sükür 42, 54, Duff 52.
11 Mayıs 2009 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
8 yorum:
http://noatsamisa.blogspot.com/2009/04/roy-hodgsonn-fulham.html
İki hafta önce benzer temelli bir yazı yazmıştım.
http://news.bbc.co.uk/sport2/hi/football/europe/1275890.stm
Bu da bonus.
Edwin Van der Sar, Steve Finnan, 2002 Dünya Kupası'nda altın dönemini yaşayan Junichi Inamoto, 11 milyon poundluk Steve Marlet, Steed Malbranque, Louis Saha, Luis Boa Morte, Facundo Sava, Martin Djetou, Pierre Wome...
Bakalım şimdi.VDS yüksek sayılabilecek bir bonservis ile Premier League'e geldi, bugün Man Utd'ın kalesindeyse bunun birincil sebebi Fulham geçmişidir.Steve Finnan zaten Tigana gelmeden Fulham'daydı, sonra Liverpool'a gitti.Yani Tigana'nın Fulham'ında parladı.Burası önemli.İnamoto Arsenal'den kiralıktı, Arsene Wenger bu transferde zaten yanlış ata oynamıştı.Steve Marlet transferi yanlıştır, bunu Tigana da kabul ediyor.Maliyet/performans ortalaması çok kötüydü, zaten verim alınamadı.Steed Malbranque, Louis Saha ve Luis Boa Morte üçlüsünü zaten Tigana ''adam etti.''Louis Saha'yı keşfeden adam Tigana'dır, zaten Saha sonrasında da Man Utd'a gitmiştir.Bu üçlünün adını Fulham'a gelmeden önce -neredeyse- kimse bilmiyordu.Son üç isim düşük maliyetli isimler, Marlet hatasından sonra Djetou'yu kiraladı, Sava da galiba £1 milyona gelmişti.Bu kadro neye göre iyi kadro?Kimin ne olduğunu gördükten sonra iyi kadro.Finnan'ı Liverpool'da, Saha'yı Man Utd'da, Boa Morte'u yıllar boyu orta sıra takımlarında, gezgin futbolcu Wome'yi İnter'de, Zat Knight'ı Aston Villa'da, takımın kaptanı, sonradan menajeri Chris Coleman'ı ''Fulham'a en iyi sezonunu yaşattığını'' gördükten sonra iyi takım.E tamam da, Tigana olmasa belki hiçbirinin adını bilmeyecektik.EPL'e yeni yükselen takımların içler acısı halini görüyoruz, referans gösterilen Steed Malbranque bugün ligin asist sıralamasında üstlerde ama yine de küme düşmemeye oynuyor, tıpkı Fulham günlerindeki gibi.Neye göre iyi kadro öyleyse?Sonuçlarla ilgili bir yorumdur bu, kötü sonuç alan kötüdür gibi.İyi olan iyidir, altı doludur.Tigana kendi bir takım kurdu ve Premier League'e çıktı.Yetmedi takımı tarihinde ilk kez UEFA Kupası'na götürdü.Parayı olumlu kullanamadı, sözü de Steve Marlet transferini geçemez.Ona çok güvendi Tigana, belki de hayatının hatasıydı.Bugün o Serdar Kurtuluş'u çıkardı ortaya, onun sezonunda 40 maç oynayan 19 yaşındaki orta saha oyuncusu Serdar'a herkes ''iyi'' dedi.Şimdi yüzüne bakan yok.Neye göre iyiyi-kötüyü konuşacağız ki?
Gelelim bugünün Fulham'ına.Danny Murphy, yıllar boyu Liverpool forması giymiş biri.Andrew Johnson bu ligde gol krallığının kıyısından dönüş, kendini kabul ettirmiş bir forvet.Ödenen bonservis de £12 milyon ayrıca.VDS hariç Tigana kadrosunun geçmişini referans gösterebiliyor muyuz?Saha şöyleydi de Tigana onu iyi kullanamadı, diyebiliyor muyuz?Görükten sonra iyi, bugün için Fulham'ın kadrosu kötü?Her durumu kendi içinde değerlendirmek gerekir.Hodgson'ın başarısı için Tigana karşılaştırması bence anlamsızdır.Bu adam Türkiye'de de bir takım kurdu, dediler ki başarısız oldu.Burak'ı Cristiano Ronaldo yapamadı diyeceklerdi utanamasalar.Şimdi Burak'ın hali ortada.İbrahim Akın'ın durumu belli, Koray belli, Üzülmez belli, Baki belli, Gökhan Güleç belli.Çıkıp konuşsa, dese ki arkadaş böyle böyle; yarın anında iş bulurdu.Ama konuşmuyor, lafı gediğine koymuyor, komisyon aldın diyene mahkeme belgelerinden fazlasını söylemiyor, kodumu oturtmuyor; aksine Malili çocukları seviyor.
Ne Tigana aşkıdır arkadaş, dediler.Hala da derler.Şu an bir Francofon okulunda okuyorsam sebebi bu adamdır.Fulham'da çok iyi bir kadro kuran, lige, dünya futboluna harika isimler hediye eden, sayesinde oyuncularının transfer yaptığı bir adamdır Jean Tigana.Futbolculuğu gibi teknik adamlığı da başarılıdır.Üstelememiştir sadece, şansssızlıkların ya da yanlışların peşinden ''ben yaptım oldu'' diyerek gitmemiştir.Aksine underrated bir teknik adamdır, menajerdir.El-Fayed gitsin Hodgson'un yerine getireceği yeni menajere geyik testisi ısmarlasın.
İbrahim Altınsay ile JJA olayında iletişim kurulmuş, bir de Tiganalı Fulham günleri sorulsa hiç fena olmaz.Sonra bir daha böyle yazılar okumayız. :)
Öncelikle Salih işin karakter tarafına lafım yok yazıda belirttim Tigana'nın bu yönde bir falsosunu görmedim, kendisi hakkında çıkan mali spekülasyonlara da hiç bulaşmadım, o noktada hemfikiriz
Ayrıldığımız nokta şurada ben bir adamın bir futbolcu topluluğunu keşfeden ve bir araya getiren adam olmasını onun sonradan bu futbolcu topluluğuyla başarısız olsa da övgü gönderilen tarafı olmasına katılmıyorum. Dünya tarihinde adı sanı duyulmamış adamlarla kadro iskeleti oluşturup bunun üstüne şampiyon olan başarılar kazanan bir dolu adam var. Porto UEFA ve CL'yi kazandığında daha önceden tanınan isimlerden oluşmuyordu ki...Van Gaal'in Ajax'ı neredeyse tamamen akademiden gelmiş bir takımdı. Bu seneki AZ'e bakalım. Dembele, El Hamdaoui, Romero, Pelle, Ari,Schaars..bu esamesi okunmayan adamları da Van Gaal bulup getirdi. Ama alıp sadece bırakmadı ki, aynı zamanda tarihi değiştirdi...Benim belirttiğim aradaki fark bu...
Porto ve Ajax kendi ülkelerinin başat takımları.Biri kaliteli Güney Amerikalıların uğrak yeri diğeri zaten yılların Akademisi.
Hollanda liginde elde edilmiş bir şampiyonlukla İngiliz yarış atlarının ligini bir tutmak da Türk medyasının kırk yılda bir Güneydoğu'dan başarılı olabilmiş bir öğrenciyi alıp ''bakın fırsat eşitsizliği yok, o bile başarılı oluyor'' demesine benziyor.
Ben de Tigana=Van Gaal demiyorum ki.Tigana bir Mourinho'dur da demiyorum.Louis Van Gaal müthiş bir hocadır, harika işler yapmıştır.Mourinho'nun Porto'su teknik adamının üstün futbol aklı etrafına dizilmiştir.Tigana'nın da takımı Tigana'nın futbol aklı etrafına benzer şekilde dizilmiştir.Tigana'nınki bu kadarına yetmiştir diyelim, mesela Van Gaal fazlasını başarmıştır.Bunlar çok uç iki örnek, çok üstün iki kenar adamı.Tigana elbette bu düzeyde biri değil.100 üzerinden 99-90 verelim bu ikisine, Tigana'ya da 80.Sen 50 ver, not çok da önemli değil.Van Gaal'i koyalım aynı şartlarda Fulham'ın başına ya da Mourinho'yu.Ya da alalım bu ikisini 2 sezon evvelki Beşiktaş'a getirelim.Bence fazlası olmaz.Belki bu sezonki Fulham'ın başına getirsek muhtemelen daha iyisi bile olur.Ama bir noktaya kadar gelinip, devamı aşılamamışsa ki bunun da nedenleri vardır elbette, bunun anlamı salt bireysel başarısızlık değildir.Durum budur benim açımdan, varolan koşullar içerisinde bir Tigana değerlendirmesi yapıldığında sonuç hep pozitiftir, genelde etrafındakiler işi berbat etmiştirler.Falsosu varsa Steve Marlet transferidir, son sezonunda evet takım o noktaya gelmemelidir; lakin bunun temelleri iyi kadro-kötü kadro farkıyla anlatılamaz bence.Hodgson'ın performansını da Tigana karşılaştırması yüceltmez.Bu yazıya ilişkin esas muhalif olduğum nokta budur.
Selamlar...
@aşkın
takımların ülkedeki çaplarına ve lig kalitesine göre mi belirleniyor teknik direktör değerlendirmesi, velev ki öyle nedense AZ örneği es geçilmiş dert bağcıyı dövmek olunca....40 senede 1 kez şampiyon olan AZ ne peki?
AZ Hollanda Liginde de Heracles, Ajax, Feyenoord Premier Ligde mi? Onlar da Hollanda Ligi'nde...Bu mantığa göre Fulham Hollanda Ligi'nde oynarken 13. olsa başarısızlık ama Premier Lig'de oldu diye başarı, AZ Premier Lig'de şampiyon olsa efsane ama Hollanda Ligi'nde olduğu için bir tutulamaz...
Biz de biliyoruz tabi ki, Hollanda Ligi'yle İngiltere Ligi'nin kalitesi ve zorluk derecesinin arasında farklar olduğunu ama her ligi ve şartları kendi içinde değerlendirmek gerekir bu gibi durumlarda....Ha çok istiyorsan Güneydoğu'dan değil İstanbul sosyetesinden de veririz örneği...Ragnick-Hoffenheim, ve Alf Ramsey-Ipswich Town...Ramsey için de 60'larda kaldı o işler denmez umarım
SamisA tamam anlaşılmıştır ama yazıdan Hodgson'ı Tigana'nın bana göre başarısızlığına dem vurup yüceltmek gibi bir mesaj alınıyorsa belirteyim amacım o değil kesinlikle...Tam tersidir aslında bu dereceyi baz alıp Tigana'nın dönemine bir atıf yapmak...her kadronun kendi içinde değerlendirilmesi tarafına o yüzden katılıyorum elbette...
Bu yıl Sivas şampiyon olsa bu kez de Bülent Uygun - Tigana karşılaştırması mı yapacağız?
Yoksa Ajax - Galatasaray ve Psv - Fenerbahçe eşleştirmesi mi?
hayır aşkın mesela Bülent Uygun-Werner Lorant karşılaştırması, zira Sivas'ın önceki hocalarından birisi oydu
Yorum Gönder