İtiraf edeyim internetten maç izlemenin televizyonda izlemek yerine bazı avantajları var. Yayın dilini seçebiliyorsunuz, bu konuda Sky Sports ve ESPN'in harika spikerleri var açık konuşmak gerekirse. İyi bir de bağlantınız varsa aynı anda 2 hatta 3 maçı takip edebiliyorsunuz. Cumartesi akşamı herkes Bernabeu'ya odaklandığında benim aklımın bir yanı da Atina Olimpiyat Stadı'ndaydı. AEK ve Olympiakos Yunanistan Kupası finalinde karşı karşıya gelecekti ki yürüye yürüye şampiyonluğunu ilan eden Olympiakos'a sene içindeki tek çelmeyi takma şansı vardı AEK'nın. Zaten son yıllarda derbilerde Olympiakos'un aldığı mağlubiyetler onlardan geldi. Bu sene derbi kaybetmediler. AEK'yı her 2 maçta da mağlup edip Panathinaikos'la 0-0 berabere kaldılar. Cumartesi günkü maçın bir kupa finali olması nedeniyle farklı atmosferde geçeceğini tahmin etmiştim ama böylesini beklemiyordum. Maçlar başladığında amacım Classico'ya ağırlık vermekti ama dakikalar ilerledikçe gözlerimi sık sık Atina'ya kaydırmak zorunda kaldım. Barcelona üçüncü golü attığında da Barca maçını arka plana alıp tamamen Balkanlara odaklandım. Odaklandığıma değdi mi? Hem de nasıl.
Barca Bernabeu'da son 20 dakikada şov yaparken Atina'da tabir-i caizse kan gövdeyi götürüyordu. Maçın bitişi ilan edildiğinde futbolcuların sahaya çıkmasından itibaren 3 saatten fazla geçmişti ve toplamdaki 34. penaltı atılıyordu. Olympiakos 64. kez düzenlenen Yunanistan Kupası'nı 27. kez müzesine götürdü. Maç Yunanistan tarihinde bir kupa mücadelesindeki en iyi maç ve tüm Yunanistan tarihinin en çekişmeli maçlarından birisi olarak tarihteki yerini aldı. Müthiş bir hikayesi var elbet.
Bir kere belirtelim televizyon kameralarının tam karşısında bulunan maraton diye tabir ettiğimiz tribünlerin ortası tamamen boş bırakılmış Atina'yı bilenler için deniz tarafındaki kaleyi Olympiakos (sağ tarafı), sol tarafı ise AEK taraftarları doldurmuştu. Anastasios Kakos başlama düdüğünü çaldıktan 8 dakika sonra skor AEK lehine 2-0'dı. Mısır asıllı Arjantin'li forvet Ismael Blanco 2 gol birden atarak daha 10 dakika dolmadan tarihe geçecek bir maçın müjdesini verdi herkese. İlginç şekilde devre sonuna kadar büyük bir gelişme olmadı . Ancak devre arasında Olympiakos hocası Ernesto Valverde'nin Blackburn Rovers'tan kiralanan Matt Derbyshire'ı devre arasında oyuna alması maçın kaderini değiştirdi. 47. dakikada İngiliz oyuncu Olympiakos'u maça bağladı. Korner sonrası yapılan bir paslaşma ile Dider Domi'nin ortaladığı top Derbyshire'ın kafasıyla buluştu ve durum 2-1'e geldi. 70. dakikada kariyerini son maçına çıkan, 13 yıldır Olympiakos forması giyen ve taraftarlarca bir efsane olarak görülen Predrag Djordjevic'in ortasında ceza sahasındaki karambolde Brezilya'lı Dudu Cearense'nin koyduğu ayak durumu 2-2'ye getirdi. Son dakikalara kadar 2 takım da birbirlerini yokladılar. Maçın sonunda ise Euro 2008'deki Türkiye-Hırvatistan maçını bize hatırlatan hadise meydana geldi. AEK sağ kanattan Geraldo Alves'le hızlı bir taç atışı kullandı. Ceza sahasının önünde 3 oyuncudan sıyrılan Nacho Scocco Nikopolidis'in solundan topu ağlara gönderdiğinde kronometre 89:52'yi gösteriyordu. AEK taraftarları Olimpiyat Stadı'nda tek örgülerin bulunmamasını da fırsat bilip sahaya indiler.
7 yıl sonra ilk kez bir kupa kaldırmaya hazırlanıyordu takım. Ama olmadı 90. dakikada başladıkları şenlik sadece 4 dakika sürdü. Önce Matt Derbyshire'a kafa atan Sotiris Kyrgiakos oyundan atıldı sonra da 94. dakikada stadyumu yıkan gol geldi. Diogo'nun ceza sahası içinde havalandırdığı topa kafayı vuran İngiliz oyuncu 46. dakikada girdiği maçın kaderini değiştiren adam oldu. AEK 3 dakika önce kupayı kaldırmanın hesabını yaparken uzatmalara 10 kişi ile girmenin kabusunu görüyordu bir anda.
Uzatmalarda maçın durulacağını düşünenler yanıldılar. Olympiakos rakibin eksik kalmasını çok iyi değerlendirdi ve AEK kalesine yüklendikçe yüklendi. Maç boyu ortalarda görünmeyen Luciano Galletti 103. dakikada, Djordjevic'in göstere göstere verdiği ara pasını sert bir vuruşla ağlara gönderdiğinde AEK için yolun sonuna gelinmişti. Ancak o gol maçın kaderini bir kez daha değiştirdi. Önce daha önce sarı kartı olan ve golden sonra formasını çıkara Galletti oyundan atıldı, sonra da 105. dakikada, devre biterken orta sahadaki bir mücadelede Pantelis Kafes'i indiren Avraam Papadopoulos soyunma odasının yolunu tuttu. İşi bitirmiş görünen Olympiakos 9 kişiydi ve bu sefer önlerindeki 15 dakikayı düşünen onlardı. 107. dakikada Arjantin'li Scocco soldan bir kez daha girdi. Topu ortaya çevirmek istedi (ya da kaleye vurdu hala anlamış değilim), topun ortalanacağını sanarak kapattığı köşeyi açık bırakan Nikopolidis de önemli maçlarda yediği hatalı gollere bir yensini ekledi. 4-4. Şimdi sahaya girme sırası AEK taraftarlarındaydı. Kalan 13 dakika AEK'nın işi bitirme mücadelesi ile geçti ama Kakos son düdüğü çalıp maçı penaltılara götürdü.
Penaltılar maçın genel havasından farklı mıydı peki? Hayır.
Toplam 34 penaltı kullandı 2 takım. 32 penaltı sonrası iki takım da ikişer penaltı kaçırmış ve geri kalanları atmışlardı ki skor 14-14'tü. 2 kaleci de penaltı konusunda ne kadar beceriksiz olduklarını birbirlerine kanıtlamaya uğraştılar. Hele Nikopolidis'in yediği 2 penaltı var ki AEK'lı oyuncular tarihin en kötü penaltılarını atmalarına rağmen özel bir çaba gösterdi. Böyle bir adamın maçın son düğümünü çözmesi ilginç. Nikopolidis 33. penaltıda AEK'dan Agustin Pelletieri'nin penaltısını çıkardı, ardından da kendi kullandığı penaltıyla skoru 19-18'e getirip Olympiakos'u bu tarihi finalin zirvesine taşıdı. AEK'lılar defalarca el değiştiren bu maçtan sonra fena halde yıkıldılar. Özellikle kendi bulundukları tribünlerin önünde atılan penaltılardan sonra Olympiakos'lu oyuncuların onların önünde sevinmeleri ve kendilerine bir takım hareketler yapmaları işin tuzu biberi oldu. 2 not verelim. Nikopolidis Olympiakos ile kontratını 1 sene daha uzattı, Djordjevic'in de kariyerindeki son maç oldu. Sırp oyuncu 12 Yunanistan şampiyonluğu ve 5 Yunan kupası ile kapattı.
Ha tabi unutmayalım bu Olympiakos'un toplamda 13., son 10 yıldaki 5. dublesi. Yunanistan'da hala onları durduracak bir takım yok.
Maçın özeti.Penaltı vuruşları.
6 yorum:
Yeri ve zamani degil ama bir istegimi ileteyim; De Graafschap-Volendam maci ile ilgili bilgiler, analizler super olurdu. Cok feci bir 90 dakika olacak herhalde iki takimin konumu geregi. Tabii Den Haag'in maci da cok onemli bu minvalde.
Cok kotu bir hafta AEK icin. Panathinaikos`un Euroleague sampiyonlugu da tuz biber.
Türkiye'de böyle bir dominasyonu asla görmeyiz inşallah. Hoş izin de vermezler herhalde, 'Türk Futbolu'nun geleceği için Galatasaray durdurulmalı' tartışmalarını ve Medya'da ciddi destek görmesini unutmadık.
teşekkürler..atmosferi çok güzel anlatmışsınız.maçı yaşadım okurken.üstüne görüntüleri de seyredince..süper lige takılıp klamdan,etrafımızda neler olup neler bitiyor,öğrenmek gerçekten çok keyifli sayenizde
nikopolidis nasıl uzatır sözleşmeyi ya, ne güzel volkan'ı verecektik:)
Maç penaltılara kalınca izleyeyim dedim, penaltılar maçtan uzun sürdü resmen :) İki kaleci de birbirinden kova olunca (hoş nikopolidis zaten yılların kovası, dğerinden de beterdi) sayamaz oldum golleri. Son topu da korkarak çıkardı zaten nikopolidis.
Yorum Gönder