5 Mayıs 2009 Salı

İÇİMİZDEN BİRİ: FATİH SARMASI











Güzide yazarlarımızdan Tunchay, gırtlak olayının dibine vurunca daha önceleri kıyısından köşesinden değindiğim gıda muhteviyatlı yazılara bir yenisini ekleme kararı aldım. Zira bu seferki benim için çok özel. Konumuz Fatih Sarması ve Fatih Sarmacısı. Bu konuyu özel yapan da bu tatlıyı dedem ve dayımların imal edip, Fatih’teki tarihi dükkanda sunuyor olmaları.

Çocukluğumun geçtiği Akşemsettin-Yavuz Sultan Selim-Akdeniz Caddeleri hattının son durağıdır bu dükkan. Fatih İlkokulu’nun (bilinen adıyla taş mektebin) sokağından Fatih Camii’ne doğru çıkarken sağda kalır. Çocuk aklımla anlayabildiğim kadarıyla keyifli görünen esnaf muhabbetini, kavurucu Ağustos sıcağında büyük ağaçların gölgesinde yapılan bol kahkahalı tavla maçlarını, semt-mahalle kavramını, 14 yıl aradan sonra gelen şampiyonlukta kaldırım taşlarına kadar boyanan sokakları ve daha birçok şeyi hatırlatır o dükkan bana. Neyse konuya dönelim.

Fatih Sarması, tamamen yağsız ve çok hafif olan bir hamurun katlanarak kalın bir rulo şekline sokulması sonrasında iç kısmına ve üzerine kayısı marmelatı ve şerbet dökülmesi suretiyle elde edilmektedir. Şerbetli bir tatlı olmasına rağmen özel formüllü hamuru sayesinde rahatsızlık vermeyen hafif bir tatlıdır. Tabii özellikle Fatih bölgesindeki pastanelerde veya tatlı satan yerlerde kendimi bildim bileli taklitleri vitrinleri süsler. Ama bırakın tadını, hamuru tutturulamadığı için görüntüsü bile orjinalinin yanından geçmez.

60 yıllık tarihi dükkan eski günlerini arasa da, -80’li yıllarda pide kuyrukları kadar uzun kuyruklara tanık olmuştur bu gözler- İstanbul’un uzak semtlerinden müdavimleri hala bu tatlı için onca yol tepmeyi göze almaktadır.

Ayrıca, fotoğraftaki sarma bıçakları izin günlerinde nice rakip trbüncüye kabus olmuştur vakti zamanında. Kusura bakmayın futbol blogu olmamızdan dolayı patron FD’nin isteği üzerine her kategorideki yazıyı futbola bağlayarak bitireceğiz bundan sonra. Oldu mu FD? Olmadı di mi? Oldu mu? Olmalıydı ama

by forzabrian

8 yorum:

varol döken dedi ki...

sağ köşede alttan ısırmış gene tunchay, bir insan aynı anda beşiktaş'ta ciğer yerken fatih'te sarmaya nasıl sarar, açıklansın!

tunchay dedi ki...

Yalnız arkadaşım bu yazılıktan çıkmış, reklama girmiş.

Nasıl övgü dolu cümleler, nasıl yönlendirici bir tarz! Ama bu gitmeyeceğiz, yemeyeceğiz demek olmuyor tabi. Gideriz de yeriz de.

Varol bey, üzerime oynamayın, neticede takımınızın kaptanıyım, Alex'le kapışan Deivid gibi olursun şerefsizim, salarım Emre'yle Uğur'u üstüne!

Sosyal_FB dedi ki...

Varol, sana bir tiyo vereyim. Aslında senin sevdiğin yemekler de yok. Bunca zaman var gibi davrandılar sadece. Flying Dutchman hepsini araştırdı, hiç biri gerçek değilmiş. Aslında tavuk, pardon kaşık yok yani.

varol döken dedi ki...

tavuğa ulaşamadıysa numarasını vereyim ben abi, bizim tavuklar telefona da bakıyor eleman yokluğunda:)

ucuyla verip sapıyla alanlardan olmasın kimse, her nerde yaşıyor ve yemek yediriliyorsa...

forzabrian dedi ki...

Yazarken kesin böyle bir yorum düşer diyordum İçimizdeki İrlandalı vurdu sırtımızdan :))) Yedikten sonra pişmanlık cümlelerini de alacağım senden. Varol Tavukçuluk arkası Fatih Sarması yapmak lazım artık. Organize olalım.

Zoma dedi ki...

forza, tam google earth koordinatı verebilecek misin? Dönüp dönüp aramayalım dükkanı, maazallah kilo falan veririz. :)

Ayrıca Fatih, Samatya, Paşa, Çapa hattında tavsiye edeceğin yerleri de bekleriz. Tavukçuzade'yi biliyoruz zaten. :)

cisco dedi ki...

ayni yerlerde buyumusuz desene :)

Minero dedi ki...

Evimin dibindeki Tavukçuzade'ye uğrayamadım Fatih Camii'ne nasıl gideceğim bilmiyorum. Bu iş için gırtlak meraklısı kuzenimi devreye sokmalıyım. O Fatih Camii taraflarını benden iyi bilir...