Sevgili kardeşim,
Yıllardır görmüyordum seni, bu sabah rastladım. Otobüse yetişmeye çalışıyordun. Kollarını yere doğru salmış, dirseklerden en ufak bir kırılma olmaksızın kısa aralıklarla sallaya sallaya “koşmaya” çalışıyordun. Ceketinin önü ilikli, uzun gelen manşetlerinden sadece parmak uçları gözüküyordu ellerinin.
Koştum arkandan, yıllardır cevabını aradığım soruları sormak için. Yetişemedim. Sonunda sana bu mektubu yazmaya karar verdim kardeşim. Olur da okursan cevabını hasretle beklerim.
Canım kardeşim, anlat bana neden hiç alakan olmadığı halde mahalledeki tek meşin top sende olurdu. Bir de babana sor lütfen, top ile alakası olmayan oğluna Suudi Arabistan ya da Libya’dan meşin top dışında getirecek bir şey bulamamış mıydı?
Eksik kaldığımız mahalle maçlarında kah Cosby Show’u kah Yalan Rüzgarı’nı izleme bahanesi üretip bizi yalnız bıraktın da ne oldu. Theo’yla kanka mı oldun.
Beden dersinde biz topun her türlüsünü oynarken kenarda oturup çekirdek yedin de eline ne geçti. Biz karşıdan karşıya en Cüneyt en Müjdat halimizle koşarken, sen Louis de Funes filmlerindeki hızlı çekim adamlar gibi koşmaya çalıştın.
Hayır, Badem rock star oldu da, sen ne oldun, neredesin canım kardeşim?
Sevgilerimle,
Gorky.
29 Mayıs 2009 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
http://isomiliyano.blogspot.com/2009/05/ruya.html
bildim o adamı.christiano ronaldo da öyle koşuyor gibi geliyor bana ama adam hızlı da bi taraftan :)
Çok mu kişisel olmuş ya da göndermeyi anlamak için bazı eksik parçalar mı var bilemedim...
Yorum Gönder