29 Ocak günü Middlesbrough'nun ligin dibine doğru giden grafiği için bir analiz yazısı ele almış ve sonunda Gareth Southgate'in çözüm bulması gereken sorunlara dikkat çekmiştik. Yazıya gelen yorumlardan birisi bu analizi boşuna yaptığımızı, bu grafiğin klasik M'boro grafiği olduğunu, takımını her sezon ortasında düşme potasına girip, sonra son kısımda bir atakla ligi orta sıralarda bitirdiğini ileri sürmüştü. Görünen o ki boşuna yapmıyormuşuz o analizi. Middlesbrough bir futbol mucizesi olmazsa gelecek sezon Championship'te mücadele edecek. Kadrolarının Premier Lig'deki bir çok takımından oyuncu kalitesi olarak geride olduğunu düşünüyorum ama bu kadar net bir futbol fakirliğini sahneye koyacak kadar kötü oldukları kanısında değilim. 5 ay önce hücum hattındaki yaratıcı oyun planları, takımın geleceğe dönük umut vermemesi, Gareth Southgate'in oyunculara karşı disiplini sağlamaktan uzak tavrı ve bloklar arası bağlantı gibi problemlere dikkat çekmişiz. 5 ay geçti. Boro'nun Aston Villa maçını 90 dakika izledim ve hiçbir şeyin değişmediğini gördüm. Hücum hattındaki tüm pozisyon umudunu ceza ahası önünde yapılan sonuç almayan yan paslara ve ardından kanatlardaki iki adamın topu ortaya fırlatmasına bağlamış durumda Middlesbrough. Villa maçında atılan tek golün aslında yerini bulmayan bir pasa yapılan tamamen spektaküler bir hareketten kaynaklanması bunun önemli bir göstergesi. Bunun dışındaki her hücum denemesi kolaylıkla eridi Villa defansında. Tabi işin bir de saha içinde dağılım kısmı var. Middlesbrough Tuncay Şanlı takımlarının genel kaderi olabilecek şekilde savruk oynuyor.
Boro'nun takım dengesini inanılmaz bozacak şekilde bir özelliği var. Orta alanda ve hücum hattının arkasında serbest oynayan 2 oyuncusu var. Bu adamların ikisi de sahayı sol ve sağa doğru yayılarak kontrol ediyorlar. Ancak bu 2 oyuncudan Arca ile diğeri Tuncay arasında önemli bir fark var. Arca genelde kendisine ihtiyaç olan yerde ve doğru zamanda olmaya çalışıyor. Tuncay'ın ise takımın dengesini bozan bir hareketliliği var. Her yere yetişmeye çalışıyor ama birisinin ona, bunun takıma zarar verdiğini söylemeli. Şöyle bir örnek vereyim. Middlesbrough galibiyet golünü aradığı dakikalarda kendi kalesine doğru yapılan bir hücumu karşılamaya çalışıyor. 2 oyuncu bir Villa'lı oyuncuyu taç çizgisi civarına sıkıştırmışken Tuncay orta saha yuvarlağından, topu bir an önce alıp hücuma kalkmak için taç çizgisine kadar koşuyor. O anda bunun yararlı olacağını düşünüyor ama aslında kendi bulunduğu yeri boşaltmış ve aynı bölgeye giren üçüncü adam olarak sahanın geri kalan bölümünde bir adam eksilmesine yol açıyor. Villa'lı oyuncu topu ya Tuncay'ın boşalttığı alana pas veriyor ya da topu kaptırıyor. Topu kaptırdığı zaman da Tuncay topu kapan arkadaşlarının kendisine göndererek ileri hamle yapmalarına engel oluyor, çünkü o sırada gereksiz yere hücum hattındaki yerini bırakmış ve geriye gelmiş oluyor. Bu "her yere yetişeyim ve çalışayım, çabalayayım" tavrını bırakması lazım, zira halı sahada belli bir anda gaza gelip tüm maçı tek başına almaya kalkan oyunculara benziyor. Hafta içindeki "Supporter's Player Of The Year" ödülünün de kendisini bu konuda yanlış cesaretlendirdiğini düşünüyorum. Onun bildiğimiz "yenilgiyi kabullenmeyen ve isyan eden" tavrı zaman zaman takım dizilişini, dengesini ve saha içindeki 3 mevki arasındaki bağlantıyı bozabilir.
Tabi bunları söylememizin bir başka nedeni de gelecek sene çizeceği yol açısından önemli olması. Tuncay örneğin kendi karakterine tamamen ters, zaten sezon başından beri savruk oynayan ve saha içinde istikrarlı bir dizilişe sahip olmayan Middlesbrough'da bu oyunu ile öne çıkabilir. Ama oyuncuların görev alanlarını bildiği, muhafazakar, kontrollü oyunu gösteren takımlarda saha içi dengeyi bozan bir adam olarak görünebilir. İsminin geçtiği Chelsea bunlardan birisi örneğin. Tuncay, Avram Grant veya Guus Hiddink takımlarında kadroda bulunsaydı formayı alması zor olurdu diye düşünüyorum. Örneğin yukarıda Tuncay ve Aston Villa'lı Gareth Barry'nin bir karşılaştırması var. Türk oyuncunun orta sahanın ön bölgesinde bir sonuç getirmeyen onca yan pasına rağmen, son hareketin etkili olduğu alanlarda nasıl etkenlikten uzak olduğunu görüyorsunu. Ceza sahası içine atabildiği bir tek olumlu top yok. Bunun yanında Gareth Barry'e bakalım. Aynı analiz ile John Carew'e baktığımızda da aşağı yukarı benzer tabloyla karşılaşıyoruz.
Tabi bu savrukluğun takımın geneline nasl yayıldığı ile ilgili enfes bir fotoğraf var. Avustralya'lı kaleci Bradley Jones'un oyunu kurarken yaptığı vuruşlar. 20 kez top kullanmış Jones. Resimde gördüğünüz 12 tanesi doğrudan rakibe giden toplar. Kendi arkadaşlarına giden 8 pasının 5 tanesi kısa mesafeli toplar. Buna rağmen yerini bulmayan pas yönteminin maç boyu kullanılmaya devam etmesi ilginç. Southgate'in Championship'te M'boro'nun başında kalmasının takım açısından pek hayırlı olacağını düşünmüyorum.
18 Mayıs 2009 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
iyi güzel hoş da tek sorumlu tuncay mı yahu, afonso alves'e ne demeli. santrafor diye getirdiler adamı adamın 10 golü bile yok. sorun bence tuncay'dan daha çok tuncay'a göre oyun planı belirlememeleri. yani tuncay savruk bir futbolcu ama işte mücadele etmesi, hücumdaki gol konusundaki katkısı bana sorarsan middlesbrough için en az downing kadar önemli yapıyor tuncay'ı.
yani yanlış da anlaşılmasın tuncay'ı tek sorumlu göstermişsin falan demek istemedim de şahsi görüşüm tuncay'ın savrukluğuna kadar daha önemli sorunların olduğu middlesbrough'da.
@alperensaylar
tek sorumlu tuncay değil tabi ki,hatta sorumlu ne kelime tuncay takımın en önemli oyuncularndan birisi, asıl sorunları link verdiğim yazıda görebilirsin...ben tuncay'ın gözüme çok çarpan ve hep öne çıkarılan karakterinin zaman zaman büyük sorunlara yol açabileceğine de değindim
biraz daha dikkatli okudum da...benim hatam:)
Yorum Gönder