27 Temmuz 2009 Pazartesi

AXPO SUPER LEAGUE 2009-10













Geçtiğimiz hafta ele aldığımız Avusturya Ligi'nden 3 hafta önce başlamıştı İsviçre Ligi, dolayısıyla onlara da değinmek lazım bir şekilde. Komşusu ile neredeyse tamamen aynı bir lig formatına sahip İsviçre. Ligde 10 takım var, takımlar birbirleriyle dörder kez karşı karşıya geliyorlar ve oldukça erken başlamasına rağmen kış mevsiminde verilen, 1,5 aya yaklaşan ligin bitişi yine mayıs ayını buluyor.

Bundan 10 sene önce Zürih ekibi Grasshoppers İsviçre futbolunun lideri durumunda idi. 1886 yılında kurulan Zürih kulübü toplam 27 şampiyonlukla en yakın rakibi Servette FC'nin 10 şampiyonluk önünde bulunuyor. Grasshoppers İsviçre Kupası'nı da 18 kere müzesine götürerek bu alanda da lider, kısacası İsviçre futbolunun lokomotifi konumunda bir ekip. Ancak 2000 yılından sonra İsviçre futbolundaki değişimler Grasshoppers'ı ikinci plana itti ve Zürih kentindeki rakipleri FC Zurich ve FC Basel'in etkisini artırmalarını sağladı. Mavi beyazlıların son şampiyonluğu 2003, son kupa şampiyonluğu ise 1994 yılında. Bu sene takımın başına eski futbolcuları ve eski FC Luzern antrenörü, İsviçre futbolunun gelmiş geçmiş en önemli isimlerinden Ciriaco Sforza'yı getirdiler ancak yine de sezon için umut vermiyorlar.


















İsviçre futbolunun son yıllardaki hakimleri FC Zurich ve FC Basel. Bu 2 takım 1965-77 yılları arasında da aynen şimdiki gibi büyük bir rekabete girmişler ve o yıllardaki toplam 13 şampiyonluğun 10 tanesini kazanmışlardı. Ardından 2001 yılına kadar bu 2 takımdan hiç birisi şampiyon olamadı. O yıllar da Grasshoppers'ın yükselişine denk gelir zaten. Ancak 2001 yılında şampiyon olan FC Basel bu gidişe dur dedi. 3 sene sonra FC Zurich tarihindeki 10. şampiyonluğa ulaştı. 2003'ten beri düzenlenen 6 sezonu üçer üçer paylaşmış durumdalar. Toplamda da 12 şampiyonluğu var iki takımın. Yani arada büyük bir rekabet var. 17 Mayıs 2006'da FC Zurich'in 25 yıllık hasreti sonlandırdığı maç halen İsviçre'de bugüne kadar futbol stadyumlarında görülmüş en büyük olaylara sahne olan maçtır. Son hafta Basel deplasmanında, Basel'e şampiyonluk için beraberliğin dahi yettiği maçta eski Galatasaray'lı Filipescu'nun uzatmanın bitimine 17 saniye kala, 93. dakikada attığı golle mucizevi biçimde 2-1 galip gelen ve şampiyonluğa uzanan FC Zurich'li oyuncular sahadan zor çıkabilmiş, Filipescu Basel'li taraftarlardan saha içinde dayak yemiş ve Basel şehri savaş alanına dönmüştü.





















FC Basel'in başında eski Alman futbolcu Thorsten Fink bulunuyor. Fink göreve bu sene getirildi, geçtiğimiz sezon şampiyonluğu ZFC Zurich'e kaptıran Christian Gross'un boşluğunu dolduracak. Bu alanda elbette en büyük kozu, Borussia Dortmund'dan ülkesine dönen Alexander Frei. Kariyerine Basel altyapısında başlayan futbolcu için tam bir eve dönüş oldu bu. Basel'in kadrosunda geçtiğimiz sezon Energie Cottbus forması giyen Çağdaş Atan da bulunuyor. Son şampiyon FC Zurich ise 2007'den beri takımın başında olan Bernard Challandes tarafından yönetiliyor. Basel'e göre daha mütevazi bir kadrosu olan takımın, yukarıda belirttiğimiz başarılı süreçte 1964 ve 1977 yıllarında iki kez Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası'nda yarı final oynadığını belirtmek lazım.

Bir de İsviçre futbolunun diğer efsanelerine bakmak lazım kısaca. Grasshoppers'tan sonra 17 şampiyonlukla, İsviçre'nin en çok şampiyonluk kazanan takımı Servette FC, 1999'dan beri şampiyonluk yüzü göremiyor. 2005 yılında iflasını açıklayarak lisansı iptal edilen kulüp, izleyen sezon İsviçre ikinci ligine kabul edildi ve halen bu ligde mücadele etmeyi sürdürüyor. 1987 ve 88'de iki kez arka arkaya şampiyon olan Neuchatel Xamax iniş çıkışlardan sonra lige dönmeyi başardı. 1986'dan beri şampiyon olamayan ve toplamda 11 şampiyonluğu bulunan Young Boys Bern de iki sezondur ligde ikinci sırayı alıyor ve yavaş yavaş nefesini hissettiriyor. İsviçre'de geçtiğimiz hafta içi oynanan maçlar sonucu 4 maç sonunda 6 puanla FC Zurich lider durumda.

1 yorum:

varol döken dedi ki...

abi desene ben basel'in formasını ısrarla zürih sokaklarında ararken dayaktan zor kurtulmuşum... ben de diyorum herifler ters ters bakıyor, allahtan türk olduğumuz belli oluyordu berbat ingilizcemiz ile de cesaret edemediler:)