Türk futbolu tarihinde 100 yıldır sahnede olan ve hala faaliyetini sürdüren birkaç kulüp var. Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe, Beykoz 1908...Bu sene Ankaragücü'nün 99. yılı ve 2010'da kulüp dalya diyecek. 100 yıldan fazla geçmiş sahip bu kulüpler, uzun ömürlülük ile birlikte istikrarı aynı anda sağlamış kulüpler değiller. Bu süre içerisinde sayısız futbolcu, hoca ve başkan kulüpten gelip geçti. Futbolcu tarafı gayet normal ama teknik direktör ve başkanların çok sık değişmesi tercih edilir bir durum değil elbet, olmamalı da. Bununla ilgili
bir araştırmamız vardı örneğin, en çok milli takım antrenörü harcayan takımlarla ilgili. Galatasaray ve Fenerbahçe Avrupa'nın lideri durumundaydılar. Fenerbahçe bugüne dek 24, Galatasaray 23 milli takım antrenörü ile çalışmıştı. Frank Rijkaard ile (Hollanda) sayı ezeli rekabete yakışır şekilde eşitlendi.
İş başkanlara geldiğinde de maşallahımız var. Beşiktaş bu alanda lider. Yıldırım Demirören Kara Kartallar'ın 47. başkanı. Onu Galatasaray 43 başkanla izliyor. Fenerbahçe ise 37 rakamında. Bu şu anlama geliyor, Beşiktaş 2,25 yılda (yani 27 ayda), Galatasaray 2,4 yılda (yani 29 ayda), Fenerbahçe ise 2,75 yılda (yani 33 ayda) bir başkan değiştirmişler. Takımlarda en uzun süre başkanlık yapan isimler ise Beşiktaş'ta 16 yılla Süleyman Seba 16, Galatasaray'da 13 yılla kurucu Ali Sami Yen ve Fenerbahçe'de 16 yılla Şükrü Saraçoğlu. Tabi bir başkanın bir kaç kez başkanlığa geldiğini hesaba katmak lazım. Bizim vurguladığımız farklı başkan sayısı değil, sık değişim.
Anderlecht bugün bu yazıyı ele alış sebebimiz aslında. 1908 yılında kurulmuş Brüksel kulübü. Kurucu Charles Roos sadece futbolda değil, altetizm alanında da faaliyet göstermesini istediği bir kulüp kurmuş. 2 sene boyunca kalmış Anderlecht'in başında. Yerine gelen Théo Verbeeck başkanlık koltuğuna oturduğunda sadece 23 yaşındaydı ve aynı zamanda takımıın sol kanatında da oynamaktaydı. Tam 40 yıl kaldı görevde. 2 Ağustos 1951 tarihinde vefat edene dek. Yerine gelen Albert Roosens de 20 yıl kaldı başkanlıkta. 1971 yılında koltuğu Vanden Stock hanedanına bıraktığında bir tarihi de başlatmış oldu. Brüksel'de kulüple aynı adı taşıyan bir bölge olan Anderlecht'te 1913 yılında kurulan Belle-Vue bira firması 1927 yılında Philémon Vanden Stock tarafından satın alındı.
Philémon'un torunu Constant Vanden Stock 1971'de Anderlecht başkanlığına seçildi ve aynı zamanda Belle Vue'nün de yönetim kurulu başkanıydı. Onun döneminde Anderlecht 2 kez Avrupa Kupa Galipleri Kupası'nı, 2 kez Süper Kupa'yı 1 kez de UEFA Kupası'nı kazandı ve 10 kez de Belçika Şampiyonluğu yaşadı. Bunu üzerine Stade Émile Versé olan stadyumun ismi Constant Vanden Stock Stadyumu olarak değiştirildi 1983'te. 1996'da 82 yaşındayken koltuğu oğlu Roger Vanden Stock'a bıraktı. O günden bu yana oğlu başkanlık görevini yürütüyor. Baba Constant 2008 yılında, 94 yaşında iken vefat etti. 2005'te açıklanan gelmiş geçmiş en büyük 100 Belçika'lı listesinde 93. sıradaydı. Bu arada 1989'da Roger Belle-Vue'yü 25 milyon euro karşılığında dünyanın en büyük bira fabrikalarından olan Inbev'e sattı. Böylece kulübün bira fabrikasından edindiği gelirler de kesilmiş oldu. 1971-89 arasında Anderlecht kulüp tarihinin en parlak dönemini yaşamıştı.
Belle-Vue'yü bilmeyenler için bir resmini koyalım, Kriek türünden bir bira. Meyve aromalı biralar da üretiyordu. Tabi Anderlecht tarihini yazının sonunda toptan ele almak lazım. 101 yılda değiştirdikleri başkan sayısı 5. Bu ortalama 20 yıla denk geliyor.
4 yorum:
101 yıllık Vefa'yı da ben ekleyim. Kulüp zaman zaman başkan bulmakta zorluk çekiyor.
Bellevue, kriek biralar arasinda en meşhurlarındandır ve çoğu kriek'in aksine içerken bira tadı alınabilir. Keşke Anderlecht fabrikayı elden çıkarmasaydı.
Belçika biralarına hastayım. Bunun yanında bir de silme patates kızartması koyacaksın 180 kilo olacaksın. Biz hala Efes'e talim ediyoruz, bulursak Guinness içebiliyoruz burda...
Kongre üyelerinin "en taraftar" olduğu kulüp Beşiktaş belki de.
Böyle bi kulüpte 16 yıl durmak akılalmaz bişey.
Seba'yı herkesin sevdiği kadar sevmem; fakat iyi bi stratejist, güçlü bi liderdi.
Hep etik değerleri öne çıkarılarak, onun yönetim becerisi unutturuluyor.
Yorum Gönder