2 Temmuz 2009 Perşembe
TOP 10 İĞRENÇ EMO KLİŞESİ
EMO. Dürüst olayım bu terim ilk çıktığında böyle bir ucube nesil yaratacağını bilmiyordum. Zira Emo en yalın ifadesiyle bir müzik türü olarak ortaya çıkan bir kavramdır. Rock müziğin bir uzantısı olarak anarşizm ve punk kültüründen beslenerek 1980'lerin ortasında ortaya çıkan bir müzik türüdür aslında. Hatta bilinen ilk örneklerinden birisi hardcore temalarından evrimleştirilerek yapılan "emocore" adında hatırı sayılır sertlikte bir müzik türüdür. Indie, punk, progresif rock, melodik rock gibi bir çok türün öğelerini taşıyan bu müzik türü 4-5 yıl öncesine kadar pek dokunulmayan, bulaşmadığımız, en azından ortaya çıkışındaki köklerine bağlı şekilde kaldı. Ta ki dünya ergenleri bu kültürü alıp içindeki bütün isyan, başkaldırı, punk ve skinhead kültürünü atıp geriye siyah makyajlı, ağlamaklı yüz ifadesi ve sürekli hayatın anlamsızlığından bahseden bir güruh yaratana kadar. Ortaya çıktığında Dag Nasty, Beefeater gibi grupların dinleyicilerinin mensubu olduğu bu kültür şimdi Placebo hayranı "karamsar" gençlerden oluşuyor. Tabi iş bir kavramın içinin boşaltılmasına gelince mevsim türlüsüne giriş de yapıyorsunuz. Bu işlem sırasında günümüz "emo"ları gotik kültürle de birleştiler ve böylece mensuplarının giyimlerinden, davranışlarına, söylemlerinden, bakışlarına kadar birbirinin kopyası olan, seri üretim bir nesil doğdu. Aşağıda gördüğünüzde tanıyacaksınız her birini merak etmeyin. İstiklal Caddesi'ne çıkıp özellikle ortadan yürüyen veya binaların önünde ellerinde gitarla oturanlara bir göz gezdirin.....
1-Acıların Kadını Bergen Modu: "Hani ışığın etrafına kümeleşen ve ampüle çarparak yalpalanan kelebekler ve ateş böcekleri olur ya, öyle yalpalanmıştım ben de ışığınla, ama kapattın ışığımı, karanlığa gömdün beni, nerden bulacağım ben şimdi senin elektrik düğmeni, Edison nefret ediyorum nerden elektriği buldun"... İnternette hangi blogu açsam, hangi "emo" imzalı yazıyı okusam aha bu mod var hepsinde. Simsiyah bir sayfa. 4 paragraflık bir yazı. Her paragrafa mümkünse aynı harf veya kelimeyle başlama, sonunu hüzünle bitirme...Sanırsın yazıyı bitirmiş ondan sonra da kafasına sıkmış revolver'la. Ertesi gün bakıyorum, devam ediyor yazmaya. Yahu Küçük Emrah'ın hadi her filmde anasına bacısına tecavüz ediliyordu, Bergen'in suratına kezzap atmıştı kocası, sana ne oldu? Saint Joseph'ten mezun olup Galatasaray Üniversitesi'nde okuyorsun, oturduğun yer Levent, haftada bir Mojo'ya gidiyorsun, yazları Bodrum'daki yazlıktasın...Be zirzop nedir bu havalar o zaman? Neymiş sevgilisi terketmiş, kimse bunu anlamıyormuş, hayat ne kadar karamsarmış, insanoğlu neden böyleymiş. Bunu alıp Etiyopya'daki kabilenin çadırına koyacaksın, 2 gün sonra o siyah göz kalemini yemezse adam değilim.
2-Beko-Hitachi Sevenler Derneği: Eskiden, rahat uyusun yerinde, dedemin bir Beko-Hitachi televizyonu vardı, üzerindeki 8 tane tuşla kanalı değiştirirdin, siyah-beyazdı. Önüne oturup "ajansı izliycem susun" derdi. Ajans dediği de haber bülteni işte. Yıllar geçti, dedem vefat etti, sonra "emo" denen bu yaratıklar çıktığında gözümde kar tanesi iriliğinde yaşlar birikti. Beko-hitachi ruhu geri dönmüştü. Her genç siyah-beyaz giyiniyor, her birisi, sokakta gördüğü kedinin, mendil satan çocuğun, eski binanın siyah beyaz resmini çekiyor, bunları siyah beyaz temalı blog sayfasına koyup, bir Ara Güler olmak için can atıyordu. Şimdi ben bu ekibe sormak istiyorum. Afedersin Cumhuriyet Meyhanesi'nin önündeki kedinin balık bekleyen halini çekip, resmi siyah-beyaz yapıp, altına da "herkesin bir yalnızlığı vardır, en fazla da kalabalıklar içinde" yazınca ne oluyor? August Comte'un mezarından çıkıp "yıllarca götümü yırttım sosyoloji uğruna böyle tespit görmedim" demesini mi? O kedi 2 dakika sonra balığını yiyip yalanmaya başlayacak. Bir de bunların kendi siyah-beyaz resimlerini çıkarıp profillerine koymaları meşhur. Resim mutlaka havadan çekilecek ve yukarı bakılacak ama. Yoksa Milli Eğitim Bakanlığı kabul etmiyor.
3-Notaların Katilleri: Herhangi bir Placebo, Rasmus ya da Tokio Hotel konserine gidin, kalabalığı yararak en ön sıraya ilerleyin. En öne geldiğinizde siyah ojeli tırnakları takip edin, işte dünya müziğinin önünde Ferhat Güzel ve Nihat Doğan'la beraber duran en büyük tehditi görmüş bulunuyorsunuz. Emo gençliği asla neşeli müzik dinlemez. Katrina and The Waves'den Walking On Sunshine dinlemek onlar için davaya ihanettir. We Are The World'u dinleyen bir emo görülürse arkadaş çevresi tarafından dışlanır, çene piercingi tahrip edilir. İyi bir emo olmak için Placebo'dan Without You I am Nothing, Radiohead'den Creep, Nick Cave'den As I Sadly Sat By Her Side şarkılarını ezbere bilmek gerekmektedir. Ayrıca ismini sadece sizin bildiğiniz bazı grupları dinlemeniz lazımdır. Reservoir Death, Endless Pain and Misery, Bütün Köyü Eşekle Gezen Bendim gibi....Emo gençliği arasında enstrüman çalanlar ayrıca üst mertebelere yükselirler. Genelde çaldıkları alet keman, klasik gitar gibi melankolik aletlerdir. Kanun çalan bir emoya rastlamanız imkansızdır, bir de kendi şarkınızı yazarsanız of ki ne of....Ona da izleyen maddede geleceğiz.
4-Emo'dan Bütün Şiirleri: Voodoo Girl'den geliyor aşağıdaki mısralar. Kendisi 10 saniyede yarattı bu eseri.
Dün hayatımın üzerini kaplayan simsiyah bulutları
Dağıtamadım üzerimden, ellerim küçücüktü
Yüreğimi sıkan ellerin gibi, üzerimize yağan yağmur gibi
Yeni doğmuş bir kedi yavrusu gibi
Ama sen yoktun elimden tutmuyordun ki
Dikkat ettiyseniz her emo gencinin günlüğünde, bilgisayarında, kendi sayfasında, kitabının bir köşesinde, okul defterinde böyle bir şiir bulunur. Anlamsız, karamsar, ne idüğü belirsiz dörtlükler. Dikkat ederseniz bir çoğunda bazı kelimeler 2-3 kez yinelenmektedir, ama benim asıl dikkatimi çeken "küçüklüğe" yapılan vurgudur. Küçük eller, küçük kalp, küçük beden, küçük ayaklar....Okuyan da bunların hepsini Kylie Minogue boyutlarında sanar. Halbuki bir bakıyorsun ki orkların dişisi gibi bir dolu tip. Kilo 90, şiir yazıyor, "küçücüktü ellerim tutmuyordun ki". Ulan ayı kadar eli adam nasıl tutsun, ne küçüğü. Sonra da çok yalnızım, hayat beni yoruyorsun, zayıfla yahu. Erkek olanlarda da bir yüreğini avucuna almak, yüreğini sıkmak, yüreğini ısıtmak gibi bir metafor var. Dana yürek: kilosu 3.75 TL. Yürekle başka işim de olmaz. Kalp deyin lan şuna....
5-Emo ile Moda Günleri: Saç rengi: Turuncu, fosforlu mavi, jet siyah, neon....Saç stili: Tek göz mutlaka saçla kapanmalı ki bu kokuşmuş dünyayı görmek istemediğiniz ve onların da sizi görmesiniz istemediğinizi belli edin. T-shirt: Anlamsız logolu veya grup isminin bulunduğu, hırpani, rengi solmuş bir parça, mümkünse, enine çizgili. Pantolon: En az 2 beden küçük, mümkünse küçük kızkardeşin giydiği, kıçınızı zar zor soktuğunuz, bacaklarınızı saracak, sizi daha da zirzop gösterecek şekil. Ayakkabı: Koleksiyonda bağları çizgili bir Converse mutlaka bulunmalı ve kemer takılmalı. Makyaj: Göz kalemi siyah olmalı ve bir sıra da göz kapağının içine çekilmeli, yüz beyazlaştırılmalı, mümkünse kırmızı, mavi veya siyah ruj kullanılmalı, saçlar spreylenmeli. Tasma türü bileklik, ilginç sembollü küpeler ve acaip yerlere piercing ile seriyi tamamladık. İşte mükemmel bir emo oldunuz. İstiklal Caddesi'nin arka sokaklarındaki "küçük ve sıcacık" ortamlarda hayatın karamsarlığını yaşayabilirsiniz. Sonuç... Pazartesi giy kareli eteği, giy gri pantolonu git okula. Hadi orda da giysene çizgili gömlek. Verirler eline disiplinde....
6-Ben büyüdüm anne modu: -"Devedikeni gibi hayatım, büyüttün beni anne, ama bak o büyüttüğün kuş çamura battı bak, üstüne bastılar, her erkeği baba kucağı gibi şefkatli bildim bak, meğer onlar bizim üstümüzde tepinen fillermiş meğer....ne yapayım şimdi...hangi dikenle yüzümü kanatayım..........what the hell am I doing here, I don't belong here". Bu arkadaşların yaşları daha 20-21 iken tüm dünyadaki kadın erkek ilişkilerini çözmüş havaları yok mu öldürüyor beni. Yahu takıldığın adam "you taught me to break hearts" yazılı t-shirt giyiyor. Ne bekliyorsun bu dangozdan. Emo'dan emo'ya hayır gelmez zaten. Bunun bir de erkek versiyonu var, bakın 6 madde yazdım, bu türün kadını mı erkeği mi daha sakıncalı çözemedim. Hepsinde var olan o "ben artık büyüdüm, yuvadan uçmaya hazır kuşum" havasından tiksinmiş durumdayım ama. Bazısı işi azıtıp "eeeöööee aşk aslında bizim yarattığımız bir kavram, aslında biz kendimize aşık oluyoruz" diye Dr. Phil moduna da giriyor. Oprah'ın emo versiyonu. Zaten seni beğenen çıkarsa, buyurun gelsin, seni beğenen bunu da beğendi, in aşağıya.
7-Barların yalnız adamı: Hani Top 10 İğrenç Türk Clubber Klişesi yazısı vardı ya. İşte oradaki Bunalım Adam gençliğinde bir emo'dur arkadaşlar. Büyüyünce bu adam emoluktan arkadaş çevresinin yağcılık derecesine göre ya "cool" ya "kereste" statüsüne terfi eder. Hani barlarda (ki genelde alternatif rock çalan barlarda) kalabalıktan uzak, elinde şişeyle (asla bardakla değil) sütunlardan birine dayanmış, sigarasından periyodik nefesler çekerek, gözlerini kısıp sahneye bakan, sırt çantalı, "hayat çok acımasız değil mi, hepimiz birer ölüyüz aslında değil mi, donnie darko güzel filmdi... evet...bakıyo musunuz lan" adamları var ya işte onlar. Yalnız bunların bir talihsiz durumu vardır ki ışıklar altında yiyişmek istemeyen çiftler de karanlığa kaçarlar ve emo ordusunun yanında mercimeği fırına verirler. Tabi bizimki de % 99 ihtimalle sap olduğundan tüm gece bu erotik filmi izler ve hayata daha da nefretle bakar. Eve gelir, açar interneti ve yazar, "mutlu çiftler size gıcık oluyorum, sahte mutluluğunuzu silmek istiyorum yeryüzünden.....neyse nerde benim Briana Banks klasörü...."
8-Çakma Amazon Modu: "Erkekler....neden böylesiniz..neden bu kadar bayağı ve beyin kıvrımlarınızı penisinize bağlamışsınız, neden bu derece zavallı olduğunuzu göremiyorsunuz, o kokuşmuş bedenlerde attığınız turdan sonra varacağınız yer kendi hiçliğiniz olacak anlayın artık". Bu mod da kusura bakmayın dişi emo'ya özgü. Gören de 2 hafta önce adama "hayatım eczaneye uğramayı unutma gelirken" diyen bu değil sanır. Hal böyleyken çıkıp bütün erkek cinsine nefret kusan, göstermelik çıkışlar yapıyorlar, gülerek dinliyorum, okuyorum. 2 hafta geçiyor. Bir bakıyorsun "güzel sanatlarda bir çocuk var, inanılmaz tatlı, ay benim bacaklarım da kalın ve kıllıydı o zaman beğenmedi mi ne?"....Beğenmedi tabi. Erkekler 1 ay önce kokuşmuştu, pislikti, dünyanın en rezil yaratığıydı, afedersin su katılmamış orospu çocuğuydu, şimdi ne oldu? "Ay çocuğu kaçırdık mı ne?"....Kaçırdın tabi. Bir de bunların erkek cinsini küçümserken argo konuşmaları var. Misal yukarıdaki ilk satıda "penis" demiyor da "skinizin kıvrımları" deyince daha egzantrik, daha isyankar, daha tespitçi olduğunu sanıyor. Değişiklik yok güzelim, mal aynı mal.
9-Bir Özlemdir Kapıkule: Türk gençliği arasnda bu söylem giderek yükselmeye başladı. Bu gençliğin içinde, lafı en fazla dile getirenler ve neredeyse hayat felsefesi haline getirenler de bu emo tayfası. "Abi bu ülkeden gitmenin zamanı geldi artık?", "Yaşanmaz ya bu ülkede, yurt dışına gitmek lazım bir an önce?". Sebep de şu? Bu arkadaşların yaşam şekli Türkiye'ye fazla geliyor. Hepsi çok marjinal yaşıyorlar ya. O derece sınırları aşmışlar çoktan. Sığamıyorlar ülkeye. Bak canımın içi, kapı Edirne'de, havalimanı Yeşilköy'de, konoslosluk Taksim'de, bavulcu Laleli'de, git başvur, sonra da topla bavulu nereye gidip "kurtuluyorsan" git. Nedir bu ülkeyle ilgili her olumsuz gelişmede Türkiye'den gideceğim havası. Gittikleri her yerde de sanki "vay vay vay kimleri görirem, bizim duygusal, kırılgan gençler degel mi bunlar" diye karşılanıp hayat boyu saç spreyi, indie rock ve renkli bağcıklarla muhattap olacaklarını sanıyorlar. Tabi işin hikayesi bu, bir yere gidecekleri yok, en fazla TCDD'nin inter-rail sayfasına giderler, onun da sonu malum. "Avrupa bu aralar çok opportunist çok pozitivist seneye yapalım bunu....."
10-Rebel Forces: Luke Skywalker asilerin başıydı koskoca Darth Vader'a kılıç salladı, Guy Fawkes Parlemento Binası'nı yakacağım dedi ama ele geçti, Che Guevera halkın düştüğü kötü duruma başkaldırdı, hadi onları anlayacağım da sizin bu asiliğiniz neye karşı hala anlamış değilim. Bir emo için başına gelebilecek en kötü şey, evde aynı anda misafirin olması ve "oğlum-kızım ayıp gel misafirlere hoşgeldin de" lafıyla karşılaşmaktır. Zira misafir eski tiptir, gelenekçiliktir, göz boyamacılıktır onlara göre ve bunlar bu kokuşmuş dünyanın orta oyunlarıdır. İsyan eder bizim emo. Eve geç gelmesine izin verilmemesine isyan eder, elde bira ile rock konserinde etrafta dolanır, lütfen değil ltf, merhaba değil mrb, hahahaha değil asdasdasd yazar, bazısı Öküzgözü'nü çok fazla kaçırıp bayılır, arada bir kendi etrafındaki konformist Nişantaşı kızlarını aşağılar, Türk dizilerini asla izlemez, Ankara'da Sakarya'dan, İstanbul'da Galata'dan aşağı inmez, hayatı ona göre bir başkaldırıdır. Peki sonra? Coğrafya'dan yarın sözlü var, anlat bakıyim isyankarlığını, başkaldırını. Obruk Platosu'nun alüvyonlarını yedirirler adama.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
30 yorum:
Bu modellerin erkeğinin bu halleri ekseriyetle uzun sürmez. Çünkü halleri ve tavırları yüzünden "Her canlı bir gün ölümü tadacaktır" kabilinden, her erkek emo er veya geç haydarı lezzetini damağında hisseder. "Ulan o kadar hayatın sırrına erdiğimi sanıyordum ama şu yediğim sopa ile pırıl pırıl olunca anladım ki ben sayı saymayı da bilmiyormuşum" hissiyatına kavuşur.
Âhмǻ FĹŷ!nq €MѲ$$LhåRìń ßhÔylé yÃzduqlhǻrını ѕѲỳ!єmѐỲї ŨΠũțmΰ$$ЏЙ d@+LŨmmm
p.s: yemin ediyorum şunu yazmak 15 dakikamı aldı, nasıl yazıyorlar hayret!
gulphi yarıldım resmen =)
10 numara bi yazı olmuş. eline sağlık:D
böyle okuyunca çok hoşuma gitti ya... boş ve gereksiz hayatıma bi anlam katarım belki emo olarak... başlangıç yaşı kaç bu işin, nereye başvuruyoruz, girişte haydari mi ikram ediyor canarino? geç mi kaldık yoksa bak yine yalnız bıraktınız beni bu karanlıklarda, karanlıklarda, karanlık, karan, ümit karan, donna karan...
Varol, orada haydari ikramı değil de "haydar" unsurundan bahsetmeye çalıştım ama maalesef edit müessesesi olmadığı için kaldı. Ayıpsın, mükellef sofra gider bize. Kuru kuru haydari olmaz. Bir ara bu FD olmasa da toplanalım zaten biz. Fasulyeden ekibi gelir, Barad'la ben geliriz, sen gelirsin. Gece nerede biter, bilmiyorum ama iyi gider :))
Sırf yazışma, alfabe kullanımı değişik olsa eyvallah. Konuşurken harfleri, kelimeleri de garip söyler bu güruh.
Bunları görünce aklıma hep mahalledeki bakkalın boşaltıp attığı peynir tenekeleri gelir nedense.
haydari işi kolay, sen ne zaman geliyorsan haber ver... yalnız senin haydar'ı en alt resimdekine ne kadar vursan az, haydar'a yazık, ellerimize kollarımıza yazık...
Bakıyorum da gündemi yakından takip ediyoruz.
Anneler, babalar.. çocuklarınızı emo olmaktan kurtarın, onlara ilgi gösterin durumları mevzu bahis şu sıralar güzel ülkemde.
Ben daha uzun bir süre Turan ellerindeyim, Varol. Ama geldiğimde ben ve Barad bol miktarda beyaz et tüketmeye geleceğiz, yanımızda diğer dostlarla :)
Şu aralar Emo'larda popüler olan bir şey daha var o da "MTV kültürü"
MTV kültürü Türkiye'ye ABD'nin boş kültürünü empoze etmeye çalışıyor.
My Super Sweet 16, Dismissed, Dirty Sanchez, Hogan Knows Best, P.I.M.P. my Ride, Jackass, Viva la Bam gibi programlar bize Amerikan tüketim kültürünün ne kadar da boş olduğunu gösteriyor aslında. Hep daha büyüğünü, hep daha iyisini istemek durumunda bırakılıyoruz. Zaten tüketim toplumunun içinde olmak cidden çok kötüyken bir de bu tarz programları izlemek salak yerine konduğu hissettiriyor beni.
Ben demiyorum ki sürekli NTV, CNN Türk, Discovery falan izleyin. Sadece ne izlediğinizi bilin ve bize neler dayatmakta olduklarının farkına varın.
Yukarıda saydığım programları izleyen ve beğenen arkadaşlar olabilir ama sonuçta ben kendi fikrimi belirttim.
Chuck Palahniuk'un Dövüş Kulübü kitabından bir alıntıyla yazdılarımı bitirirken, herkese selam eder, bu güzel yazı için teşekkür ederim;)
Güçlü kadın ve erkeklerin oluşturduğu bir sınıf var ve bunlar hayatlarını bir şeye feda etmek istiyorlar. Reklamlar insanları gerek duymadıkları arabaların ve kıyafetlerin peşinden koşturuyor. Kaç kuşaktır insanlar nefret ettikleri işlerde çalışıyorlar, neden?
Gerçekte ihtiyaç duymadıkları şeyleri satın alabilmek için.
saçlara yapılan mantıklı açıklamayı ve briana banks ayrıntısını ayrıca tebrik ederim efendim =)
"Bütün Köyü Eşekle Gezen Bendim"
Bunun gerçek olmamasını temenni ediyorum.
Varsa da, lütfen alıştırarak söyleyin bana...
not:
şimdi google'a sordum, "yok öyle bir şey, korkma." dedi.
zaten bu aramayı yaptığınızda karşınıza bir tek link çıkıyor...
emocan kaybedenler kulübü nedir ya? biz blogda hayatın keyifli yanına takılırken birileri ciddi ciddi habercilik diye angut angut yazılar yazıyor... şimdi okuyan da bu çocuklara bir kastımız var falan sanır...
isteyen ağlasın, isteyen saçlarını gözünün önüne peçe diye atsın, gençlik şaklabanlığıdır bunlar, geçer biter... ama allah aşkına insanlar birazcık akıllı mantıklı olsun, 14 yaşında aklı bir karış havada çocukları, toplumun aile, mahalle baskısının karşısına bir parça etmiş gibi atmasın... biz yine veririz size her gün 50 kuruş ama kirletmeyiz ellerimizi o petrolden bozma gazetelerle artık...
canarino'ya not: bana kalsa tayfayı toplayıp kımıza geliriz, at eti yiğit etidir:)
çok hoş olmuş yav tebrik ederim :)
bi ton sorumluluktan ötürü, eğitimleri de üst düzeyde değilse ebeveynler zamana ayak uyduramıyorlar, çocuklar da kimse beni anlamıyor diye yaşının da agresifliğiyle alayına isyan ölümüne konvers moduna giriyorlar işte ya. zamanın aykırı modası neyse herkes üstüne bir şey katarak daha da marjinal hale getiriyor, her jenerasyon aynı terane. elimizi vicdanımıza koyup kendi buluğ çağımızı da objektif olarak düşündüğümüzde bu kadar abartı olmasa da ulan ne malmışım dediğimiz bir çok şeyi biz de yapıyoruz nitekim. lakin bu belli olgunluğa erişmiş insanların testis geçmesine hiç engel olmadı olmayacak da.
özlemiştik bu listeleri. devamını da bekleriz.
sürekli paramız yok diye gezip sanki sefalet içindelermiş gibi davranıp, bira ve sigara alabilmek için ondan bundan "sokakta kaldım dolmuş parası verir misiniz?" bahanesiyle para toplayan ama ayağına her ay farklı bir converse alıp,topshoptan giyinen güruha da selam olsun (:
çok güzel bi yazı olmuş...
Voodoo girlde mi EMO genclerden?
http://photos-h.ak.fbcdn.net/photos-ak-snc1/v2055/251/10/1379466358/n1379466358_783303_4770.jpg
Herhalde en ucubelerinden biri olsa gerek bu arkadaş. Canlı olarakta yanımda gezmişti 1 kere , sonra Ksk'li tribünden arktan dayak yiyordu az kalsı.
Mesela şu geçenlerde kayıp olan 2 kız da EMO idi hemde baya bir abartılı makyaj falan yapıyorlardı Facebook'ta kendilerini buldum 13 ve 15 yaşında ki bir kıza göre acayiplerdi. Birinin annesi klasik ortalama geçinen bir ailenin annesi tipindeydi hani bakınca nasıl annekız dersiniz ama büyük ihtimalle ondan da utanıyordur. Sonra ben yanlızım nidalarıyla orospuluk yapmaya İzmir'e kaçıyor.
Bide bunlar genelde kendi isimlerini falan kullanmaz gerçek hayatta bile, yabancı uydurma hesaplar kullanırlar.
"Halbuki bir bakıyorsun ki orkların dişisi gibi bir dolu tip. Kilo 90, şiir yazıyor, "küçücüktü ellerim tutmuyordun ki". Ulan ayı kadar eli adam nasıl tutsun, ne küçüğü."
benim için dutchman aha tam da bu postla tatilden dönmüştür.
abi bunlar harbiden bisexüel mi peki :)
ahhahaahahhah mr dutchman lütfen kitlelere açıklayınız şiiri ne şekilde yazdığımı bu yaştan sonra adım emoya çıkacak =)
9 ve 10 şaşmaz abi.
selamlar, müthiş yazı.
Hahahahhahahaha.
Güzel bir liste olmuş ama yazı karakterleri unutulmuş. Darth Raviel'in eklemesi çok daha güzel olmuş. Bu arada Varol Abi emoluğun yaşı yok ama genelde arkadaşlar biseksüel oluyorlar. En büyük kanıt burada: "3mo amjha": http://tr.netlog.com/3mo_amjha
10 puan 10 puan 10 puan ve 100 puanla şampuan :) harika tespitler
"Coğrafya'dan yarın sözlü var, anlat bakıyim isyankarlığını, başkaldırını. Obruk Platosu'nun alüvyonlarını yedirirler adama."
Birbirinden güzel cümleler içinde ama favorim bu.
Ben pek Emolarla muattap olmuyorum, tek görebildiklerim arada sırada Kızılay'da Dost Kitabevinin önünde, etrafında, çevresinde görebildiklerim. Ama sanırım tespitler yerinde olmuş, en azından okurken eğlendim. Şiir de muazzam olmuş.
Üstat, bu arada tespitçilik eğlencelidir, ben de yaparım arada da bazen ölçü kaçabiliyor, acımasız da olabiliyor, hani ne bileyim bu işe gerçekten gönül veren adam varsa bunları okuyup kırılabilir. Duygulara önem vermek lazım biraz bence.
Joe yalancıydı ama en azından bu kadar dalga geçmez, rencide etmezdi insanları.
@Hiç Kimse
Her zaman olduğu gibi ve blog yazarlarını eleştirirken göz ardı edilen şeyi tekrar yineleyeyim. Burası bir blog. "Kişisel bir blog". Kişisel görüşlerimi girmek için yaratılmış bir şey. Reuters, CNN, BBC değil. Ben istersem buraya yazı konusu olan şahısların resmini koyar üzerine de "geri zekalılar ordusu" yazarım. Bir başka gün, bir kulüp başkanı ile ilgili bana göre homoseksüel olabilir diye bir iddia atabilirim. Bu benim şahsi fikrimdir, blogda yazdığım her şey ve haberlere getirdiğim yorum gibi. Ben işe gönül veren o adamların hakkında ne düşündüğümü yazdım zaten, kırılıp kırılmamaları kendilerine kalmış, ben birileri kırılacak diye görüşlerini hafifleştirecek bir adam olmadım hiçbir zaman. Flying Dutchman'ın özelliği bunu bile yaparken bayağı dilden uzak kalması ve orta yolu bulmaya çalışmasıdır ama tipik orta yolcu olmak demek değildir bu. Yani eleştireceğim şeye birileri kırılacak diye "onları da çok seviyoruz, hepsi bizim insanlarımız" yazamam
Son tahlilde eğer son cümlenizde belirttiğiniz şahsın bu kadar sevdalısıysanız (neden o örnek veriliyor onu da anlamadım ya blogun diğer kanlı canlı 9 yazarı varken) şahsı bulup kişisel "rencide etmeyen" sohbetlerinizi yapabilirsiniz...
hatta şöyle diyeyim. başlatmayın joenuzdan
bir hataniz var emolar asdasdaaasdas diye gulmez cunku emolar gulmez :)
Yorum Gönder