2 Ağustos 2009 Pazar

HERKES DUŞTAN AYNI ÇIKMIYOR

Bu pazarı çerezlik haberlere ayıralım. Gerçi bu hadise önemli. Dün başlayan Eredivisie'den (yarın geniş bir inceleme yazısı geliyor). Ronald Koeman AZ ile çıktığı ilk lig mücadelesinde Heracles deplasmanında 3-2 mağlup oldu. İlginç bir sınav olacak bu Koeman için, zira Van Gaal'in izini takip ediyor kariyeri boyunca, ama onun elde ettiği başarının % 50'sini dahi yakalamış değil henüz. Van Gaal Ajax'ı dünyanın zirvesine oturttuktan sonra Barcelona'yı İspanya'nın zirvesine yerleştirmiş sonra da AZ ile Hollanda tarihini değiştirip Bayern'in yolunu tutmuştu. Koeman Ajax kulübesinde Van Gaal'in gölgesi bile olamadı, İspanya macerası o kadar skandaldı ki Cope del Rey'i kazanmasına rağmen kovalandı. Şimdi de Van Gaal'in bıraktığı miras ile ne yapacağı konusunda daha ilk maçtan kötü sinyaller verdi. Neyse konumuz o değil. İlk maçında 3-0 yenik duruma düştükten sonra bir kaç dakika içinde maçı 3-2'ye getirmeyi başardı AZ. 85. dakikada AZ atağında, ceza sahası içinde Pontus Wernbloom'u kolundan tutup yere indirdiler. % 100 bir penaltıydı, pozisyon açık alanda idi ve hareket belirgindi, Wernbloom kale sahasının önündeydi. Yani karar Heracles aleyhine penaltı ve kırmızı karttı. Hakem Reinold Wiedemeijer (resimde sağda) oyunu devam ettirdi. Maç sonu Wiedemeijer'i kameralar önüne çıkarken gördük. Maçın bitiminden dakikalar sonra, duşunu almıştı, kameraların önüne çıktı, "hareketi maç içinde zor açı sebebiyle göremedim, az önce izledim, pozisyon net penaltı" dedi ve gitti. Penaltı görüntüsünü ve maç sonu açıklamaları şuradan, 6:30'dan sonra izleyebilirsiniz.

Dünya futbolunda hakemler hakkında en az konuşulan ülkelerden birisinin hakemi, hem de penaltıyı vermemesinin üzerine AZ'li iki oyuncuya gösterdiği (doğru kararlar olan) kırmızı kartlara rağmen çıkıp dakikalar sonra yanlış kararını itiraf etti. Üstelik maç içinde de verdiği kararın, doğrudan skora etki edeceğini düşünüp kendini affettirmeye çalışmadı, penaltısını vermediği takımdan iki oyuncuya da kırmızı kartı çaktı. 2 kart da doğruydu, yani maçı aslında 1 tane büyük hata ile bitirdi. Eğer Türk hakemlerinin yaptığı gibi hatasını telafi etmeye çalışsa ve hesaplara girse büyük ihtimal 3 büyük hata ile bitirecekti. Benim asıl parmak basmak istediğim nokta ise Türkiye'de yıllardır hakemlerin, bu derece gelişmiş teknoloji olanakları ile, maç sonrası hatalarını çok rahat görebilecekleri ortamlarda bile klişe, kimsenin yemediği, politik açıklamalar yapıp çekip gitmeleri. "Arkadaşlar duştan çıktık hava soğuk, haydi iyi akşamlar?". "Arkadaşlar biz gördüğümüzü çaldık, raporları gözlemciler hazırlar", "Arkadaşlar müsaade eder misiniz geçelim.". Yahu gördüğünü çaldığını biz de biliyoruz, görmediğini çalacak halin yok. Muhittin Boşat yıllar önce Olimpiyat Stadyumu'ndaki Galatasaray-Fenerbahçe derbisinde Fabio Luciano'nun elle kestiği ve % 100 penaltı olan pozisyonu bile itiraf etmemişti televizyonda. Tabi bunun içine federasyonun getirdiği "konuşmama yasaklarını" da katmak lazım. Sizi bilmem ama ben maç sonrası hatasını itiraf eden hakemi, etmeyene tercih ederim. En azından hatasını biliyor intibası uyandırır insanda. Tabi bunda paragrafın başında belirttiğimiz şeyin de etkisi büyük. Hakemlerin çok az konuşulduğu ülkelerde onların kendilerine güven duyması biraz daha kolay oluyor. Bizde ise her 10 yenilgiden 9 tanesinin bahanesi hakem olduğundan adamların ağzını açacak cesareti kalmıyor, o da ayrı bir konu.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

yine mukemmel bir yazi..`Sizi bilmem ama ben maç sonrası hatasını itiraf eden hakemi, etmeyene tercih ederim.`hincal'a da sormak lazim bunu

hadesperado dedi ki...

dutchman, tespit ve sonuçlarıyla çok güzel bir yazı olmuş...

dünkü maçtan sonra hakem mixeri çalışmaya başladı zaten... ben hakemleri ve hatalarını dikkate almamayı zor da olsa öğrendim. çok yetersizler, kapasiteleri sınırlı ve en önemlisi Türkiye'de hakemlik yapıyorlar...

bakalım iyi hakemleri ve buna zemin hazırlayan ortamı ne zaman göreceğiz...