Sezon başında hazırlık kampıyla, futbolcu seçimiyle, transferle uğraşmayıp evinde oturan, sonradan yerine geleceği hoca hazırlık kampında ter, yaz yağmuru, otobüs, uçak yolculuğu derken evinde birasını yudumlayan, sezon başladığında da bu hocalardan herhangi birisi kronik Türk futbolu etkilerinden birisi sonucu görevinden kovulunca onun yerine gelen adamlar var biliyorsunuz. Bunlar ayrı bir sınıf. Bir de "enkaz devraldım" tayfası var biliyorsunuz. İlkokulda hoca sırada veya duvarda bir çizik görünce sorardı, biz de suçu sabahçılara, sabahçıysak öğlenciye atardık. O hesap. Futbolumuzda pek görülen bir şey değil, zira Anadolu'da çalışan hocalar o kadar çok yer değiştiriyorlar ki 6 ay önce görevi devraldıkları başka bir teknik adama 6 ay sonra takım bırakıyorlar, bu kargaşada bir gün bir teknik adam kendisinin yerine göreve gelecek diye korkuyorum. Dolayısıyla "ne yapayım enkaz devraldım" deme hakkı olmayacak. Bizde genelde bu açıklamaları basın gazlar. Her yeni gelen hocanın üzerinden eski hocayı kötüleme muhabbeti yaparlar. Skibbe gençlik ateşi ile Feldkamp'ın aksi ihtiyar imajını yıkar basına göre, ama aynı basın 6 ay sonra "Bülent Korkmaz Florya'da eksik olan disiplini sağladı"ya bağlar işi. Aragones için "Dede Zico'dan sonra Samandıra'yı adam etti" yazılır, 1 sene sonra "Daum Aragones'in yıkıcı anlayışı yerine oyunculara yapıcı yaklaştı" olur. Halbuki, özellikle 4 büyüklerin teknik direktörlerinin, görevi devraldıkları hocalar hakkında pek konuşma istekleri yoktur. Dünyada da bu bir saygı çerçevesinde işler. Ama bazen çıkıntılar oluyor tabi. Son günlerde Hamburg'da olduğu gibi.
Hamburg pek iyi başlamadı sezona. Önce Almanya Kupası'nda ikinci lig takımı Fortuna Düsseldorf'u 3-3 biten maçın sonunda ancak penaltılarla geçebildiler. Ardından Avrupa Ligi 3. eleme turunda Danimarka'nın Randers takımını elemelerine rağmen kendi evlerindeki maçta 41.000 seyirci önünde 1-0 mağlup oldular. Mağlup oldukları stadyum bu sezon Avrupa Ligi finalinin oynanacağı stadyum aynı zamanda. Lige de 1-1'lik Freiburg beraberliği ile başlayınca, yani oynadıkları 4 resmi maçın sadece birini kazanabilince teknik direktör Bruno Labbadia eteğindeki taşları dökmüş. "Bundesliga kulüpleri içinde en kısa hazırlanma süresini biz geçirdik, bu hazırlık programını ben değil eski teknik direktör yapmış (Martin Jol'dan bahsediyor), bu sürede oyuncuların kondisyonunu istenilen seviyeye getirmemiz mümkün değildi" diyor. Şimdi, Labbadia Bundesliga açılışını Bayern Munich ile, Avrupa Ligi maçlarını Rubin Kazan ile, Almanya Kupası maçını da Schalke ile yapsa bu sözleri bir derece anlayabilirim. Ama sen ikinci lig temsilcisinin elinden penaltılarla kurtulup, yeni başlayan Danimarka Ligi temsilcisine 41.000 seyirci önünde kaybediyorsan ve ligin yeni takımıyla ilk maçında berabere kalıyorsan o sözleri anlayamam. Hamburg'un bu takımlara karşı düşük performansı Martin Jol'un hazırlık programına bağlanamaz. Kaldı ki Avrupa'da bu sezon bütün takımlar dünya kupası takvimi nedeniyle çalışmalarına önce başladılar ve önlerinde çok büyük bir süre yoktu. Dolayısıyla Labbadia'nın mazeret üretmekten çok icraat üretmesinin daha yararlı olacağı kanaatindeyim.
12 Ağustos 2009 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
Ben zaten Hamburg'un güzelim kadrosunun Labbadia tarafından harcanacağını düşünüyorum.
Martin Jol'da nasil kotu bir program hazirladiysa artik. Kondisyon yukleme idmani koymamis mi demek istiyor yani.
Yorum Gönder