7 Ağustos 2009 Cuma

KOLTUK BELASI

























Nisan ayında Dinara Safina dünya bayanlar tenis klasmanında birinci sıraya oturduğundan beri bir tartışmadır gidiyor. Serena Williams ortaya attı bu tartışmayı. "Grand Slam kazanmadan 1 numara olunmaz, hala dünyanın 1 numarası benim" şeklinde fitili ateşledi. Ortalık hafiften karıştı tabi zira Dinara Safina'nın ne o gün zirveye çıktığında ne de şu güne kadar bir Grand Slam şampiyonluğu yok. Safina çok uzun süre sessiz kaldı bu görüşe. Derken bir kaç hafta önce "Serena'nın WTA sıralaması ile bir sorunu varsa gitsin, onlara anlatsın. Neticede bu sıralama sadece Grand Slam'lere bakılarak değil, bütün bir yılın değerlendirmesi yapılarak düzenleniyor" şeklinde bir cevap verdi. Son olarak Jelena Jankovic geçtiğimiz hafta "bu tartışmaları bitirmek için Williams kardeşleri yenmek lazım" diye tartışmaya katılmış. Jankovic 6 Ekim 2008-1 Şubat 2009 arasında, kısa süre de olsa dünya klasmanının 1 numarasına çıkmış ve aynen Safina gibi halen bi Grand Slam kazanamamış bir isim. O yüzden dikkat çekici bir açıklama ki kendisi de hafiften aynı eleştirileri almıştı.

Şimdi konu hakkında görüşümüzü belirtmeden önce bir konuya parmak basmak lazım. Serena Williams'ın tenis kortundaki performansının dışında bir antipatisi var. Ben de kort içindeki oyun karakterini, kort dışı karakterini, oyun stilini, bayanlar tenisine uymayan fiziki yapısını sevmiyorum. Ama bu açıklamalarına önyargıyla yaklaşmama sebep olmuyor. Öncelikle şu puanlama işini kısaca verelim. WTA sene boyunca yapılan turnuvaları gruplara ayırmış durumda. Yani bu turnuvaların tümünde tenisçilere verilen puanlar aynı değil. Grand Slamler en tepede. Grand Slam şampiyonu olan bir tenisçi 2000 puanı, finalist ise 1.400 puanı hanesine yazdırıyor. Ardından Premier turnuvalar geliyor. Yani erkek kategorisinin de olduğu, belirlenmiş 4 turnuva. Indian Wells, Key Biscayne, Madrid ve Beijing. Burada da şampiyona 1.000, finaliste 700 puan veriliyor. Sonra Premier 5 denilen ve kazanana 800, finaliste 550 puan verilen Dubai, Roma, Cincinnati, Toronto ve Tokyo turnuvaları var. Ardından 10 adet Premier turnuvası geliyor. Kazanana 470, finaliste 320. Son olarak da tüm dünya üzerinde düzenlenen 31 adet uluslararası turnuva mevcut. Kazananlar 280, finalist 200 puan alıyor. Yani bir tenisçi Premier denilen 10 adet turnuvanın 3 tanesinde şampiyon olsa alacağı puan 470 x 3= 1.410 puan. Bu turnuvaların hiç birine katılmayıp Grand Slam'de final oynasa alacağı puan 1.400. Sanırım Grand Slamlerin önemi anlaşılmıştır. Buradan da Dünya bayanlar klasmanında son yıllardaki 1 numaralara bir bakalım.

1987 yılından beri, yani aslında Martina Navratilova'nın hanedanlığının resmi olarak bitişinden beri dünya klasmanında henüz bir Grand Slam kazanmadan yükselen 3 isim var. Belçika'lı Kim Clijsters, Sırp Jelena Jankovic ve Rus Dinara Safina. Bu 3 ismin dışında kalan 13 isim hep bir veya daha fazla Grand Slam kazanıp oraya yükseldiler. Kim Clijsters üç kez oturdu o koltuğa, ilk ikisinde henüz bir Grand Slam kazanmamıştı ama üçüncü kez oturduğu 2006 yılının ilk aylarından kısa süre önce 2005 Amerika Açık'ı kazanmıştı. Yani bu yükten kurtulmuştu. Bu durumda elimizde Jelena Jankovic ve Dinara Safina kalıyor. Yukarıdaki iki açıklamanın aynı isimlerden gelmesi bir tesadüf değil anlayacağınız.

Dinara Safina iyi bir tenisçi. 20 Nisandan beri birincilik koltuğuda oturuyor. 2008 yılında Fransa Açık'ta oynadığı finalden sonra düzenlenen 5 büyük turnuvanın son dördünde sürekli son dört tenisçi arasına kaldı. 2 kez finalde 2 kez de yarı finalde kaybetti. Bu onun iyi bir tenisçi olduğunu gösteriyor. Serena Williams ise bu dönemde 3 Grand Slam kazandı, diğer ikisinde de çeyrek final oynadı. Ortada böyle bir gerçek varken Safina'nın "bu sıralamayı WTA Yapıyor, Serena onlarla konuşsun" savunması pek tatmin edici bir açıklama olmuyor. Grand Slamlerin dışında kalan turnuvalar elbette önemli turnuvalar ama oyun içi psikolojinin, baskının, atmosferin çok yüksek olduğu, iyi tenisçi olmanın yanı sıra, konsantrasyonun, baskıyı kaldırabilmenin ve psikolojik savaşın çok önemli olduğu mücadeleler. O yüzden de bu turnuvalar bir nevi "alemin kralı"nı belirliyor. Son 2 yıl içinde, 2 tenisçinin arasında bu derece büyük fark varken Serena'nın söyleminde çok da haksız sayılmadığını düşünüyorum. Safina zaman zaman abisi gibi kortta kontrolünü kaybeden, çok çabuk sinirlenen, kötü başladığı maçlarda bir anda teslim olup bozguna uğrayan bir tenisçi. Serena Williams ise kortta dengesini koruyor, çok büyük iniş çıkışlar yaşamıyor ve genelde pes etmiyor. Sadece bu psikolojik tarafta dahi Safina'nın henüz gidecek çok yolu var. Bu baskıdan kurtulması için mutlaka Jankovic'in belirttiği gibi Williams kardeşleri yenmeye gerek yok. Bir Grand Slam kupasını eve götürmek yetecektir. Ancak Safina'nın bundan önceki Grand Slamlerdeki son düzlüklerdeki, neredeyse "berbat" diyebileceğimiz performansı bize umut vermiyor k, onu 1 numaraya yakıştıramama sebebimiz de biraz bu.

7 yorum:

lembo dedi ki...

fd başkanın dediklerine katılmakla birlikte eklemek istediğim bir şey var ; bence bu tartışmaların kaynağı bayan tenisinde oluşan boşluk.. özellikle justin henin gittikten sonra önemli bir boşluk oluştu.. tabii ki WTA varolduğu sürece bir 1 numara olacaktır ama 1 numaranın o koltuğu hem sporculuğu ile, hem karakteri ile doldurması şart.. şu anda safina koltuğu dolduramadığından bu saçma konuşmalara maruz kalıyor.. şu ortamda safina rahatlıkla bir grand slam kazanabilir ama postta bahsedildiği gibi mental zayıflıklarını onarması lazım.. yoksa yetenek açısından eksiği yok.. ben hala özlemle sharapova nın geri dönüp dominasyonunu kurmasını istiyor ve bekliyorum.. ay sonu başlayacak amerika açık iyi bir fırsat herkes için..

Sosyal_FB dedi ki...

Ne diyecekti Dinara? "Koca götlü doğru söylüyor. Gelsin, o 1 numara olsun. Zaten nasıl puanlama sistemi lan o öyle?" mi deseydi? :))

gerisi önemli değil... dedi ki...

sıralama kadın için, safina da kadın, williamslar için ayrı bir katagori icat etmek lazım, o kaslar bende bile yok, o derece...

a-town dedi ki...

serena haklı ama takmasın kafaya bence. zaten herkes onun dünyanın en iyisi olduğunu biliyor. 1 ya da 2 numaralı seribaşı olmak arasında finale giden yolda fazla bir fark da yok.

Çetin Cem dedi ki...

ben safina'nın tenisini beğenmiyorum, tıpkı serena'nınkini beğenmediğim gibi. ama açıklamasında yanlış bir şey yok, oylama sonucu falan filan yok ki, matematiksel bir işlem bu. hakkaten gitsin wta'e dilekçe versin çok beğenmiyorsa :) puanlamada hata varsa gitsin bi muhasebeci bulsun miami'de (muhasebeci yalnız :D) sonra itirazına bakarlar. geyik buluyorum ben bu muhabbetleri.

Yasin dedi ki...

ATP puanlamayı aynı UEFA gibi son 5 (veya daha az?) yılı hesaplayarak yapıyor değil mi ?
Bu sistemin uygulanmasından itibaren tenisçilerin aldıkları kümüle puanları gösteren bir tablo, link vs. gözünüze çarpmış mıdır ?

medgallis dedi ki...

serana ister kabul edin ister etmeyin safina'dan iyi. ama eldeki kurallara gore safina birinci. ki puanlamanin adaletten yoksun oldugunu da kimse soyleyemez.
hal boyle olunca bu topa girmek pek mantikli gelmiyor bana.
(kendi adima senenin buyuk kismini incik boncuk dizerek grand slamlere konsantre olan seranadansa turnuvadan turnuvaya kosan safinayi tercih ederim.
bir de dunyanin en iyi teniscisi dururken nadal'a ovguler dizenlere sadece roland garros' la mi sevdiniz bu adami diye sorarim..)
ailesinden gelen bazi genlere yenik dusmezse safina grand slamlerde de birinci olacak ve bu oyunu daha cok sevecegiz o zaman.
bu vesile ile almaty'ye selam ederim.:)