7 Ağustos 2009 Cuma

TARAFLI TARAFSIZLIK



Fanatizm, fanatik takılmak ve fanatik yorumlar gibi çeşitli şekilde kişinin saçmaladığına istinaden dile getirdiğim kavramlardır. Herkesin bir takımı tuttuğu arenada spor yazarlarından blog yazarlarına kadar geniş bir çevreyi bu olumsuz sıfatlar ile nitelendiriyoruz ve şu soruluyor: Sen takım tutmuyor musun ? Fanatik değil misin ve fanatizminin sınırı nedir ? Taraf değil misin ? Ben bu tartışmayı pek çok insanla yaptığım için şuraya taşımak istedim. Ayağı çok da yere basmayan tonla ıvır zıvırdan ziyade Anti-Sıvasspor taraftarlığı ve Sivasspor değerlendirmesi ile hem derdimi hem de taraftarlik ve objektif yorumculugun bir yere kadar mümkün olabileceğini göstermek isterim efendim.. Bir yere taraf olmak, aidiyet hissetmek ile bir seyi yorumlarken tarafli davranmak birbirlerinden farkli kavramlardir. Spor ve Blog yazarlarinin da sanildigi gibi herhangi bir takima gönül vermesi temelde sorun yaratmaz..



Sivasspor basarisizligina taraf olmama gecmeden önce futbolun sadece futbol olmadığını düsünen insanlardan oldugumu belirtmek isterim. Sen kimsin diyene "sana ne lan" derim, kimin haddine düsmüş herhangi bir klübe/futbolcuya hangi nedenden dolayi sempati duymamı belirlemek ? Sadece futbol değil hemen her şeye insanın yaklaşımı tek bir nokta ile sınırlı kalmaz. Futbol tarihi bügüne kadar tapınılan futbol yıldızlarının sadece yetenekleri ile değil insanların onlara sempati duymasını, başka türlü bakmasını sağlayacak futbol dışı pek çok etkenin de işin içerisine dahil olduğu örneklerle doludur. Adamın topa vurarken sürekli gülmesi gibi önemsiz bir ayrıntı dahi sizin onu diğerlerinden ayırıp farklı bir köşeye koymanıza neden olabilir. Yaklaşımınızı belirleyecek futbol dışı tonla ayrıntı işin içerisine dahildir. Bu siyasi olduğu vakit birileri kalıplaştirip futboldur lan işin aslı diyor lakın oturup onu da dinleseniz mutlaka birisine futbolun dışında bir nedenden dolayı daha fazla ilgi duyduğunu göreceksiniz. Sempati duyduran etkenin siyasi bir ayrıntı olmadığı zaman kendisini futbol asla sadece futbol değildir söyleminden arındırdığını sanrısı ile komik olduğunun dahi farkına varmayabilir, bu o insanların sorunu, gerçek başkadır. Futbol asla sadece futbol değildir ve ben Sivasspor'un başarısızlığına seviniyorum..



Ülke futbolunun gelişimi için dört büyüklerin dışında bir takımın şampiyon olmasını aklı selim her vatandaş ister. Bir yıl boyunca üç değil altı,yedi önemli maç serisine sahip olmuş oluruz, üç büyükler için şampiyonluğun anlamı Premiere Lig'de oldugu gibi daha önemli olur ve ligimizin kalitesi artar. Ülke futbolu gelişir, lig utanç verici bir şekilde üç takımın çevresinde dönmez. Kocaeli, Antep,Gençlerbirliği ve daha başka takımlar bu başarıya doğru koştuğu zaman heyecanlandim. Başarmalarını istedim ve fakat mevzubahis konu Sivasspor olduğu vakit net bir sekilde belirtmek isterim ki istemiyorum onların şampiyon olmasını veyahut Avrupada başarı kazanmasını. Sivasspor başkanı ve Sedat Peker'in enistesi, düne kadar çete kurma, haraç alma, ruhsatsız silah taşıma , adam yaralamaktan ve pek çok kirli işlerden yargılanmış olup kulüp başkanı olunca sessizliğe gömülen, her şeyi unutturan Mecnun Odyakmaz ve çok iyi bildiğimiz geleceğin şairi üsüyen adam Bülent Uygun tipolojilerinin futbol başarısı altında ülkede daha görünür olup daha da futbol merdiveninden yukarıya çıkarılıp örnek gösterilmesini hiçbir şekilde istemiyorum. Bir başkası tam da aksi yönde tam da bu yüzden bu insanların başarısını isteyebilir. Ne benim onları ne de aranızdan herhangi birisinin benim neden böyle düsündügümü sorgulama hakkı yoktur. Hemen hemen aynı çıkarları gözetiyoruz. Sadece yaptigi is ile degerlendirilmesi teoride güzel bir düsünce iken önemle belirtiriz ki buna basta kendileri izin vermiyorlar. Dolayisla futbol disi bir degerlendirmeye de davetiye cikariyor insanlar..



Bu insanlar futbolu sadece futbol olarak görmüyorlar, ben bu gerçeğe rağmen nasıl göreyim ? Basit bir Hakan Şükür eleştirisinde "o eleştirenleri ben camide görmedim" diyerek toplumsal bir baskinin istemeden de olsa oluşturulmasında katkıda bulunuyor. Bu ve benzer demeçlerin sahibi insanın Türkiye Şüper Liginde bir ilki gerçekleştirip mehter marsi ile isindirdigi takımını şampiyon yaptığı zaman söylemleri de bu başarı üzerinden suni bir gerçeklik kazanmayacak mıdır ? Geçmişi belli bir siyasi parti yöneticisine ağıtlar yakıyor, gazetelerde şiirlerini görüyoruz ve benim toplumsal yasamimi zora sokacak her türlü kivilcimi cakmak icin türlü türlü soytariliklar sergileniyor. Sivasspor ya da futbol başarısı olmasa bunlardan biz haberdar olabilir miydik ? Tüm bunlar benim icin Sivasspor'un türk futboluna yapacagi katkidan daha fazla degerlidir. Peki bu durumda futbol sadece futbol nasıl oluyor? Benim icin degil. Sivasspor başkanı o kirli geçmişini nasıl ki futbol ile temize çıkartıp tuhaf söylemlerini normalleştirme eylemi güdüyorsa bana anormal gelen pek çok olgu futbol başarısı altında olağanlaştiriliyor. Bu ve pek çok nedenden dolayı ben Sivassporun başarısızlığına seviniyorum ve buna karşılık futbol, sadece futboldur diyene de kafayı çakıyorum genelde.. İnanmayan denesin. Hitler selami veren zamaninda Di Canio değil de bugün Christiano Ronaldo olsaydı bu dönemin ergen veletlerin yüzde sekseni Hitlere sempati duymayacak mıdır? Nazizm dahi çok basit bir futbol basarısı ile sevimli hale gelecektir ergenlik çağına henüz girmemis insanların gözünde.. Bunlar olmasa dahi basit bir sekilde taraftarlik ile futbolun bizzat kendisinin iliskisi tartismaya da acilabilir. Ve birakin futbolu herhangi bir seye taraf olmanin kistasi genelde benzesir, sacindan sakalina, giyiminden kusamina, günlük yasamda sergilenen tutumlara kadar pek cok etken söz konusudur.


Mevzubahis konu klup/oyuncu taraftarlığı ise sempatinin kaynağının sadece futbol olması da gerekmiyor ki neden Galatasaraylı,Fenerbahçeli ya da x sporlu olunduğunun sebebi de futbol değildir zaten. Sonuç itibari ile cok kucuk yaslarda bir takımın taraftarı olursunuz. O cocuk denilecek yasta cok da bilincli olmayan secimi yillar icerisinde degisen tüm kimliginize ragmen takip ediyor olusun mantikli bir acilimi zaten yoktur. Sanildigi gibi taraftarligi tek basina basarili olma durumu ya da sadece futbolun kendisi aciklayamaz. Taraftarlik ve Futbol yer yer birbirlerini hicbir sekilde icermeyecek sekilde iliski icerisindedir. Basari dahi taraftar olma durumunda önemli bir rol oynamayabiliyor. Öyle olsa Almanyada geçen oynanan DFB kupasi macinda ücüncü lig takımı 50 bin kişiyi stada getirip 400 bin euro'ya yakın para kazanamazdı. Yine öyle olsa hiçbir başarısı olmayan tonla klübün taraftarı olmaz ya da herkes Madrid/Barca taraftari olurdu. Doğduğum şehir dersiniz benim gibi Dortmund karşısında almanya kupasında Weiden'i desteklersiniz, sahaya cikarken yakasini kaldirmasini estetik bulup futbolcuya tav olursunuz vesaire.. ben altı yaşımda Galatasaray'lı oldum. Hatırlamakta bile zorlandığım basit bir Simoviç sevgisidir bügün üzerine milyon satır yazdığım bu sevdanın çıktısı. Velhasıl taraftar olmanin tarihi , sempati beslediğiniz kulübe fanatizm boyutunda sorgulamadan uzak bir yaklaşım göstermenizi, her eylemine olumlu anlam atfedip çeşitli köylü kurnazlıklarını sergilemenizi gerektirmiyor.


Galatasaray taraftari Balili'ye irkci tezahurat yaptigi zaman cekinmeden o gruba ait olmadigimin altini cizmek istemis ve bunu da eyleme dökebilmisimdir. Galatasaray'a olan tutku, ayni sekilde bu takima tutku ile sevdalanan ülkenin farkli farkli kesimlerinden olusan her grubun yaptigi her eylemi kabul etme zorunlulugunu bana dayatmiyor. Keza futbolu sevmem, türk futbolunun her arenada gelisismesini istemem karsiliginda bana eger Mecnun Odyakmaz ve Bülent Uygun sahsiyetlerinin, mehter marsi ile isindirdiklari takimlarinin basarisina sevinmemi ve militarist söylemlerinin ülke basininin her santimetrekaresinde milyon kez dile getirilmesini istemem olarak dayatiliyorsa hic kusura bakmayin sevgili futbolseverler, futboldan daha önemli konular vardir en azindan benim hayatimda. Taraftar olma kimi zaman sizden bagimsiz gelisen tasvip edilmeyecek olaylari engelleme adina cesitli eylemleri de yapmanizi da iceriyor. Ve ben isterdim Sivas sehrinin insanlarinin bu gibi demeclerin ve tavirlarin anlamsizligini belirtsin, kulube yakismadigina dair söylemleri olsun, bunlari degistirmek icin tavir koysunlar. Velhasil Sivasspor ya da daha doğrusu bir kulüpten ziyade o kulübün teknik direktörü ve başkanına taraf değilim, oynadığı her rakibin de taraftarıyim. Bu tarafliligin da futbol ile ilgisi yok ve daha da önemlisi olmasi da gerekmiyor. Tüm bunların ışığında..



..Bülent Uygun, başarılı bir teknik direktördür.. Sivas klübünde tek yetkili olduğu düsünülürse Manchester'in Fergusonuna yaklaşan bir kimliği vardır ve bu da klübün başarısı ile teknik adamın özdeşleştirilmesini sağlıyor. Klübü aldığı yer ile bügün getirdiği konumu ortadadır. Almanya'da ücüncü ligden gelen Hoffenheim, on yıllık Bundesliga geçmişine rağmen Şampiyon olan Wolfsburg yönetimi de iyi işler yapsa da onlardan farkı bu işi parasız bir şekilde becerecek kadar futboldan anlamasıdır. Bülent Uygun, hem Wolfsburg'dan hem de Hoffenheim'dan daha başarılı olmuştur tek başına. Anderlecht maçında seyrettiğim defansif orta saha Cihan Yılmaz, üç büyüklerde oynayan bütün defansif orta sahalarla parasız değiş tokuşa sokabileceğiniz yetenekte bir adamdır ve bunu 500 bin euro'ya Karşıyaka'dan alıyor.. Keza Agbetu.. Bu örnekler arttırabilir ve toplamda Bülent Uygun, futbolun sadece futbol olduğu yerde kesinlikle ve fazlasıyla basarili bir futbol adamidir. Oynattigi futbolun ne kadar pozitif oldugu ya da anti-futbol elestirileri de mevcut kadronun ekonomik ciktisi esliginde cok da önemli bir ayrinti degildir. Ola ki Lincoln-Keita-Guiza-Elano'lu bir kadroya sahip olup böyle bir görüntü cizer, is degisebilir.




Bir tarafta bir klubun basarisizligini neden istedigim durur iken diger yanda o kulubun teknik adaminin analizi yer aliyor. Fanatizm boyutunda bir takimin basarisizligini, küme düsmesini dahi ister iken diger acidan yapilan futbol degerlendirmesi cok baska olabilir ve olmalidir. Bu konunun imkansizligina dair yazilar yaziliyor, ben de bunu anlamiyorum. Insanlarin neye ve hangi nedenden dolayi sempati duydugu bir daha belirtmek gerekirse kimseyi ilgilendirmiyor ve fakat isin analiz/degerlendirme/nitelendirme kismi, icten ice olmasini istediginiz ile uyusmasi sart degil. Demirkol gibi bunu uyusturmak icin takla atmaniza da gerek yoktur (Abi nasilsin, iyisin?) Sahada oynanilan neyse onun yorumu yapildigi sürece tarafgirlik hicbir sekilde sorun olmaz blog ve spor yazarligi konusunda.. Sizler benim Sivasspor'u gönülden desteklememi, Demirkol'un Lincoln'ü sevmesini, Osman Tanburaci'nin Hakan Sükür'e bayilmasini, Hincal Uluc'un Lucescu'ya sevdalanmasini, FD'nin Özlem Tekin'e hayran olmasini, su saniyeden sonra Sivassporlularin beni sevmesini bekleyemezsiniz. Ve fakat degerlendirme asamasinda degerlendirilen konunun objektif analizi beklenilendir. Misal: Bülent Uygun iyi bir teknik direktördür, Mehmet Demirkol ülkenin en iyi bes spor yazarindan birisidir.(baristik?)



Elimde bir fotograf var ama izin cikmadigi icin yayimlayamiyorum. Bu da siyasi ayrintilarin disinda da kimi eski futbolcu yeni yazar/yorumcularin tüm sene boyunca istisna barindirmadan her Galatasaraylinin tepki gösterdigi objektif olmayan yazilari nasil ve neden yazdigini cok iyi bir sekilde gösteriyordu. Blog yazarlarinin spor yazarlarindan daha cekici kilan en önemli unsur o iliskiler agindan uzak bir bakis acisi ile Türk Futblunu degerlendiriyor olmalaridir. Keza Avrupa Futboluna olan yaklasimin güzelligi de tarafsizligin yarattigi objektif olma durumudur. Bu yüzden bu güzel alemin bozulmadan, daha kötüye gitmeden ve belki de en önemlisi spor basinina bulasmadan varligini korumasidir, aksi takdirde orada yer alan insanlarla aslinda bugün yazan bloggerlari ayiran fark karakter degil onlari bicimlendiren sahip oldugu kosullaridir. Öyle olmasaydik böyle olmazdik(laf ola beri gele )

By Borges

31 yorum:

alperensaylar dedi ki...

abi kafa atmayacaksan anlamadığım bir nokta var:)

bülent uygun'un başarısızlğını görüşlerinden dolayı mı yoksa görüşlerini futbola alet ettiği için mi istiyorsun?

behzat dedi ki...

Ellerine sağlık...

allworldfree dedi ki...

Eger sevmedigin/hoslanmadıgın/tiksindigin bir takımın "futbol" elestirisini kendine göre tarafsız yapabiliyorsan eyvallah. Bazen icindeki hırsı yazıya döktügünde nefretin hissediliyor. veya ben öyle algıladım. yanılmısta olabilirim. Aynısı kendinle ilgili yazılarda da gösteriyor. İnsan belirttiğim sekilde tarafsız olabilir mi dersen bence cok zor. ama bu seni sevdigim sonucunu degistirmez. yoksa ben gay miyim lan? :)

aksilaz dedi ki...

Seninle aynı düşünüyorum Borges. Sivas halkıda Bülent Uygundan muzdarip bunu çok iyi biliyorum. Ancak klübün başarılı gidişi ses çıkarmalarını engelleyen en büyük etken. Sivasspor biraz bocaladığı zaman sesler çıkacak ve Bülent Uygun iyice şaşırıp daha garip demeçler verecektir. Bi anlamda kendi sonunu kendi hazırlayacak.

Di Canio resmi koyarak iç geçirttin bana. Çok severdim bu asi, faşist futbolcuyu.

Almanya ligi yazısınıda tamamladım sonunda. Bakarsan sevinirim...

Northx dedi ki...

her seyden once savundugun seyi cok guzel dile getirmissin, savunacagi konulari insanoglu bu kadar kapsamli dusunebilme yetisinde olsa yazinin yarisinda gecen "bakin soyle demek istemiyorum" uyarmalarina gerek de kalmayacak ama utopik bile degil bu soyledigim. okudugum en guzel yazilardan biriydi, tesekkurler.

Adsız dedi ki...

borges abi peki bu türkiyedeki çakma katalan sempatizanlığı hakkında ne düşünüyorsun? vakilinchuk felan diye arkadaşlar var ne bilim hiç bir fikri inatla kabul etmeyen aşkın çapında adamlar var bugün bir entry gördüm ekşide acetonun sayfası ile ilgili ve aklıma ilk bu geldi hatta yazının basında FD diye düşündüm yazarı acaba o ne derdi bu konuda diye? çok güzel bir yazı eline sağlık tekrardan

danny dedi ki...

Tebrik ederim... Yine çok beğendiğim bir yazı...

Bu arada yayınlayamıyorum dediğiniz resmi çok merak ettim. E-posta olarak yollama şansınız olur mu acaba ?

Taci Yalçın dedi ki...

Orgazmik bir yazı yazmışsın Borges. Eline koluna sağlık. Söylediğin her şeye katılıyorum.. Ama senden farklı olarak, ve görüşlerine saygı duyarak, başarısız olmalarını istemiyorum. Senin de belirttiğin gibi, ortada Bülent Uygun'un gerçekten büyük bir başarısı var. Sadece birkaç yılda rezalet bir takım alıp şu andaki konumuna getirmesi, ancak dünyanın bazı yerlerinde bol parayla, veya sadece CM'de olur. Ama Türkiye'de? Ama futbolculara verilen paralar bu kadar düşük durumdayken? Ve transfer bütçesinin düşüklüğü? Gerçekten de, yaşlandığımda Sivasspor'un logosundaki yıldızların haricinde, bir de birkaç şampiyonluk yıldızı görürsem, bu benim için paha biçilemez bir duygu olur. Kucağımda torun "neredeeen nereye?" diyip sigaramdan bir nefes çekmek isterim açıkçası. Bu düşüncem diğer takımlar için de geçerli. Ama en önemlisi, Sivasspor için de geçerli. Şaklabanlık yapılıyor olması, mafyacılık oynanıyor olması mide bulandırıcı. Fakat diğer kulüplerin çoğunda da işlerin farklı yürüdüğünü sanmıyorum. Sadece el altından oynanıyor bazı şeyler. Bu kadar aleni değil. Ve tabii ki Bülent Uygun gibi başarılı şovmenler kolay yetişmiyor ve her kulüpte bunun gibi adamların olması zor. Velhasıl Cihan iyi topçu. İleride çok konuşacağız.

aşkın dedi ki...

Borges kendi adıma şunu söyleyeyim kimseyi Sivasspor sempatisine zorlamadım.Yanlış anlama beni itham ettiğini söylemeye çalışmıyorum, genel olarak düşüncelerimi yazıyorum.
Aksine Sivasspor sempatim de yok, Sivaslı değilim, dinsizim, millet kavramı umurumda değildir.
Ben sadece değişim istedim (sanki mahkeme önünde savunma yapıyorum haha) değişimi getirecek olanın kimliğini umursamadan.
Sivas şampiyon olsaydı Orta Dünya karanlığa gömülür müydü, sanmıyorum zira Bülent Uygun karikatürize bir tip.En fazla yapacağı daha fazla tuhaf ve komik demeç, sonrası izinden gittiği imparatorenin kariyerine benzeyecekti büyük ihtimal.
Değişimi getirmenin kimliğini umursamamak demiştim, bundan sonrası belki abartılı bulunacak,zaten odamda Bülent Uygun'un dev posteri var.
Diyeceğim o ki, antifriz dediğimiz madde ilk olarak Hitler'in emrindekiler tarafından bulundu.
Bazı önemli ilaçlar biyolojik silah üretip daha fazla insan öldürmek için çalışmalar yapılırken keşfedildi.
Bugün elimizden düşürmediğimiz cep telefonlarının olmazsa olmazı koltan denen madde Afrika'da üç kuruşa bile diyemeyeceğimiz ücretlerle köle gibi çalıştırılan insanlar vasıtasıyla madenlerden elde ediliyor.
Bunlar için ne diyeceğiz? Bunlara tepkilerimiz nelerdir? Şimdi ben demagoji yapmış mı oluyorum?
A)Evet
B)Hayır
C)Cep telefonunu mümkün olduğunca az kullan, mümkünse otomobilini de

Neyse, neticede çok da tın.Zaten şampiyon olamadı, olamaz da.Bu kadar uzun yorum döşenmemin sebebi de misal yurtdışından bir takım desteklersin ''çakma Katalan'' olursun, Türkiye Ligi'ni eleştirirsin tepki çekersin, 40 yılın başı ''ulan kendi ülkemin ligi için bir mevzuya ortak olayım'' dedim bu sefer de mevzuata uymadı.Memlekette Almancı, Almanya'da yabancı!
Son olarak sevgili Adsız, ünlü olmaya hazır değilim.
Işık ve sevgiyle..

Empyrium dedi ki...

Başarısınıda , antipatikliğinide kendi yaratmış bir adamdır.Bu yazıda on numara yerine oturmuştur...

DenizEr dedi ki...

ortada Fatih Terim gibi bi ornek varken bunlar hafif kalir. birak onlar da basarili olsun...

charonst dedi ki...

bence bu yazı siyasete kaymış. kimse benim kadar bülent uygun ve m.odyakmaz dan nefret edemez. ayrıca bana göre puanları saha içinde değil , saha dışında kazanıyolar. medyada kimse bunları dile getirmiyor odyakmaz ın geçmişiyle kimse yüzleşmiyor.neyse bu yazıda yazar bir siyasi lideri daha kötüsü ölen birini kötülüyor.hem de bu adam ülkemizin çıkarlarını savunan bir adamken. 1 yıldır takip ettiğim bu bloga yakıştıramadım çünkü bu blogda futbol biraz da müzik konuları işlenirken bu yazıda ayar kaçmış ve tamamen komunist bi manifesto yayınlanmış. burda komunizmi kötülemiyorum yazarın milliyetçiliği kötülediği gibi

utku dedi ki...

açıkçası benim bir takımı tutma kriterim o takımın büyüklüğüyle alakalıdır. küçüklüğümde tuttuğum takım galatasaraydı ve bahsedilen bilinçli özgür seçim aşamasına gelince şampiyon takımı tutamayacağımı fark edip gençlerbirliğine transfer oldum. yazının girişinde güzel açıklanmış. bir futbolcunun kalkık yakası bile bir insanı tav edebilir. işte burada benim kalkık yaka yerine koyduğum kriter küçük bütçelerle büyük iş yapabilme, büyük bütçelilere tokat niteliğinde cevaplar verebilmeydi. bugün her anadolu takımı-istanbul takımı maçında tartışmasız anadalu takımını destekliyorum(bazen fanatikçe) sivasspora olan ilgim de bu noktada başlıyor. ben sivassporun başarılı olmasını istiyorum. çünkü sivasspor bize başka bir hikaye anlatıyor. başkanının, hocasının kimliği beni ilgilendirmiyor. ben sivassporda bir şeyleri -hele de böyle ciddi güçlü olmayı gerektiren bir platformda- başarmak için kabul görülen yöntemlere boyun eğmeden de , muktedirlerin kutsal gördüğü değerlere sahip olunabileceğini görüyorum. o çok istenen, uğruna milyondolarlar akıtılan kutsallaştırılan, ve tek gerçeklikmiş gibi kabul görülen sonuç odaklı zihniyetin tezahürü başarı'ya kendisinden on kat fazla bütçeli rakipleriyle adeta dalga geçerek erişmesini seviyorum. sistemle ve onun kabul gören tüm gereklilikleriyle dalga geçmesini seviyorum. bu uğurda kullanılan dil ve başvurulan söylem beni pek ilgilendirmiyor ve açıkçası bülent "türbülent" uygun'a bir mizah malzemesi olarak bakıyorum. ona gülüyorum, ve bu zaten kendi içimde ona yapılacak muhalefetlerden birisi oluyor. bence mehter marşıyla takım çalıştırması marjinalleştirilmeye müsait gerçek bir mizah ürünü ve bir bakıma ait olduğu ideolojinin de sonunu hazırlar zaten bu. her ne olursa olsun sevdiğim bir kişiye kendime göre şiir yazdığımda bunun gülünecek bir şey olduğu ve insanlara alay malzemesi olduğunun bilincinde olsam bu benim için olduklça ağır olurdu ve beni zedelerdi. türbülenti paşaya yazdığı şiirleri de ben bu noktada ele alıyorum. ve gülüyorum. çünkü karşı durdukça güçlenecek. karşı durdukça birarada olma hissiaytı içine girecek ve bu aşk(!) daha da büyüyecek. diyalog kurmanın imkansız olduğu durumlarda başvurulacak yöntem marjinalleştirmedir. malum sebeplerden sivası sevmiyorum demek, var olan ve hakim olan zihniyetin gerçekliğine sırt çevirmekten başkası değildir. aynı şey bir avrupa liginde olsa ve aşırı milliyetçi-küçük bütçeli bir takım şampiyonluğa koşsa onu destekleyeceğimi biliyorum. burada adı sivasspor olmuş veya armutspor olmuş benim için fark etmiyor.

Flying Dutchman dedi ki...

@charonst

Neyi bloga yakıştıramadın sorabilir miyim?

Bakın arkadaşlar ben Borges'in yerine konuşmayayım ama işin içine "blogun geneline" yöneltilen bir eleştiri girince ister istemez dahil oluyorum.

Bunu daha önce defalarca söyledim. Bu bir blog.....blog...Reuters, CNN, BBC, AA, IHA değil. blog...yani...bir kişinin kişisel beğenileriyle ve fikirleriyle ilgili yazdığı yazılardan oluşan bir web sayfası..."bloga yakıştıramama" gibi lafları "blogger" denen fasilitede bu yüzden kullanmanız abes kaçıyor...ben bu yazı değil her yazıda yazıda sözü geçen veya başka bir lideri kötüleyebilirim, yüceltebilirim...borges de yapabilir mafalda da bir diğeri de....bu blogun birden fazla yazarı var üstelik...her birinin farkılı dünya görüşleri de olabilir ki öyle...her biri de farklı görüşleri getirebilir..

yazıların tümü bile siyasete kaçabilir, futbol ve siyaset yıllar boyu içiçe olmuştur zaten...ama bütün bunların ötesinde benim takıldığım şu "yakıştıramama" durumu...ne bekliyorsunuz ki neyi yakıştıramıyorsunuz?...tekrar ediyorum dünyanın en bilinen ve yukarıda saydığım o yayın organları bile son tahlilde bir dünya görüşüne sahipken bireylerin ve bu bireylerin elinen çıkan yazıların olmaması imkansızdır...sırf okuduğunuz bir yazı sizin kafanıza uymuyor diye "ben bunu bloga yakıştıramadım" yazamazsınız..."bu yazıyı beğenmedim" olur, "bu yazıda şuna şuna katılmıyorum" olur ama "bu bloga yakıştıramadım" olmaz...ben yazıda bahsi geçen şahıs veya şahısları sonuna kadar öven bir yazı yazsam, bu sefer sana çok yakışacak ama bir başkası gelip bu sefer "bunu hiç yakıştıramadım size" diyecek...

bu yakıştırma işine girersek çıkamayız kaostan belirteyim...

aksilaz dedi ki...

Borges ile siysal olarak belkide en uç noktalardayız ancak yazdıklarının çoğu doğru. Kendi fikirlerinide belirtmiş yazı arasında. bunada saygı duyarız yada bunlara katılmadım diyebiliriz sdece. Sonuçta bunu yazma sunu yaz denmez. Her blog sahibi kendi fikriyle yazıyor birşeyler. Burası en çok okunan bloglardan biri olduğu için yazarların fikirlerini yazmama gibi bi sınırlama içine konulmaması gerek.

Unknown dedi ki...

Spor ile siyaset birbirine göbekten bağlıdır.Geniş açıdan bakarsak örneğin bir savaş durumu sırasında futbol karşılaşmalrı oynanabilir mi?ya da bi ülkenin futbol endüstrisi dediğimiz pazar, ülkenin ekonomik ve siyasi koşullarından bağımsız olabilir mi?sporda sorun yoktur.sporda ve futbol için konuştuğumuz ne kadar sorun varsa ne kadar begenmediğimiz yönü varsa eksiksiz hepsi siyeset kaynaklıdır.Kulup yöneticileri futbol sayesinde para aklarlar, siyasi nufuz elde ederler.profosyonel sporların hepsi özelde kendi ülkelerinin genelde tüm dünyanın politik durumuyla doğrudan bağlantılıdır.
bizim ülkemiz için konuşursak; bizde ingiltere italya gibi değilde, hala futbol yönetimi genel olarak siyasi terimiyle orta burjuvazi diye adlandırılan kişilerin elinde olduğu için futbol dünyasındaki figürler genel olarak bu tip insanların etkilerini taşımakta.bülent uygunda bu figürlerden biridir fatih terim de öyledir veya bir başkası da.futbolumuz siyaset le doludur bu doğladır.endüstüriyel futbol bu dünya düzeninin ürünüdür deyip de futbolda siyaset yoktur demek komiktir.

erdem dedi ki...

borges tebrik ederim harika bir yazı yazmışsın. sivas başkanıyla ilgili kendini futbolu kullanarak temize çıkartmaya çalışıyor demişsin de zaten uzun yıllardan beri bir çok futbolla alakasız kişi sırf bu yüzden başkan ya da yönetici olmaya çalışmıyor mu?? bu bizim ülkemizin bir gerçeği. gerçekten bunu başarıyorlar da, insanımız zaten siyasetten, güncel haberlerden bir haber; bu tip kişiler direk saygın insan muamelesi görüyor. bülent uygunla ilgili öyle doğru şeyler demişsin ki ekleyecek bir şey bile yok. böyle güzel yazılarının devamını dilerim.

scugnizzi dedi ki...

ben de borges'e büyük ölçüde katılıyorum. zaten yapılmaması gereken, bülent uygun bayağı başarılı olduğu halde, sırf siyasi görüşünü vs. beğenmediğin için başarısız olduğunu iddia etmek...

Unknown dedi ki...

Çok güzel bir yazı olmuş...Az bile yazmışsınız...Ama son paragrafta geçen fotografı çok merak ediyorum...Lütfen, gonderebilir misiniz?..

Borges dedi ki...

alperensaylar,aksilaz,taci yalcin, utku,Askin, charonst ve digerleri: Cevap vermek vakitsizlik ve kosullardan dolayi biraz zaman alacaktir.. Yorumlar icin tesekkürler.

charonst dedi ki...

arkadaş şimdiye kadar bu kadar bariz siyasi yazılar okumamıştım . 'Geçmişi belli bir siyasi parti yöneticisine ağıtlar yakıyor.' bu cümle sizce bir hakaret içermiyor mu? aslında siyaset de değil bu resmen hakaret etmektir. ben kimseyi yargılama peşinde değilim ama eğer özgürlük başka bir kişinin özgürlüğüne kadarsa burda bir saldırı var ve bunu belirtmek istedim.

Flying Dutchman dedi ki...

@charonst

hayır sen böyle demedin, sen düpedüz "bu yazı bu bloga yakışmıyor" dedin..ben de bu yazdığın son mesajdan sonra bir daha yazıyorum,blog bir kişisel görüş sergisidir...bu da böyle bir yazıdır, blog denen şeyi yazan adamın şahsi görüşlerini yansıtmaması olanaksızdır..

gelelim hakaret tarafına

"geçmişi belli bir parti yöneticisine ağıt yakıyor" lafında ben kusura bakma hiç bir hakaret içeren nokta göremedim. Orada borges geçmişini beğenmediği bir siyasi yöneticine, bir kulübün verdiği tepkiyi beğenmemiştir ve bunu bu cümleyle gayet anlaşılır biçimde yerine getirmiştir...bu bir fikir özgürlüğüdür...aksine tam da senin belirttiğin "bunları yakışmama sebebiyle dile getirmeme", fikir özgürlüğünü kısıtlayan bir ifadedir...burada senin özgürlüğünü kısıtlayan bir şey yok ki...sen de bir fikir belirtiyorsun o da...ortada aşağılayıcı, hakaret içeren bir kelime de yok...bahsedilen kişinin siyasi geçmişiyle ilgili kendisinin bir fikrinin beyanı var...

kaldı ki bu, bu yazının ana maddesi değil...Borges "ben neden Sivasspor'u desteklemek zorunda değilim"i açıklamak için bir kaç sebep öne sürüyor o da bunlardan birisi..

son olarak bir tavsiye vereyim..blogun etiket listesinde siyaset de mevcut..oraya tıklamanı ve senin de takip ettiğin 1 yıl içerisinde bir çoğu da benim kalemimden çıkmış, futbolla hiç alakası olmayan ve bu yazıdan katbekat daha "bariz" siyasi yazılar okuyacaksın...neden onlara değil de buna tepki verdiğini bir daha düşün...büyük bir ihtimal fikre katılmadığındandır...işte bir fikre katılmamak da onun karşı tarafın katılmasına rağmen dile getirmemesini engellemek olmamalı

sen bir blog açsan ve "bu ülkenin yetiştirdiği en büyük siyasi kişiliklerden muhsin yazıcıoğlu" yazsan benim gelip "bu bloga yakışmadı" yazarsam biraz haksızlık etmiş olurum...

bu arada böyle uzun cevap veriyorum, herhangi bir tepkim ya da kızgınlığım yok kesinlikle, açıklama yapıyorum yoksa sen de fikrini söylemekte özgürsün tabi...

aşkın dedi ki...

Hazır yazı daha sıcaklığını kaybetmedi, futboldan da örnek vereyim.Real Madrid abi.Futbolun baş aktörlerinden.Bu konumda oluşu, yüzyılın takımı, en başarılı takım vs
hepsi kimin sayesinde? Bir başbakan değil, cumhurbaşkanı değil, kral bile diyemeyeceğimiz eli kanlı bir diktatör sayesinde.Bugün Real Madrid'i bu sebepten eleştirsen internet kullanıcısı Türk gençliği çeşitli sitelerde (onlar kendilerini iyi bilir) seni bunak ihtiyar yerine koyar, sevgili Borges buna sen de şahitsindir.Vay efendim aradan onca zaman geçmiş Franco mu kalmışmış.Sanki bugün hala kraliyet - Real Madrid ilişkisi devam etmiyor.Aynı Türk genci Ankaragücü - Kenan Evren mevzuunu sürekli dile getirir, RTE'nin Fenerli olmasına bile kulp takar, bugün ağlak ve karikatürize Bülent Uygun'a tahammül edemez.Bu ne yaman çelişki?
Dünya böyle bir yer abi ne yapalım, ben istemez miydim bu başarıya Abdullah Avcı - Ersun Yanal namzet olsun? Ersun yanal olmuştu, önü kesildi birilerinin 100. yıl şampiyonluğu uğruna 2003'te.
Yemin ediyorum Türk genci herkese kulp takar, Ersun için de Fener'e maç verir demişlerdi.Bu ülke budur, dünyanın en geveze ülkesi, iş güç yok nasıl olsa salla gitsin, sonra ayıbını yüzüne vuran yok nasıl olsa.
Sorun Muhsin Yazıcıoğlu ise ben birçok blogda kendisi için methiyeler ve güzellemeler gördüm, aralarında ummayacağın kişiler de var, Bülent Uygun'u eleştirenler de.
Sorun Sedat Peker ise Hakancan Şükür de onunlaydı, Sergen Yalçın da.Onlara laf yok ama, onlar ikon.
Meğer tek derdimiz Türbülentmiş; pirüpak, mafya nedir bilmez, demokratlığa son derece hassas bir futbol ortamımız var.

PENALTY dedi ki...

Aslında Sivas özelinde yazılacak çok şey var. Yakılan bedenler, bu bedenlerden yükselen aydınlık. Bir takım, o takımın kaptanı, hocası, yönetim kurulu ve de bir başkan. Yazayım diyorum ama neyse... yine olmuş be Borges.
Selamlar

CaRtMaNtR dedi ki...

Çarpık bir düzenle başarıyı yakalmış bir takımın o düzenin kaynağı olan falsosu bol liderlerini anlatan hoş bir yazı olmuş. Her yenilgide biz şöyle parasız pulsusuz ekipmanımız sahamız filan böyle yetersiz diye ağlayarak salya sümük açıklamalar yapan bir TD/Menejer.

Birde bunun arkasına saklanmış geçmişi aslında belli olsada açıkça ortaya konmadığından karanlık demekle yetineceğimiz başka.

Kusura bakmayın ama ben bir sporsever olarak böyle bir yapının başarılı olmamasından yanayım. Şehirde yaşayanlar yada o takımı tutanları bu isimlerle bir tutmak gibi bir saçmalık yapamam ama onlarında ellerini vicdanlarına koyduklarında bu sistem ve sistemin başındaki ikilinin duruşlarından rahatsız olacaklarından eminim.

vertumnus dedi ki...

Yoruma öncelikle -daha önceki yorumların bir bölümüne bakarak- HA-HA-HA! diye gevrek gevrek gülerek başlamak istediğimi belirteyim...

Bir spor kulübünün yöneticisi, teknik direktörü, ilin valisi bilmemnesi son derece "siyasi" işlere imza atacak, dönem dönem belli argümanları gündeme getirecek, taraf olacak ve bunu eleştiren bir yazı adı üzerinde "kişisel" bir mecra olan bir bloga konu edilecek ve ardından "bu yazı da siyasi olmuş biraz" minvalinde yorumlar gelecek...Komik olmayın...

Türkiye futbol arenasında sağ siyaset binbir türlü hamleler yaparken susan diller, soldan herhangi bir laf geldiği anda "amanın futbolumuza siyaset bulaştırıyorlar" diyerek coşa geliyorlar...Bülent Uygun'larınız, Mehmet Ağar'larınız, Aytaç Durak'larınız tribünlerde cirit atacak, kurt olmuş eller gökyüzüne yükselecek geri kalan herkes susacak öyle mi? Açıkca söylesenize kuzum şunu; istediğiniz şey futbola siyaset "bulaştırılmaması" falan değil, istediğiniz şey mevcut tribün-takım-yönetici konumlarının muhafazası, istediğiniz şey solcuların sesinin çıkmaması...

Hay güzel Allahım ya!

Borges dedi ki...

Genel Aciklama: Burada islenilen fikir kisinin kimi nedenlerden dolayi bir klube/teknik adama sempati duymamasidir. Buna ragmen yapilan analizlerin, "elden geldigince" objektif olma zorunlulugudur. Bülent Uygun degerlendirmesinin "bülent Uygun" antipatisine ragmen objektif olabilecegi ve olmasi gerekliligi gercegidir. Eger ben tüm bunlarin disinda siyasi bir yazi yazsaydim bugün "hakaret ediyor" diyen arkadas solugu mahkemede aliyor olurdu olasi bir Muhsin Yazicioglu analizinde.. O nedir yahu ? Hakkinda düsündüklerimin milyonda biri bile degil, ileride onu da yapariz, o zaman bir daha görüselim.

Askin, sana özel bir durum yok, ben seni yorumcu olarak begenirim ve digerlerinin görüslerine aldiris etmemeni, bildigin yolda ayni sekilde ilerlemeni isterim.

Alperensaylar, o soru güzel. Zira bugün benzer düsüncelere sahip basarili da olmus cok fazla yönetici/futbolcu vardir ama bunlarin hicbirisi böyle bir söylem manyakligi icerisine girmemislerdir. Ünal, mhp'lidir, Tekke dindar bir insandir filan. Bunlarin basarisizligini istemedim ya da bu insanlar basari merdiveni ile topluma kisisel görüslerini empoze etme girisiminde bulunmadilar. Hakan Sükür Uygun'a yaklasan bir baska örnektir ve bir yazi da ileride sükür ve üzerine olur, ancak aradaki farki gösterebilirim. (devami asagida)

Borges dedi ki...

Taci Yalcin ve Utku'ya ise katilmiyorum. Ülkenin ortalamsi, ülke insaninin bu olup bitenden etkilenme bicimini farkli degerlendiriyoruz. Birakin anadoludaki milyonlari cevremdeki bir kac insan dahi basariyi laila'ya baglayacak kadar basari sarhoslugu esnasinda bu söylemlerin dogruluguna bilincsiz bir sekilde katiliyorlar ki akil isi degil. Kendi aramizda eglendigimiz demecler milyonlar arasinda baska sekilde kabul görüyor. Üzerine basarinin getirdigi ve sorgulamadan yerlestirdigi "haklilik" payi.. Ülke insani benim ve bir kesimin kendisine güldürecek kadar bagintisiz, komik ve sacma olan söylemlerin farkinda olsaydi bugün cok baska olurdu her sey. Taraftarlik, aidiyet ve basari isteginin nelere gebe oldugunu ben cok iyi biliyorum. Bana göre dile getirilen sacma salak söylemlere gerceklik kazandiracaktir basari.. Bundan fazlasiyla emin bir sekilde basarisizligini istiyorum.Sampiyonlar Ligini aldigi vakit Mehter Marsinin dahi kutsalligi dile gelecektir, inanin buna.

"Sorun Sedat Peker ise Hakancan Şükür de onunlaydı, Sergen Yalçın da.Onlara laf yok ama, onlar ikon."

Yusuf da keza Peker'in yanindaydi. LAkin Yusuf basarili oldugu vakit buna dair bir söylemi, bir yaklasimi olmus mudur ? Insanlar basariyla beraber peker'i mi anmislar. Istisna, Hakan Sükür'dür, onun da degerlendirmesi cok uzundur lakin Sergen,Yusuf,Unal ve digerlerinin basarisi ile gündeme oturacak bir siyasi fikir, toplumsal gelismeye verecegi siyasi sekil yoktur.

Borges dedi ki...

Bu yaziya herkes katilmayacaktir, herkes de katilsin diye bir iddiam yoktur, bloglar ve insanlar farkli farkli toplum pesinde yazilar da yazarlar, önemli degil. Tüm spor yazarlarina benim cagrim sivassporu desteklemeyin degildir, kimin sampiyon olmasini istedigniz ile yorumlarinizi uyusturmak durumunda kalmayin, objektif olun, olabildiginiz kadar.. Isin siyasi icerig ise baskadir.

Ben Aleviyim, ömrü hayatim boyunca camiye gitmedim. Bir fubtolcuyu elestirdigim zaman "benim camiye gidip gitmedigim" ayrintisinin hcibir sekilde gündeme gelmeyecegi bir toplum özlemi icerisinde türk futbolu ne kadar gelisir, kalir umursamiyorum. zira bu daha cok önemlidir. Ortalamanin bizzat kendisi olan, cogunlugun parcasi ve yasama bakisi Bülent Uygun'dan farkli olmayanlar belki de tam da bu yüzden bu insanlarin basarisini isteyecektir, ben istemiyorum. Digerlerinin aksine buna cok insanin gülmedigini, basariyla beraber toplumsal yasami benimgibiler icin zora sokacak gelismelere önayak olacagi icin: Istemiyorum..

Ve fakat bir daha tekrar etmek gerekir: Mesele kimin hangi nedenden hangi futbolcuyu sevip sevmedigi degil, sahada ne olursa olsun yorumu öncesinde belli spor yazarlari, blog yazarlari olmasin. Gercek neyse o ortaya konulsundur amacim. Sen onu begenirsin, a kisisi b'yi. Terim'i zararli bulanlar, Sükür'ü tehlikeli addedenlere karsi diyecek bir seyim yok, ama basarilarini yoksamak.. budur mesele.

aşkın dedi ki...

Yorumların için teşekkürler Borges.
Bencilce davranıyorum sanırım, toplumsal kurallara uymadığımda kimse bana bulaşmadığı için Bülent Uygun'un empoze ettikleri bana çok ağır gelmemişti, mevcut çarpıklığın daha ötesinin olamayacağını düşündüğüm için.Ancak buradaki yorumlardan insanların ziyadesiyle rahatsız olduğunu görünce kişiliğim nedeniyle biraz tuzu kuru davrandığımı düşünmeye başladım.
Salt futbol açısından bakarsak hikaye burada bitiyor galiba, artık Anadolu takımlarından benzer bir zirve mücadelesini uzun süre göremeyiz.

semi dedi ki...

taraftar olmayı çoktan aşıp fanatikleşmiş biri olsam da sivassporun yükselmeye başladığı noktada ve henüz bülent uygun ve mednun odyakmaz antipatik açıklamalar yapmazken bu takımın şampiyon olmasını türk futbolu adına hakkaten istiyordum. ancak bu iki şahsın açıklamaları sivas'ın da başarısına gölge düşürdü ve gitgide daha da tepki çekmeye başladı. bülent uygun gs ve bjk'nin 6 ve 8 yemelerine atıfta bulunarak (yanlış anlaşılmasın isteyen dalgasını geçer ancak insan bulunduğu konumu göz önünde bulundurmalıdır) daha cin olmadan adam çarpmaya kalktı. bunun neticesinde bnm gibi bu işin başında sivasın şampiyonluğunu isteyen adamlar, senin gibi sivasa kim rakip olsa destekler oldu. ellerine, ağzına sağlık. mümkünse bahsettiğin resmi göndermeni isterim.