1 Eylül 2009 Salı

BENELUX'UN UÇAN KUŞU
















Benelux diyarından iki haber geçelim bloga. Birincisi nam-ı diğer Liege Kasabı, Axel Witsel'den. Tüm dünya alem pazarteis sabahı yatağından kalktığında, Wasilewski'ye yaptığı hareketi gördüğünde 20 yaşındaki adam için geri dönülmez bir yola girilmişti. Bundan sonra kariyerini toparlar mı bilemiyorum, zira bırakın Standard Liege'deki kariyerini, milli takım hatta tüm futbol yaşantısı tehlikede. Dünden beri kendisine ve takım kaptanı Steven Defour'a gönderilen ölüm tehditlerinin ardı arkası kesilmeyince Belçika polisi önlem alma yoluna gitti ve Witsel'in iki kızkardeşi ve annesinin yaşadığı evi 24 saat polis gözetimine aldı. Peki Witsel ve Defour? Onları da polis teşkilatınca bilinen bir eve kaçırdıkları ve orada gözetim altında tuttukları söyleniyor. Witsel bir süre sahalara ayak basmayacağı için bu teyakkuz hali sürecektir elbet. Tabi 20 yaşında bir adamın, kendisine sayısız ölüm tehditi yollanan, ailesi bir saldırı ihtimaline karşı gözetimde tutulan, kendisi kamu alanından kaçırılan bir adama dönüşmesi de işin trajik tarafı. Kendi kendisini ittiği bu durumdan psikolojik olarak nasıl çıkar o da ayrı bir merak konusu.
























İkinci haber ise Friesland'dan. Rosenborg, Club Brugge ve Olympiacos gibi takımlarla lig şampiyonlukları yaşadıktan sonra geçtiğimiz yıl Heerenveen'e tarihinin ilk Hollanda Kupası'nı kazandıran ve bu sene de Avrupa Ligi gruplarına yükselten Norveç'li teknik adam Trond Sollied görevinden ayrıldı. Bu ayrılığın kulüp yönetimi ile düştüğü bir dolu fikir anlaşmazlığının sonucunda gerçekleştiği söyleniyor. Özellikle Sollied'in Pranjic, Huntelaar, Alves gibi futbolcuların son yıllardaki transferlerinden gelen parayı yeni transferlerde harcamak istemesine karşın Heerenveen yönetiminin buna pek sıcak bakmamasının ana neden olduğu belirtiliyor. Yani, blogda Heerenveen'in ucuza al-oynat-pahalıya sat politikası ile ilgili verdiğimiz sayısız örneğe yorum yapan bazı okuyucuların "e Heerenveen sürekli böyle para kazanıyor, neden bu kadar güçlü bir ekonomi ile başarı için atılım yapmıyor?" şeklindeki sorusunu Sollied de sormuş görünüşe göre. Aldığı cevap da olumlu olmayınca kapıyı arkasından kapatmış.

Bu gelişmenin Heerenveen açısından ilginç bir ayrıntısı var ki aslında bloga taşımamızın sebebi de o. 1992 yılından beri Heerenveen ilk kez sezon ortasında bir hoca ile yollarını ayırmış oldu. 1992 Ekim ayında Alman Fritz Korbach görevi bıraktığından beri gelen hocalar görevleri süresince içinde bulundukları sezonu bitirmişlerdi. Bu aslında Hollanda'da kulüplerin teknik adamlara karşı gösterdikleri sabırla ilgili bir ufak örnek aynı zamanda.

5 yorum:

caven dedi ki...

witsel'i anladım da defour'u neden tehdit ediyolarmış bilgisi olan var mı?

Adsız dedi ki...

Defour gelsin Galatasaray'a tehdit falan alıyorsa.

SuMMaNuS dedi ki...

defour da maçtan sonra "iyi oldu" tadında açıklamalar yapmış beyefendi... wasilewski burada "kasap" olarak biliniyormuş, ben de yeni öğrendim ama ne olursa olsun bu durum hem witsel'i hem defour'u haklı çıkarmaz...

SuMMaNuS dedi ki...

bir de witsel'in ne kadar ceza alacağı dün belli olacaktı yamulmuyorsam... aldığı cezayı öğrenen var mı?

Pads dedi ki...

Witsel 11 maç ceza aldı. Çok hafif çoook.