10 Eylül 2009 Perşembe

MAÇ YAYINLARI



Dünkü maçın konuşulacak çok yanı var elbette, konuşmayı şimdi unutsak da haziranda sık sık hatırlayacağız o belli. Orada olamamanın acısını nereden çıkarırız bilmem, hayırlısı.

Çıkarılacak derslere gelelim; alternatif öneri! Geleceğe dair planları net olmayan, kariyer hedeflerine karar veremeyen genç arkadaşlarımız varsa, kameraman, resim seçici ya da yönetmenlik üzerine odaklanıp Balkanlar'a göç etsinler. O neydi öyle kardeşim. Kamerada hidrolik sistem yok sanki, el yordamıyla kayıyor sağa sola. Resim seçici desen felaket, olmadık yerde olmadık açılar. Pozisyon karşı karşıya, biz kaleci nerede göremiyoruz. Tekrarlar geç geliyor ve saçma sapan açılardan veriliyor. Yönetmen faciası!

Hele bir de üstüne Wembley'den harika bir İngiltere-Hırvatistan maçı yayınına geçince olayın vahameti daha net anlaşılıyor. Eh İngiltere'nin bu işte en önde olduğunu zaten biliyoruz. Ancak görüntüdeki o berraklığın yanında, maçın hakikaten tribündeymişcesine net ve doğru açılardan sunumu izleyeni daha bir oyunun içine sokuyor.

Bu serzeniş ve özentinin ardından, yine dönelim ülkeye ve eleştirel bakış açımızı sunalım. Bloglarda rastlamışsınızdır, Adana Demirspor-Livorno maçının yayınlanmamasına büyük bir tepki var. Hakikaten maç hakkında hiçbir şey izleyememek üzdü bizi. Önemli bir olaydı Türk futbolu adına. İkinci bomba ise bu haftaki Altay-Karşıyaka maçının yayınlanmayacak olması. Seyircisiz oynanacak bu karşılaşmayı hiçbir şekilde izleyemeyecek taraftarlar. Bu düpedüz skandal! Düşünün takımınızın maçını ne olursa olsun izleme şansınız yok! Futbolun kültür haline gelmesini, bir futbol birikimimiz, sevgimiz olması gerektiğini söylüyoruz bir yandan. Bir yandan da böyle komik işlerle saçmalamayı sürdürüyoruz. Türkiye'nin iki köklü kulübünün bu önemli maçının yayını hakkındaki bu saçma sapan yanlıştıktan maç saati gelmeden dönülmesini temenni ediyoruz.

Başka örnekler mi? Geçen hafta Kadıköy'de Fenerbahçe-Manisaspor maçı vardı. Ben İstanbul'da oturuyorum ancak Kasımpaşa-Gençlerbirliği maçını izleme gibi bir opsiyonum yok, çünkü iki maç da aynı saatte! Ya da o haftasonu hem 2. lig hem 3. lig maçlarını izleme gibi bir şansınız yok, çünkü hepsi aynı saatte başlıyor. Futbol maçları için stadyumlara daha fazla insan gitmesi gerektiğini biliyoruz, ama gitmemesi için de hep beraber çalışıyoruz. Gerçekten zor mu, İstanbul'daki tüm maçları olmasa bile, enteresan olabilecek maçları farklı saatlere ve günlere koyup seyirci sayısını, 100 kişi bile olsa arttırmaya gayret etmek?

Digiturk'ün politikası hakkında bir şeyler söylemekten dilimizde tüy bitti. Eskişehirspor'u tutan ve Adana'da oturan bir taraftarın takımını sezon içinde canlı olarak izleme şansı sadece 8 maçtan, taş çatlasın 10 maçtan ibaret! Ondan sonra üç büyüklerin etrafında dönen futbol çarkını meşrulaştırma girişimine de itiraz edecek halimiz kalmıyor doğal olarak. Halbuki bu çarkın çapını her geçen gün büyüten de bizleriz. Sesimiz çıkmadıkça, isyan edemedikçe, onların reyting uğruna dayatacakları şeyleri izlemeye ve hayatımızı ona göre programlamaya mecburuz. Pazartesi akşamları maç izlemeye çalışacağız artık mesela. Gece yarısı 12'de evimize dönmeye çalışacağız, ertesi gün işimiz varken. Futbolu seven biziz, ona can veren biziz, ama onların kurallarıyla yaşayacağız. Yok öyle yağma!

by tunchay

2 yorum:

Eddie dedi ki...

Süper Lig'in herhangi bir haftasının fikstürüne ve TV maç programına bakmak olayın ne kadar yayıncı kuruluş gözüyle hazırlandığını gösteriyor bence de...

oysa insanlar İngiltere'de hem tuttukları büyük Premier League takımının maçını, hem de yaşadıkları küçük kasaba takımının divison 3 maçını izleyebiliyorlar; fikstür kendilerine bir sıkıntı yaratmıyor.

Northx dedi ki...

yeni yayin ihalesinin kapsami, bu konudaki elestirilerinin coguna cozum getirmeyi amacliyor diye biliyorum.