27 Ekim 2009 Salı

BEN HİÇ KİTAP OKUMUYORUM



















Bu cümleyi söyleyerek koltuk kabartan insanların gitgide çoğalması kıyamet alameti mi acaba?

Ramazan ayında, bir iftar sofrasındayız. Yandakiler hararetli şekilde bir şeyler tartışıyor, ben de sofrayı dikizliyorum; zira ezan okundu, okunacak.

"Üniversite, tahsil hayatı" gibi şeylerin konuşulduğunu kestiriyorum ama karnım aç, o yüzden boş bakıyorum. Herhalde sandığım kadar boş ifadeli değilmişim ki "Sence?" diye bir soru geldi konuşanlardan.

"Ne, bence?" dedim.

"X diyor ki, üniversiteler gereksizmiş" diye tartışılan konuyu söyledi, vatandaşlardan biri.

Beyne düşen jeton, ben hurmalara bakarken yolda oyalandığı için "Genel olarak eğitim sisteminde, özelde ise üniversitelerin işleyişinde aksaklıklar olduğuna" dair bir girizgah yapacaktım ama metalik tıngırtı gelince uyandım.

"Nasıl yani lan gereksizmiş?" diye, devamında agresifleşeceğimi belirten bir soruyla yaklaşınca muhatabı hemen atladı ve "Bir şey öğrenilmiyor ki abi üniversitede. Hem zaten çok okumak da iyi değil. Ben hiç kitap okumuyorum mesela" deyiverdi... Bunu söyleyen neredeyse 30 yaşına gelmiş, görenin "Bu adam olsa gerek" diyeceği bir adem evladı.

Ne diyeceğimi bilemedim... "Ben bir elimi yüzümü yıkayayım, öyle geleyim" diye kalktım, oruçlu olduğum için "İftardan sonra söverim" diye kendime söz verdikten sonra, sessiz sedasız iftarı yaptım; o gün bugündür de bu vatandaşı görünce yolumu değiştirmeye başladım.

"Tahsil cehaleti alır, eşeklik baki kalır" cümlesinin revaçta olduğu zamanlardan, buraya ne zaman geldik; okumamak ile övünmek ne zaman moda oldu, farkına varamadım ama çok kötü bir şey bu. Zaman zaman yakınlarımdan da duyuyorum ve içim acıyor. Aranan bilginin doğrudan browserın araç çubuğuna yazılarak, google'dan öğrenildiği bir çağda yaşıyor olmak, yeni nesli kitaplara çok uzak yetiştiriyor. Bıkmadan, usanmadan, gerekirse zorla kitap okumak, okutmak gerek. "Süt için, süt içirin" şeklinde dile gelen fiziksel gelişim sloganından bile önemli bir konu bu.

Yeni vizyona giren "Nefes" filminde, vizyondan önce meşhur olan bir sahne var. Bölük komutanı, nöbette uyunmamasını gerektiğini anlatırken çok can alıcı bir cümle söylüyor:
"Uyursan, ölürsün"

O şartlar altında, o vb. coğrafyalarda kılavuz istemeyen, düz bir gerçek bu. Nöbet tutarken uyuyan her asker ölmez. Fakat bazen kaide gelir, istisnayı bozar ve uyursan ölürsün... Bunun kitap okumakla bir alakası yok gibi gözüküyor ama var. Benzer netlikte, benzer sağlamlıkta bir kaide var.

Okumazsan, bilemezsin. Daha da önemlisi; okumazsan, sevemezsin.

En basitinden; bir dakika sonra ne getireceğini bilmediğimiz şu karman çorman hayatı yaşarken, sevdiğin insanın başına bir şey geldiğinde ona yardım edebiliyor olmanın yolunu açabilir okumak. Bundan bile imtina etmek, bilmemektir ve sevmemektir örneğin.

Mark Twain'in bir sözünü hatırlayalım. Ne kadar doğru demiş:

"Kitap okumayan insan, okumayı bilmeyenden daha üstün değildir"

by Canarino

FD'nin notu: 28. İstanbul Kitap Fuarı 31.10.2009 - 08.11.2009 arasında, yazının üstüne hatırlatalım dedik.

9 yorum:

allworldfree dedi ki...

fuardan kitap calmak sizce ahlaki bakımdan yanlıs mı?

ama sırf asırmak icin degil, okumak icin..

Olympian dedi ki...

1 haftadan fazla suruyor fuar. hizli okuyup, goturup yerine birakirsan ahlaki bi sorun olusturmaz bence.

allworldfree dedi ki...

harry potter ın bile 30 a satıldıgı edgar alen poe nın 60 a satıldıgı bir piyasada zorluyorlar insanları. korsan da aynı mantık.

PVH dedi ki...

Cevrenizde hic mi kutuphane yok da kitap caliyorsunuz?

Sosyal_FB dedi ki...

Şimdi kim gidecek kütüphaneye de kimlik bırakacak da, orada saatlerce kalacak da falan da fişmekan. Adrenalin de yok hem. "Kitaplar pahalıymış" Sanki satın almak gibi bir zorunluluk var. "Doping alan efendi sporcu" gibi bir şey olsa gerek, "Okumak için kitap çalmak". Cezası ya yok ya da azdır kesin.

delgado dedi ki...

çalmayın...

ondan sonra her yerde solcu ağzıyla konuşup konu tüyap'tan açıldığında "biz çalıyoduk abi" diye hiç demeyin...

allworldfree dedi ki...

calmanın cezası kolluk gücleriyle ugrasmak. tas catlasın parasını ödersin. tek sorun kitapevi sahibinin kıl cıkması..

solcu agzıyla konusup -ki bu nasıl bir agızdır- gerek hapishanelere, gerek ihtiyacı olan insanlara, (calanda dahil) göndermek icin calan insanlar düsünceleriyle celişmez emin ol. kitapevinin, yazarın her yıl 100 kitabının kaybolması bir sey degistirmez ama O 1 kitap 1 insanı etkileyebilir ve bu 100 lerce kitaptan daha degerlidir..

ayrıca kütüphanelerde cok fazla cesit sunan bir hazine yok. sonucta devletin himayesinde..

delgado dedi ki...

mesajım genel olarak rica içerikliydi, malum internet kullandığımız için istediğimiz kadar dili değiştirelim smiley kullanalım ses tonunun verdiği anlamları katamıyoruz...

çok şükür hiçbir zaman durumum kötü olmadı, kitap çalmayı düşünmedim(kesinlikle iğneleme amacım yok burda gerçekten, alacak durumu olup/olmamadan bahsediyorum), ama sanıyorum çok kötü durumda olsam da çalmazdım. çalan insan rezildir iğrençtir demiyorum ama hiç kimse fiyatı birkaç kuruş olan bir şey alamayacak kadar kötü durumda değildir sanıyorum şu an bu yazdıklarımı okuyanlardan. öyle değilse eğer hiçbir şeyin "tek" çaresi olamaz ve başka çözümler de vardır. kazandığın on kuruşun beşini oraya götürürsün canım, ne olacak. sefalet içinde yaşamasına rağmen daha 18 yaşında yüzlerce kitabı yalamış yutmuş insanlar var(dı) dünyada, sonradan büyük liderler oldular. onlar da kazandığı iki kuruşun bir buçuğunu kitaplara yatırıyordu.

ihtiyacı olan veya hapishanede olan insanlara kitap yollarsın elbet, bir kitap bir insanın hayatını değiştirebilir. kalıcı iyiliğin ve barışın gelmesi için büyük kötülükler de yapılması gerektiğine katılıyorum bazı durumlarda, dünyanın kanunudur bu bence kimi zaman. ama kendi bitirdiğimiz kitaplar, kitaplığımızda duran kitapları da verebiliriz mesela onlara, kendine de kitabı alırsın okuduktan sonra beğendiysen başka insanlara verirsin, ben öyle yapıyorum. kitap sonuçta bu gazoz değil, iş hayatında veya normal konuşmalarında kitaptan kullanacağın bölümler kesinlikle varsa eğer notunu alırsın bunların, bunun dışında kitabı okumuşsundur zaten. kitabı verdiğin kişi kitabı verdiğinde ona yeniden sahip de olursun, yeniden de okursun...

Gand dedi ki...

güzel yazı, önemli konu. aklına sağlık.