Milli takımın 2010 Dünya Kupası'na gitme yolunda zaten oldukça az olan şansının sona erip ermeyeceğinin belli olacağı maç cumartesi akşamı. Basın Frank Rijkaard'ın kariyerini tartışmaktan yine milli takıma cuma akşamı veya olmadı cumartesi sabahı eğilecek belli ki. Takımın Hollanda'da kaybolması ve Fatih Tekke'nin neden kadroya alınmadığı şu anda milli takımla ilgili ele alınan konular. Fatih Tekke olayı başlı başına incelenmesi gereken bir durum da biz bu maçta nasıl oynamalıyız, Belçika'nın durumu nedir, 2002 yılından sonra düzenlenmiş olacak dört uluslararası turnuvadan sadece birine gidebilmiş olmamız yeteri kadar trajik değil midir gibi soruları tartışan veya cevap bulmaya çalışan yok. Örneğin cumartesi akşamı havluyu atarsak Fatih Terim'in durumu ne olacak diye tartışan da yok. 2 aydır Rijkaard'ı B planı olmadığı için kaynatan basının, sadece 3 gün sonra bir ulusun kaderi değişebilecekken bir B planının olup olmadığı bilinmeyen federasyonu tartışmaması da ilginç bir tezatlık tabii. Büyük ihtimal 2008'deki futbol ilahlarının gelip bir kez daha bizi kurtarması ve Güney Afrika'ya götürmesi bekleniyor ama öyle olmayacak söyleyeyim.
Belçika bizim gibi yapmadı. 1 nisan tarihinde biz Ali Sami Yen Stadyumu'nda İspanya'ya 2-1 mağlup olduğumuzda onlar da deplasmanda Bosna Hersek'e mağlup olmuşlardı ve başını alıp giden İspanya'nın ardında sıralama 12 puanlı Bosna Hersek, 8 puanlı Türkiye ve 7 puanlı Belçika şeklindeydi. Biz hiçbir şey olmamış gibi yolumuza devam ettik. Fatih Terim çok fazla tartışılmadı, o da bu rahat ortamda bazılarının bıyığıyla muhtaap olmayı seçti, herkes şansını neredeyse sıfırlamış Türk milli takımının deplasmanda Bosna'yı ve ardından Belçika'yı mağlup edeceğini düşündü ya da düşünmek istedi ya da afedersiniz Terim'i tartışmayı kimsenin maçası yemedi. Eylül geldi hiçbir şey değişmedi 4 puanlık fark halen devam ediyor. Bosna cumartesi günü Estonya deplasmanında kazanırsa veya biz Belçika deplasmanında puan kaybedersek bu iş bitecek. Bu tablo ta Nisan ayından belliydi ama bekledik. Hala bekliyoruz. Dediğimiz gibi biz beklerken bizde sadece 1 puan geride olan Belçikalılar "daha Bosna ve Türkiye ile maçlarımız var" diyip işi hayallere bağlamadılar. Önce Temmuz ayında Advocaat'la anlaşıp Rene Vandereycken'in görevine son verdiler. Advocaat takımın başında ocak ayında geçecekti. Ama öyle olmadı eylül ayındaki maçlar sonucu şanslarını tamamen kaybedince tamam dediler Advocaat göreve şimdi başlıyor. Bunda Hollandalının Zenit'ten kovulmasının da etkisi var elbet. Takımda eski dönemden kim varsa ipini çektiler. Fizyoterapist, takım doktorları, malzemeci de dahil. Son olarak Advocaat dün kaleci antrenörü Francky Vandendriessche'nin de görevine son verdi. Belçikalılar "tüm problemlerin çözümü" olarak görüyor Advocaat'ı. Başarı gelir mi bilemem ama yeni bir başlangıç yaptılar burası kesin.
Biz hala yeni başlangıç için birilerinin "lütfen" istifasını bekliyoruz görünüş o...
7 Ekim 2009 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
Bırakın B planını, A planı var mı Fatih Terim'in?
rijkaard'ı b planı var mı diyerek eleştiren rıdvan dilmen fatih terimle yaptıkları röportajda hocam bu takım neden bu halde 2003 konfederasyon kupasından beri bu takım neden güzel futbol oynayamıyor die sormaya cesaret edemedi herhalde..
Yorum Gönder