Bir Şampiyonlar Ligi haftası daha geldi çattı. Seriye kaldığımız yerden devam edelim. AZ ile ilgili yakın zamanda bir yazı yazacağız zira Ronald Koeman takımı dağıttıktan sonra bir de ekonomik yönden darbe yediler. Kulüp başkanı Dirk Scheringa'nın sahibi olduğu DSB Bank'ın batmanın eşiğine gelmesi ve tüm faaliyetinin durdurulması ile ekonomik anlamda büyük darbe aldılar. Futbolcuların geçtiğimiz yılki şampiyonluk primlerini hala almamış olmaları, bundan sonra da alamayacakları anlamına geliyor. En azından kısa bir sürede. Arsenal önüne bu akşam sponsorsuz bir forma ile çıkacaklar. Yalnız eğer iç saha formasını giyerlerse o forma sponsorsuz hoş görünür söyleyeyim. Beşiktaş Wolfsburg deplasmanında. Wolfsburg geçtiğimiz yılki formunda değil ama yine de çok güçlüler. Grafite'nin bir kaç hafta önce kendisini oyundan alan Armin Veh ile yaşadığı sürtüşmeyi büyük problem yaşamayarak atlattılar gibi. Açık konuşayım Avrupa'nın 5 büyük ligi arasında Türk takımlarının başabaş mücadele etme konusunda en şanslı oldukları takımlar Alman takımlarıdır. Fransız, İngiliz, İspanyol ve İtalyan takımlarına karşı daha az şansımız olduğunu düşünmüşümdür hep. Beşiktaş bana göre grupta kazanmaya en yakın olduğu deplasmana gidiyor, buradan da puan çıkartamazlarsa defteri kapatırlar. Tabii bu akşamı yine maç vermeyerek geçen Star televizyonuna söylenmesi gerekenleri de sizden alalım.
-Klas Jan Huntelaar Bernabeu'da eski takımına karşı forma giyecek. Hollandalı 724 dakikadır golle buluşamıyor. Bu 8 tam maça ilave 4 dakika demek. Bu 724 dakikanın 473'ü Real Madrid tarafından geldi belirtelim. 251 dakikası ise Milan tarafına ait. Bu gidişi düzeltemezse Eredivisie'ye dönüşü yakın olur, Türkiye'den de talipler çıkabilir. Devre arası Rijkaard'ın istediği iddia edilen golcü kontenjanına aday olur mu?
-Barcelona bu akşam Rubin Kazan önünde Şampiyonlar Ligi tarihindeki üçüncü Rus rakibini ağırlayacak. Katalanlar Nou Camp'ta oynanan daha önceki ilk iki buluşmadan galip çıktılar. 1994'te Spartak Moskova'yı 5-1, 2002'de Lokomotiv Moskova'yı 1-0 mağlup ettiler.
-Inter Şampiyonlar Ligi'nde kendi evinde son 3 maçtır gol atamıyor. Son golü bundan tam 1 yıl önce attılar. 22 Ekim 2008 tarihinde Anorthosis Famagusta'yı 1-0 mağlup ettikleri mücadelede. O golden bu yana 316 dakika geçti ve halen Milano'da golle buluşamadılar. Dinamo Kiev maçı bu seriyi sona erdirebilecek mi göreceğiz.
-Olympiakos Şampiyonlar Ligi'nde, kendi evinde oynadığı son 6 maçı kaybetmedi. 2 galibiyet ve 4 beraberlik aldılar. Bu dereceden daha iyisine sadece 1997-2000 arasında imza atmış ve 13 maç boyunca evlerinde yenilmemişler. Standard Liege maçı onlar için bu seriyi sürdürmek için elverişli bir fırsat olacak.
-Yarın CSKA Moskova önüne çıkacak olan Manchester United, deplasmanda oynadığı son 14 Şampiyonlar Ligi maçının sadece birisini kaybetti. Geri kalan 13 maçta 7 galibiyet ve 6 mağlubiyet aldılar. Bu da Beşiktaş'ın Almanya'dan 3 puanla dönmesi halinde önemli bir şans yaratmasına yardımcı olabilir.
-Chelsea Şampiyonlar Ligi'nde evinde 19 maçtır yenilmiyor. Atletico Madrid maçıyla onlar da bir seriyi sürdürmek istiyorlar. Chelsea'ye Londra'da son mağlubiyeti tattıran takım Barcelona. 22 Şubat 2006'da Stamford Bridge'den 2-1'lik galibiyetle çıkmışlardı. Bayern Munich bu alanda halen rekoru elinde bulunduruyor. Üstüste 29 iç saha maçında mağlup olmadılar.
-Beşiktaş'ın kötü deplasman karnesi CSKA Moskova deplasmanında da devam etti. Lig tarihinde oynadıkları 13 dış saha maçında sadece 1 kez kazanabildiler. 1 Ekim 2003'te Sergen Yalçın'ın Stamford Bridge'de 2-0'la teslim aldığı maç bu alandaki tek 3 puanları. 6 yıllık bir laneti sürdürmek için sahaya çıkacaklar.
-Louis Van Gaal'in Bayern Munich'i yarın Bordeaux deplasmanında zorlanacak gibi. Bavyera Aslanı Fransa'daki son 6 Şampiyonlar Ligi maçının sadece birisini kazanabildi. 3 mağlubiyeti ve 2 de beraberliği var.
20 Ekim 2009 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
Evet, istatistik güzel bir bilim dalı fakat mini etek gibidir; bir çok şeyi göstermesine karşın asıl göstermesi gerekeni saklar.
hocam, bayern icin "bavyera aslani" yazmissin. simdi söyle bir durum var:
bavyera eyaleti sembolü aslandir, bu dogru. ancak futbol'da "aslan" sembolü kesinlikle 1860 münih'e aittir. zaten logosuna bakarsan aslan vardir. 1860'in lakabi da zaten "die löwen", yani "aslanlar"dir.
bayern'in öyle bir lakabi yok. ya düz "die bayern" ya da özellikle 1860 ile kiyaslandiginda "die roten" deniyor.
umarim cok pimpirikli bir yorum olmadi bu :)
Mustafa Denizli umarım şampiyonlar liginde üst üste maç kaybetme rekorunu bu maçtada geliştirmez. Yanılmıyorsam Fenerbahçe ile 6 maçı kaybettikten sonra Beşiktaşla'da buna iki tane ekleyerek 8 maç üst üste yenilen takımları sahaya sürdü. Umarım bu akşam bu sayı 9 olmaz fakat iki 1.90lık santraforu, iki 1.82lik stoper nasıl kontrol eder yada Toraman n libero oynayıp Misimoviç ile adam adama oynarsa Boşnak 10 numarayı durdurabilir mi bu sorulara çok kesin cevaplara veremiyor insan.
Yorum Gönder