24 Kasım 2009 Salı

ENNIO TARDINI'DE MELANKOLİ


















1990 yılında Nevio Scala'nın Parma'nın başına geçmesi kulüp tarihinde bir dönüm noktasıdır. 1988 yılında Reggina'yı Serie C'den Serie B'ye yükselten teknik adam 1989-90 sezonunda Parma'yı kulüp tarihinde ilk kez Serie A'ya çıkarttığında 10 yıl sürecek bir şaşaalı dönemi de başlatmış oldu. Calisto Tanzi'ye ait olan gıda firması Parmalat'ı da arkasına alan kulüp tüm İtalya'da fırtına estirecek ve adını yedinci büyük olarak İtalya tarihine yazdıracak dönemi de başlattı. Serie A'daki ilk sezonlarında ligi altıncı sırada bitirdiler ve UEFA Kupası'na katılma hakkı elde ettiler. İzleyen yıl yedincilik koltuğundaydılar ama tarihlerindeki ilk üst düzey İtalya başarısına imza atarak İtalya Kupası'nı kazandılar. Bu onları 1992-93 sezonunda Avrupa Kupa Galipleri Kupası'na götürdü. 1 yıl sonra Wembleydeki finalde Belçika'nın Antwerp takımını 3-1 mağlup ederek tarihlerindeki ilk uluslararası kupayı da kazandılar. Benarrivo, Di Chiara, Apolloni, Osio, Brolin ve genç Asprilla gibi isimlerin bulunduğu kadro ülke futbolunun en üst kademesine çıktıktan sadece 3 yıl sonra bir uluslararası kupa kazanmıştı. İzleyen yıl kadrolarına Sensini, Crippa, Gianfranco Zola gibi isimleri katarak aynı kupada finale yükseldiler ancak Arsenal'e 1-0 mağlup oldular. Takım bu sırada da İtalya'da lig üçüncülüğü ve beşinciiği kazandı. Bu onların sürekli Avrupa kupalarında boy göstermesini sağlıyordu. 1994-95 sezonunda müzeye bir kupa daha kattılar. Dino Baggio ve Fernanco Couto gibi isimlerin katıldığı kadro, UEFA Kupası finalinde Juventus'u devirip kupayı kazandığında Parma İtalya'nın en popüler kulübü haline geldi.

1996 yılında Nevio Scala görevden ayrıldı ve yerine Carlo Ancelotti getirildi. Ancelotti kulüp tarihinin en iyi derecesi olan lig ikinciliğini bu sezonda getirdi ve takımı Şampiyonlar Ligi'ne gönderdi. 1997-98'de de lig altıncılığını kazandılar. Ancelotti görevi Alberto Malesani'ye devretti. O da takımı dubleye taşıdı. Finallerde Fiorentina'yı mağlup ederek İtalya Kupası'nı ve Olympique Marseille'i 3-0 mağlup ederek de UEFA Kupası'nı kazandılar. Böylece takım 7 sene içinde iki Avrupa Kupası kazanmış, ikisinde de final oynamış oldu. O iki kupayı müzesine götüren Buffon, Thuram, Sensini, Cannavaro, Vanoli, Boghossian, Dino Baggio, Fuser, Veron, Chiesa, Crespo kadrosu İtalya futbol tarihinin halen en iyi kadrolarından birisi olma özelliğini korumaktadır. Takımın yedek kulübesinde de Balbo, Asprilla, Mussi, Apolloni, Fiore gibi isimler oturmaktadır. Yani tam anlamıyla bir Altın Kadrodur.

















2000 yılından itibaren Parmalat firmasında yaşanan mali kriz ve Tanzi ailesinin etrafında dönen yolsuzluk iddiaları kulübün profilinde önemli değişikliklere sebep oldu. Altın kadronun bütün oyuncuları dahil bir dolu futbolcu maddi kaynak yaratmak sebebiyle satıldı ve yerine daha küçük çapta oyuncular alındı. Bu da Parma'nın o 10 yıllık dönemdeki başarıları hiçbir zaman görememesine sebep oldu. 2004-05 sezonunda son 4 haftaya kadar düşme tehlikesini yaşadılar. 2006 yılında 77 milyon euro gibi devasa bir zarar yazdılar kulübün kasasına. Bu kötü gidiş daha 5-6 sene önce Avrupa'da fırtına estiren kulübün maçlarına bazen 2.000 civarında seyircinin gelmesini de beraberinde getirdi. 2006-07'de düşmekten son maçta kurtuldular. Aynı yıl AC Carpenedolo takımının sahibi Tommaso Ghirardi kulübü satın aldı. Ancak bu değişim talihi döndürmeye yetmedi. 2007-08 sezonunda küme düştüler. Neyse ki Serie B'de sadece bir yıl kaldılar ve Palermo'nun son 2 yıldır yarı zamanlı memuru gibi çalışan Francesco Guidolin yönetiminde, geçtiğimiz sezon Bari'nin ardından ikinci olarak Serie A'ya dönüş biletini aldılar.

Geçtiğimiz cumartesi günü Fiorentina'yı deplasmanda 3-2 mağlup etti Parma. Beşincilik koltuğundalar. Bu onların 2003-04 sezonunda elde ettikleri ve bir daha göremedikleri beşincilik koltuğu. O ve öncesindeki yılların başarısının geri dönmesi zor görünüyor, zira Guidolin'in elinde oldukça mütevazi bir kadro var takım hala son 10 senenin yarattığı mali enkazı kaldırmaya uğraşıyor. 36'lık Christian Panucci, Wolfsburg'dan ülkesine döndürülen Cristian Zaccardo, İtalya'nın beklenen patlamayı hiçbir zaman yapamamış orta saha oyuncularından Damiano Zenoni, orta sahanın Kenya'lı dinamosu McDonald Mariga, 24 yaşında milli takım formasıyla tanışan Daniele Galloppa, gezgin forvet Nicola Amoruso, Manchester City'den kiralanan Valery Bojinov (altta) ve 19 yaşındaki forvet Alberto Paloschi takımın silahları. Kendi evlerinde Cagliari'ye verdikleri 3 puan alınabilse şu anda Juventus'un 1 puan gerisinde üçüncü sıraya oturacaklardı.
















Guidolin Palermo komedi döneminden önce 1999-2003 yılları arasında, UEFA Kupası zafer yolculuğunda Galatasaray'ın da karşısına çıkmış olan, o muhafazakar, çok zor gol yiyen ve zor da gol atan (1999 yılından itibaren AG-YG rakamları şu şekildeydi 32-39, 49-53, 40-40, 39-47) Bologna takımını ve 1994-98 arasında Serie B'de oynarken İtalya Kupası'nı kazanmış ve hatta izleyen sezon Kupa Galipleri Kupası'nda yarı final oynamış Vicenza mucizesini yaratmış adamdır. 2000 sonrası ise pek parlak değildi kariyeri ve Bologna'dan sonra hiçbir takımda iki sezon göremedi. Dolayısıyla Parma'daki ikinci sezonu onun için de uzun süre sonra yakaladığı bir fırsat.




















Bu arada not düşelim. Geçtiğimiz ay, İtalya'da ocak ayından itibaren yürürlüğe konacak olan ve deplasmana gidebilecek taraftarların Futbol Federasyonu tarafından belirleneceği Tessera del Tifoso adındaki deplasman kartı uygulamasına karşı yapılan büyük protestoları haber vermiştik. Protestolar sonuç verdi, İtalya ultraları eylemleri ile uygulamayı sezon sonuna ertelettiler, ama hiç yürürlüğe girmeyeceği dönen haberler arasında.

Son notumuz. Totti, Roma ile 10 yıllık bir kontrata imza atmaya hazırlanıyor. 33 yaşındaki adam 10 yıllık kontratı ne yapacak derseniz, bu kontratın 5 yılı sadece sahayı içeriyor. Son 5 yılı kulüpteki direktör görevine atayacak Totti'yi. Hatta anlaşma olası bir yönetim değişikliğinde dahi korunacak.

3 yorum:

varol döken dedi ki...

ah boliç, ah o direk...

AbSurDMaN dedi ki...

O altın kadroyu ağlatmıştık resmen Ali Sami Yen'de, yerden yere çalıp da devirememiştik. Ulan Ilie az gününde olaydın da o maç berabere bitmeyeydi.

lembo dedi ki...

abel balbo'ya saygı duruşu..