Dünden beri çalkalanıyor Türkiye. Hull City-Stoke City maçında Tuncay Şanlı'nın hocası Tony Pulis tarafından 81. dakikada oyuna sokulup, takımının 10 kişi kalmasının ardından 87. dakikada oyundan alınması hadisesi. Son 15 saattir Türk basınında dönen haberler, bu haberlere Türk insanının yorumları bir kez daha ülkede futbolu izleyen, içinden haber çıkaran ve bunları yorumlayan topluluğun
ne gibi bir ruh haline sahip olduğunu bir kez daha gösterdi bize. Girdiğimiz süreci merakla izliyorum, çünkü bu, zaman ilerledikçe dallanıp budaklanan bir süreç oldu. Dolayısıyla üzerine edeceğimiz birkaç kelam var.
Şimdi ilk önce,
olayın kendisini anlatmakta fayda var, zira bazı insanlar bunu bile tam olarak bilmiyorlar. Birçok kişi Pulis'in Tuncay'ı 81. dakikada oyun sokup, ortada hiçbir şey yokken 87'de kenara aldığını zannediyor. Olay böyle değil, çoğumuzun bildiği gibi. Tuncay maçın 81. dakikasında, durum 1-1'ken, bir diğer forvet oyuncusu Ricardo Fuller'in yerine oyuna giriyor. Daha sonra, maçın 86. dakikasında, Stoke'un savunma oyuncusu Abdoulaye Faye, Nick Barmby'e yaptığı hareket sonucu ikinci sarı karttan kırmızı kartı görüyor. Stoke hocası Tony Pulis bunun üzerine Tuncay'ı oyundan alıp yerine defans oyuncusu Andy Wilkinson'ı oyuna sürüyor. Tuncay buna sinirlenerek soyunma odasına gidiyor. Jan Vennegoor of Hesselink uzatma dakikalarında attığı golle Hull City'i 2-1'lik galibiyete taşıyor.
Şimdi bu haberin bize sunuluş biçimi % 90 oranında "
Tuncay'ın şoka uğradığı, Tony Pulis'in Tuncay'ı oyundan alarak hata yaptığı, İngiliz basınının ve internet sitelerinin Tuncay'ı kurban ilan ettiği" şeklinde. Ama olay böyle mi? Değil tabii. Bir kere İngiliz basınının Tuncay'ı kurban ilan etmesi gibi bir durum yok. The Guardian, Times, BBC, Independent ve Observer olmak üzere beş yayını kontrol ettim. Olayla ilgili Tuncay'ın bu durumunu dramatikleştiren bir ibare göremedim. Kullandıkları ifade genelde Tuncay'ın bu değişikliğe sinirlendiği ve maçın sonunu beklemeden soyunma odasına gittiği şeklinde. Bundan doğal bir şey olamaz. Zaten bunu hocası da kabul ediyor. Maç sonu Tony Pulis'in görüşlerine ayrıntılı olarak yer veren bir Türk yayın organı gördünüz mü? Hayır. Şöyle diyor Pulis. "
Tuncay'ı anlıyorum, şu an sinirli, ama ben o an kimi oyundan çıkarsam benzer tepki verebilirdi, o an defansımızdan bir oyuncu atılmıştı ve o hatta birisini almamız gerekiyordu, topu kalemizden uzak tutacak bir defans oyuncusu. Bu yüzden Tuncay'ı oyundan aldım, ne kadar sinirli olsa da kendimi ona açıklama ihtiyacı hissetmiyorum."
Şimdi gelelim kararın doğruluğuna. Pulis kırmızı kart anında, dörtlü defansındaki gediği kapatmak, yani oyuna bir defans oyuncusu almak zorundaydı, sanırım bunda çoğumuz hemfikiriz. Tuncay oyundan çıktığı anda, sahada maça başlayan iki forvet de bulunmuyordu. Tuncay, yukarıda belirttiğimiz gibi Fuller'ın yerine oyuna girmişti. James Beattie de 61'de bir diğer forvet Dave Kitson ile değişmişti. Pulis defans dörtlüsünden bir oyuncu atılmışken oradan bir oyuncuyu oyundan alamazdı. Kaleciyi alamayacağını biliyoruz. Sanırım deplasmanda, maç 1-1 iken, defans hattınızdan bir adamın atıldığı bir anda, orta sahanızdan bir oyuncuyu çıkarmanın da çok iyi bir fikir olduğunu söyleyemeyiz. Geriye iki adam kalıyor. Tuncay ve ondan 20 dakika önce oyuna girmiş diğer forvet Dave Kitson. Pulis Tuncay'ı seçti.
Yani aşağı yukarı % 50 şansı vardı. Üstelik Kitson da aynen Tuncay gibi sonradan oyuna girmişti, yani aynen belirttiği gibi o an Kitson'ı oyundan alsa bu sefer o sinirlenecekti. Tuncay'ı seçti. Aynen dün Barış oyundan atılınca bir forveti oyundan alan ve Kewell yerine Nonda'yı seçen Rijkaard gibi. Böyle şeyler futbolda olur.
Eğer Pulis bir sebeple eleştirilecekse bu Tuncay'ı 81'de oyuna neden alıp 87'de çıkartıldığından değil, neden ilk onbirde sahaya sürülmediğinden olabilir. Ama bu bambaşka bir yazının konusu. Biz dünkü olay hakkında konuşuyoruz.
Gelelim bu haberin bize neden, bunlar hiç konuşulmadan, kıyamet koparılmışcasına sunulduğuna.
Sebebi basit, 2 gün sonraki haberlere zemin yaratmak. Birkaç güne göreceğiz (zaten tek tük başladı): "
Adada mutsuz günler geçiren Tuncay Şanlı, hocası Pulis'in son hareketinden sonra takımdan ayrılmaya karar verdi, Tuncay Fenerbahçeli yöneticilere haber yollayarak, burada işim bitti, beni ara transferde alın" dedi. Soracağız biz de, "
nereden çıktı bu iş, hangi hareket?". "
Aha işte bu hareket" diyecekler. Hoş Türk basınının transfer asparagası yaratmak için gerekçeye ihtiyacı yok ama olsun, fazla mal göz çıkarmıyor. Türk basını bu olayı körükleyecek ve herkese Tuncay'ın büyük bir haksızlığa uğradığını ve Fenerbahçe'ye dönmek istemesinin haklı olduğu gerçeğine inandırmaya çalışacak. Aynen zamanında Tugay'a "
reserve takıma gönderilişi ile büyük şok yaşadı" haberini yapıp sonra, Tugay'ın "
burada tecrübeli oyuncular gençlere örnek olması için bazen reserve takıma gönderilir, bunu bilmeden haber yapılıyor" açıklamasında olduğu gibi.
Gelelim bu hadisenin bir kez daha ortaya çıkardığı bizim tarafa. Bu habere yer veren siteleri gezin. Gönderilen yorumların % 90'ında şu yorum var. "
Eeee Tuncay, böyle Fener'i bırakıp gidersen layığını bulursun, düştüğün duruma bak". Kusura bakmayın da bu nasıl bir aşağılık yorumdur. Bunun içinde her türlü alçakça insan duygusu yatıyor. Haset, vefasızlık, hırs, fırsatçılık ne ararsanız. Klaas-Jan Huntelaar Ajax taraftarlarının sevgilisiydi. Yıllarca takımda oynayıp, son sezon kaptanlığını yaptıktan sonra sezon ortasında Real Madrid'e gittiğinde, orada başarısız olduğunda kimse çıkıp "
eee Huntelaar layığını buldun, böyle yedeğe düşersin demedi". Huntelaar, yıldız transferleri sonrası kapının önüne konulup Milan'a gittiğinde ve orada da başarısız olunca da...Bugün hala onların sevgilisi, Ajax'a döndüğünde yapılacak en acımasız yorum "
burası zaten en iyi oynadığı yerdi, oyun karakteri de henüz, ancak Hollanda'yı kaldırırdı" şeklinde olur. Bizde ise sanki bizi bırakıp giden adam, bize ihanet etmiş gibi gösteriliyor. Sanki bir insanın hayatında hatalı karar vermesi imkansızmış gibi. Ben bunun Tuncay'ın Fenerbahçe'ye para kazandırmadan gitmesi ile çok büyük ilişkisi olduğunu sanmıyorum. Bunu tribünden her hafta kendi futbolcusuna küfürler yağdıran adam söylüyor hem de. Ben her hafta tribüne gideceğim, zamanında beni bir dolu başarıya taşımış, onun golleriyle coştuğum adama yaptığı her hatada küfürler yağdıracağım, sonra adam Avrupa'ya gidecek, ilk 2 sezonunda takımının en iyi oyuncusu olacak, ama ilk başarısızlığında "
eee bak böyle burnunu sürtersin işte" diye terbiyesizleşeceğim. Ne sanıyorsunuz ulan kendinizi siz?
Bu olayda atlanmaması gereken bir başka nokta var. Boşa çıktığında ve bonservisi elinde kulüp ararken "
forvet arayan kulüplerimiz neden düşünmüyor?"
diye sorduğumuz Hesselink gollerine devam ediyor.
29 yorum:
şahane bir durum özeti olmuş. teşekkürler...
Firat,
o kadar da durgun degil buralar. Dün BBC'de Jamie Redknapp Stoke'un bundan sonra Tuncay'dan yararlanamayacagini söyledi.
Stoke ve BBC forumlari kayniyor.
http://www.bbc.co.uk/dna/606/ArticleSearch?contenttype=-1&phrase=Stoke%20City&phrase=Football
Pullis'e cok agir elestiriler var. "Son 20 yilda takimimiza gelen en kaliteli oyuncuyu böyle bitirdik" diyorlar.
Bak Deliah Bloglardan birinde ne yaziyor:
"7) Ok, time for the big one. Deep breath, here goes…
The signing in August, for a club record £6m, of the Turkish captain Tuncay Sanli seemed to herald the dawn of a new era of optimism at Stoke City. It appeared to demonstrate the club’s ambitious intent regarding cementing its Premier League status. Moreover, the arrival of a genuine flair player of proven Premier League and international quality surely signalled our willingness to develop our style of play beyond the rigid, direct system which had proven successful but will only take us so far. With Tuncay, it seemed, came the much-vaunted, mythical holy grail of “Plan B”.
Four months later and Tuncay is yet to start a Premier League game as a Stoke City player. I honestly believe he’d have seen more time on the pitch at literally any other Premier League side including the Big Four. More often than not, Sanli has been an unused substitute. This raises plenty of questions. Is it just that Pulis doesn’t know how to fit him into the system? Surely if he was prepared to spend serious money on the player in the first place, he must have had some idea where he intended to deploy him. Was Tuncay even a Pulis signing? He’s been decidedly lukewarm about him in interviews, stating at one point that he’d barely seen him since he arrived. If TP wasn’t behind the deal, who was? Coates? Rudge? Scholes? Was the signing connected in some way to the Huth deal? There is far more to this increasingly bizarre saga than we know at this stage, that’s for sure.
Tony Pulis’ treatment of Tuncay at Hull was absolutely disgusting. To haul the Turk off just seven minutes after introducing him was humiliating and unnecessary, and judging by Sanli’s understandably furious reaction, it seems his Stoke City career could be over before it’s properly begun. It almost seemed that the change was part of some kind of hidden agenda, so curious was the decision. Did Abdoulaye Faye’s dismissal really warrant the introduction of another defender? Could, as the astute Nigel Gleghorn suggested on the radio, Rory Delap not have dropped into the right back spot with Huth moving inside? If a change had to be made, couldn’t the exhausted Etherington or ineffectual Whelan have made way for Wilko instead? To take Tuncay off made no sense. At Spurs, his fresh legs and ability to run with the ball provided an important outlet to ease pressure on the defence. Taking off a fresh player offering one of the few creative sources in the team, whilst leaving on several weary, fading players who were offering considerably less, is almost an act of sabotage. It was ridiculous.
If the disrespecting of Tuncay does precipitate his exit, not only will we have lost a class player and wasted six million quid, but it will have the knock on effect of sending a message to similarly skilful flair players - you know, the type we’re crying out for - that there is no place for them at Stoke City - and that would be a crying shame."
Takim icinde dünkü macta defansi kompense edecek rotasyon vardi diyor bütün herkes.
Ya birak takim 8-1-1 formasyonuyla mi cikiyor maclara, Tuncay'dan baska ileriye dönük yorgun bi baska oyuncu cikamamaz miydi?
bencede burada dile getirmemiz gereken Tuncayın bu takımda yedek bırakılması olmalı
forum başka, foruma girersek işin içinden çıkamayız....ben haber sitelerinin kendisinden bahsediyorum..
Zaten şu anlaşılmaısn kesinlikle..."Pulis doğru yapmıştır"...ben böyle bir şey demiyorum...koparıldığı kadar büyük bir yaygaraya gerek yok diyorum
Takım 8-1-1 oynamıyor elbette de çok net bir durum bu...defansından adam atılmışsa ve 10 kişi kalmışsan...genelde oyuna bir defans sokarsın ve forvet çıkarırsın...hele son 5 dakika ise...tamam whelan'ı defansa, tuncayı ortaya kaydırsan da olur o da bir seçimdir de, bana direk defans-forvet değişikliği daha mantıklı geliyor...
Aynı durum FM'de sana olsa ne yaparsın dürüst ol :))) Stoke'u yönetiyorsun, Hull deplasmanında 1-1, 87'de 10 kişi kalıyorsun...göbekten adamın atılıyor...sahada 2 forvetin var...forvet çıkarıp defans almak sanırım "en anlaşılır" harekettir.Alternatifi vardır elbet de en anlaşılırı budur...
Hatta direk söyleyeyim. Ben ne yapardım...Ben de aynısını yapardım ama Tuncay'ı değil Kitson'ı çıkarırdım...Diğer şansım da Tuncay olurdu...Ama bu benim, o Pulis..
dutchman, birçok konuda sana tamamen katılıyorum, yalnız şöyle bir şey var. çift forvet düzeninde oynayan bir takımda yaklaşık olarak 4 tane forvet vardır kadroda. ilk 11'de başlatmayarak zaten tuncay'ı yedeğe ittiğini söylüyorsun açıkça. oyun içinde ilk forvet değişikliğinde tuncay'ı değil de kitson'u alıyorsun oyuna. sonra böyle bir seçenek önüne geldiğinde tuncay'la değil kitson'la devam etmek istiyorsun ve bunu tuncay 6 dk önce girmişken yapıyorsun. tuncay'ın kalitesini geçtim, yıldız olarak getirdiğin adama bu yapılmaz. aliadiere ve afonso alves'in yanında çokça forma şansı buluyordu tuncay.
Ülke olarak sağlıklı yorumlar yaptığımızı iddaa etmiycem fakat Huntelaar gittikten sonra hiç bir ajax taraftarını oh olsun demedi gibi bir sonuca nasıl varabiliyorsun? Sonuçta bu habere yapılan bir yorum. Huntelaar transferi sonrası tek tek bütün hollanda haber sitelerini gezip yorumları mı inceledin? Tamam bu yoruma tepki verebilirsin. Fakat bu yorumdan yola çıkıp işte böyle de pis bir milletiz bak elin avrupalısına ne kadar da medeni demeni yerinde bulmuyorum.
@zapata
İlk sorunun cevabı eğer 7-8 tane hollanda sitesi ve 3-4 spor programı seni tatmin edecekse "evet"
İkincisi de senin son cümlen onun abartılmış, cilalanmış hali...Özünde evet buradaki adam öyle demiyor genelde, özünde evet orada öyle diyoruz...bunun medenilikle bağlantısını sen kurdun benim bundam yaptığım çıkarım medenilik değil başka değerler, onu da yazıda belirttim.
Real Madrid CF will sign striker Klaas Jan Huntelaar from AFC Ajax in January, after the two clubs announced an agreement over a reported €27m transfer for the Dutch international.
fd biri bu,dieri bu
On 13 June 2007, Middlesbrough confirmed they had agreed personal terms with Tuncay and the move was now subject to a medical. Tuncay arrived in Middlesbrough on 18 June 2007, having signed a four-year contract. After passing his medical on 22 June 2007, he attained a work permit on 4 July 2007, and completed his free transfer.
öncelikle fm'de böyle bir durum başıma gelse, çıkartacağım son adam tuncay olur. burada tuncay ile kitson'ı aynı tip oyuncu olarak düşünmek yanlış. tuncay boro'da orta sahanın her mevkisinde başarılı olmuş bir adam. yani kitson forvetten başka bir iş yapamazken, o hoca görev verse sol bek bile oynayabilecek karakterde birisi.
ki burada tuncay'ın 81'de, yani daha yeni oyuna girdiği, ve inanılmaz derecede diri olduğu aşikar. ki şöyle de bir ironi var ki işin içinde, eğer o sahada bulunan orta saha ve forvetteki 6 kişi maçın başından beri oynuyor olsa bile, fiziksel olarak maçın sonlarını kaldırabilecek ilk adam yine tuncay'dır.
yani dediğin gibi o sırada çıkartılacak iki adam olduğu ve bunların kitson ve tuncay olduğu yanlış bir düşünce bence. tuncay çıkartılacak son adamdı.
taktiksel yorumları bi yana bırakırsak, oyuncu psikolojisi diye birşey vardır. sen sene başından beri oynatmadığın, "stoke tarihinin en pahalı oyuncusu" denilen adama böyle birşey yapmamalısın. çünkü o sahada alınacak 1 puan, sana sadece 1 puan kazandırır, daha fazla değil. oysa oyuncuları kazanmak öncelikli tercih olmalıdır. ki phil jackson'ın bu konuda inanılmaz aforizmaları vardır.
yani demek istediğim şudur, türk basınını savunmuyorum tabi ki, ama koparıldığı kadar yaygarayı hak eden bir durumdur bu. ister taktik olarak bak, ister mental.
tuncay la yüzde elli şans verdiğin diğer oyuncuyu aynı kefeye koymuşsunuz yazınızla
@mooke
yazıda belirttiğim gibi bu yorumların arasındaki farkın sebebinin "para kazandırma" olduğunu düşünmüyorum
pullis maçtan sonra yaptığı açıklamada tuncay'a bir açıklama yapmak zorunda hissetmiyorum kendimi diyerek tuncay'a nasıl baktığını göstermiştir... seni takımımda düşünmüyorum demekten daha aşağılık bir hareket bu, ne yaptığın beni ilgilendirmiyor, seninle kafama göre oynarım demek...
basının genel yaygarası altında gözümüzün önündeki insani gerçekleri göremiyoruz... sen yapma bari dutchman adam tuncay ile basbayağı taşak geçmiş, küçümsemiş, tabiri caizse s...nde olmadığını göstermiştir...
ayrıca biri 71 diğeri 81de giriyorsa elbet ilk giren, yorulan çıkacak, bunların 2sini nasıl aynı kefeye koydun onu da anlamadım?
bütün bunlara ek olarak suratına sıçiim tony pullis, o ne mesnetsiz bir ifadedir öyle, delikanlıysan gel beni çıkar ulan!
Dünyanın her yerinde defansif taktik değişiklik yaptıktan sonra gol yemişsen, oyuncu da sana küçük veya büyük bir ''gider'' yapmışsa ihale hocanın üzerine kalır. Pulis'in şansı bence %50 değildi, Etherington'ı da oyundan alabilirdi. Golün başlangıcı da Stoke'un solundan, burası Tuncay'ın yabancı olduğu bir mevkii değil. Hele ki mevkiinin savunma gereklilikleri konusunda Tuncay rekabet ettiği takım arkadaşı Etherington'dan çok daha iyi bir oyuncudur. Bu değişiklik açıkça Pulis'in Tuncay'a bakışını ortaya koymuştur bana göre, bu tip hadiselerden değil de nereden fikir edineceğiz ki? En az 3'te 1 ihtimal içinden en yakın zamanda oyuna gireni, bu sebepten en diri olanını defansif gereçeklerlerle oyundan almak? Elbet bunun bir açıklaması olmalı ve benim aklıma yatan fikir de sezon geri kalanını da göz önünde bulundurarak Pulis'in Tuncay'a bakışında bir sorun olduğudur. Tony Pulis futbol aklı biraz farklı çalışan biri; keza Tuncay idmanlarda ne yapıyor bilemeyiz. Lakin bence şu hadise normal değil.
güzel bir yazı olsa da hiç katılmadığımı belirtmek isterim. belki benzer şeyler olacak ama yine de yazmak istedim. öncelikle iki forvetten birinin çıkarılması zorunluluğu diye birşey yok. 88 dakikadır oyunda olan ortasahalardan bir tanesi çıkarılıp tuncay ortasahaya çekilebilirdi ki bu alanda hiç sırıtmayan bir oyuncu kendisi. ikinci bir hadise takım 10 kişi kalmış ise kesinlikle sahada çok daha diri olan oyunculara ihtiyaç duyar bu noktada sahada stoke city adına en diri oyuncuyu çıkarmak bana kalırsa cahillikle bile açıklanabilir. kaldı ki takımın 10 kişi kalmış ve tuncayın muazzam bir pres özelliği var ve bundan yararlanılabilir.
yani aslında durum fazlasıyla anormal. pulis zaten tuncay'ı umursamadığını da fazlasıyla belli etmiş.
görüşlerin hepsine saygılı olduğumu belirteyim son tahlilde...
sizin de bakış açınızı anlıyorum kesinlikle...
Ben de FD'te bu noktaya da katılamayacağım. Defansı kırmızı kart gören bir takımın forvet değişikliği anlaşılabilir de Tuncay gibi sol açık, forvet arkası, forvet hatta milli takımda zaman zaman orta saha oynamış enerjisi çok yüksek bir oyuncusun çıkarılmasını hiçbir hoca bana açıklayamaz..
Abi, açık ve net olarak soruyorum: Bizimle dalga mı geçiyorsun, Tuncay'ın oyundan alınma şansı %50'ydi derken, yoksa istatistikten mi pek anlamıyorsun? Bu zar attığında şeş gelme ihtimalinin 1/6 olmasına benzemez. Eğer 2 forvet varsa ve mutlaka o 2 forvetten biri çıkarılacaksa, maçın o ana kadarki durumuna ve oyuncu istatistiklerine bakarsak 5 dakika önce oyuna 4. forvet olarak girmiş Tuncay'ın 25 dakika önce girmiş olan Kitson'la çıkarılma şansı nasıl eşit olur? "Given that" diye bir durum söz konusu burada yani, dümdüz hesap yapamazsın. Noat Samisa'ya da katılıyorum, Etherington da oyundan alınması makul karşılanacak oyunculardan biriydi. Teknik direktör resmen harcadı Tuncay'ı. Tuncay'ı günahım kadar sevmeyen bir Beşiktaş taraftarı olarak canım fena halde sıkıldı haberi okuyunca. Küçük takım da dahi yıldız kategorisinde görülmüyor anlaşılan Tuncay maalesef.
fırat abi http://www.stokecityfc.com/page/MatchReport/0,,10310,00.html
bu linkte beattie'nin oyundan çıkmadığı görülüyor. bilmiyorum ben maçı izlemedim, şu oyuncu değişiklikleri muhabbetine bakayım dedim. hatta stoke'un tek değişikliği tuncay görünüyor.
pulis'in neden yaptığı çok açık ve kendine göre makul bir sebebi de var. ama ben buna katılmıyorum. fm'de striker çıkartabilirdim böyle bir durumda, ama elindeki tuncay gibi türkiye-hırvatistan maçında ön libero bile oynamış "versatility"ye sahip bir adamsa, onu oyundan almak yerine bir başka yorgun adamı çıkartıp takımı diri tutmak doğru olandır. eh, pulis'in denemesi dört dakika içerisinde hem de hull gibi son 10 ay içinde üç galibiyet alabilmiş bir takıma yenilerek çöküyorsa eleştirmeye hakkımız var :)
ama belli ki sorun yukarıda yazıldığı gibi pulis'in tuncay'ı sahiplenmemiş olmasında. tuncay'ı sadece bir forvet olarak görüyorsa onun solda, sağda, gerekirse ortada oynayabilecek potansiyelde olduğunu da bilebilirdi. ama belli ki kendisinde böyle bir ışık görmemiş, ışığı görecek kadar üzerine düşmemiş, ya da tuncay kendisini antrenmanlarda gösterememiş.
her durumda, bir sorun var gibi görünüyor.
aslında yazının ana fikri son iki paragrafta ama ilk dört paragrafta hazırlanan zemin yetersiz olmuş. son kısma katılsam da bu olayın anlayışla karşılanabileceğine katılmıyorum. fm de olsa ne yapardınız demişsin, condition ı en düşük olan oyuncuyu çıkarır dizilişi makul şekilde düzenlerdim. bence doğrusu budur. art niyet aramamak imkansız.
Flying Dutchman ellerine sağlık diyorum ne diyeyim. Özellikle bizim ülkede leş kargası kılıklı adamları çok güzel tarif etmişsin.
sansal buyuka'nin pazar geceki maraton'da stoke'un son dakika golu ile yenilmesini de "ohh olsun" seklinde degerlendirmesi ulusal medyamizda sovenizmden vazgecilmesi icin daha cook oyuncumuzun yurtdisina transfer olmasi gerektigini gosteriyor sanirim.
http://www.htspor.com/spor-haber/185362-Sanliya-donus.aspx
Çok geçmedi üstünden dediğin oldu Dutchman :)) Bugünkü Fotomaç gazetesinde Tuncay için " Kurtar beni baba" başlıklı haber var , direk sen geldin aklıma :)))
hocam elin kabiliyetsiz ve yeteneksiz ingilizini haklı çıkaracağım diye bu kadar kendini ve tuncayı harcamak niye?
mepati yapacam diye kasmışssın. bu kadar kasmayın kendinizi. adamın yaptığı kelimenin tam anlamıyla mallık ve hıyarlkıktır. bu tuncaya değil kime olsa aynı derdim. noldu işte gol yedin. tuncay kalsa ne farkedecekti. şimdi tuncayı da kaybettin.
@hücum futbol
yazının içinde ve yorumlarda 2039840928409 tekrarlamama rağmen hala "elin ingilizini haklı çıkarmaktan" bahsediyorsun....kim kimi haklı çıkarıyor?
yazı ve yorumları iyi okuduğundan emin misin? Ben "adamın yaptığı doğrudur, haklıdır" nerede demişim?
Bir hırsla ve yazıyı süzmeden buraya gelip yorum göndermeyin lütfen
Yazı çok güzel tasarlanıp yazılmış. Belli ki emek harcanmış. Herkesin aynı düşüncede olmasını bekleyemeyiz. Fikirler tartışılarak gelişir.
Şahsi kanaatim yazarın son paragrafa kadar harika bir iş çıkardığı, ancak son paragrafta duygularını daha çok önplana çıkartarak bilimsellikten uzaklaşması. Buna gelen tepkiler de normaldir.
Araştırılarak, görüşleri destekleyen argümanlar sunularak yapılan her çalışmayı severek okuruz, devamını bekleriz.
Sonuçta hocanın tercihidir tabi ki ama bence yanlış bir tercih olmuştur.
Belki de hocanın Tuncay'ın özelliklerini tam anlamıyla bilmemesinden kaynaklanıyordur. Tuncay tam anlamıyla bir forvet oyuncusu değil ne de olsa. Joker gibi adam.
Yorum Gönder