Pazar akşamı Diyarbakırspor-Galatasaray maçının bitiş düdüğü çaldığında Turkcell Süper Ligi'nde 15 gün sürecek bir ara da başlamış oldu resmen. Sebebi Dünya Kupası elemelerinde, tüm kıtalarda oynanacak grup ve baraj maçları. O maçları oynayanların yanında, bu aradan yararlanan, diğer takımlar da hazırlık maçları ayarladılar. Cumartesi ile Çarşamba günleri bir çok özel maç var dünya çapında. Dünya kupasına giden İngiltere, Brezilya, Hollanda, Slovakya, İtalya, İngiltere, İspanya, Danimarka, Arjantin, ABD, İsviçre, Almanya ve diğer bir çok ülke sahada olacak cumartesi ve çarşamba akşamı. Peki gitmeyenler? Norveç, Arnavutluk, İzlanda, Galler, Belçika, Romanya, Hırvatistan, Avusturya ve diğerleri. Onlar da sahadalar. Peki biz? Yatıyoruz. 2010 Dünya Kupası vizesini alamayan. Üstüste ikinci dünya kupasını kaçıran ve acilen çözüm sürecinin başlaması gereken Türk milli takımı tüm dünya takımlarının 1, bazılarının 2 maç yaptığı bu arayı maç yapmadan geçiriyor.
Türkiye Futbol Federasyonu'nun açıklaması şu: Milli takım sorumlusu yok. O kadar trajikomik bir açıklama ki bu, ardından bir dolu soruyu getirebilir. Örneğin bu sorumlunun neden halen belli olmadığı ya da özel maç almak için mutlaka orada oturan bir adama mı ihtiyaç duyulduğu gibi. Bahane sanki, "
e hocamız yok kiminle maç yapalım" gibi saçma bir iddiayı duyunca hepimizin yelkenleri suya indireceği üzerine kurulu ama iş öyle değil.
Daha dün yazdık. Çek Cumhuriyeti son 2 senede 4 tane hoca değiştirdi. Vladimir Smicer daha dün göreve getirildi. Ama ayın 15'inde oynayacakları Birleşik Arap Emirlikleri maçı aylar öncesinden belliydi. Çünkü orada idareten bir hoca oturuyordu. Zaten o tarihi, o stepne hocanın göreve gelişinden çok önce belirlemişlerdi. Tabii burada bir başka soru daha çıkıyor ortaya. UEFA ve FIFA ortaklaşa çalışarak, maç takvimini daha sezon başında açıklarlar. Yani daha 2009 ağustos eylül ayında, 2010 mart-nisan aylarındaki milli maç aralarının tarihi bellidir. Bu iş aylar öncesinden belliyken, neden bu 15 günlük araya bir maç alınamadı bunu da sormak gerekiyor.
Tabii bunun için görevden ayrılan Fatih Terim ve ekibine sormamız lazım ama artık bu ekip görevde yok. Baraj maçı oynayabiliriz hesabı ile böyle bir ayarlama yapılmadıysa o halde benzer durumdaki takımlar için ne diyeceğiz?
Bir de tabii bu hoca atanması konusu var. Milli takımın teknik direktörlük için görüşmek istediği bazı adaylar halen kendi takımlarının başında görevlerini sürdürüyorlar. Yani ancak ve ancak Dünya Kupası'ndan sonra göreve gelebilirler. Peki bu arada biz ne yapacağız?
Örneğin basında adı geçen Löw ile anlaşılırsa mart ayındaki arayı da "hocamız henüz göreve başlamadı" diye boş mu geçireceğiz? Bizimle aynı grupta yer alan Belçika Dick Advocaat'la anlaştığı anda Hollandalı halen Zenit Petersburg'daki görevine devam ediyordu. Bu yüzden hemen görevine başlayamadı. E Belçika da bu yüzden o göreve gelene kadar olan maçlarına hocasız çıkmadı tabii. Franky Vercauteren, Advocaat gelene kadar idareten göreve geldi. Türkiye'de bu görevi yeni hoca atanana kadar yapabilecek, boşta olan hiçbir hoca yok mudur? Üstelik bu harika bir fırsat da değil mi? Yıllardır milli takımı çalıştırmak isteyen ve o göreve yakışacağını düşündüğümüz bir dolu yerli teknik adamın tartışmasını yapıyoruz. Mükemmel bir fırsat işte, yeni hoca eğer hemen göreve gelemiyorsa o gelene kadar pekala boşluk doldurulabilirdi. Çok uç gelebilir size ama Bülent Uygun dahi bu göreve atanabilirdi stepne hoca olarak.
Ama tabii komik bahanemiz hazır: "
Henüz teknik direktör tayini yapılmaması". Artık boşta olan bir hocayla anlaşılması için dua edeceğiz. Halen görevi süren bir teknik adam ile anlaşılırsa Euro 2012 hazırlıklarına, 2010 Dünya Kupası'na gidemeyen tüm takımlardan 8-9 ay sonra hazırlanmaya başlayacağız demektir. Sonra da 2011 kasım ayında "
şu takımı da yenemiyorsak" diye dert yanarız birbirimize. Ne için doğmuştuk biz, pardon?
Tabii Türk basınının bu acı tablo karşısında sessiz kalıp, tüm enerjisini devre arası transfer bombalarına ayırması da apayrı bir trajedi ya, orasına alıştık çok şaşırmayalım.
5 yorum:
evet bunu düşünüyordum ben de. çok büyük ihtimalle bu tarihlerde play-off oynayacağımızı düşünüp maç almadılar. terim de istifa edince "hoca mı var maç yapalım?" gibi tuhaf bir durum oluştu. işin komiği, senin de yazdığın gibi türk basınında incir çekirdeğini doldurmayacak konular "büyük iddia! inanılmaz ihmal!" gibi patlatılırken, bunun gibi durumların tartışılmaması.
terim'in yokluğunda metin tekin ve oğuz çetin "caretaker" olarak başta kalabilirdi. ama bu ekip işini "kabilecilik" olarak algıladığımızdan, kendileri fatih terim'le geldiler, fatih terim'le gittiler. milli takımın böyle bir arayı maç yapmadan geçirmesini de kimse sallamadı.
niye ömer güvenç, mahmut özgener ile balık avına çıktı ya 12 metrelik kotrada!
bunun için doğdunuzun açılımı bunun için ölündür ki aman aman...
hakkaten doğup ölmekten başka bir işe yarıyor muyuz lan biz?
nasıl gözüküyor oralardan hollandalı?
yamulmuyorsam vercauteren idareten gelmedi takımın başına..başarısız olunca advocaat'ın getirilmesine karar verildi..bir de löw uymaz bizim memlekete..yaşlı asabi bi adam bulsunlar..mümkünse de 4-3-1-2 oynasın, ki böylece futbol yönünden değil de adamlığı üstnden tartışma olsun sadece..yaşlılığı huysuzluğu yüzünden de alsınlar cevaplarını otursunlar aşağı..başarısızlık aşikar sonuç ama medya ayarı aldığıyla kalır, enfes olur
Bence maç yapılıyor olmasında çok bir gariplik yok. Nihayetinde ilk resmi maç gelecek yılım Eylül'ünde olacak.
Mart ayında maç alınmamış olması ve en azından geçici hoca olmaması durumu sıkıntı olabilir ama şimdi. Cık. Kimseye hayır gelmez bence bu arada oynayacağımız maçtan.
Belki şöyle bir 23-24 yaşaltı maçı olabilirdi. Onun haricinde zaten oynayan da sallamaz şimdi bu moralle. Kabul edelim, bizim millet bu durumda oynayacağı maçtan fayda sağlamaz.
Şu anda bir milli maç oynasak bu maç bize ne kazandıracak ki, niye bu konuya bu kadar takıldı herkes anlamadım. Hoca niye belirlenmedi diye kızılabilir belki o ayrı bir konu..
Yorum Gönder