23 Kasım 2009 Pazartesi

TOPLAMA TAKIM TIKIRINDA

La Liga'da, sezon başında, oturmuş, kadro istikrarı olan takımın toplama takımdan daha önde olacağını düşünenler (ki bunların arasında ben de vardım) haftalar ilerledikçe düşüncelerini yavaş yavaş gözden geçirmeye başladılar. Son 6 ay içerisinde yaşadıklarımız futbolun nasıl değişken bir yapıda olduğunun bir göstergesi aslında. Haziran ayının sonunda dünya üzerinde Barcelona'yı mağlup edebilecek bir takım olduğunu düşünüyor muyduk? Şimdiye kadar gördüğümüz en dinamik orta sahanın önünde, öldürücü bir üçlü barındırıyorlardı. Bu yapı onların geleni geçeni yenmesini ve tüm kupaları toplamasını sağladı. Haziran ayından bu yana sadece 5 ay geçti. O rüya takım, şimdi, gelecek hafta Nou Camp 'ta Real'i deviremezse 1,5 seneye yakın süren rakipsizliğini rafa kaldıracak resmen. Dünya tarihi yenilmez kadroların hepsinin bir zaman sonra miyadının dolduğunu ya da bileğinin bükülebileceğini gösterdi bize. 1954 Macaristanından, 1974 Hollandasından, 1998 Fransasından, 2005 Barcelonasına kadar. Şimdi sıra 2009 Barcelonasında. Onların da makineden yapılmadığını görüyoruz yavaş yavaş. Guardiola'nın takımının "henüz saltanatamız bitmedi" mesajını vermek için gelecek haftaki maçtan daha uygun bir fırsat olamaz. 5 gün içinde Nou Camp'ta öyle 2 maç oynayacaklar ki, ya yukarıdaki cümleyi bağıra bağıra söyleyecekler ya da bir anda at arabası balkabağına değilse bile el arabasına dönüşecek hafiften.

Galacticos'da ise Alcorcon karşısında gelen kupa hezimeti ve Şampiyonlar Ligi'nde halen belirsizliğini koruyan 2. tur biletinin durumu lige olumsuz yansımadı hiçbir şekilde. Real Madrid cumartesi günkü Racing Santander galibiyeti ile, son 18 senenin en iyi La Liga başlangıcını yaptığını ilan etti resmen. 1991-92 sezonunda Real ilk 10 maçının 9'unu kazanmıştı. Radomir Antic'in takımı buna rağmen ligi Johann Cruijff'un Barcelonası'nın 1 puan gerisinde bitirmişti. O sezondan bu yana en iyi başlangıcı yaptılar. 11 maçta 9 galibiyet 1 beraberlik (Sporting Gijon-0-0) ve 1 mağlubiyet (Sevilla-1-2). Takım attığı 27 golle, 29 gollü Barcelona'dan sonra ligin en çok gol atan takımı ve yediği 8 golle de Sevilla ve Barcelona ile beraber en az gol yiyen takımı. Kendi evlerinde oynadıkları 6 maçı da kazandılar. Casillas bu 6 maçın 4'ünde kalesini gole kapttı ki, tüm maçlarda da bu rakam 7. Real Madrid'in son şampiyon olduğu 2007-08 sezonunda Bernd Schuster'in takımı ilk 11 maç sonunda şimdikinden 3 puan daha az toplamış, 25 gol atıp 9 gol yemişti. Beyaz Şimşeklerin tüm istatistikleri o sezondan daha iyi. Ama tabii o sezon Barcelona'nın piyasada olmadığını ekleyelim. Barca geçtiğimiz yıl 38 takımlı La Liga tarihinin en fazla puanını topladı (87). Dolayısıyla Real'in sadece son şampiyon olduğu sezonu geçmesi ona yetmeyebilir. Geçtiğimiz sezonki Barca performansını da zorlaması gerekebilir.

2 yorum:

Can Comertoglu dedi ki...

Haftaya oynanacak mac sinemalarda da gosterime girecekmis... Gonul isterdi ki buralarda da girsin, kanli canli yasayalim o deneyimi...

Alp dedi ki...

geçtiğimiz sezon üst üste alınan espanyol ve atletico madrid yenilgilerinin ardından da aynı geyik yapılıyordu. kralın takımı ağzının payını aldı. yetmedi, ikinci yarıdaki el clasico'dan önce de "puan farkı 1" diye dolaşıyorlardı ortalıklarda, maç sonunda tavşan oldular.

real madrid, 1-0'lık yavan futbollu sonuçlarıyla birkaç maç daha götürebilir. sene sonunda başvuracakları yer, yine katalan bankaları olacak, mühim olan bu.

tabii bi 200 milyon euro daha harcayacak durumları kalırsa.