AYAKLI FELAKET YİNE İŞ BAŞINDA

Çok açık söyleyeyim, dünyada sadece 2 teknik direktör kalsa ve Galatasaray'ın başına bu ikisinden birini seçmeye mecbursun deseler, adaylar da Bülent Uygun'la Mick McCarthy olsa, hiç tereddüt etmeden Bülent başgaaaaaan diye Uygun'un önünde diz çöker bacaklarına sarılırım, sonra da beraber zıplayarak ufukta gözden kaybolurum. Misal, Türkiye'de yönettiği takımları küme düşürmesi ile ünlü Güvenç Kurtar bana göre McCarthy'nin yanında bir Sepp Herberger, bir Helmut Schön, bir Matt Busby kalitesindedir. Böyle bir felakettir İrlandalı. Onun maceralarını çok yazdık daha önce. O zamanlar da söylemiştim, ömrümde gördüğüm en yeteneksiz, en basiretsiz, en otorite fakiri, en dengesiz, en aptalca açıklamalar yapan hocadır. Amma fazla yüklendin Dutchman diyeceksiniz, yoooo dostlar yooooo ben gayet alttan aldım aslında. Link verdiğim yazıdaki notları her Mick McCarthy yazısında hatırlatıyorum. Bir gün bütün icraatlerini toparlayıp, dergi yapıp dağıtacağım o raddeye gelecek çünkü.

Peki şimdi ne yaptı? Bu sefer sadece kendi başını değil takımın başını da derde soktu. Salı günü Manchester United'a 3-0 mağlup oldular. Bunda bir problem yok, aksi olsa zaten şaşardım. Ama hadise şu ki Wolves'da sahaya çıkan takımda hafta sonunda Tottenham'ı 1-0 mağlup eden takımdan orta saha oyuncusu George Friend dışında 10 as oyuncu kadroda yoktu ve takım daha çok rezervlerde yer alan oyuncularla sahaya çıktı. Sebebi? Bilen yok, bir tek bizimki biliyor. Premier Lig yetkilileri savunma istemiş Wolves'dan, "bu ligin izlenme oranı var, güvenilirliği var şusu var busu var ortada fol yok yumurta yok nereye rezerv takımla çıkıyorsun?" demişler. Zaten Premier Lig yönetmeliklerinde takımların zorunlu haller olmadıkça, eldeki en iyi olanakları ile sahaya çıkma zorunlulukları mevcut. Mick de "hafta sonu Burnley'le oynuyorum, ondan oyuncuları dinlendirdim" diye komik olmuş. Sanki Hong Kong Ligi'nde oynuyor. Takımların zaman zaman 20 günde 8 maç oynadığı ligde sen bunu söylersen sana kargalar bile güler. Üstelik takım Avrupa Kupalarında da mücadele etmiyor. Bildiğimiz 3 İngiliz organizasyonunda yarışıyor. "Bir keresinde Carlo Ancelotti'nin Milan'ın araştırma merkezinden aldığı bir raporda, bir maçta sakatlanma riski % 10'dur ama 3 gün içinde bir maç daha oynanırsa bu risk % 30-% 40'a çıkar şeklindeki demecini okumuştum" diye bilimsel gerekçesini de sürmüş ortaya. Güleceğim, gülemiyorum, sinirleniyorum onun yerine. Bakın iddia ediyorum, takımı ben Mick McCarthy'den daha iyi yönetirim. McCarthy futbolu bilmiyor, McCarthy oyuncu psikolojisini bilmiyor, McCarthy oyunu okumayı bilmiyor, McCarthy hiçbir şey bilmiyor (Hail To Hıncal).

Premier Lig'i geçtim, deplasmana gelen taraftarlar ne olacak? Wolverhampton'dan kalkıp, takımlarını Manchester'da desteklemeye gelirken yolda 40 pound harcayan ve karşılığında rezerv takımı gören taraftarlar kulübü telefon ve faks yağmuruna tutarak paralarını geri istemişler. "Bizim bir as takım vardı ona ne oldu?" diye sormuşlar tabii. Ama takımın CEO'su Jez Moxey, McCarthy'e sahip çıkıp, "bu parayı geri ödeme gibi bir düşüncemiz yok" demiş. Takım küme düşme hattına indi dünkü sonuçla. Böyle devam edin siz. Sene sonu da hep beraber McCarthy'nin arkasına geçersiniz.